bugün
- anın görüntüsü21
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü22
- sinemaların batma aşamasına gelmesi21
- patiswiss17
- akp seçmeni12
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı14
- bülent uygun13
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi19
- 22 nisan 2024 sivasspor fenerbahçe maçı31
- sivasspor'a verilen penaltı25
- sözlük yazarlarının pankekleri13
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi13
- inmesi binmesinden daha zor olan şeyler14
- johnny bellington17
- icardi1905'in adam gibi adam olması15
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- binali yıldırım'ın servet15
- türk kızlarının zenci sevdası13
- bir insan sizi ne kadar kırabilir13
- sevgili kendim12
- afrika ülkeleri ve türkiyedeki enflasyon oranları29
- türk kızlarının beğendiği erkek tipi16
- 21 nisan 2024 real madrid barcelona maçı19
- amım var sendromu16
- türk dizi tarihinin en orospu karakteri12
- adalet ve kalkınma partisi14
- afganistan ne zaman adam olur16
cahit koytak.
fazla söze gerek yok aslında. ben ne desem bu şiiri anlatmaya yetmeyecek. ben ne desem bu şiir hep kendini anlatacak. ben desem ben ne desem ben ne desem ben ne desem ben ne desem. öyle şaşkınım ki. allahım ne olur aklımı tut.
Bir daha giymemek üzre
Devirip taçlarını
Şuuraltında,
Karanlıkta oturuyor küskün krallar
Bunların ruhlarına ne olmuş?
Kartallar delip göğüslerini
Yedi kat göğe mi çıkarmış?
Burada ayaklarına keçe
bağlamış Şimdiki Zaman
Ki uyuyan Geçmiş uyanmasın:
suyun başındaki dev,
bin başlı ejderha,
kapıyı tutan gardiyan.
Kiremitler birbirine nasıl
aktarırsa yağmur suyunu
Onlar da öyle aktarıyor
-kendilerinden bir şey katmadan-
Yüzlerine, içlerine yağan
ve artık onların olmayan hüznü:
Kimseyle konuşulmayacak kadar,
Tanrı'yla konuşulmayacak kadar dipte,
derinde kalan şeylerin hüznü.
Kaderin çöküp tortulandığı,
Meleklerin, şeytanların dolaşmadığı,
Işığın ve düşüncenin ulaşmadığı yerler
Usun ve ruhun dibi
Serin ve tozlu bilinmezlik:
Bazen boğulmuş bir çığlık,
Çözülüp gitmiş bir maske,
Bazen bir hançer
(kötü huylu bir yarada paslanan
Ya da bir kemik
(vicdanın eritemediği
Salına salına iniyor aşağı,
Tozutarak
(dipte uyuyan Zaman'ı
Sonra herşeyi,
herşeyi yeniden örtüyor balçık.
II
Bu vadinin Mesihleri de yorgun
Uykuda geziniyor
çöl vurgunu yalvaçlar
Üryan haberciler
Tanrı'nın açtığı kuyuları
-susuz yolcuların önünde-
Taşla dolduruyor ifritler
Ve yutuyorlar sivri burunlarıyla
Sükuna ermek için aklın
katettiği mesafeleri.
Düşüncelerle dolu
kederle dolu başını
Kaldırıp yakarıyor
Hurcuna belalı ganimetler
devşiren yolcu:
Yarab, kanımda dolaşan iğne
Ruha dayandı!
Eti geçip,
Uluyan aklı geçip
Tutku elimde kırık
(bir kılıç gibi işe yaramaz oldu
Ama fırlatıp atamıyorum onu:
Elime yapışık
kalbime yapışık!
Ve koynumda serin
(bir su kırbası gibi
Gezdirdiğim imanım
Delinmiş bir post şimdi;
Bir köşede, gelip solucanların
yuva kurmasını bekliyor.
III
Kimse fark etmedi
gıcırdayarak, birden
kapandığını büyük kapının.
