bugün

Öncelikle Av Mevsimi bir polisiye olarak ne kadar başarılı, tam karar veremedim. Ama uzun süresine rağmen baştan sona keyifle izlediğimi söyleyebilirim. Herşeyden önce bir sinema duygusu var ve bence bu en önemli artısı. Yavuz Turgul'un hem yönetmenliği iyi, hem de yazarlığı... Yazarlığını daha çok beğeniyorum (gerçi bu filmin senaryo olarak aksayan bazı tarafları vardı ama o kadar önemli kusurlar olduğunu düşünmüyorum). Yavuz Turgul insan psikolojini çok iyi biliyor. Kimin, neye, nasıl tepki vereceğini tahmin edebiliyor ve bu da bir sinemacı için çok önemli bir özellik. Ayrıca en ufak enstantanelere bile bir gerçekçilik katmak gibi bir becerisi var. Senaryosu (polisiye gibi bir türde dahi) çok kötü olmuyor. Yan hikayeler ise asla senaryoya yama gibi durmuyor. Özellikle idris'in hikayesi yazsan tek başına film olur bence.

idris demişken onu özel olarak anlatmak istiyorum. idris saatli bomba gibi bir adam. Nerde, ne zaman patlıycağı belli olmuyor. Boşuna Trabzonlu değil. Duyguları hep uçlarda yaşıyor. Mutluyken de, üzgünken de...
Ayrıca tam bir sinir küpü, hep bir öfkesi var. Eski karısı Asiye'ye hala kör kütük aşık. Onu takip etmekten, kıskanmaktan, başka erkekleri ondan uzak tutmaktan kendini alamıyor. Hem de boşanmış olmalarına rağmen. Sonra da bu aşk bir nefrete dönüşmüş bünyesinde, bütün kadınlara karşı. Filmde hep kadınlar hakkında dokundurarak konuşmasının nedeni de bu.

Tabi bu karakteri filmde bu kadar baskın gösteren kişi ise kesinlikle Cem Yılmaz. Cem Yılmaz bu filmde gerçekten şahane! Tam anlamıyla döktürüyor. Bulunduğu her sahnede hem rol çalıyor, hem de filmi sırtlıyor. Eğer Av Mevsimi'nden bir kaç yıl sonra hatırda kalacak bir unsur olacaksa bunun en önemlisi Cem Yılmaz ve onun bu filmde canlandırdığı idris karakteri olacaktır. Ayrıca bu rol ona çok yakışmış. Hele annesiyle lazca konuştuğu anlar var ki, dizilerde çakma lazca konuşan karakterler bunların yanında halt etmiş.

Yine filme dönersem, polisiye deyince herkesin aklına Se7en geliyor ister istemez. Ama bu film onunla kıyaslanamaz bile elbet. O film türün başyapıtı (belkide) sinema tarihinin en iyisiydi. Av Mevsimi'ni ancak ve ancak bi başka Türk polisiyesiyle kıyaslayabilirsiniz, ki bence şu an için Türk sinemasında (en azından tutarlılık açısından) türünün şimdiye kadar gördüğüm en iyisi. Bir kere diğer polisiye örneklerimizde olduğu gibi Hollywood'a yamanmıyor. Bu film her ne kadar sinemamız için yabancı (ya da yeni) bir türü konu alsada bizim filmimiz. Dokusu, yapısı, hikayesi bize ait. Hatta diyebilirim ki Yavuz Turgul bu türe nasıl yaklaşılması gerektiğine dair çok önemli ipuçları veriyor bu filmde. Umarım ilerde daha iyi örneklerini görürüz bu türün, ki ben bu konuda baya ümitliyim.

Bazı kimseler filmin bir sürprizinin olmayışını (ya da bir başka deyişle suçlunun çok önceden belli oluşunu) hayal kırıkığı olarak nitelendirmiş. Ben öyle değerlendirmedim. Çünkü hem filmin böyle bir derdi yoktu, hem de iyi bir polisiye olmak için bu şart değildir. Elbette tür polisiye olunca insanda bir sürpriz beklentisi (bir ters köşeye yatma isteği) oluyor elbet. Ama ben şahsen on tane sürprizi olan kötü bir film izlemektense bir tane sürprizsiz Av Mevsimi izlemeyi tercih ederim.

