bugün

'yediğim ayardan ders alsam da iyi bir yazar olarak sözlükteki kariyerime devam mı etsem, yoksa dur şu ayarı veren kimmiş, hmm daha üçüncü nesilmiş yahu, dur bende kayayım ozaman, üçüncü nesil ne bilir ki zaten' düşünceleri arasında mekik dokuyan kişidir. önemli olan ayar vereni kötülemek değil, haklı olup olmadığını sorgulamaktır.
bu konuda tabi ki bize laf düşmez, gerekli olan açıklamaları bir sonraki entry de halit ayarcı yapacaktır. *
(halit ayarcı kim lan? hmmm ikinci nesil yazarmış, aman kıçımın ikinci nesli.. ikinci nesil ne bilirki, arada kalmış ezik nesil zaten.. dur ben bir kayayım..)
olduğu yerde dona kalır, bakışları sabitleşir, gözlerinden yavaşça yaşlar süzülür ve o anda yıkılır. artık yaşamanın hiçbir anlamı yoktur onun için. yakınsa boğaz köprüsü'nden değilse en yakın 100+ metrelik bir yerden kendini aşağıya doğru bırakır. o yüzden hep derim ki:

(bkz: ayar verilmez alınır)
(bkz: ben bilmem yiyen bilir)*
böyle kızgın rezilliklerden serin kepazeliklere atlamak gibi bir şey.

(bkz: askerde dayak yememek)
hanım ayar aldık batıyoruz, diye bağırması muhtemel olan yazar.
(bkz: tuz ruhu)
çok fenadır. mideye oturur. beş dakikalığına hayata küser. sonra kendine gelir. çokda s.k.mde der, geçer.
(bkz: bana ayar verene kafam girsin)
(bkz: ayar yiyen yazarın günlüğü)
ayar aldığını itiraf etmekde bir erdemdir.*
kaç ayar yediğine göre değişir.
bir hazımsızlık, dolayısıyla huzursuzluk olur.
(bkz: be insafsız be nankör kedi)
ilk 5 dakika
lan çok pis ayar yedim.
15 dakika sonra
acaba küfür falan etsem, sonra sözlükten gitsem. kimse beni tanımaz dimi?
30 dakika sonra
öff banane ulan vermişse vermiş.
"yine olsa yine yerim" düşüncesine garkolunmuştur.
özel mesaja dadanandır.
kesinlikle sıvamaya meyil edendir. yenilen pehlivan güre$e doymaz hesabıı. *