bugün

iyi bir film izleyicisiyimdir bu zamana kadar aşkla ilgili sayısız film izledim lakin bana göre aşkı en iyi anlatan

(bkz: 500 days of summer)

film bize aşka hiç inanmayan bir kadın ve ona aşık olan bir adamın hikayesini anlatıyor ve bunu o kadar gerçekçi bir şekilde gözler önüne seriyor ki izlenilenin film olup olmadığı konusunda yer yer şüpheye düşebiliyor insan. aşkın gerçek olduğu sadece başroldeki karakterler değil izleyenler de farkediyor ama filmdeki doğru insan vurgusunu göz ardı etmiyoruz.

ve filmden güzel bir replik :
bazı insanlar birbirlerine aşık olmak için yaratılmışlardır ama birlikte olmaları için değil.
(bkz: 500 days of summer).

ne kadar berbat bir durum olduğunu güzel anlatmıştır aşkın.
"Aynı Yıldızın Altında"
Artık ismi çıkmış olan bir film. Anasını satayım güzel de bir film ama 16-12 yaş arası bireylerin daha çok ilgisini çektiğini düşünüyorum. Kitap okumaya üşenenler için ideal.
the fault of our stars değildir.
bram stoker's dracula(1992). müziği yeter müziği. http://www.youtube.com/watch?v=R1isFKw-5KY
Pride and prejudice

En iyi anlatan midir bilmem ama en cok istenen budur sanirim.

keira knigtley'nin oynadigini filmi oneririm dizisi de fena degil ama Keira'nin guzelligi ile izlenilmeli.
(bkz: the great gatsby)

(bkz: the lord of the rings)
Eternal sunshine of the spotless mind. Asktan cok unutmayi anlatmasi carpicidir cunku mutlu bitmeyen her askin buyuk kismi unutma surecidir. Hepimizde o makineye sahip olma istegi uyandirdiysa aski basarili anlatmistir.
the english patient da sayılabilir.
500 days of summer kesinlikle değildir. Blue valentine olabilir. Bir taraf köpek gibi severken kendinden yer herşeyinden diğer tarafın şeyinde olmamasını güzel anlatmış. Aşk da budur zaten.

Edit: Zoruna gidip eksiye abananlara küfürler hazırladım.
evet blue valentine de en güzel örneklerinden biridir.
hemen hemen tüm filmlerin içerisinde bir aşk konusu olmazsa olmazdır.

bu konuda benim vazgeçilmezim Sadri alışık filmleridir.

güzel yazar ilhami algör de bir kitabında sadri alışığın aşk temalı filmlerine şöyle değinmiştir.

"sadri alışık denilen hergele, her filminde ağlardı. o ağladıkça ben de ağlardım. nedenimi bilmez ağlardım. ağladıkça sadri'ye kıl kapar gıcık olurdum. üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, sadri'nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine..."
melissa p 100 fırça darbesi neden olmasın? bence sonu oldukça duygusal.
Amelie , Evim sensin.
the notebook.
A moment to remember.
'her'
türk filmleriyle aşkı anlayacaksanız türk kızlarıyla kezban diyip dalga geçmeyin dediğim durumdur. çünkü incir receli izleyip duygulanıyorsan zaten ...
pek bilinmez,
pek de sevilmez ama yine de;

(bkz: jude)
the notebook
mavi en sıcak renktir.
incir Reçeli 1.
Masum, gerçek aşk..
Titanik.

Bir kadın gerçekten severse her şeyi ve herkesi görmezden gelebilir.
Bir erkek gerçekten severse hayatını, sevdiği kadının önüne serebilir.
Aşk bu olmalı.
yeşil sokak holiganları.**
insanın aşkıyla yaşayacağı 1 dakika için sarfettiği emeği gördükçe; cevap the notebook.