bugün

Şuraya da Atatürk'ün katıldığı, yönettiği savaşları da bir ekleyelim! Okumaz bu Bedevi hamam oğlanları ama belki ayrıntılarını okur adam olurlar!

https://user292929.wordpr...-savaslar-hakkinda-bilgi/

Çanakkale Savaşları’nın 100. yıldönümünü yaşıyoruz. Çanakkale Savaşları aslında iki aşamalıdır. Birinci aşama 19 Şubat 1915’te başlayan, yaklaşık bir ay sürdükten sonra 18 Mart 1915’te ingilizlerin liderliğindeki müttefik deniz donanmasının yenilgisiyle biten deniz savaşıdır. Deniz harekatı ile Çanakkale Boğazı’nı geçip istanbul’u işgal edemeyeceklerini anlayan müttefik işgal güçleri 25 Nisan 1915’te, kara harekatına başladılar. Bu harekat, 8 Ocak 1916’ya kadar, toplam 8 ay 14 gün sürdü.

25 Nisan şafak sökerken, Gelibolu Yarımadası’nın güneyinde beş noktadan düşman güçleri karaya çıkmaya başladılar. 25 Nisan’dan başlayıp 8 Ocak 1916’ya kadar süren kara savaşlarında ingilizler ve müttefikleri başarılı olsalardı, 18 Mart 1915’te kazanılan deniz zaferinin anlamı kalmaz ve işgal güçleri istanbul’u ele geçirirdi. O zaman da tarih ters yüz olurdu.
Mustafa Kemalsiz Çanakkale Savaşları’nın tarihi asla yazılamaz.

Mustafa Kemal, Çanakkale’de en kritik zamanlarda karşı taarruz, karşı saldırı yaparak askeri dehasını göstermiştir. Kemalyeri’nde, Kocaçimen’de, Conkbayırı’nda, Anafartalar’ da Mustafa Kemal hep vardır ve en zor zamanlarda askeri dehasını göstererek savaşın gidişini değiştirmek, işgal güçlerinin stratejilerini tersine çevirmek yeteneğini ortaya koymuştur.

Kimi halife yandaşı gerici ve kimi eski solcu, şimdilerde ikinci cumhuriyetçi adı verilen yazarlar Mustafa Kemal’in Çanakkale’de “ihtiyat kuvvetleri” (Yedek Kuvvetler) komutanı olması nedeniyle, nasıl olur da Çanakkale Savaşları’nda yaşamsal rol oynayabileceği sorusunu sorarlar ve utanmadan bunun resmi tarihin bir aldatmacası olduğunu ileriye sürerler.

ASKERi DEHA

işte zaten Mustafa Kemal’in askeri dehası da o koşullarda ortaya çıktı. Yedek kuvvetler komutanı olarak hiç kimseye danışmadan, üstlerinden emir ya da izin almadan saldırıya geçti. işte temel başarı ve asıl liderliği o noktada ortaya çıktı... Ama Atatürk’e saldırmayı amaç haline getiren zavallılar bu noktayı anlamazlar, çoğu zaten derinlemesine okumaz, okusa da işlerine gelmediği için gerçekleri ters yüz ederler. Bu nedenle Atatürk’ün rolünü özümseyemezler.

Şimdi bu önemli güne, 25 Nisan 1915’e dönelim.

Yukarıda belirtildiği gibi, işgalci emperyalist güçler, 25 Nisan 1915’te şafak sökerken Arıburnu’na asker çıkarıyordu. Saat 6.30’da, o bölgenin sorumlu tümen komutanı Albay Halil Sami Bey çarnaçar, bir not gönderdi ihtiyat Kuvvetleri Komutanı Yarbay Mustafa Kemal’e. Telefonla alınan not şöyledir:
“Düşman Arıburnu sırtlarını sarıyor. Maltepe’deki kuvvetlerinizden bir taburu acele Arıburnu’na gönderiniz.”
Yarbay Mustafa Kemal düşündü, değerlendirdi:
“l Düşman güçleri çıkarmayı sürdürüyor.

