bugün

http://youtu.be/s5JYk6sh1gk

Aşk nerden nereye şarkısı çaldı,

Telaşla uyandı kız, yatağın içinde hemen telefonunu aradı, saate bakmak istedi,
Mesaj var mıydı diye heycanla aradı,
buldu
günaydın mesajı ile gözlerinin içindeki gülümseme dünyaya mutluluk verebilirdi,
Hemen günaydın dedi,
yüzünü yıkamadan kahvesini yaptı,
kahvesini yudumlarken geçireceği günü düşündü,
otobüste vakit nasıl geçecekti,uçağa hiç binmemişti,
ya uçaktan korkuyorsam diyordu ama içi içine sığmıyordu,
neyse dedi böyle bir riski almak bile seni güçlü biri yapıyor diye kendini teselli etti,
saçlarını taradı,
kulaklarının arkasına ve boynuna kokusunu sürdü,
dudağına rujunu sürdü, gülümsedi aynaya gözleri ile gülümsedi,
uzun süredir bu kadar mutlu hissetmemişti,
hediyesiz olmaz dedi,
beni hatırlamasını isterim dedi,
kendini hatırlatacak bir hediyeyi de bavuluna sıkıştırdı,
ne çok eşya aldım yanıma diye hayıflandı,
otobüse yürürken hala bu yaptığına inanmıyordu,
gerçek sevgi mi bu dedi, kalbi daha hızlı attı –onu-düşündükçe,
-o- mutlu olacak dedi,
neden onu mutlu etmeyi düşünüyordu bunu kendiside bilmiyordu,
seviyordu sadece hesapsız sorusuz cevapsız belki de,
istanbul'a vardığında çok az kalmıştı ona ulaşmaya,
çok az kalmıştı kokusunu duymaya,nefesini teninde hissetmeye o kadar az kalmıştı ki ayaklarının kendisini taşımayacağını düşünüyordu,
derin bir nefes alıp kendine geldi,
Yapabilirim bunu dedi , toparladı kendini, saçlarını arkaya attı,
çantasını omzuna yerleştirdi ve yürümeye devam etti,
Havaalanına vardığında içini kaplayan korkuyu daha önce yeryüzünde hiç hissetmemişti,
bir çok kez panik atak geçirmişti,
sinir krizlerinin üstesinden gelmişti, ama bu sefer başkaydı,
çok kahve içince çarpıntı yapan bir atraksiyonda değildi bu,
sakinleşip havaalanına yöneldi, yürümeye devam etti,
Sağı okudu solu okudu, ve düşündüğü tek şey – ben ne yapıyorumdu- ,
Bu kadar mı çok seviyorum dedi,
aradığını buldu ve kimliğini uzattı,
çantasını verdi kaygılı gözlerle,
ne yapması gerektiği hakkında en ufak bilgisi yoktu,
telefondan aldığı direktiflerle ilerliyordu,
sanki alnında ilk defa uçağa binecek yazıyor gibi utanıp sıkıldı kafasını öne eğdi,
bir girişten daha geçti, heycandan ilk defa uçağa bineceğim dedi,
kalp atışlarının sesini duyulmasından korktu bir ara,
şimdi bekleme zamanıydı,
her şeyi halletim sana geliyorum dedi,
o kadar heycanlıydı ki parmaklarındaki terler telefona adeta tecavüz ediyordu,
daha önce bu kadar yoğun hissettim mi diye sordu kendine,
korku ve isteğin bu kadar yoğun olması
aman tanrım ne baş döndürücü dedi,
su içmeliyim dedi,
su boğazından akarken hala kalp atışlarına engel olamadığı için kendine kızıyordu,
aynada kendine baktı, en son ne zaman bu kadar mutlu olmuştun dedi,
o kadar güzelleşmişti ki mutluluk bu kadar mı yakışıyordu sana dedi,
Bekleme alanında etrafa bakmaya başladı,
ne kadar rahat insanlar diye isyan etti,
her mesajında ne kadar kaygılı olduğunu yazdı,
sakin ol bana geliyorsun cümlesi bile korkusunu yatıştırmadı,
uçağa yürürken ayaklarını hissetmiyordu,
jetgillerdeki gibi bir bantta yürüdüğünü hayal etti,
yer akıyordu istemsiz,
öyle gidiyordu,
öyle çok seviyordu ki,
nasıl bir sevgi nasıl bir aşktı ki dünyadan onu soyutlayabiliryordu,
hostesin hoşgeldiniz ikazı ile kendine geldi,
koltuğuna oturdu, pembe elbisesini düzeltti,
kemerini bağlamak için uğraştı,korkusu tüm vücudunu sarmıştı,
panik atağın gelmek üzere olduğunu anladı ve kendisini sakinleştirmesi gerektiğini anladı,
derin bir nefes alıp,
kağıt kalem çıkardı yazmaya başladı,
inince okur dedi,
korkusunu bastırıp uzaklaşması gerekiyordu,
sağa sola baktı herkes rahattı sende rahat olabilirsin dedi, saçlarını geri atıp derin bir nefes aldı,
hala rahat değildi,
daha önce yaşadığı adrenalinleri düşündü,alakası yoktu,
başka bir şeydi, sonra dedi ki kendine gerçekten uçaktan mı korkuyorsun yoksa sevilmemekten mi,
hayatında aldığın en büyük risk bu dedi,
biraz olsun sakinleşti, uçak hareket ettiğinde mantıklı düşünme kavramı tamamen yok oldu,
tek düşündüğü öldüğümde annem çok üzülürdü ,
bir ara camdan dışarı baktı, bulutların üstündeydi,
yumak yumak bulutların üstünde idi,
o kadar başka bir duyguydu ki bunun için türkçeye kelime lazım dedi,
Zaman geçiyordu ama hala korkuyordu,
korkusunda herhangi bir azalma olmamıştı, uçak inerken sarsıldı,
şükür dedi, bazı zaman tanrıya inanmak gerekiyor dedi,
sonra kızdı kendine tanrıyı ihmal ediyor diye, indi ve dayanılmaz bir sıcakta havaalanına yürüdü,
saçlarını düzeltti,
güzel olmalıyım dedi,
güzel görünmeliyim dedi,çantasını bekledi,
beklerken dizlerinin titrediğini görebiliyordu,
insanlarda görebiliyor mu acaba diye utandı,
kendine gel dedi, çantasını omzuna atıp,
çıkışa yöneldi, kalbinin sesi havaalanın anonsunu dindirebilirdi,
sağa sola baktı ve ordaydı,
heycanını saklamak için elinden geleni yaptı,
tüm varlığı ile ordaydı, beni bekliyordu,
sakalları ile bana güzel güzel baktığı gözlerle beni bekliyordu,
sarıldı, hala uçak korkusunu taşıyordu vücudunda,
çantasını verdi ve otobüse bindiler, hala bu yaptığına inanamıyordu,
başka bir kent değil, başka bir adadaydı.

