bugün
- üsküdar da açık alanda mastürbasyon yapan adam20
- tamer karadağlı8
- iplerle yaptığım sanatsal çalışma12
- klarnet calan sarapci koala 610
- 31 mart 2024 yerel seçim sonuçları17
- erkekleri kullanıp atmak9
- hollanda da ineğe hallenen gurbetçi18
- sözlüğün yaşlılar heyeti üyeleri12
- fenerbahçe'nin ligden çekilmekten yine vazgeçmesi14
- sözlüğün en güzel kızı belli oldu20
- insan olmaya ceyrek kala26
- karabük üniversitesi14
- hazreti meryem olduğunu iddia eden kadın37
- eski yazarları özlemek14
- chp'nin kölesi olmak11
- yazarların elit zevkleri17
- ırkçılığın kötü bir şey olmadığı gerçeği19
- sözlük erkekleri sözlüğün kanseridir17
- oruç tutmayan müslüman18
- moskova saldırısını yapanların türkiyeden geçmesi14
- dedikodu yok mu dedikodu diyen kadın yazar13
- yolda çırılçıplak bir kadın görsen ne yaparsın15
- kutsal perşembe ritüeli11
- 2024 yerel seçimleri12
- ab'ye girmek için tüm tavizleri vermeliyiz12
- dünya ilahi bir gücün kontrolünde mi9
- şeriate göre lgbt'nin hükmü16
- allahın insan suretine bürünmesi imkansız mı15
- zalbert ramstein tipi yıkıklık14
- sahurdayız uludağ sözlük17
- en iyi çikolatalı gofret markası15
- yazarların 2010lu yıllarda en sevdiği 3 yıl25
- anın görüntüsü8
- icardi190544
- bir sözlük kızını sahiplenmek17
- icardi1905 silik olsun kampanyası13
- kastamonu da kafasına ampul takıran akp'li genç16
- iftara sözlük yazarı alsanız menü tavsiyesi10
- iftara davet edilecek sözlük yazarları23
- heykele tecavüz eden adam8
- kendisini otorite sanan yazarlar9
- ideal erkek fiziği anketi33
- emekliler ek iş yapsınlar diyen mhp'li vekil9
- dinsiz olmakla övünen yavşak13
- manyak olmaya karar verdim21
- kadınlar beni neden hep reddediyor14
- laftan anlamaz sözlük yazarları8
- kuresel ikinma'nın artık eskisi kadar yazmaması9
- et fiyatlarının insanları çıldırtmıyor oluşu8
- akp'ye oy vermeyen emekli şerefsizdir23
aşk üzerine yazılmış milyonlarca yazıdan sadece biridir. gelecege aşk mektupları yazı dizisi kapsamında hürriyet gazetesinde yayınlanmış elif şafak imzalı mektuptur.
Aşık tekin olmaz
yaptıklarından sorumlu tutulmaz
Zamanın ilerleyen bir şey olduğu fikri aşkla bağdaşmaz. Yaşamın pek çok yönü bugünden yarına artarak, çoğalarak, ilerleyerek taşınabilir. Atalarımızdan daha bilgili ve tecrübeli olduğumuzu sanabilir; hal böyleyse, torunmarımızın bizden daha bilgili ve tecrübeli olacağını varsayabiliriz. Geçmiş yüzyılların insanlarını telef eden hastalıklar şimdi kitaplarda birer isimden ibaret kaldığına göre, yarın bugünün muammalarına bir çözüm, dertlerine bir deva bulunacağına inanabilir ve zamanlar birlikte insanlığın da ilerlediği fikriyle avunabiliriz.
Ama aşk sözkonusu olduğunda zamanın iktidarı erimeye başlar. Ne atalarımızdan daha iyi, ne de torunlarımızdan daha kötü aşıklar olduğumuzu kabullenebiliriz. Geçmiş-şimdi-gelecek üçlemesinin sıralaması aşka uymaz. insan bugün, dündan daha çok şey bildiğini ve yarın daha da çok şey bileceğini varsayabilir; ama aşk böylesi varsayımları kaale almaz.
Ne gariptir ki, ''Bunca zaman sonra'', zamandan anladığımız hálá bir kum saatidir. Bize göre zaman akar ve birikir; kontrol edilemez ama ölçülebilir, önüne geçilemez ama bilinebilir. Oysa aşkın zamanı böyle değildir. Aşkın zamanı kum saatinde kararlılıkla büyüyen bir kum tepeceğiyle değil, olsa olsa su ile tarif edilebilir.
Ama buradaki su, ne öyle nazlı nazlı akıp giden ve ikinci kez girildiğinde artık aynı olmayan bir nehir; ne kendi dingin evreninde olgunlaşarak huzura eren bir göl; ne de bir an önce kıyıya varmak, hedefine ulaşmak için dalgalanan azimli ve azametli bir okyanustur.
Aşık zamanı, ha düştü ha düşecek bir su damlasının iğreti duruşu, anlık oluşudur. Su damlası belki düşer, belki de öylece kalır. Mesele bu değildir.
Mesele, düşse de düşmese de, ha-düştü-ha-düşecek olmasıdır. Aşk bu yüzden tekin olamaz. Ve tıpkı delilik gibi, o da yaptıklarından ve yapacaklarından sorumlu tutulamaz.
Aşk öncesiz ve sonrasızdır. Dünsüz ve yarınsızdır. Aşık olduğumuz insanın ne eski aşklarının, ne de sabık aşıklarının varlığına tahammül edebiliriz. Eğer aşıksak, geçmişten zerre kadar hazzetmez, selef istemeyiz. Geleceğe gelince, aslında o da hiç gelmesin isteriz.
