bugün

farklılaşmışsınızdır. eskisi gibi bakmıyor, eskisi gibi gülmüyor öyle ağlamıyorsunuzdur. ilk defa yaşamıyorsanız bu duyguyu aşk olduğunu çoktan anlamışsınızdır. ama eğer ilkse uzun süre neye uğradığınızı şaşırırsınız. ne yaşadığını bilmez, hissettiğinin ne menem birşey olduğunu bilmez bir şekilde adeta avanak gibi ortalıkta dolanmaktasınızdır.
ilginiz giderek artmaktadır. aşkı yaşayan kişiye göre gün içersinde sevgiliyi düşünme süresi artacak ya da azalacaktır. kimisi konuşmayı, ona açılmayı bir ilişki yaşamayı planlamaktadır. kimisi de kendine güvenemeyerek hiç söylemezler bile. aşkını içinde yaşar, kendi kendini harap eder, günlerce haftalarca, aylarca bir insanın yapmak zorunda olduğu faliyetlerden başka birşey yapmak istemeyen, yapmayan biri haline dönüşürler. bir arkadaş vasıtasıyla onun da aşık olduğu birinin olduğu öğrenilir. buraya kadar belki de herşey yazının esinlenildiği başlık* gibi gelişmektedir. ve dananın kuyruğunun koptuğu yer bundan sonra başlamaktadır.
onun ilişkisi içersinde mutlu olmasından mutlu olacak bir haldeyken yâr'ın sevgilisinden ayrıldığı öğrenilir. çok sevenler ve hiç umudu olmayanlar için bu yine de bir umut değildir. çünkü davul bile dengi dengine sözü bu tür olaylar için için söylenmiştir.
bir dönem sonra sevgilinin acı çekmeye başladığı görülür. bu durum eski durumdan daha kötüdür. uğruna ölümle dalga geçebileceğin kişi gözünün önünde erimektedir ve kişinin elinden hiçbirşey gelmemektedir. adeta elinde buz parçası olan bir adama dönersiniz. o buz elininiz içinde erir ve hiç bir şey yapamazsınız. çünkü bir çöldesinizdir.
yani kısaca asik olunan kisinin baskasina asik oldugunu ogrenmekten daha kötü olan şey aşık olunan kişinin aşk acısı çektiğini görmektir.
(bkz: ilahi adalet)
aslinda iyi yanlari da vardir kanımca. aşık oldugunuz kisi sayet size karsılık vermedi ise (ki vermemiş başkasını sevmiş) ve karsılık vermemesine bir anlam veremediyseniz, bu insan duygularını mı aldırmıs niye kalbi titremiyor onu gorunce sesi bile titreyen biri yanında dersiniz. ve dunyayi onun cevresinde dondurecek kadar deger verdiginiz birinin duygusuz bir odun olusu sizi uzer ilk etapta. sonrasında onun da aşık oldugunu gorunce biraz sevinirsiniz sevebiliyormus diye. husrana ugradıgını gorunce iciniz rahatlar sana dunyaları vadederken ne .ok yemeye ziyan ettin kendini diye. ama deger verdiginiz birinin uzulmesi sizi üzer yine de. cünkü aşk insanı aptallaştırıyor maalesef. yaralarını sarmak istersiniz, ama onu kazanmak istediğinizi düşünür diye yaklaşamazsınız yamacına. nihayetinde aklinizi biraz başınıza toplarsınız ve beni üzmüş birinin üzülmesine niye üzüleyim deyip sallamamayı öğrenirsiniz. dikkat ederseniz öğrenirsiniz diyorum cünkü içinizden gelmez bunu yapmak.
kısaca sizi tüm sıkıntılarında yanlız bırakmış üstelik de bir sıkıntı daha olmuş kişinin üzülmesi sizi rahatlatmaz ama pek de üzmez. garip bir his.
çok çok kısa bir sürede iyileşebilecek bir hastalık, tecrübe edilmiştir,

amma da salakmışım ha denilip, sözkonusu kişiyle sonsuza dek mutlu olmalarını dilemektir bu işin sonu.
bir aşk acısını unutturabilecek tek şey, yeni bir aşk acısıdır. başınızın üstünde yeni bir aşk gezinmeye başlar, siz ötekine aşık olan ''öteki''ne aşık olduğunuz için pek anlamazsınız durumu. bir kaç gün içinde herşey gün ışığına çıkar, evet başka biri size aşıktır. artık başlıkta sözü edilen kişi sizsiniz!

