bugün

traktör sayesinde imana geldiğim entrydir.

allah tamam şimdi müslüman olmak için sıradaki mucizeyi bekliyorum
Tabi ki! Traktör! Oman tonrem nasıl düşünemedim!?

Edit: traktör önemli.
bazen gerçeği sorgulamadan yaşamak da, elbette güzeldir. adına alışıla gelmiş yaşamak denir buna. fakat bir canlı türünün, bugün bir tekerleğin nasıl bir sonuç çıkaracağını merak etmeseydi, traktörlerin tekerlekleri olmazdı. merak yaratıcılığın merdivenlerindeki ilk adımlardır. çok yukardan, tabiri caizse, entel entel yazmaya gerek yok, hepimizin sonu ölümle olacak. fakat meraklılar bilir, bir düşüncenin yanlış olup olmadığını, akla yatmadığında, gerçek olup olmadığını anlamak için, araştırmak gerektiğini. kimseyi ikna etmek için değildir amaçları. sadece gerçeğin ne kadar gerçek olduğunun delillerini bulma çabasıdır bu. akıllı insanlar gerçeğin özüne inmek için, kalkıp araştırma yaparken, diğerleri sadece oturduğu yerden tek bir örnekle çürütneye çalışır kanıtları.

allah'a inananlar, onun bahşetttiği aklı kullanarak kuranı ve içindeki "şüpesiz ki" diye geçen ayetler incelemelidir.
biz erkeklerin dünya üzerinde çok sevdiği, olmazsa yaşayamayız dedikleri anne yada sevgilileri için, bir iftira atılsa "aldatıyor" diye, kendisine sormadan, olayı hiç sorgulanadan zalimce yada adaletle, gereğini yapmak ne kadar doğru gelir sorgulayan vicdanlar için.

kimseyi ikna etmeye çalışmıyorum. ben de yüz milyonlarca insan gibi bir gün ölüp gideceğim.sadece zamanında gerekli yada çıkar amacıyla ortaya çıkan dinlere, artık insanların ihtiyacı olmadığına kanaat getirdim o kadar. müslümanlık hristianlık vs. dahil şuanda bilinen 4300 tane din var. bilinen yazılı en en eski din m.ö 4000 de sümerlilerindir. iştar, anu, enlil ve yer yüzü tanrısı ha'dır.

hiç basite indirgemeden, şuanda hristiyanların paskalya, müslümanların ise nevruz olarak kutlamaları sümerlilerin en ünlü tanrısı güneş ve bereket tanrısı "tammuz" için bir ritüeldir.(m.ö 400).
gelin odası süslemesi sümerlilerle birlikte 6000 yıl öncesinde başlayıp hala iç anadoluda gelenek halinde devam etmekte.

mezarlıklardaki selvi ağaçaları
sümer tapınaklarında tammuz tanrısının sembolü olarak dikilirdi ve hala günümüzde bu ritüel devam etmekte.

noel ağacı 21 aralıkta güneş tanrısı tammuz ölür, 25 aralıkta tekra dirilir ve hristiyanlar ağaçları süsleyip isa'nın dirilişi diye kutlar bu sümerlerden bir alıtıdır. çünkü noel ağacı sümerlilerde tammuz ağacın süsleri her türden meyveleri ve bereketi sembolize ederdi.

günümüz tıbbın sembolü (türk tabipler birliği sembolü) ortada, tammuzun tekrar dirilişinde ki hayat ağacı, 2 yılanın da tammuzun iyileştirici özelliği temsil eder.

müslüman ve yahudilikte domuzun haram olması yine sümerlilerin hüneş tanrısı tammuz'un bir domuz tarafından katledilmesi sonucu haramdır.

yere düşen ekmeğin öpülmesi, tammuz'un ölümü ile dirilme arasındaki yetişen buğdayın tammuz'un yokluğunda bıraktığı bereketi eti olarak anılması hala günümüz iç anadoluda yapılmakta.

