bugün

the guardian'ın köşe yazarı olan simaon tisdall'ın yazdığı bir yazıdır. bugün vatan gazetesindede olan habere göre, yazar, bu yazıda : hükümetin kürt açılımı konusunda attığı adımların, atatürk'ün tek dil, tek bayrak altındaki tek halk idealini baltaladığı gibi görünecek diyor.aynı yazıda 86 yıl önce lozan anlaşmasıyla şekil verilen bu sorunun, bu kadar büyük adımlarala çözülmeye çalışılmasının, içten içe bir baskı yarattığını ve bu kamuoyu baskısının kaldırılamayabilineceği belirtiliyor.
ülkemizde yaşamayan, bizim değerlerimizi o kadar bilmeyen bir yazar bile bunu yazıyor. ancak ülkemizde hükümetten korkan, kalemini satan yazarlar nedense bu konunun üstüne gidemiyorlar. türk ve kürt vatandaşlarımız arasında günümüzde pek fark yok. devletimiz ne yazıkki zamanında doğu ve güneydoğuyu unutmuş. ancak o tarafı yeniden kazanmak için yapılması gereken açılımlar siyasi olmamalıdır. pkk' nın lagal bir örgüt gösterilmesi, oradaki vatandaşlarımızın cebini doldurmaz. olmayan yere hastane, öğretmeni olmayan yere öğretmen, donanımlı okullar, işsiz olan vatandaşa da iş getirmez. eğri oturup doğru konuşmalıyız.siyasi olan açılımlar, masabaşında birilerine yarayacaktır. verdiğimiz bir ödün olacaktır.ancak gerçekçi bir açılımla herşeyin önüne geçebiliriz.
ülkemizde yaşamayanların bile gördüğü sanılan tesbit.

yahu ingiliz adam bizim iyiliğimizi mi istiyo, atatürk ün mirasına darbe vuruluyo diye kendini mi kahrediyo acaba, yoksa akıllarında başka şeyler varken, yazdıkları başka mı.

benim bildiğim ingilizler bugüne kadar sürekli bölmeye çalışan bir millet oldu bizleri.

osmanlı'nın son zamanlarında araplarla,
cumhuriyetten sonra kürtlerle bir olup bizi süründürmeye çalışan bir güç oldu hep..

eğer bugün etkili bi ingiliz çıkıp eyvah türkler bölünecek, eyvah gerileyecekler diyorsa zil takıp oynamam gerek arkadaş.
çelişkili bir durumdur. şimdi efendim senelerdir süren bir acı var. devletin söylediğine göre 30 000 kişi hayatını kaybetmiş, bir o kadar da pkk bünyesinden insan hayatını kaybetmiş. pkk nın büyük çoğunluğunu da bu ülkenin vatandaşları oluşturduğu için bu kavga pek çok ocağa ateş düşmesine neden olmuş. insanlar huzursz olmuş, doğuda bazı şeylerin yapılması bu kavgadan ötürü gecikmiş, geciktirilmiş. pek çok kişi bu sorunun aslında başta abd ve ingiltere olmak üzere dış kaynaklardan beslenen bir sorun olduğunu düşünmekte, özellikle milliyetçiler türkiyenin yaptığı her adımın über olduğunu kabul ettikleri için ortaya çıkan her sorunun ülkenin kendi dinamiklerinden değil , dış mihraplar tarafından bizi yıpratmak için oluşturulmuş yapay sorunlar olduğunu düşünüyor. dış ülkelerin bu işte parmağı yok mu?var tabi ancak özellikle milliyetçi insanlar sorunun iç dinamiklerini görmezden geliyorlar., ya da öyle yapmak istiyorlar.

çelişki de işte burada başlıyor vakti zamanında ingiliz abd basınına, organlarına tu kaka diyenler işler tersine döndüğü vakit bakın elin gavuru bile görüyor biz göremiyoruz diyorlar. e onlar değilmiydi türkiyenin bölünmesini isteyen ? ne oldu da bir anda düşünceleri değerli oldu?

