bugün

avukatların başlarından geçmiş olayların komik bir şekilde ifade edilmesidir..
Çok havalı ve zengin bir avukat, yeni aldığı lüks spor arabasını ofisinin önüne park eder. Ofisteki arkadaşlarına nasıl gösteriş yapacağını düşünerek arabasından inerken, yoldan hızla geçen bir kamyon sürücü tarafındaki kapıyı kopartır atar. Avukat derhal cep telefonunu açar ve polisi arar. Kısa süre içinde polis olay yerine gelir. Fakat daha tek bir soru sormasına fırsat bırakmadan avukat isterik bir şekilde haykırmaya başlar; “Daha geçen gün aldığı arabası mahvolmuştur ve kaportacı ne kadar ince iş görse gene de eskisi gibi olmayacaktır. O kamyonun sürücüsü derhal bulunmalı ve yaptığı hasar ona mutlaka ödettirilmelidir!” Avukat öfkeli şikayetini nihayet bitirdiğinde, polis bıkkın ve inanamaz bir şekilde başını sallar;
- Siz avukatların bu kadar malcanlı olmalarını bir türlü anlayamıyorum... Sahip olduğunuz şeylere öyle bağlanıyorsunuz ki, başka bir şeyi gözünüz görmüyor...
- Nasıl söylersin böyle bir şeyi?
- Sol kolun dirseğinin altından kopmuş.. Görmüyor musun? Kamyon sana çarptığı sırada olmuş olmalı ve sen bana kaportacıdan bahsediyorsun...
- Aman tanrım!.. Rolex’im de gitmiş!..
içlerinde oldukça komik fıkralar barındırır.

dostlar, şu fıkrayı babam anlattığında beni benden almıştı. şimdi anlatayım size;

bir aile epeyce karışık bir olay karşısında davalık olur. velhasıl bir avukat tutarlar. bu aile yıllarca bu dava ile uğraşır, her seferinde gittikleri gibi geri dönerler. bir türlü çözüme ulaşılamaz.

tutulan bu avukatın da bir oğlu hukuk okumaktadır. dava o denli uzun sürerki, bizim avukatın oğlu üniversite'den mezun olur, o da avukatlığa başlar ve bu davayı alır, sonuçlandırır. başı dik bir şekilde babasının karşısına çıkar.

+baba, gel bak sana ne dicem !
-söyle oğlum, pek bir neşelisin.
+ben büyük bir iş başardım, nasıl neşeli olmam.
-ne başardın yahu.
+hani şu senin yıllardır uğraştığın dava vardı ya.
-eee ?
+ben o davayı sonuçlandırdım.
-iyi bok yedin eşşoleşşek !
+neden ?

" ben seni o davayla okuttum. "
önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:
''2 kere 2 kaç eder.''
matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kağıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''eminim ki dört eder.''
sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. yarım saat sonra : ''yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.''
en son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:
''kaç olmasını istersiniz.''
güncel Önemli Başlıklar