Düşman işgal güçlerinin kıyıda yerleşmesine izin verilmemelidir. Tersi çok tehlikeli olur.
Ancak, bu hareket bir taburla önlenemez.”
Mustafa Kemal’in emrindeki “ihtiyat tümeni”nin üç alayı ve bir dağ taburu vardır.

Ne yapmalı? 34 yaşındaki genç Yarbay Mustafa Kemal, üstlerine danışmadan bir “inisiyatif” kullandı. Zaten, savaşın ortasında üstlerine danışma olanağı da yoktu. Derhal sorumluluk aldı... Üç alayından birisini ve dağ batarya taburunu ileriye sürdü ve düşmana saldırmaya karar verdi. Bu askerlikte kolay verilebilecek bir karar değildir. Büyük sorumlulukları vardır, başarılı olamazsa sonunda “Harp Divanı” na gönderilip askerlikten tart edilmek, hatta idama kadar varan çok ağır cezalara çarptırılmak vardır. Mustafa Kemal, bunları bir tarafa bıraktı. Kişisel girişimiyle düşmana saldırıya geçti. Ama, kazanılan an, o andı ve düşman işgal kuvvetleri püskürtüldü.

KADERE HAKiM OLAN ADAM

Çanakkale Savaşları’ndan çok sonra, ingiltere Genelkurmay Başkanlığı, Çanakkale Savaşı’nın tarihini yazmak üzere General C.F. Aspirall Oglander’ i görevlendirdi. General Oglander, “Büyük Harbin Tarihi-Çanakkale Gelibolu Harekatı” (Arma Yayınları, 2005) adını taşıyan iki ciltlik eserinde, 25 Nisan saldırısı için bakınız ne diyor:
“Türkler ne mutlu idi ki, 19. Tümen komutanı Mustafa Kemal’den başkası değildi. Ve kadere hakim olan bu adam, derhal etkin bir komutan kudret ve yeteneği gösterdi. Düşmanın Conkbayırı’na doğru ilerlediğini işitir işitmez, bunun sahte bir harekat olmayıp kuvvetle yapılan ciddi bir taarruz olduğunu anladı. Bu hücumun Türk savunmasının tam kalbine karşı bir tehdit oluşturduğunu derhal değerlendirerek, savaşa bir tabur değil, bütün alayı atmaya karar verdi.” (sayfa 229)

işte savaşın kaderini değiştiren nokta orasıydı. Yarbay Mustafa Kemal düşmanın kıyıya çıkarak o bölgeyi ele geçirme stratejisini ters yüz ediyor ve böylece ilk kez tarih sahnesine çıkıyordu.

Sekiz ay on dört gün süren Çanakkale kara savaşları, Mustafa Kemal olmadan değerlendirilemez. Yukarıda belirtildiği gibi, onun Kemalyeri’nde, Kocaçimen’de, Conkbayırı’nda, Anafartalar’da gerçekleştirdiği stratejik saldırı ve savaşlar ele alınıp analiz edilmeden Çanakkale Savaşları tam anlaşılamaz.

Mustafa Kemal’in, bu üstün başarıları nedeniyle Çanakkale Savaşları devam ederken, rütbesi önce albaylığa yükseltildi, Temmuz 1915’te kolordu komutanlığına, 8 Ağustos 1915’te Anafartalar Grubu ve 29 Ağustos 1915’te ise Anafartalar Grup Komutanlığı sorumluluğu üzerinde kalmak koşuluyla, 16. Kolordu Komutanlığı’na atandı. Yarattığı savaş cesaret ve taktikleri nedeniyle Türk ve dünya kamuoyunda “Anafartalar Kahramanı” olarak anılmaya başlandı. Bu hizmetleri nedeniyle, 1 Nisan 1916’da 35 yaşında generalliğe yükseldi.

