bugün

gözlerim kendiliğinden kapanırken ölümle yaşam arasında gidip gelir. aşk ise yaşam mıdır yoksa ölüm mü? çok ince çizgi öyle değil mi. bazı insanlar vardır ki umudu yazmayı bilir ama anlamını çözemeyen bi' çare zavallı değil midir? ben işte en çok bunlardan nefret ederim. çünkü kendini kandırma sanatının en yüksek şovalyeleridir. acıyla beslenirler. aşkı acının kalesi olarak görürler. o yüzden hep kaybetmeyi aşkla özdeşleştirirler. neden diye sorarım. neden? neden bu insanlar aşkı bu kadar negatif ve acı olarak görürler. belki aşk kendilerine hep kaybetmek olarak öğtetilmiştir. oysa ne kadar da edilgen bir duygu. sırf edilgenliklerinden dolayı bir kez daha onlardan nefret ederim.
ahh güzel dilber: şimdi sen öyle bir atak yapıyorsun ki gerçekçiliğin bütün kusurlarını örtüyor. oysa güzel olduğunu sananlar korkak ve geçmişin aşk dumanında boğuluyolar. peki ya sen ? sen öyle değilsin. eksikliklerin bir damar gibi ortada. işte sen yükselen ve kayda değersin. bürün bu atarlığın ve subjektif çirkinliğin benim gözümde objektif bir güzelliğe dönüşmekte. sen ki bir kadın kadar dişi ve bir erkek gibi cesursun. işte şu an sen benim için gerçeksin. önünde eğilmek ve orgazmında saygı duruşunda bulunmak benim en tabi hakkım.
+ lütfen sevgilim ve artık buradan gidelim.