yeni acılara, yeni sorunlara yelken açacak yeni aşkınız hayırlı olsun artık, eski acılarınızı aratan yeni acılarınız.
aşkk bu, acısız olur mu, aşk dediğin acının eş anlamlısıdır zaten,
ne demiş atalarımızdan biri * aşk acısı anlatım bozukluğu içerir, zira aşk denen şeyle acı denen şey zaten aynıdır, acı acısı olur çıkar ortaya,

sonra aşktan kendini kaybeden ne dediğini bilmez yazarlar da. *
kıskançlıkla ''oh olsun'' karışımı farklı duygu karmaşası.
yaşananlara ve yaşattıklarına göre değişebilen durumdur. eğer kişi size yaşattıgı acının aynısını çekiyorsa allahın'dan buldu demek yerine ilahi adalet daha adildir. aşk acısı bu ölümün yarısı. yazıktır.
insanı karmakarışık bir ruh hali içine sokan durum... bir yanda göğsünüze saplanmış paslı bir hançer gibi acıtan aşk, bir yanda onu kaybetme düşüncesinin yarattığı korku, diğer yanda da onun acı çektiğini görmenin yarattığı ıstırap. bencilce duygularınız yapışır yakanıza bazen. "benim çektiklerimi o da çeksin, benim yaşadıklarımı o da yaşasın" bile dersiniz.

sonra onu görürsünüz yine... suratı asık, gözleri buhulu... onun anlatmasına gerek kalmaz çünkü siz hissedersiniz çektiği acıları belki ondan daha da fazla. sonra onun mutlu olmasını dilersiniz tanrıdan. gözlerinizi kapatır, dişlerinizi sıkar ve göğsünüze saplı olan hançeri biraz daha derine itersiniz. ve hergün yeni bir haber duymayı beklersiniz ondan, "aşık olduğu adamla birlikte mi artık ?" diye. hergün bu soruya cevap beklersiniz ne beklediğinizi de bilmeden. duygularınız ise daha karışık... "umut mu bu yoksa korku mu ?" bilinmez. tek bildiğiniz onun mutlu olmasını istediğiniz; onun mutluluğu sizi mutsuz edecek olsa bile...
zevklidir.
"acısını çektiği aşk bitse de, ben de şansımı deneyebilsem." şeklinde umutlandırır.
etme bulma dünyası, atasözünün yeri gelme zamanıdır.
gerçekten aşıksanız eğer içiniz acır. sevdiğinizin günden düne erimesine dayanamazsınız. çıldıracak gibi olursunuz. 'işte ben burdayım! ben burdayken ona ne gerek var? ' diyip göğsünüze bastırmak istersiniz yüzünü. onu bütün yaşadığı keşmekeşten çıkarıp almak istersiniz. halbuki o çok zarar vermişti kalbinize değil mi? çok canınızı yakmıştı, içinizi acıtmıştı o'na ne kadar aşık olduğunuzu bile bile.. küfürler savurmuştunuz, bağırmıştınız, hiçbir şeyi haketmediğini bile söylemiştiniz belki. bir yandan içiniz acırken...
ama onu acı çekerken gördüğünüzde anlarsınız herşeyi...
o an anlarsınız aslında ona ne kadar aşık olduğunuzu söylerken, onun aslında hiçbirşey anlamadığını, aşkın ne olduğunun yanmadan anlaşılamayacağını...
ve o da yandığında anlar aşk acısının aslında ne kadar yaktığını.
Anlasilmasi zor bir baslik.asik olduğun kisi ask acisi cekiyorsa ...nedendir? O DA SANA Mi ASiK OLDUĞU iCiN ASK ACiSi DUYUYORDUR? eğer oyleyse bu nasil kendin bilmektir? YOK SEN ONA o da baskasina asik olarak aci cekliyorsa , ve sen de bunu görüyorsan bu ne bicim istir? Çıktım dut ağacına misalidir.
*
"kendim ettim kendim buldum" türküsünü söylemesi tavsiye edilir.
kadınları garip bir ruh haline sokup "bak ben sana nasıl unutturucam onu" gibi kahramanlık gösterilerine sebep olan durumdur.Boşa çabadır bir süre sonra kimsenin karamanı olamayacağınızı acı bir şekilde öğrenip oturup kalmanıza sebep olur.
bir getirisi olmayacak durumdur.
onun seni sevme ihtimali olsa çok önceden bunu yapardı zaten.
ha zayıf anında yanında olup, birşeyler yaşanması sağlanabilir ama bu durumun kimseye faydası olmayacaktır.
zira bu duurmda hissettiği aşk değil minnet duygusu olacaktır.
bir de acı çekerken yanında olup kankası haline gelmek de mümkün ki bu daha beter
(bkz: kankaya aşık olmak)
(#2664593) vurduğunuzu sevindiğinizi sanırsınız, oysa vurulan sizin sevdiğinizdir, sevinciniz de yaralıdır.
karşılıksız askının kanıtıdır.
kendi acinizi unutur onun acisini alirsiniz üzerinize cok zordur kendiniz aci cekmenizden bin kat zordur. onu mutlu etmek istersiniz üzülmesini istemesiniz ve kendi acinizi unutur onun acisini dindirmeye calisirsiniz.
Bir yanda onun acisini dinlersin. Bu yuregini lime lime eden bir seydir. Mutlulugunu gormek bile sana yetebilecekken karsinda durup gozleriyle sozleriyle saclarinin arasinda dolastirip kafasini gizleyen 2 elinden acisini anlarsin. Sen hic asik oldun mu der. Gulersin..
'aşkım aşklarından bulasın' sözünün gerçekleştiğine dair bir göstergedir.