adı geçen gazetede ki yazıyı okuyan insanlar yazının pek çok şeyi göz ardı ettiğini bilmelidirler. terörün özellikle 12 eylül sonrası yükseldiği bir gerçektir, 12 eylül cuntasının sahte atatürkçülüğünü referans göstererek atatürkçülük elden gidiyor demek ne yazıkki bilgisizliktir. atatürkün kürt politikasında kütçe konuşulduğu için hapse atılmak, köylerin adının türkçe ad ile değiştirilmesi, kültürel hakların gaspedilmesi varsa eyvallah. ancak görülmesi gereken şudur , dünya değişiyor, kapalı bir toplum olarak, vatadaş yerine ırk ayrmı yaparak bir yerlere varan bir ülke varsa gösterin bana. bu yazıyı yazan adamın ülkesine, üye olduğu ab deki ülkelerin etnik sorunlara bakış açısına bir bakın bakalım, bosnaya bir bakın bakalım. hangi yoldan gitmek doğru olacaktır anlamak daha kolay olacaktır o zaman.
kürt sorununun çözülmesinin işlerine gelmeyecek olmasından dolayı birileri tarafından yazdırılmış olan yazı.
allah'ın ingiliz'inin türkiye'yi ve atatürk'ü düşündüğünü sanan sazanların balıklama atladığı tespit.
doğru tespittir. bir ülkede terör sorunu azınlıklara hak vererek, teröristlerle görüşerek olmaz. teröristle neyin masasına oturacaksın kardeşim? ne yapıyorsunuz ulan siz? geçmişe bakın, dersim'e bakın da sorun nasıl çözülür görün. bir takım hümanist zırvalıklarla ülke yönetildiğini dünya tarihinde ilk defa görüyorum. ona açılım yapalım, kıbrıs'ta, ermeni meselesinde ilk adımı biz atalım falan. ne oluyoruz yahu? susam sokağı mı burası? yıldız asyalı'nın sabahları sunduğu çocuk programımı ki herşey barışla, kardeşlikle sevgiyle çözülsün. bu ülkenin 6.000 güvenlik görevlisinin kanı döküldü, çok sayıda sivil öldü. siz nasıl böyle bir şey yaparsınız? yeri geldiğinde bir numaralı müslüman geçinenler bu kul hakkını nasıl görmezden geliyor? siz bu ülkenin insanlarıyla dalga mı geçiyorsunuz? hiç evlat acısı çektiniz mi? hiç evladınız parçalar içinde döndü mü size, o evladınız ki aslanlar gibi askere yolladığınız. evladınızı kolsuz bacaksız gördünüz mü hiç? hiç o acıyı yaşadınız mı acaba? anlayabilir misiniz evladının bacakları olmadığını, insanlara muhtaç olduğunu gören bir ananın veya babanın acısını? evleneceği adam çatışmada şehit olan bir sevgilinin hislerini tahmin edebilir misin? küçük yaşta babasız kalan bir çocuğun yaşayacaklarını? hepsini geçtim, işinize geldiğinde en önemli hak olan yaşama hakkını kaybetmiş bir insanı anlayabilir misiniz? işinize geldiğinde adalet adalet demeyi biliyorsunuz. ne olacak bunca şehidin kanını dökenler? hani nerede adalet? masaya oturup kan dökenlerden hesap sorulmayacak mı?anlayamazsınız üzgünüm. sözlük başında bir yanda bira, diğer yanda karı kızdan mesaj gelmesi amaçlı kullandığınız özel mesaj kutusu eşliğinde hayatta yaşamadığınız duyguların sahiplerini öldürmekten beter edecek, bu ülkenin bütünlüğüne aykırı fikirleri desteklemekten başka yaptığınız hiçbir şey yok. acılarını asla anlamadığınız, anlayamayacağınız insanların hakkına giremezsiniz siz, buna hakkınız yok. sırf hükümet götü yalamak için bu milleti millet yapan değerlerle oynamaya hiç hakkınız yok. bu milletin nefret ettiği bir grubu masaya alıp konuşmaya asla hakkınız yok! milletleri millet, devletleri devlet yapan öz kültüründeki taşlardır. şimdi çıkıp bir iki gerizekalı "duygusal düşünmeyin" diyecek. ulan neresinden düşünsem zaten elimde kalıyor. kaldı ki duygusal düşünmek milli meselelerde en faydalı iştir. duygusal düşünen milli menfaati düşünür, mantıksal düşünen eski solcu, günümün liboşları gibi cebini doldurmayı.
sadece ingilizlerin bizim iyilğimizi düşündüğü sanacak kadar cahil olanların inanacağı tespit. hatta bunun tamamen tersi doğru desek haksız olmayız.
(bkz: tehlikenin farkındamısınız)
(bkz: bi gölge etmeyin)
kurtuluş savaşında yapamadıklarını masa başında halletmelerini yurdumun siyasilerin melul melul seyretmesidir.
ingilizler'in fitne siyasetinin bir yansımasıdır.
akp ye oy vererek iktidar yapmak.
klasik ulusalcı yalanları. yönetenler dindar olunca etekleri tutuştu tabii ki!
(bkz: atatürkten gına getirme taktikleri)

(bkz: beş dakika insan takliti yapın lütfen)