Avustralyalı yazar Moorehead, Gelibolu adlı eserinde (Doğan Kitap), şöyle diyor:
“25 Nisan sabahı Anzakların tam Conkbayırı’nı işgal edecekleri sırada Mustafa Kemal ortaya çıktı. Eğer Boğaz’a hakim tepeler ele geçirilebilseydi o takdirde Türk savunmasının ta kalbine çok ciddi, hatta hayati bir darbe indirilmiş olurdu. O gün Mustafa Kemal, içinde taşan bir sergerdelikle, hatta zaman zaman bir çılgınlıkla savaşmıştı. Devamlı olarak ön saflarda çarpışmaktaydı.”(s.177)
Şimdi, bu Atatürk düşmanlarına sormak gerekir, ingiliz general Oglander ve Avusturalyalı yazar Moorehead neler yazıyor? Yoksa, onlar da mı “Kemalist” ve “resmi tarihçi”!

Birinci Dünya Savaşı’nda, Çanakkale seferinin fikir babası ve mimarı olan ingiliz Deniz Bakanı ve sonraları da ingiltere Başbakanı Churchill anılarında, kendisini başarısızlığa mahkum eden Mustafa Kemal’i övmek zorunda kalmış ve ona “man of destiny”, “kaderin adamı” adını vermiştir.

25 Nisan 1915, Büyük Atatürk’ün tarih sahnesine çıkışının tarihi. Bugün bu önemli tarihin 100. yılını kutluyoruz. Tüm yurtseverlere, tüm Atatürkçülere, tüm Cumhuriyetçilere, tüm Atatürk’ün askerlerine kutlu olsun. inadına Atatürk devrimleri, inadına yurdun bağımsızlığı ve bütünlüğü, inadına çağdaş ve laik Türkiye Cumhuriyeti.

(Alev Coşkun) http://www.aydinlikgazete...25-nisan-1915-h68448.html
iyi siktir git Atatürk olmayan hatta Atatürk izi taşımayan bir ülkeye yerleş! Atatürk'ün öyle gelişmiş, medeni bir ülke bulabilirsen tabi. israil'den Pakistan'a, Japonya'dan Meksika'ya kadar her ülkede bir Atatürk anıtı, caddesi, köşesi vs. mutlaka vardır.

Atatürk'ün önemini, değerini, dehasını 8 milyarlık insanın hemen hemen tamamı anladı ama bir şu bizim ülkeye çöreklenip Türk vatandaşlığı almış vatansız, milletsiz, bayraksız, şuursuz Bedevi hamam oğlanı, Arapın ingiliz'in kucağında kıpraşan şeriatçı yobazlar anlayamadı! Anlıyorlar aslında da işlerine gelmiyor!

Çünkü Atatürk ortaya çıkıp itilaf devletlerine karşı zafer kazanmasaydı ne güzel bu Bedevi hamam oğlanları bugün rahat rahat Arapın kucağında kıpraşacaklardı, ingiliz askerine hizmet veren kerhanede peçete dağıtacak, hatta kadın kıyafetleri giyip çengi gibi oynayacak, sabah da bir ingiliz, Fransız, italyan, Yunan vb. subayın yosması olarak bunlardan birinin koynunda uyanacaklardı! Hiç olmadı Arapların hamamında hamam oğlanlığı yapacaktı, Arap bunları dansöz gibi oynatıp para takacaktı.

