bugün

islamın uydurma olduğunu kanıtlamak için kurandan ayet örnekleri veriyorlar. Reddedilen dinin kitabındaki yazılara inanıp parantez açmanın mantığı nedir?
yoktur, her soruya cevap verebiliyoruz. ancak bu durum farklı bir cevabın doğruluğu bir yana tatmin edici olması bir yana her gerçek insanları ikna etmeye yetmez, hele inanan insanları daha çok tatmin etmez.
Kahverengi bir renk ise kahve ne renk?

Cevap verin lan atayizler.
islamın uydurma olduğunu kanıtlamak için kurandan ayet örnekleri veriyorlar. reddedilen dinin kitabındaki yazılara inanıp parantez açmanın mantığı nedir?

bu soru olduğu düşünülmüş. sadece şu kadarını alalım içinden;
"reddedilen dinin kitabındaki yazılara inanıp"

reddedilen dini kitapta ki yazılara inanmazlar efendim. inananın gözünden bakıp, onun adına sorular sorarlar ve onu düşünmeye sevk ederler.

----------

ateistlerin cevap veremediği sorulara gelirsek, bakın çok açık ve net söylüyorum, çok basit; "cevabını bilmediği hiç bir soruya cevap vermezler". demezler hani; "yok ben bilmiyorum ama kalben eminim doğru olduğuna" diye. bilmem anlatabildim mi? bilimin bile cevap veremediği, 100 yıllardır araştırılan şeyler var. ateist nihayetinde bir insan, onu süper zeka olarak görmeyin. o sadece düşünmeyi ve araştırmayı, sorgulamayı kendine düstur edinmiştir, inananlardan tek farkı bu.
şimdi maymunlar yüzyıllarca evrimleşerek insan olmuş ama maymunlar en fazla 60 yıl yaşayabiliyor. ne diyecen bu duruma? ha?
+ hadi sen ben maymundan geldikte kate upton'da mı maymundan geldi?

- eshedü enla ilahe illallah ve eshedü enne muhammeden abduhu ve rasuluh.
tesadüflerden oluşan dünya ve canlıya inanırlar. peki bu tesadüfler neden görmeyi inkar edecekleri büyük şeylerde kendini göstermemiştir, tesadüfen mi ay güneş vs duruş ve yörüngeleri oluştu, tesadüfen mi göz tepede ayak yer çekimine en uygun yerde oluştu ( muhtemelen burda şunu söyliyceklerdir; insanlar var olduğu şekle göre uyum sağlar, ayak tepede olsaydı ona göre hareket ederdi, ya bırakk göz tepede yürümen icin gereken şey yer çekimine en yakın yerde olur ergenimsi savunmalar yapma), buna benzer tesadüf sandıkları somut soyut binlerce şey sayılabilir ve tanrı nın bencil olduğunu söylerler, yaratan yaratıcı size kulluk mu etseydi kulluk edeceksin paşa paşa. ötesi mi?
ötesi şu amaç uğruna yaşamak, işte bütün mesele bu yeğen, artistlik yapma gel doğru yolu bul gönlüm razı değil yanmana.

edit; sorulan sorulara eksilemekten başka cevap veremeyecek bilgisiz sonradan görme ateistlerdir.
islami kaynaklardan yola çıkıp Hz. Muhammed'e pedofili diyen ateist arkadaşlar hayal ürünü öyleyse.

9 yaşındaki kızla evlendi, mağarada din gelmiş, okuma bilmediği halde önüne konulan yazıyı okumuş diyenler hangi kitaptan yola çıkarak diyor merak ediyorum. Sen hz. Muhammed için pedofili diyebiliyorsan kuran'a inanıyorsun demektir. Bu da ayrı bir ironi.
dört bir yandan mucize fışkırsaydı eğer sizin gibi sivri zekalılarla biz inananlar nasıl ayırt olunacaktı sorusudur.
Tevhid nedir?

dinin, inancın, bir allah tasavvurunun temeli iken bunu Bilen görülmedi, bilmediğiniz şeyi inkar da çok hak değil mi? Batıl inkardır bunlarınki. inkarı bile kör topal, türkiyeli cahil ateistler.
iki taraf* içinde cevap verilemeyecek durum yoktur.

tek fark, dindar felsefe yapar, ateist olaya bilimsel yaklaşır. birisi sürreal birisi realdir.
ilkin, 'ateistler'den kimin kastedildiği belirtilmeli.

