bugün

münevver istibdat olarak da bilinen yönetim biçimidir. türk tarihinde ikinci mahmut ve mustafa kemal atatürk tarafından başarıyla uygulanmıştır. avrupa'da ise en bilinen örnekler napoleon bonaparte ve büyük friedrich'in devlet sistemidir.

normalde aydınlanma çağı'nda hüküm süren devlet liderlerinin ulus devletlerin ortaya çıkmasından önce, geri kalmış milletlerini ileri taşıma adına uyguladıkları bir yönetim biçimi olmuştur. ulus devletlerin ortaya çıkmasından sonra da aydınlanma çağı fikirlerinden etkilenen liderler tarafından yapmak istedikleri reformları daha kolay yapmak açısından tercih edilen bir yönetim biçimi olmuştur.

devlet yönetimi tek bir kişinin elinde toplanmış, mutlak merkeziyetçi bir idareyi öngörür. öncelikle eğitim ve ekonomik sahada reformlar yapılır. sonra sosyal alanda reformlara gidilir. akılcılık ve mantık gibi kavramlar öne çıkarılarak kendi kendini idare edebilen bir toplum inşa edilmeye çalışılırken, din ile de insanların manevi ihtiyaçları karşılanarak bir denge oluşturulur. akılcılık konusunda özellikle thomas hobbes'un düşünceleri temel alınmıştır. hobbes'un, kilisenin devletten üstün olmadığını, devlete itaat etmenin kilisenin buyruklarıyla çelişmediğini anlattığı leviathan eseri önemli bir yere sahiptir.

20. yüzyıldda aydınlanmış despotizm kavramı isim değişikliğine uğrayarak, ulus devletlerde yerini müşfik diktatörlük kavramına bırakmıştır. yüzyılımızın büyük liderleri mustafa kemal atatürk, benito mussolini veya francisco franco, müşfik diktatörlere verilebilecek örneklerdir. kendileri uyguladıkları sistemlere ne isim verirlerse versinler, liderlik özellikleri veya icraatları itibariyle aydınlanmış despotizm takipçisi birer müşfik diktatördürler.

bu sistemin en büyük dezavantajı, liderin ölümünden sonra, ardından gelecek kişinin yetersiz kalması ve düzeni devam ettirememesidir. netekim sadece mustafa kemal atatürk örneğine bakılarak bile bu durum açıkça görülebilir.
türkiye de uygulanmamış olan yönetimdir. şimdi, hobbes dan girip mussolini den çıkan insan önce weber i sonra comte u bilmelidir.

ha bir de, mustafa kemal atatürk ün "müşfik diktatör" olduğu söylenmiş. yok böyle bir şey. ha varsa bile mustafa kemal in meclisten kurtuluş savaşı için tam yetki istediği an ile o yetkileri devrettiği ana kadar süren bir süreçtir.
türkiye'de uygulanmadığını iddia edenlere az biraz tarih okumalarını salık verdiğim yönetim biçimidir. az birazla olmaz gerçi, çok okumak gerekir burada ahkam kesmeden önce.

weber ve comte ile bu idari sistemi nasıl ilişkilendirilir, orası da ayrı bir konu. artistik olsun diye "hobbes'dan girip mussolini'den çıkmadan önce weber'i comte'u bileceksin tamam mı evlat" mı demektedir? öyleyse "tamam amca"dır.

ayrıca bu amcalara yine, mustafa kemal'in 15 yıl süren cumhurbaşkanlığı döneminde meclisin iradesine boyun eğidiği gibi varsanılardan kurtulmalarını tavsiye ediyoruz. müşfik diktatörlüğün bariz örneklerinden birini reddedip, güldürmeyin adamı canlar. "diktatör" lafını duyunca irkiliyorsunuz diye, tarihi yeniden mi yazalım?
nostradamus dan bir kehanet,

"atatürk bu sözlükte copy paste ile dimağı zayıflar tarafından anlatılmaya başlandığı gün gök kubbe yarılacak."