Otobüse bindiler, cam kenarına oturup algılamaya çalıştı ama imkansızdı,
algılama söz konusu değildi, olmak istediği yerde –onun- yanındaydı,
koluna dokundu, sakinleşti,
onu hissediyorum dedi,
onu zaten hissediyordu ama tenini hissetmek bu gerçek miydi,
o kadar zor oldu ki bu gerçeğe inanmak,
ona bakıyordu sadece ona, sakallarına bakıyordu,
gözlerinde buluştu, kalbinden gülümseme yolladı gözlerine,
gözleri aldı ve kapandı sanki huzuru bulmuş gibi,
bütün yol boyunca düşündü nerdeyim ne yapıyorum diye,
ayaklarını yere bastı, -onun yanındaydı-, olmak istediği yerdeydi,
Odaya adımını attı, hala uçak korkusunu atmış değildi,
çantasını bıraktı, meraklı gözlerle etrafı süzdü,
demek burada yaşıyordun dedi, sesi titriyordu,
korkuyor muydu,uçak korkusu muydu, yoksa –ondan- mı korkuyodu,
pembe elbisesini düzeltti, saçlarını geriye attı,
baktı kollarını açmış gelsene dedi, gitti ve sarıldı,
boynundan kokusunu aldı,huzur bu olmalı dedi, uzun uzun sarıldı,
daha sıkı sardı, gerçeğe dokunmak gibiydi,
aylardır hayalini kurmak ,
yatarken ellerini kavuşturup onun avucu diye yanağının altına sıkıştırdığı gerçekliğe sarılıyordu,
bu nasıl bir his tanrım dedi,
başı döndü, dizlerine hakim olmak istedi, kalp sesimi duymasa bari dedi,
daha sıkı sarıldı, saçlarını öptü erkek,
ne güzel kokuyorsun dedi,bir kere daha bağrına bastı,
hala inanamıyordu göğsüne basıldığını,
bir nefes daha aldı göğsünden, cennet bu olmalı dedi kafasını kaldırıp gözlerine baktı,
nefesi erkeğin dudaklarına üfledi yorgunum dedi,
korktum çok dedi,
erkek bir kere daha sarılıp,
dinlen dedi, kız kendini çekti ve yatağa uzandı,
saçlarını sol yanına topladı ve uyudu,
gerçek mi diye merak ederek uyudu,
uyandığımda bakalım nerede olacağım diye yumdu gözlerini,
yarım saat belki de bir saat uyudu,
gözlerini açmaya yakın saçlarında dokunuşu hissetti,
yastığa bastırdı suratını bir gözünü araladı , odA mumlar içindeydi,
karanlık ve ışık bu kadar mı güzeldi dedi, gözlerini açtı,
dizlerindeydi erkek, gülümsedi, uzandı, alnını öptü,
kız gözlerini açtı, utandı biraz,
yanaklarına gelen kırmızılığı hissetti,
nasıl saklasam diye suratını yastığa gömdü,
saçları düştü yastığa, saçlarını çekti erkek,
dinlendin mi dedi,
ışıl ışıl gözleri ile mumlar dedi, kafasını gömdü yastığa, utandı çok !
o kadar hoşuna gitmişti ki söylese utancından ölebilirdi, gerildi,
kollarını birleştirdi kafasının üstünde, saçma saçma günaydın dedi akşamın kaçında,
uzandı sarıldı erkeğine, huzuruluğu olduğu tek yerdi,
ne güzel mumlar dedi,
Sonra doğruldu yatağında,
iyiyim galiba dedi, nerdeyim dedi ve güldü,
kollarını uzattı ve –onu- aldı kollarının arasına,
boynuna sarıldı,
gerçek mi dedi , bir kere daha kokladı, gerçekti,