Kişinin tanıdığı ateistler bir veya birkaç soruya cevap verememişse, bu yetersizlik bireyseldir. Ateist olmaktan değil ateistin olması gerektiği gibi olamamaktan kaynaklanır. Ama bundan yola çıkarak cevap veremeyişi ateizme atfetmek, genelleme yasağını içeren mantık kuralına aykırıdır ve bu genellemeyi yapanın yetersizliğini ortaya koyar.

Kişi ateistim dese bile bu felsefenin gerektirdiği şekilde düşünmeyebilir, davranmayabilir, ya da en azından yanılabilir. ideal insanlarla muhatap olmuyoruz, olamayız. Bir dünya görüşü kusursuz olsa bile her zaman kusurlu kişiler tarafından savunulacaktır.

ikinci olarak, felsefelerin de evrimleştiği (geliştiği) dikkate alınmalı.

Kaldı ki kusursuz dönya görüşü yoktur. En azından ayrıntılara girildiğinde henüz aydınlanmamış sorular ve konular olmuştur, olacaktır. Önemli olan, kusursuz bir dünya görüşüne sahip olmak değil, kusursuzluğa doğru adım adım yürümeyi öngören bir felsefeye sahip olmaktır.

Üçüncü olarak, ateizmin anlamı ve farklı türleri olduğu bilinmeli.

Ateizm, sözcük anlamıyla. tanrısızlık (a-teizm) demektir. Dinsizlik demek değildir. Monoteist (tektanrılı), politeist (çoktanrılı, panteist (evrentanrılı) dinler olduğu gibi ateist din de vardır ve/veya olabilir. Nitekim Zen Budizmi tanrıya gereksinim duymayan bir din olarak görülebilir. Ama bir din değil felsefe olarak da tanımlanabilir. Derinleştirmeyeceğim.

Öte yandan bir 'evrensel ruh'un varlığından yola çıkan bir felsefe (Hegel), idealist bir felsefedir, ama bu 'evrensel ruh'a tanrısal güç ve/veya iktidar atfetmeyebilir.

Bütün bunlara rağmen bu sayfada (ve genellikle) ateizm dendiğinde, diyalektik materyalizm (Marksizm) kastedilmektedir. Oysa bu ikisi çoğunlukla birarada görülse ve aynı kişiler tarafından benimsense bile, birbirine yakın, birdiğeriyle bağdaşır, ama birbirinden farklı şeylerdir.
Dolayısıyla ateizm bir din olarak görülebilir. Çünkü son çözümlemede bilmeye değil, inanmaya dayalıdır. Tanrının varlığını ya da yokluğunu kanıtlama çabası abes, bunua yönelik girişimler de ne kadar ustaca olursa olsun laf cambazlığından ibarettir.

Dördüncü nokta, düşünmenin ve tartışmanın kurallarını bilmek ve uygulamaktır.

Düşünce alışverişinde bulunmak (tartışmak), birtakım kurallar çerçevesinde olur. Bu kurallara uymayı reddeden veya uygulamayan veya uygulayamayanlarla tartışmanın bir anlamı yoktur. Önce kendilerine düşünme ve tartışma kuralları hatırlatılır, anlamaz veya uymazlarsa bunlarla tartışılmaz. Yani konuya girmeden önce ortak bir zemin (mantık kuralları) bulunmalıdır.

Bu aşamada, beşinci nokta gündeme gelir: Bilgi ve inanç arasındaki ayırım.

Düşünmek ve yargılamak, akılcı (mantıksal) eylemlerdir. inanç ise meta-fiziktir. Yani bilginin bittiği yerde inanç başlar. (Fizik / Metafizik). insanlar her çağda her soruyu cevaplandırma özlemi içinde olagelmiştir. Ancak bilgi ve yargı sınırına varıldığında ne yapmalı? Bu noktada kimileri 'bildiğimi bilirim, bilmediğime inanırım' çizgisine yönelir. Sonra da bilmeyip sadece inandıklarını biliyorum sanmaya ve demeye kalkışır.