can yakar.
insanın aşık olduğu kişinin, aşkından dolayı, kavuşamamasından dolayı ve bununla bağlantılı olan nedenlerden dolayı acı çektiğini, üzülmesini görmesi halidir. fakat eğer, aşık olunan kişi, size aşık ve bunun için acı çekiyorsa, tadından yenmeyecek bir durumdur. *
bizim gönül işi yalan olur a delalet eder. anaam bizim gız başkasına aşıkmış, bizim iş nerden baksan en fazla platoniğe sarar demektir.
en iyisimi o da bana aşık olsun, ne o acı çeksin ne de bendir.
aslında doğrusunu söylemek gerekirse gerçekten karşılıklı sevip sevilen biri bu anılarını hatırladığında kendine hayıflanır. ben şunca sene bunca zaman nasıl oldu da bu kişiye bel bağladım der zira düşünsenize sevdiğiniz kişiyi sizden daha çok kim mutlu edebilir? ama o yanıbaşındaki sizi görmek yerine başkasına aşıktır ve bunu da sürekli gelip size anlatır. ulan zaten aşıksınız yanıbaşınızda ama aslında çok uzakta bunun acısı yetmezmiş gibi birde size kendi aşkından dolayı çektiği acıyı anlatıyor duble acı salatası anlayacağınız. bu yüzden diyorum ki arkadaşlar çevrenize bakın sizi illa sevecek en az sizin kadar mutlu edecek biri vardır onun için bence platonik aşkınızı bi tarafa bırakın ve önünüze bakın. emin olun gelecekte yanınızda olan o olmayacak...
inanın bu günlerinizi hatırladığınızda anca gülersiniz kendi halinize yuh ya niye bu kadar süre kendime boş yere acı çektirdim dersiniz...
yanında olunduğu taktirde kaldırabilecek hatun.
(bkz: ne hayatlar var allah esirgesin)
güncel Önemli Başlıklar