daha mutlu olamazdı, içli içli sarıldı, doyumsuz öptü, nasıl hasret kalmışım gibi sevdi,
Saçlarına dokundu,
yastığımda olmasını istediğim saçlar bunlar mıydı diye ellerini dolaştırdı,
saçlarını tutup öptü, bunlara hasret yaşadım dedi,
bağrına bastı, sonra ellerini çenesine götürdü,
dudaklarına yanaştı, nefes alıp verdi –onun- dudaklarında,
ben dedi, dudağını ısırdı kız,
sonra derin bir nefes aldı bu sefer de dudağının sağını ısırdı,
ben dedi, seni çok dedi ve dudaklarını öpmeye başladı,
o kadar şehvet dolu o kadar ihtiras dolu öptü ki,
sevdiği her öpüşünden anlıyordu,
erkekte her öpüşünde bende seni seviyorum dedi, her anında hissettirdi sevgisini erkek,
sonra aldı koynuna, kız koynuna yanaştı,
derin bir nefes çekti, bu koku huzurdu, ellerini birleştirip erkeğin göğsüne koydu,
sokuldu erkeğine, kızın elleri erkeğin göğsünde,
erkeğine sarmaş dolaş uyumanın mutluluğu ile uyudu kız,
daha önce böyle hissetmedim deyip şaşırdı,
şaşırmak ne garip şey diye düşündü,
daha da sokuldu, sanki kaybederim diye,
sakallarını öptü,
gamzesine yasladı yanağını, ne güzel şey seni izlemek dedi,
öptü gamzesinden, sonra aldı koynuna,
kalbinin tam üstüne yerleştirdi, saçlarını okşadı,
öptü okşadı ve seviyorum dedi sessizce,
sanki duysa uyanacakmış gibi, öyle sessiz söyledi,
sanki kulağına değen ufak rüzgar gibi seviyorum,
öyle çok seviyordu ki, sevgisi kulakları sağır ederdi dedi,
gülümsedi,
sevme dedi kendi kendine,ama sonra düşündü, nasıl güzel seviyor beni dedi,
Öyle güzel hayaller kuruyordu ki kız,
deniz kum güneş,
Güneş nasılda sıcaktı sevdiceğimle dedi,
kum nasılda yakıyor sevdiceğimle dedi,
Güneşin doğuşu ne güzel gelsenize diye espiriler yapıp dudak kenarından öpücükler aldılar,
Kız bunlardan sonra bir daha uçaktan korkmaktan vazgeçti,
havalanına giderken düşündüğü tek şey bir daha koynunda uyuyamamak idi,
nefes gibi gelmişti,sanki yaşamak için gerekli gibiydi,
olmalıydı, yanında teninde olmalıydı,
yağmurda rüzgarda suratına düşen saçı kaldırman lazım,
Beni sevmen lazım deyip sıkılıp gitti kız.
Deniz o kadar üzüldü, o kadar hırçın vurdu kıyılara,
sanki gitme der gibi vurdu kendini,
bırakma der gibi kayaları taşladı,
kız üç kere haykırdı dalgara gitme diye,
gitme yanımda kal diye bağırdı,
bütün ciğerini tüketti gitme diye ve erkek gitti,
Erkek avuçlarının arasına aldı kızın suratını öptü,doymadı, öptü ve doymadı,
sonra saçlarını arkaya attı, saçlarını öptü,
sonra avuçlarının arasına aldı ve – hoş geldin - dedi,
öptü, hayatında unutmayacağı bir an yarattı hoş bulduk deyip öptü,
sokuldu dudaklarında kayboldu,
yok oldu, gitti ve yaşadı, öyle çok sevdi, hala seviyor…
gripinin kanımca çok iyi yapılmış şarkılarından biri.

