bugün

mustafa armağan'a ait olan, ismiyle ilgi çekici fakat okudukça ilginin yerini kimi zaman subjektiflikten, kimi zaman doğru tespitlerden mütevellit şaşkınlıkların aldığı, yer yer genel şablonun dışına taşan konu ve anlatımlara rastlanılan kitap. ilk üç bölümü haricinde kalan iki bölüm konu dışına taşmaların ve garipsediğim bazı bakış açılarının bulunduğu bölümler olmuştur. *

avrupa'nın yalanlarından bahsetmesi(ki genelde bahsedilen batılı tarih anlayışının yanlışlığı), ortaya koyduğu çarpıtılmış tarihi olay ve durumları masaya sermesi güzel. fakat bu bahsedilen çarpıklıklar zaten gerçek ve objektif tarihsel kaynaklarda yeralıyorlar. tamamıyle yeni bir bilgi göremiyoruz, zaten alıntıları süslemekten fazlasını bulamadım genel olarak kitapta.

feminizm hakkında yazılanlara kısmen katılmakla birlikte yer yer düşünmeye sevkeden ve kısmen katılmadığım fikirler bulunmakta. bilimsel mitoloji hakkında yazılanlarda ise bir abartı ve subjektiflik görüyorum. ayrıca tarihsel yanlışlıkları teolojik zeminde düzeltmeye yada tanımlamaya çalışma çabası avrupalıların yanlı bakış açılarını eleştirme noktasında aynı taktikle oynamak gibi duruyor. subjektiflikten ayrılmanın gerekli olduğunu görüyoruz. bir de batının çarpıtılmış tarihi sahnesini gösterirken doğu ve biz sütten çıkmış ak kaşıkçasına bir konumdaymışız gibi bir izlenim oluşuyor. biraz da doğunun aksaklıklarından dem vurulsaydı fena olmazdı sanki.

batılı tarih anlayışından sıyrılmamız gerektiğini söylüyor dedik. gerçekten önemli bir konudur. ülkemizde halen okutulan tarih derslerinin nasıl bir müfredata sahip olduğu, kimler ve hangi zihniyetlerce oluşturulduğu sorgulanmalıdır. avrupa-merkeziyetçi bakış açısından sıyrılmış bir zihniyetle tarih yeniden yazılmalı ve okutulmalıdır. bunlardan bahsederken cumhuriyetimizin ilk yıllarında gerçekleşen; türk tarih kurumu gibi önemli bir kurumun kurulması ve eğitimin millileştirilmesi gibi mühim mevzulardan bahsedilmemiş olması dikkatimi çekmedi değil. bu noktada mustafa kemal ve arkadaşlarının çabaları önemlidir, ders kitaplarının hazırlanması adına. daha sonraki iktidar dönemi ve devamında eğitimin niteliği ve müfredatındaki değişmelere dikkat çekilmelidir. ayrıca arapça alfabeden latin alfabesine geçişi olumsuz manada eleştirmiş yazar, dikkat çekici.

sonuç olarak tarih yazmanın önemini vurgulayan yazar, bence söylemek istediklerini yeterince iyi yazamamış ve birkaç konuda aynı bakış açılarında buluşamadım yazarla. anlatımı yer yer sıkmakta ve sıradan okuru zorlayabilir. mutlaka okunmalı diyemiyeceğim bir kitap. sorgulayıcı bakış açısının varlığını canlandırmak açısından okunabilir.
Mustafa armağanın yazdığı en iyi kitaptır. çokta etkiliyicidir. tavsiyedir. *