bugün

tarihçi mustafa armağanın kitabından alıntı yapılmış bir cümledir.
armağan a göre atatürk milli mücade fikrine sonradan okey demiştir. bu bilgiyide bize veren kazım karabekirdir.

--spoiler--
Mustafa Kemal'in Erzurum Kongresi öncesi askeri üniforma giydiğini, delegelerin ise bunun hala padişaha sadakat anlamına geldiğini söyleyerek Mustafa Kemal'den üniformasını çıkarmasını istediğini anlatan Karabekir, Atatürk'ün delegelerin isteğine uyarak kongreye girebildiğini dile getiriyor. Mustafa Kemal'in milli mücadele fikrini sonradan benimsediğini söyleyen Karabekir, öncesinde Atatürk'ün padişahın hükümetinde bakan olmak amacında olduğunu dile getiriyor.
--spoiler--

Timaş Yayınları
Kaynak: Mustafa Armağan
hem bu sebepten hem de ittihat ve terakkinin as üyelerinden olduğu için savaşa dahil olmamıza sebep olan subaylar olarak gördükleri için almak istememişlerdir.
(bkz: kongre olaydı iyiydi)
(bkz: götünden tarih yazmak)
atatürkü erzurum kongerine hiç alınmamıştır.

edit; eksilemeden önce entry i iyi okuyun.
Ee ne var bunda diye sorulası olay.

A hainler sizi de sözlüğe almışlar baksanıza. Atatürk Türkiye'yi aydınlığa kavuştururken sizler batırıyorsunuz neyi eleştiriyorsunuz?
(bkz: timaş)
(bkz: konger)
atatürk'ün erzurum kongresinin organizatörü değil, önemli bir katılımcısı olduğunu bilmeyenlerin öğrenmesini sağlayan tarihi bir bilgidir. öte yandan niye bu kadar şaşıldığı merak konusudur. herhalde atatürk kongreyi organize edenler arasında değildi, ancak böyle önemli bir kongre söz konusu olunca elbette katılımı söz konusu olmuştur. öte yandan anlatılan anekdotlar, o dönem ve o ortamın şartları ve havasını tespit açısından dikkat çekici bilgilerdir.

bunun dışında, elbette atatürk o ortama gökten kanatlı atla inmedi. onun da kafasında kurtuluş amacıyla bir şeyler yapmak vardı (baştan bakan olarak hükümete etki etme denemesi yapmış, ama bu konu sonuçsuz kalıp bakan olamayınca anadolu'ya geçerek orada mücadele vermeye karar vermiş belli ki), kazım paşa'nın da vardı, başka vatansever pek çok insanın da vardı. bundan sonraki gelişmeler işin gayet zor olan aksiyon kısmı olmuştur. elbette bunları okuyup öğrenmek güzeldir. hem "tek adam efsanesi" önyargılarımızı, hem de "koşulsuz atatürk düşmanlığı ve kötülemesi " amaçlı önyargılarımızı bir nebze de olsa aşma imkanı bulabilir, duygularımız üzerinden değil, bilgi üzerinden konuşmaya başlayabiliriz belki.

ayrıca "kongre" sözünün nasıl yazıldığını hatırlamamıza vesile olan bir yazım hatası içeren bir ifadedir.
mustafa kemal ve erzurum kongresi;

mustafa kemalin 9.ordu müfettişi sıfatıyla imzalaıyp bütün anadolu direniş gruplarına yolladığı amasya tamiminde erzurumda kongre yapılacağı da yazılıdır.