Aşık olduğumuz insanın bizden sonra yaşayabileceği aşkları düşünmek bile istemez, hayali aşıklarıyla cenk ederiz. Eğer aşıksak, gelecekten zerre kadar hazzetmez, halef istemeyiz. Demek ki aşk tam da ''şimdi''ye, şu ana aittir. ''Hep vardım'' diyemez; ''Hep var olacağım'' diyemeyeceği gibi.
Böyle tumturaklı konuşursa şayet, özünü inkár, ruhunu tard eder. O noktadan itibaren de artık kendisi değil, başka bir şeydir. Evlilik ya da ilişki olabilir; sevgi ya da arkadaşlık. Ama aşk değildir artık. Zamanın ilerleyen bir şey olduğu fikri aşkla bağdaşmaz. Bizden sonra gelenler bizim aşklarımızla ilgilenmeyecekler.
Yapabilecekleri en temel hata, zamansal bir kıyaslamaya başvurarak, kendi aşklarının, geçmiş zamanların aşklarından, yani bizim şimdi yaşadığımız aşklardan daha üstün, daha derin ya da tam tersine, daha sığ, daha uçucu olduğunu sanmak olacak.
Ama zaten onlar da bu tür kıyaslamalarla fazla oyalanmayacaklar. Muhtemelen, kendi zamanlarının aşklarıyla ve kendi aşklarının zamanıyla didişmekten, ne geçmiş ne de gelecek aşklar üzerine kafa yormaya pek zaman bulamayacaklar.
Aşık tekin olmaz
yaptıklarından sorumlu tutulmaz
Zamanın ilerleyen bir şey olduğu fikri aşkla bağdaşmaz. Yaşamın pek çok yönü bugünden yarına artarak, çoğalarak, ilerleyerek taşınabilir. Atalarımızdan daha bilgili ve tecrübeli olduğumuzu sanabilir; hal böyleyse, torunmarımızın bizden daha bilgili ve tecrübeli olacağını varsayabiliriz. Geçmiş yüzyılların insanlarını telef eden hastalıklar şimdi kitaplarda birer isimden ibaret kaldığına göre, yarın bugünün muammalarına bir çözüm, dertlerine bir deva bulunacağına inanabilir ve zamanlar birlikte insanlığın da ilerlediği fikriyle avunabiliriz.
Ama aşk sözkonusu olduğunda zamanın iktidarı erimeye başlar. Ne atalarımızdan daha iyi, ne de torunlarımızdan daha kötü aşıklar olduğumuzu kabullenebiliriz. Geçmiş-şimdi-gelecek üçlemesinin sıralaması aşka uymaz. insan bugün, dündan daha çok şey bildiğini ve yarın daha da çok şey bileceğini varsayabilir; ama aşk böylesi varsayımları kaale almaz.
Ne gariptir ki, ''Bunca zaman sonra'', zamandan anladığımız hálá bir kum saatidir. Bize göre zaman akar ve birikir; kontrol edilemez ama ölçülebilir, önüne geçilemez ama bilinebilir. Oysa aşkın zamanı böyle değildir. Aşkın zamanı kum saatinde kararlılıkla büyüyen bir kum tepeceğiyle değil, olsa olsa su ile tarif edilebilir.
Ama buradaki su, ne öyle nazlı nazlı akıp giden ve ikinci kez girildiğinde artık aynı olmayan bir nehir; ne kendi dingin evreninde olgunlaşarak huzura eren bir göl; ne de bir an önce kıyıya varmak, hedefine ulaşmak için dalgalanan azimli ve azametli bir okyanustur.
Aşık zamanı, ha düştü ha düşecek bir su damlasının iğreti duruşu, anlık oluşudur. Su damlası belki düşer, belki de öylece kalır. Mesele bu değildir.
Mesele, düşse de düşmese de, ha-düştü-ha-düşecek olmasıdır. Aşk bu yüzden tekin olamaz. Ve tıpkı delilik gibi, o da yaptıklarından ve yapacaklarından sorumlu tutulamaz.
Aşk öncesiz ve sonrasızdır. Dünsüz ve yarınsızdır. Aşık olduğumuz insanın ne eski aşklarının, ne de sabık aşıklarının varlığına tahammül edebiliriz. Eğer aşıksak, geçmişten zerre kadar hazzetmez, selef istemeyiz. Geleceğe gelince, aslında o da hiç gelmesin isteriz.
Aşık olduğumuz insanın bizden sonra yaşayabileceği aşkları düşünmek bile istemez, hayali aşıklarıyla cenk ederiz. Eğer aşıksak, gelecekten zerre kadar hazzetmez, halef istemeyiz. Demek ki aşk tam da ''şimdi''ye, şu ana aittir. ''Hep vardım'' diyemez; ''Hep var olacağım'' diyemeyeceği gibi.
Böyle tumturaklı konuşursa şayet, özünü inkár, ruhunu tard eder. O noktadan itibaren de artık kendisi değil, başka bir şeydir. Evlilik ya da ilişki olabilir; sevgi ya da arkadaşlık. Ama aşk değildir artık. Zamanın ilerleyen bir şey olduğu fikri aşkla bağdaşmaz. Bizden sonra gelenler bizim aşklarımızla ilgilenmeyecekler.
Yapabilecekleri en temel hata, zamansal bir kıyaslamaya başvurarak, kendi aşklarının, geçmiş zamanların aşklarından, yani bizim şimdi yaşadığımız aşklardan daha üstün, daha derin ya da tam tersine, daha sığ, daha uçucu olduğunu sanmak olacak.
Ama zaten onlar da bu tür kıyaslamalarla fazla oyalanmayacaklar. Muhtemelen, kendi zamanlarının aşklarıyla ve kendi aşklarının zamanıyla didişmekten, ne geçmiş ne de gelecek aşklar üzerine kafa yormaya pek zaman bulamayacaklar.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar