bugün

bir ateist şöyle anlatıyor:

'küçükken bahçemizde bir ağaç vardı, ben o ağacın dibine işerdim sabah akşam.

babaannem bana: 'oğlum çarpılırsın' derdi sürekli.

ben de inadına işerdim, baktım birşey olduğu yok, ateist oldum'

babaanne haklı çıkmış aslında, imansız olmuş. bundan fazla nasıl çarpılabilir bir insan.
bi nedeni olması gerek midir sorunsalıdır.
inandıktan sonra belli sınırlamalar altında yaşamak zor gelir.
ateizmin temellendrilmesinde 2 temel inanmama kuramı vardır.
bunlardan biri kötülük sorunu nedenidir. madem tanrı, mükemmel, iyi, bağışlayıcı vb özelliklere sahip. peki neden dünya da savaşlar, kıtlık, cinayet, tecavüz, yoksulluk vb kötüler var, Tanrı neden evrendeki acı, kötülük ve yetersizlikleri yaratmıştır?" sorusuna dayanır.
bir diğeri ise Nietzsche ve Sartre'ın söylemleri ile gelişen ahlaki gerekçeler kanıtıdır.Tanrı'nın varlığını kabul etmek insan özgürlüğünü reddetmektir. Sartre'a göre insanın özgürlüğünün yolu Tanrı'nın yokluğundan geçer.çünkü Tanrı'nın varlığı insanın özgür olarak kendi değerlerini yaratmasını engeller.
(türk ateistler için) arap ülkelerine bakmak yeterlidir.
düşünebilmeyi becerebilmeleri.
konseptin cevaplanamayan sorular, mucize hikayeleri ve dayanaksız iddialardan oluşması nedeniyle mantıksız gelmesidir.
(bkz: müslümanların allaha inanma nedenleri)
nedeni olmasi gerekmez yargilamamak gerekir.
dinlerdeki sevap sayılan bazı zorunlulukların saçma gelmesi olabilir.
Yalnızca kendilerini ilgilendiren nedenlerdir, kaldı ki çoğu inananların inanma nedenlerinden daha tutarlıdır.
Kardeşim zamanında yapmış, yapsın yine bir mucize inanalım. Bu kadar kasmaya gerek yok. Hayır o zaman insanlar görmüş ben şu an görmüyorum, onlar gördükleri için inandı gitsin cennete, ben görmediğim için inanmadım gidiyim cehenneme. Burada tam bir adaletten söz edebilir miyiz.
afrika'daki aç çocuklar olabilir mesela, savaşlar, adaletsiz bir dünya, kapitalist düzen...
haksız da sayılmazlar sanki.

not: ateist değilim.
pelin batu'ya göre mantıklı insan olmalarıdır. bana da çok yanlış gelmiyor.
dünyanın kutsal kitaplarda yazanlar gibi bir sebepten yaratıldığına,insanların ve diğer tüm canlıların tanrıya kulluk etmek için var olduğuna, ne zaman öleceklerinin belli olmadığı bir hayatta kimin neyin yazdığı belli olmayan bir kitabı takip etmenin saçma olduğunu düşünmeleridir. cümle devrik oldu ama anlayan anlar. ben ateist değilim ama sebep budur.
Kalbleri var, ama anlamazlar, gözleri var, ama görmezler, kulakları var, ama işitmezler. işte bunlar hayvan gibidir, hatta daha da aşağıdır.
görmedikleri bir şeye inanmak istememeleri, bu nedenlerden biri olabilir.
Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Büyük azab onlar içindir.

Ben demiyorum: bakara suresi 7. ayet.
facebookta populer olmak icin ateist olan ergenleri vardir. bayram sabahlari babalariyla camiye giderler.
allahın zor durumlarda yanlız bırakması olabilir.
http://www.itusozluk.com/gorseller/ateist/90445
--spoiler--
Onyedinci yüzyıl fransız matematikçisi ve filozofu Blaise Pascal tanrıya inanmaya veya inanmamaya karar vermenin temelde bahse tutuşmak olduğunu öne sürmüştü. Tanrının varlığına inanmayı seçmemiz ve herşey bittiğinde tanrının olmadığının ortaya çıkması büyük bir sorun değildir. Eh, tabii yedi ölümcül günahı şöyle doyasıya yaşayamadan gitmiş oluruz ama bu diğer seçenekle karşılaştırıldığında önemsizdir. Öte yandan tanrı yoktur der ve sonunda kendisiyle karşılaşırsak hapı yuttuk, yani ebedi saadeti kaçırdık demektir. Bu nedenle, der Pascal, tanrı varmış gibi yaşamak stratejilerin en iyisidir. Bu tavır akademik çevrelerde Pascal'ın Bahsi adıyla bilinir. Biz sıradan insanlarsa buna kısaca neme lazım deriz.
--spoiler--
kimseyi ilgilendirmemesi gereken sebeplerdir. ama bir ateist gelip herhangi bir dine hakaret ediyosa kendisinin ağzına sıçma hakkını elimizde bulundurduğunu kavraması gerekir.
bir tanrıya dayalı hayatı benimsememeleri.
tartışılamaz bir durumdur. seçmiştir, olmuş ve bitmiştir. * zira "cahillerle ne zaman tartışsam, kaybederim".