Bilmediklerine inanmak, kişiye iç rahatlığı, hatta mutluluk verebilir. Ama bu, bireysel bir tercihtir. Kişi bilse de bilmese de neye isterse inanabilir. Yani inanç, iradeye bağlıdır.

Oysa olgular ve bilgi, iradeye bağlı değildir. Bir şeyin varlığının saptanması ve bir düşüncenin doğruluğunun kanıtlanabilmesi için, metafiziğe girmemek gerekir. Başka bir deyişle, tartışmada haklı olabilmek için, akılcı temele dayanan ve dostun düşmanın kabul etmek zorunda olacağı dayanaklar göstermek zorunludur. Bunu yapmayan kendisi söyleyip kendsi dinlemeye müstahaktır.

Akılcı felsefeler yönünden, bu konuyla ilgili bir sorun yoktur. Zaten dünyaya bakışları bu şekildedir. Ama temelini metafiziğe, yani bilinenlerin ötesinde kalan yargılara dayamış olanlar, sık sık mantıktan ayrılır ve dağarcıklarındaki (bilinmeyip sadece inanılan) malzemeyi kullanırlar.

Tabii ki bu, inanca odaklanmış insanların mantıklı düşünemeyecekleri anlamına gelmez. Zihinsel faaliyet, kendiliğinden akılcı çözümler üretmeye, akılcı yargılara varmaya yöneliktir. Ama inançlar, zihinsel faaliyeti köstekleyici etki yapar, aklın önünde bir tür ayak bağıdır.

Nitekim bir inancı (dini) bütünüyle sorgulamayan, onu sadece açıklamaya, geliştirmeye ve yorumlamaya çalışanlar (teologlar) da akılcı yöntemler uygulamak zorundadır. (Bu yüzden en iyi teologların aslında ateist oldukları da söylenir.)

Altıncı olarak, inançların tartışma konusu yapılmamasına özen gösterilmelidir.

Akılcı bir temele dayanmadıkları ve sadece iradeye (ve eğitime / şartlanmaya) dayalı oldukları için inançlar sadece ilan edilebilir. Sen ona inanırsın, ben buna inanırım. (Senin dinin sana benim dinim bana.) Bunları birbirimize açıklayabiliriz. Böylece birbirimizi biraz daha iyi tanımış oluruz. O kadar. Ama bir kişi inancını diğerine kabul ettirmeye çalışırsa, bu iş akılcı yoldan olmaz. Zorla olur, tehditle olur, beyin yıkamayla olur, laf cambazlığıyla ve mantık dışı ve sahte 'kanıt'lar getirerek olur...

Ateizm kavramına dönelim. Kişi açısından, yani bireysel çerçevede, bir veya çok tanrı tanımak veya tanımamak, tanrı dediğine istediği özellikleri atfetmek, tanrısını veya tanrılarını putlaştırmak,... iradeye bağlıdır, serbesttir. Ateist olmanın asıl anlamı ve önemi, bir veya çok tanrının varlığını kabul etmek veya etmemek değildir.

Asıl önemli olan, hayatını yönlendirirken bir tanrıya ihtiyaç duyup duymamaktır.

Birçok kişiden 'dini olmayanın vicdanı da olmaz' yahut 'dini olmayanın ahlakı da olmaz' gibisinden sözler işitiriz. Bu sözler, aslında, söyleyenin içini dışına vuran ifadelerdir. Vicdan, ahlak vs. gibi özellikler çeşitli yollardan ve şekillerde edinilir. Sosyalizasyonun bileşenleridir bunlar. Sen ahlakı din ile birlikte ve din içinde öğrenir ve benimsersin. Bense başka öğretilerden yola çıkıp ahlak ve vıcdan sahibi olurum. Vardığımız konumlar birbirine yakın veya çok farklı olabilir. Hangi ahlakın (etik) hangisine ne zaman, nerede, ne ölçüde ve hangi koşullar çerçevesinde üstün olduğu ayrı bir tartışma konusudur. Kaldı ki bu doğruluk / üstünlük payları da kalıcı değil, değişkendir. Derinleştirmiyorum.

