bugün

internet cafe modeli ofislerdir.. herkesin kendine ait ufak bir alanı, iş yerinde kendi dünyası olur ve orada takılır.. masanın iki tarafı yarım metre boyunda kapalıdır ve türlü türlü resimler, yazılar asılır oralara.. kendi müziğinizi dinliyorsanız kulaklıkla, çalışmanıza izin verilmişse eğer oldukça iyidir bu açık ofisler.. tek kötü yani gürültünün çok olması..
iki sayfa raporu okumak için 2 saat harcamak zorunda bırakan, özel hayatın gizliliğini filan bırakmayan ofis düzenidir. bu tür ofis düzeninde herkes birbirinin özel hayatı hakkında bilgi sahibidir. kim kimle çıkıyor, eşiyle kavga mı etmiş, parası mı bitmiş, götünde çıban mı çıkmış.. ne var ne yoksa herkes duyar ve bilir. patronlar ise ne hikmettir bilinmez bu tür ofis düzenine bayılırlar. herkesin bir arada kontrol edilmesine imkan sağladığından olsa gerektir...
(bkz: open office)
yüzünü görmeye tahammül edemediğim insanlarla aynı ortamda bulunmama sebep olan ofis modelidir.genellikle katta çift taraflıdır,girişte sekreter sağda ve solda içerisinde birleşik ve platformlarla ayrılmış masalardan oluşan çalışanların bulunduğu açık ofisler ve onları kendinden soyutlayan yönetici odalarından oluşmaktadır.
kaytarma imkanını sıfıra indiren ofislerdir. en son gazete bilgisayarından facebook'ta geyik yaparken izmir büyükşehir belediye başkanı aziz kocaoğlu tarafından enselenmiştim. herkesin birden ayağa kalkıp hızla kendine çeki düzen vermesinden anlamalıydım aslında.
lan var ya... Türk insanına yüzde yüz uyumsuz olan tek ofis tipidir, hey allahım ya kıyıda köşede fısır fısır konuşan tipler, birbirine dedikodu maili atarken yanlışlıkla başkasına gönderenler... hey allahım ya şöyle kurumsal görünüpte siktiri boktan şirketler yok mu... öhömmm biz Türkiyenin bilmem kaçıncı sırasındaki... has sektör lan...