bugün

Bu zamana kadar girmek zorunda kaldığım tüm dini diyaloglarda karşılaştığım birşey var.

Mesela gelen soru üzerine inanma sebebimize dair bir gerekçe sunuyoruz ama bu kişiler o gerekçeye başka açıdan bakmayı seçiyorlar.

Örneğin bilim bile big bang anına bir açıklama getiremiyor. Big bang'i tetikleyen neydi yada bir tasarlayıcısının var olduğu kabak gibi sırıtan doğa yasalarının kaynağı nedir, yada güzellik, Estetik nedir, niye vardır gibi sorular bilimsel olarak yanıtsız iken; buna rağmen dünya kurulduğundan beri sayısı belirsiz belki trilyonlarca insan bas bas Tanrı diye bağırırken ateistler ısrarla başka gerekçeler yumurtlama çabası içindedirler.

Ve başlığın da esas konusu bu olmak üzere;
inanan kişilere, "siz zaten bir tanrı olduğu fikrini içselleştirdiğiniz için her işareti ona yoruyorsunuz" derler.

işte işin püf noktası tam olarak bu.

"Yaklaşım"

Adam bir şeye inanmamak üzere yaklaşıyor. Bir ayet söylüyor o ayetten ben güzel şeyler anlarken o zorlama bir şekilde acaip acaip şeyler anlıyor. Çünkü o ayeti okumadan önce adamın niyeti belli. Oradan aksi birşeyler çıkarma peşinde. Yani niyeti belli.

Bir müslüman ise kalbi zaten o yönde olduğu için güzel herşeyi kolayca kabul edebiliyor.

Hani diyorlar ya. Ben inanmak istedim ama inanamadım. Bu yüzden mi suçluyum diye.

Sen inanamak istemedin. Karşına çıkana inanmamak üzere art niyetli olarak yaklaştın.

Ve evet haklısın. inananlar herşeyin başında güzel baktıkları için inandılar.

Sen ise zaten karalamak üzere yola çıktığın için aynen kendinin de dediğin gibi içinde bulunduğun şartlandırılmışlık senin inanmama fikrini yavaş yavaş kuvvetlendirerek azılı bir şeye dönüştün.

Tek yapman gereken objektif olmandı. Tarafsız yaklaşmandı.
güncel Önemli Başlıklar