Ne yazık ki Atatürk Çanakkale savaşını kazanıp, arından Kurtuluş savaşını başlatıp ve kazanıp, devamında da Türk Cumhuriyeti Devletini kurdu ve ne yazık ki yobazlar içlerinde istedikleri gibi bir kevaşeye dönüşme şansını yitirdiler. Haliyle Atatürk'ten nefret etmeleri normal...
her yüz yıl da bir kere dahi gelirmis dünyaya ve o da mustafa kemal atatürktür . her ülkenin öldükten sonra beynini incelemek için istemesinden anlayabilirsiniz . dahiliğiyle kahraman oldu unutmayacağız . unutturmayacağız .
Atatürk dediğin kişiyi kadir mısıroğlu gibi hikayecilerden değil yabancı dilin varsa tarafsız kaynaklardan okuyup öğren.
Dünyanın şapka çıkarttığı adamı kalkıp aslında şöyle oldu, sarıklı adamlar savaştı diye eleştirmek komik.
ölümünden 77 yıl sonra bile 81 ilde sike sike heykeli olmak zorunda olan, kullandığın paranın üstünde yakışıklı fotoğrafları olan, her devlet dairesinde sike sike fotoğrafının bulunması zorunlu olan, her 10 kasımda ve milli bayramlarda ondan nefret edenlerin dahi sike sike anmak zorunda olduğu bir adam nasıl kahraman olabilir. trablusgarpta italyanlara karşı yürüttüğü harekatta gözünü yitiren, çanakkale kara savaşlarında üstün hizmetler veren, doğu cephesinde rus çar ordusuna karşı savaşıp özellikle muş ağrı taraflarında halkın sevgilisi olan, suriye cephesinde ve bir çok çatışmada verdiği hizmetlerle anadolu halkı tarafından sarı paşa olarak nam yapmış ve onları kurtuluş mücadelesine ikna etmiş bir adam kahraman değildir doğru söylüyosun amk.

not. atatürk sevdiğim bir tarihi figürdür. onun aydınlıkçı yönü şu anki malları gördükçe beni ona daha çok bağlamıştır. ancak katiyen kemalist değilim. benim bir siyasi ideolojim yoktur. ama çağımızdaki şu salakları gördükçe mustafa kemale minnet ediyorum. keşke bunların dedelerinide sallandırsaydı.
Konuyu karistirmis, amacini asmis, niyetinden sapmis, sapla samani karistirmis, bos vakit lakirtisi aktivasyonu soylem.

Kendi kendini yok etmesine izin verilmesi gereken fikir.

Yaradanla yaratilani kendi konumlarinda hak ettigi sayginliginda korumak gerekliligini hatirlatan fikirsizlik.
Bu durumda allah kahraman olur. Bu önermeye göre savaşı kaybedersek suçlusu da allah olur. Sarıkamış ta 90 bin Çanakkale'de 250 bin vatan evladını allah öldürmüş olur. Bizi batıya boyun eğdiren yüz binlerce insanımızı doğrayan ırzlarına geçen camileri şehirleri yakan da allah olur o zaman. Silkelen kendine gel trolcüğüm mantığın sakat.

Gerçi siz pek kullanmıyorsunuz mantığınızı.
madem veren allah alan da allah o zaman niye savaşıyorlar ki?

sonuçta atatürk savaşıp almamış allah vermiş, ee o zaman savaşmadan verseymiş insanları neden yoruyor?

ayrıca filistine de bir allah müdahale etse iyi olur boş kalınca çünkü israil bayağı bir topraklarına katıyor oraları.
ortadoğu her gün amerikan yarrağı altında inlerken neden o ''biri''nin çıkmadığını açıklayamayacak göt kılı beyanı.
''O olmasaydı başkası olurdu''
Bu görüşü destekliyebilecek bir dini bilgi bir kaynak varsa bunu da ekle. Yoksa defol git. Bir de o olmayan beyninle allah'ı katarak düşüncelerini insanlara yedirmeye kalkma.

Edit: Çakma müslümanlar allah'ın ismini vererek kendi adınıza kullanmanın günahını da bilmez.
Öbür tarafta bu konuda da hesaba çekileceksiniz. Bilginiz olsun.
tüm zamanların en büyük kahramanıdır ülkemiz için.
Ingilizlere tek kurşun atmadan istanbul U geri alması kahramanlık değil de ne dir? Diye sorularak çürütülebilecek iddia.

Edit. Yuh amuha goyim sözlük ironiden zerre anlamıyor.
güncel Önemli Başlıklar