kurban kesmek, yada adak adamak; yine sümerlilerden doğmuş bir rütüeldi.

sevgililer günü; tammuz ve inanna gibi tanrıların kutsal evliliklerin kutlamsıdır.

baş örtüsü( çok önemli)

Sümer’de, Babil’de (ve hatta erken Anadolu dönemlerinde bile) her genç kız evlenmeden önce tapınağa gider ve orada bir kere olmak üzere yabancı bir erkekle para karşılığı beraber olurdu. Bu parayı tapınağa bağışladıktan sonra tapınaktan ayrılabilir ve artık evlenebilirdi. Bu tür bir cinsel birleşme son derece kutsal sayılırdı (tıpkı Tammuz inanna veya Kral-Baş Rahibe birleşmesinde olduğu gibi).

Bunu yapmadan genç kız evlenemezdi. Asilzadeler bile kızlarını kendi elleriyle bu tapınaklara getirmişlerdir. Çirkin kızların kötü bir kaderi vardı; bazen kendileriyle beraber olacak bir erkek çıkması için yıllarca tapınaklarda beklerlerdi. Bunun dışında tapınak rahibeleri, bu kutsal fahişeliği sürekli olarak yaparlar ve tapınağa gelir sağlarlardı (ancak belirttiğim gibi, bu utanç verici bir iş değil son derece kutsal bir görevdi, onlara sokak fahişesi muamelesi yapılmazdı).

Bu kadınların diğer kadınlardan ayrılması için, başlarının bir şalla örtülmesi zorunluydu. Bu örtü, artık o kadının evlenebileceği anlamına geliyordu. Bunların haricinde kızların, cariyelerin ve fahişelerin örtünmesi yasaktı.

M.Ö. 1500 yıllarında Asur kralı, sadece evlenilebilir kadınların değil; evlenen ve dul kalan kadınlarında örtünmesini zorunlu kılmıştır. Böylelikle, üç büyük kutsal kitapta da geçen baş örtüsü adetinin kaynağının Sümer olduğu öğreniyoruz.

bazı ülkelerin ordularında ve bayraklarında sembol olarak kullandığı kartal simgesi, sabah güneşi ve batmayan güneş olarak sümerlilerde kullanılırdı.

kutsal sayılar Sümerliler, gökteki 12 burcu ilk kez keşfeden uygarlıktır. Sümerlilerin bir gün 12 saatten oluşuyordu ama 1 saatleri bizim 2 saatimize eşitti; yani toplamda yine 24 saatti. isa’nın 12 havarisi, bu burçları temsil eder. Sümer inancına göre, burçlarda birer tanrı otururdu ve güneş tanrısı bu burçları ziyaret ederdi (her 2150 yılda bir güneş başka bir burca denk gelirdi ve Sümerliler bunu hesaplamışlardır).

Bugün Yahudilikteki ve Hıristiyanlıktaki 7 kollu şamdan, Sümer’in meşhur ağacını ve yedi seyyareyi temsil eder. Tek tanrılı dinlerdeki cehennemin 7 kapısı, Sümer’in yer altı dünyasının 7 kapısı olmasından gelir.

Sümerlerde sayı sistemi 10'luk değil; 60'lıktır. En büyük rakam 60, en büyük tanrının rakamı da 60'tır. Ay tanrısının rakamı ise, 30'dur. (Ay Dünya etrafındaki dönüşünü yaklaşık 30 günde tamamlar.).

bu araştırmalar sadece gerçeği arayan kendime sunduğum birer kanıtlardır.

yazımda birilerinin sayğı duyduğu değerlerine yada tanrılarına bir hakaret etmek gibi bir niyetim yoktur bunu da içtenlikle yazayım.
yil olmus 2017 hala allah diyenler var. burasi anadolu. burada kibele ye tapilir. kibele ye tapmayanlar "anadolu da yasiyoruz biz" demesinler.
insanın doğası gereğidir inanmak, aşka talihe mutluluğa kendini yaradana..