Ve şu üstteki yazıyı sıkılmadan bezmeden okudum . Ve çok duygulandım , bize de nasip olur mu böyle bir şey bilinmez .
Son bir defa !
Boynuna sarılıp, gitsem
Huzuru koklasam Ege'de
Aşk nereden nereye?

öldürür bitirir adamı bu şarkı.
defalarca dinlerseniz eğer fazla melankoliden mideniz yanar ülser olabilirsiniz.

bugün fal bakmayı öğrendim elini tutabilmek için son bir defa...
Birbiriyle alakasız ve kopuk sözleri dizerek oluşturulan, yüklemsiz cümleler içeren tıngırtı.
saatlerdir aralıksız dinlediğim şarkı. normalde gripinden hazzetmesem de 'bugün fal bakmayı öğrendim, elini tutabilmek için' aşamasında ağlayasım geliyor. oysa über bi çekiciliği yok. duygular işte.
ilkokulda: kanka sayfa 83'den 165'e kadar, ünite değerlendirmeler de deftere.
işin gerçeği, bu şarkıyı dinlediğim ilk andan itibaren yunan ezgileri içerdiğini düşünüyordum. müzik kulağımın ne denli iyi olduğunu bir kez daha tatbik ettim ve nikos kourkoulis, gripin'in izniyle şarkıyı buna dönüştürdü:

http://www.youtube.com/watch?v=vYdTaC3pYNE

şarkı böylece, oluşumunu tamamladı.
Hüzünlendiren ama yine de vazgeçilmeyen.
yunan orijinli şarkı olduğunu zannediyordum. ilk kez bir şarkı türklerden yunanlara geçmiş. ama hala yunan ezgisi var bu şarkıda.

bilmeyenler için; nikos kourkoulis - pareksigisi.
bilmem nerden nereye ?
introsu çok hoş olan şarkıdır.
Aşk, seksenli yılların samimiyetinden iki binli yılların boşluğuna...
Belkide ademden ve havvadan beri olan ve insanoglunun omru boyunce hep pesinden kostugu seylerin tamamidir.
dogdugunda anne sutudur , anne kokusudur ask , gencliginde hayallerin , orta yasliliginda cocugundur ,yasliliginda ise sagligindir , oldugunde ise cennetir ask.
Kisaca Ask besikten mezaradir ve insanligin baslamasidan kiyamete kadar olacak olan ve hic bitmeyendir.
Soldan Sağa 4 harf ölüm
Yazılmamış 5 harf hayat
Aşk Nerden nereye.
soldan sağa dört harf ölüm yazılmamış beş harf, hayat! dizelerini dinlerken kendinizi boşluğun tam ortasında bulduğunuz şarkı
Gripinin durma yağmur durma şarkısı gibi efsane şarkılarından biridir.
güncel Önemli Başlıklar