10 temmuz 1919 tarihinde yapılması düşünülen kongre 23 temmuzda toplanabilmiştir. heyeti temsilen hoca raif bey tarafından açılan oturum, yoklamayı takiben yapılan oylamayla reisliğe mustafa kemal seçilmiştir.

kongrenin geç başlamasındaki neden, amasya tamiminde sıralanan hususların hayata geçiriliş problemi üzerinde yoğunlaşan tartışmalardır. mücadele önderliği ve programı çetin geçmiştir. elbette egemen olmak isteyen kimi yerel ve askeri taraflar vardı, mustafa kemal tasfiye edilmek istenmiştir. hatta onun saraydan görevli olduğu iddiaları ortaya atılmıştır. mustafa kemalin en kısa sürede rütbe ve görevlerini bıraktığını saltanata bildirmesi bu nedenledir. kim ne derse desin, mustafa kemal yaman bir asker olduğu kadar, maharetli siyasetçidir.

stalin troçkiyi tasfiye ettikten sonra ki ilk toplantıda ben buradayım demişti.
mustafa kemal, amasya tamimi ile başlayan mücadelede, muarrızlarına karşı galip gelmiştir. tarih sonuçlar üzerine yazılır.
--spoiler--
sen ne olacaksin ki?

Mustafa kemal, selanik'te yine bir akşam o zaman sağlık müfettişi olan eski dışişleri bakanı dr. tevfik rüştü araş, nuri conker, salih bozok beylerle birlikte olimpiyos birahanesinde oturmuşlar içerlerken, devletin dış siyaseti söz konusu oluyormuş. bu arada mustafa kemal bey birtakım acı eleştiriler yaptıktan sonra işi şakaya dökmüş ve tevfik rüştü bey'i göstererek:
- "bu yanlış siyaseti bir gün doktor aracılığı ile düzelttireceğim." deyince, yakın ve teklifsiz arkadaşı olan nuri conker:
- "ne? ne... sen mi düzelttireceksin?"
diye küçümseme ile sormuş. bunun üzerine nuri (conker) bey'le aralarında şöyle bir konuşma geçmiş:
- "evet, ben doktoru dışişleri bakanı yapacağım. bütün yanlışlıkları ona düzelttireceğim."

nuri bey şaka ile sormuş:
- "demek sen doktoru dışişleri bakanı yapacaksın. o halde ya beni?"
- "seni de vali ve komutan yaparım!"
bu konuşmaya, hazır bulunan salih bozok da karışıyor:
- "herhalde bu arada beni de bir şey yaparsınız?"

mustafa kemal bey salih'in bu sorusuna, biraz düşündükten sonra:
- "salih, seni yaver yapacağım ve yanımdan ayırmayacağım." cevabını verince nuri bey yine dayanamamış, tekrar atılarak:
- "allahını seversen, sen ne olacaksın ki, hepimize şimdiden böyle birtakım onurlar veriyorsun?" demiş.

mustafa kemal bey, nuri bey'in bu sorduğu soruya gülerek:
- "bu memuriyetleri, bu onurları veren ne olursa işte ben o olacağım."
diye karşılık vermiş.

ali kiliç

kaynak: milliyet gazetesi, 15.10.1951
--spoiler--

bu konuşmayı herhalde ben dibimden uydurdum.
Kazım Karabekir "istiklal Harbimizin Esasları" adlı kitabında şunları da söylemiştir: "Kurtuluş Savaşını Atatürk değil ben başlattım. Atatürk Kur'anı bazı islam karşıtı kimselere tercüme ettirecekti. Atatürk "Dini ve namusu olan toplumlar ilerleyemez." dedi. Atatürk diktatör olmak, halife olmak istiyordu."
K. Karabekir'in Erzurum Kongresi'yle ilgili söylediklerine inanıyorsak bunlara da inanmak durumunda kalırız ki, çoğu mantık dışı söylemlerdir. Daha da önemlisi, Atatürk'ün yaptığı tüm devrimlere karşı çıkmış, bu amaçla Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurmuş birinden, yani o zamanın muhalefet partisinin genel başkanından objektif söylemler beklemek çok saçma olmaz mı?
(bkz: konger)
oha aq dediğim götünden tarih yazan adamın aptalca söylemi. bu kadar da olmaz.
güncel Önemli Başlıklar