Son olarak bir sahneden söz etmek istiyorum. Cem Yılmaz'ın 'Hayde' türküsünü söylediği sahneden... Bir sahne hem bu kadar coşkulu hem de bu kadar hüzünlü olur mu! Bence sırf bu anı görmek için bile izlenmeyi hak ediyor Av Mevsimi.
gerek hikayedeki mantıksal hatalar ve anlamsızlıklar nedeniyle, gerek toplumsal gerçeklerden uzaklığıyla sınıfta kalmış yavuz turgul filmi. gerçekçilikten uzak kalmak yönetmenin kasıtlı bir tercihi olabilir tabi, ancak bu tercih beni hikayeden alabildiğine uzaklaştırdı.
çetin tekindor ve şener şen, al pacino ve robert de niro'nun heat'teki halini andırdı bana. cem yılmaz da çok iyi oynamış.
izleyip izlememe konusunda kararsız kaldığım bir film.
cem yılmaz'ın oyunculuk olarak organize işler'dekinden bile daha iyi iş çıkardığı film.
bugün kanal 7 de denk gelen ve beni inanılmaz etkileyen bir film. cem yılmaz komedi dışındaki bir rolde adeta döktürmüş. neredeyse tüm oyunculuklar şahane. konusu, kurgusu, çekimleri her şeyiyle süper bir film.
fıstık gibi bir türk filmi. ee cem yılmaz,şener şen ve çetin tekindor olunca bir başka oluyor.
türk filmi ortalamalarının çok çok üstünde bir film.. kırk yılın başında güzel film çekebiliyorlarmış hayret.
bizim mahallede bayılma numarasıyla para toplayan 5 yaşında bir çingene bebesi var, o bile cem yılmaz'ın ölüm sahnesinden daha iyi rol yapıyor.
cem yılmaz'ın berbat ötesi ölüm sahnesiyle hatırlanan, sonu başından tahmin edilebilen boktan film.
boktan hatta sikko film. buna bayilan adamlar ya hic film izlemiyorlar, ya hic film izlemiyorlar. bana kalirsa 2 saatlik televizyon filminden hic farki yok. e be mubarekler hic mi polisiye gerilim film izlemediniz, bunu niye sevdiniz? hikayesi o kadar siradan ki o kadar siradan, bayagi. ekstrem bi durum da yok. neymis bobrek lazimmis adamin kizina da hizmetcinin kizindan aliyor sonra öldürüyor. aa bak sen... sanki hic duyulmamis konular, ulan bunu gunde kac kisi yasiyor zaten. bu maaaaalesef surekli yasanan bi sey.
yillar once star tv'de geceleri yayinlanan çıplak gerçek diye bir dizi vardi, o bundan daha basariliydi valla. ayrica melisa sözen'in ezberlemis müsamere oyunculugu? cem yilmaz'in annesini oynayan kadinin laz olmaya calisip olamamasi?? yapmayin kardeslerim... zevkinizi merakinizi biraz disari açın, orneklerine bakin, kiyaslayin. lutfen. imdb'si 7.5, hah!
ben diyorum 6. o da gercekten buyuk oyuncular icin.
şener şen, çetin tekindor ve cem yılmaz'ı çok sevmeme rağmen benim de pek beğenmediğim bir film. ekstrem bir konusu yoktu. senaryo basitti.

kabadayı ve eşkıya filmlerinin yanından bile geçmez.
2010 yılı aralık ayında gişeye giren ve Türk sinemasının ustaları Şener Şen ve Çetin Tekindor'un başrolde olduğu, cem yılmaz, okan yalabık ve melisa sözen'in yardımcı başrol olduğu efsane film.
Geçenlerde izledim. Öyle ohooo olağanüstü acayip diyemesemde çıktığı döneme nazaran cidden güzel film. Sonunu sebebini bilemesenizde olabilecekleri sezdiriyor birazcık. Ayrıca cem yılmazın ölüm sahnesi çok çok yapmacıktı. Güzel film izlenir.
uzatılmış bir arka sokaklar bölümüne benzeyen film. yazık olmuş o kadroya. baştan aşağı hiçbir şey anlatmıyordu.
sonu ortasında tahmin edilen aşırı boktan türk polisiyesi. cem yılmazın ölüm sahnesi, tüm sinema tarihinin en kötü oyunculuğu olarak tarihe geçmiştir herhalde.
cem yılmaz şener şen ve çetin tekindor gibi oyunculukları efsane ama film olarak bir dizinin bir bölümü gibi filmdir. birkaç yazarında yazdığı gibi star tv zamanlarında ki behzat ç'nin herhangi bir bölümü gibidir.
her izlediğimde aynı keyfi aldığım filmlerdendir. her ne kadar konusu behzat ç dizisinin her zaman ki olağan cinayet konularından biri gibi olsa da oyunculuklar sahneler için hep izlenir.
2009 yapımı bir film. evet.
şener şen, çetin tekindor, cem yılmaz ve okan yalabık gibi isimleri bir arada gördüğümüz güzel bir polisiye filmi. oyunculuklar zaten güzel artı olarak konu biraz basit ama güzel işlenmiş izlemeyenler direkt açıp izleyebilir.
şener şen, çetin tekindor, cem yılmaz ve okan yalabık gibi isimleri bir arada gördüğümüz güzel bir polisiye filmi. oyunculuklar zaten güzel artı olarak konu biraz basit ama güzel işlenmiş izlemeyenler direkt açıp izleyebilir.
cem yılmaz'ın şener şen ve çetin tekindor gibi devlerin yanında ezilmeyen bir oyunculuk sergilediği, 2010 yapımı güzel gerilim filmidir.

güzel bir polisiye romanından uyarlanmış hissi vardı bu filmde onu hatırlıyorum. oturaklı ve sürprizli bir senaryo, iyi ayarlanmış bir tempo... keşke bu tarz yerli kaliteli işleri daha sık görebilsek beyaz perdede.
izleyin, izlettirin...
En sevdiğim filmdir. Cem yılmaz ve Şener Şen efsane oynamışlar.
5 kez izlememe rağmen sonunu getiremediğim bir film.