Son olarak, 'ateistlerin cevap veremediği sorular'a tek tek girmeyeceğimi belirteyim. Bunların çoğu, tartışmayı gerektirmeyecek kadar düzeysiz iddialar. Ciddiye alınabilmek için neyin nasıl ele alınması gerektiğini açıklamaya çalıştım.
kitapta yazanları kanıt olarak görenlerin saçmalıklarıdır..

ateizm'i anlamasanız da olur bu büyük bir mesele değildir bizler açısından..

bilmem kaçıncı ayet ne diyorsa o..

o da yetmiyorsa daha ne olduğu konusunda hemfikir olunamamış hadisler ne diyorsa o..

o da mı olmadı?

bütün bepsini ben nasıl yorumlar kılıfına uydurursam o..
tek inanışı kendi mantığını oturtamayıp, kimin yazdığı bile belli olmayan bir kitap olan bir insanın sorusu.

bilinmezliklerin ve hatta mantık hatalarının üstünü çünkü allah öyle istedi diye örten, sorgulamayan insan sorusudur ayrıca.

Ek: bazı bilinmezlikler illa ki olacaktır. Her soruya işte cevabı budur diyemeyiz, çünkü henüz bilmiyoruz. Sırf bilmediğimiz için, o şeyi birisinin yaratmış olduğunu düşünmek saçma. Bilim elbet bu soruların cevaplarını da bir gün verecektir.
Ateistlerin cevap veremedigi sorular olmasi herhangi bir dinin ya da tanrinin oldugunu kanitlamaz. ilk sey nasil kendi kendine var olur deyip tanriya inanmak hatalidir.
Bundan yuzyillar once dunya duz dendigi ortadayken birkac yuzyil sonra ilk maddenin nasil olustugu aciklaninca ne tepki verilecegi de belli.

Ozetle ateizmin cevap bulamadigi sorulari tanriyla doldurmak suphesiz gerizekalilarin isidir.
Agnostikliğin temel dayanağıdır bu sorular.
Tabi oradan teizme teizmden tek tanrılı dinlere tek tanrılı dinlerden ibrahim'i dinlere ibrahim'i dinlerden allaha ulaşmak biraz meşakkatlidir. Cevap verilemeyen sorulara allahın varlığının delili olarak bakmak biraz zor yani.
(bkz: canlılığını başlamgıcı) bu soruya kaçamak cevaplar veriyorlar, asla bunun cevabını veremeyecek olduklarını biliyorlar.
müminler peki canlılığın başlangıcını nasıl yorumluyor ? adem Havva mı ? ahahaha hassiktir lan.
Dincilerin verdiği mitolojik cevaplar yerine götünden element uydurmak yerine güzelce bilmediklerini kabul etmelerinden dolayıdır. Hala cevabını bulamadığım/bulamadığımız çok soru var. Ama bu sizin esirgeyen, bağışlayan, zamandan ve mekandan öte, merhametli(?) tanrınızın var oldugunu kanıtlayamıyor oluşunuzdan daha acı bir durum değil.

En azından beynimi kullanabiliyorum.
deli saçması yahudi ve arap mitolojisinden dünyanın tüm yanıtlarını bulduğunu sananlara dert olmuş. bir de kibirli kibirli konuşmaz mı?
Ateistlerin neden sorularınıza cevap vermesi gerektiğini anlamadım ateistler müslümanları ateist yapalım demiyor hiçbir ateist bunla uğraşmaz ama dini kitaplar ikna edin edemiyorsanız öldürün diyor yani bizi ikna etmesi gerekenler sizlersiniz. Kolay gelsin sizlere yılan asalarla ademlerle havalarla zor bu iş benden söylemesi.
"belki gök itiyor yerin çektiğini nereden biliyorsun?".

müsloların mantık ve felsefe olarak 11. yy civarında kaldıklarına bir kez daha şahit olduk.
ateizmi kim yarattı.
(bkz: karşıki dağları kim yarattı)

bob ross ile mahmut tuncer diyorum ben.
güncel Önemli Başlıklar