Ve köprü de kaldırıldı. Her şey
hesaplı kitaplı
Kuş uçurulmuyor.
-Surların dışında
sıcacık evlerimizi
ve tüyden ve dumandan çocukluk günlerimizi
oyuncaklarımızı, bineklerimizi
bıraktığımız bahçe
yanıyor şimdi
yanıyor güzelim tarlalar ve asmalar
ve sularında, sevgilinin
beyaz topuklarını
yıkadığımız pınar.
fazla söze gerek yok aslında. ben ne desem bu şiiri anlatmaya yetmeyecek. ben ne desem bu şiir hep kendini anlatacak. ben desem ben ne desem ben ne desem ben ne desem ben ne desem. öyle şaşkınım ki. allahım ne olur aklımı tut.
Bir daha giymemek üzre
Devirip taçlarını
Şuuraltında,
Karanlıkta oturuyor küskün krallar
Bunların ruhlarına ne olmuş?
Kartallar delip göğüslerini
Yedi kat göğe mi çıkarmış?
Burada ayaklarına keçe
bağlamış Şimdiki Zaman
Ki uyuyan Geçmiş uyanmasın:
suyun başındaki dev,
bin başlı ejderha,
kapıyı tutan gardiyan.
Kiremitler birbirine nasıl
aktarırsa yağmur suyunu
Onlar da öyle aktarıyor
-kendilerinden bir şey katmadan-
Yüzlerine, içlerine yağan
ve artık onların olmayan hüznü:
Kimseyle konuşulmayacak kadar,
Tanrı'yla konuşulmayacak kadar dipte,
derinde kalan şeylerin hüznü.
Kaderin çöküp tortulandığı,
Meleklerin, şeytanların dolaşmadığı,
Işığın ve düşüncenin ulaşmadığı yerler
Usun ve ruhun dibi
Serin ve tozlu bilinmezlik:
Bazen boğulmuş bir çığlık,
Çözülüp gitmiş bir maske,
Bazen bir hançer
(kötü huylu bir yarada paslanan
Ya da bir kemik
(vicdanın eritemediği
Salına salına iniyor aşağı,
Tozutarak
(dipte uyuyan Zaman'ı
Sonra herşeyi,
herşeyi yeniden örtüyor balçık.
II
Bu vadinin Mesihleri de yorgun
Uykuda geziniyor
çöl vurgunu yalvaçlar
Üryan haberciler
Tanrı'nın açtığı kuyuları
-susuz yolcuların önünde-
Taşla dolduruyor ifritler
Ve yutuyorlar sivri burunlarıyla
Sükuna ermek için aklın
katettiği mesafeleri.
Düşüncelerle dolu
kederle dolu başını
Kaldırıp yakarıyor
Hurcuna belalı ganimetler
devşiren yolcu:
Yarab, kanımda dolaşan iğne
Ruha dayandı!
Eti geçip,
Uluyan aklı geçip
Tutku elimde kırık
(bir kılıç gibi işe yaramaz oldu
Ama fırlatıp atamıyorum onu:
Elime yapışık
kalbime yapışık!
Ve koynumda serin
(bir su kırbası gibi
Gezdirdiğim imanım
Delinmiş bir post şimdi;
Bir köşede, gelip solucanların
yuva kurmasını bekliyor.
III
Kimse fark etmedi
gıcırdayarak, birden
kapandığını büyük kapının.
Ve köprü de kaldırıldı. Her şey
hesaplı kitaplı
Kuş uçurulmuyor.
-Surların dışında
sıcacık evlerimizi
ve tüyden ve dumandan çocukluk günlerimizi
oyuncaklarımızı, bineklerimizi
bıraktığımız bahçe
yanıyor şimdi
yanıyor güzelim tarlalar ve asmalar
ve sularında, sevgilinin
beyaz topuklarını
yıkadığımız pınar.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar