bugün

son yıllarda moda olmuş akımdır. demokrasi, akp tekeli'ne geçtiğinden beri, hiç bir kişi/kurum/inanç eleştirilemiyor, tek eleştirme şansı var; mustafa kemal atatürk. türkiye'de herhangi bir insanının, seçim barajı'nı, adalet ve kalkınma partisi'ni, mustafa kemal atatürk'ü, islamiyet'i, budizm'i, müslümanlar'ı, müslümanlar'ın yaptığı katliamları, mahalle baskısı'nı, ismet inönü'yü, adalet ve kalkınma partisi'ni, kanuni sultan süleyman'ı, türk silahlı kuvvetleri'ni, bekaret'i, zorunlu askerliği, kuran-ı kerim'i eleştirebilme hakkına sahip olması gerekir. sen seçim barajını eleştirince, ayrılıkçı... islamiyet'i eleştirince, katli vacip... bekaret'i eleştirince, mandacı... adalet ve kalkınma partisi'ni eleştirince, edepsiz... türk silahlı kuvvetleri'ni eleştirince hain... mahalle baskısı'nı eleştirince gayri-müslim olacaksın, atatürk'ü eleştirince ''özgür''.

mustafa kemal'inde sonuna kadar eleştirilebilmesi gerekir, dersim isyanı, eğitim seferberliği'nin batı'dan başlatılması'nı keşke herkes tartışsa, fakat sadece mustafa kemal'in üzerinden düşünce özgürlüğü yaratmak, adalet ve kalkınma partisi'nin güdümüne girmekten başka bir şey değildir.
(bkz: 5816 sayili ataturk u koruma kanunu)
eleştirme özgürlüğünün, atatürke değmemesi gerektiğini savunmaktan daha abes olmayan bir durumdur.
dogru sanmaktir.
atatürk dışında her şeyi eleştirmeyi çağdaşlık sanmaktan yeğdir.
durun kalabalıklar ! bu cadde, çıkmaz sokak !
haykırsam kollarımı, makas gibi açarak;
durun, durun bir dünya iniyor tepemizden,
çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden !

yahu bir saniye...
burada bir yanlış anlaşılma olsa gerek...
hakaretten bahsetmiyoruz...
eleştirmekten bahsediyoruz...
sadece eleştirmek ?
eleştirmek elbette ki özgürlüktür !
'' atatürk' ü eleştirebilmeyi özgürlük sanmak '' diye bir şey yoktur...
eleştirmek '' hakaret '' gibi bir kelimeyle bağdaştırılamaz... hakaret ve eleştiri birbirinden bağımsız farklı yönlere doğru atılmış iki oktur...
'' hayır, hayır öyle diyemezsin, eleştiremezsin '' deyip yırtarsan kendini yamalı bohçayı entari diye kıçına geçirmiş şaziye teyze gibi,
gelir bir gün ibrahim' in biri,
asar o putunuzun boynuna baltayı...
sonra da karşısına geçip gülümser...
sizde feryat figân ağlayıp, türlü ah-u vahlarla kendinizden geçersiniz...
rüzgâr eken fırtına biçer ! aman... buraya dikkat...
tencere dibin kara, dağdan kestim kereste...
(bkz: eleştiriyorum öyleyse varım)
evet atatürk ü eleştirmek belki özgürlüktür bu özgürlüğü o şahışlara atatürk vermiştir.
Eleştiri olmadan en doğruya varmanın imkansız olduğu söylemek malumun ilanını etmekten başka birşey değidir.Bu noktada Atatürk'te eleştirilebilmeli keza islamiyet'te; fakat her şeyin merkezinde saygı kelimesi yatmaktadır.Eleştirilebilir olmak hakaret etmeği beraberinde getiren bir fiil değidir.insanlara mâl olmuş bir unsuru insanları kırarak ve rencide ederek savunu ortaya koymak doğru bir proje değidir.
her ne kadar pek mümkün olmasada bu ülkede birilerini eleştirmek bu birilerinin atatürk olmadığı kesindir . televizyona çıkıp sevmiyorum diyebiliyorlar bu ülkede birileri . demekki özgürlüğünü kullanabiliyormuşun . yiyorsa ey delikanlı %40 türk halkı gördüğünüz haksızlığı eleştirin bakalım o atatürkü sevmiyorum diyen kız kadar rahat olabilecekmisiniz . hukuku birilerinin tekeline bıraktık ülkece isteyen istediğini eleştiremiyor atatürkten başka . bu ülke için ömrünü adamış bir insanı eleştirebilirken , 1 dönem millet vekkilliği yapan mahkemede 10 larca suç duyurusu bulunan herhangi bir millet vekilini eleştirin bakalım ne oluyor bu memlekette .
aslında uzun uzadıya tartışılabilecek ve tartışıldığı kadar da başınıza iş açabilecek bir konudur bu. önce şunu belirtmek lazım; türkiye eleştiri getirmek maalesef hakaret etmek olarak algılanmaktadır ve yine ne yazıktırdır ki birilerini eleştirenler hep hakaret ederek bu işi gerçekleştirmişlerdir. oysa ki bir şeyi eleştirmek, onu enine boyuna tartışmayı gerektiridir ve eleştirdikçe o bilgiyi öncekinden daha güçlü bir biçimde, üstünü doldurarak tamamlamış olursunuz. bir bilgi ne kadar çok eleştirilir ve bu sayede eksik yönleri tamamlanmaya çalışılırsa, bu onun için o kadar güzel bir olaydır.
eleştirmek olaylara farklı bir boyuttan bakabilme özgürlüğünü size getirir ve bu sayede eleştirilen olgunun eksik yönleri ortaya çıkar, bu eksik yönlerin içi doldurularak çok daha güçlü bir düşünce ortaya çıkar.
;Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır" demiş ulu önder, kalıplaşmış hiç bir kural bırakmayan atatürk ü anlamak için onun yaptıklarını tartışalım, eleştirelim ve neden böyle yapmış sorularına cevap alalım, ancak bu sayede bu düşüncelerin önü ve ufku açılır.

son olarak 3 tane ülkeden bahsederek entry i bitireyim

1) sovyetler birliği nde malumunuz, lenin ve marks ın düşünce sisteminden ortaya çıkmış bir yönetim anlayışıyla hayattaydı, ruslar ilkokulda hep marks ı ve lenin in isimleriyle büyüdü ama hiç bir zaman onlar için bu isimleri tartışmak bir hayal olmaktan öteye gidemedi. sonuç: sovyetler birliği kendi ideolojisinden koparak kendini kapitalizme teslim etti

2) ülkemize bakalım, bir ilkokul öğrencisi atatürk ün 6 ilkesini doğru yazarsa sınıf geçiyor, ama hiç bir zaman bu ilkeler tartıştırılmıyor ve sonuçta gün geçtikçe kemalizm den uzaklaşarak, koşar adım cehalete giden, kemalizm in bağımsızlık olgusundan uzak bir cumhuriyet e doğru gidiliyor.

3) küba: küba ya ayrı bir parantez açmak lazım, çünkü küba da sosyalist düşünce hakim ve lenin ile marks ın düşünceleri hakim, ama küba bu isimleri bilmekle kalmıyor onları çatır çutur tartışıyor, gerektiğinde yanlış diyerek onların bazı ideolojilerini yok sayıyor ama her ne pahasına olursa olsun eleştiri getiriyolar sonuç ise ortada: dünyanın en büyük emperyalist ülkesinin * 150 km kuzeyinde 50 yıldır ayakta kalan bağımsız bir ülke.

eleştirdikçe, gerçeğe; kalıplaştırdıkça, yanlışa doğru yol alırız.
türkiye'de eleştirmeye karşı oluşturulan bu baskı sonucunda, günümüz türk gençliği şu hali almıştır;

- mustafa kemal'in dersim isyanı sırasında, akıl almaz hataları...
- o adam olmasaydı, sende olmazdın !!

- kuran-ı kerim okunmuyor, nur suresi'ne bakarsak...
- kuran olmasaydı da, taharet almayan avrupa gibi mi olsaydık?

- osmanlı esasen, türklüğü geri plana atarak büyümüştür ve emperyalist'tir...
- nee! emperyalist, abd var! osmanlı türk kanı'dır türkk !!

şu 3 tane söylediğim savunma ile, gençliğini geçiren, evlenen barklanan adamlar var bu ülkede diyeyim, gerisini siz düşünün...
Gereksiz ve vakit kaybı olan özgürlüktür. Hatta insanı miskinliğe ve tembelliğe itecek kadar zararlıdır. Bunun yerine günceli yakalayıp kendisi üzerinden çeşitli sermaye grupları adına ideolojik destek yaratmaya çalışan despot kişilerin icraatları eleştirilmelidir. Bir kısım miras yedi göbekli burjuvazi ile bir kısım redd-i miras yeni islamcı-kapitalistin ekmeğine yağ sürmeden, ezilenin ve emekçinin yanında bilimsel bir tavır alıp sermaye düzenine karşı sesimizi yükseltmek sanırım gerçek özgürlüğe giden yolun başlangıcını oluşturmaktadır. Bu yola girmeden çağdaşlaşmadan,bilimden, medeniyetten laiklikten, sosyal devletten ve daha nice özgürlükten bahsetmek deliliğin bir özgürlük olduğunu iddia etmek kadar mantık dışıdır. Atatürk'ü eleştirenlere bakarsanız zaten Atatürk'ü değil Atatürk adına yapılanları eleştirdiklerini görürsünüz. Bunun dışında tarihin sayfalarına not düşülen olumsuz icraatları bir eleştiri olmaktan çok tarih bilimin önümüze sunduğu kayıtlı verilerdir. Her ne kadar bunlar kurucu ideolojiye uygun hale getirilmiş resmi tarih kitaplarında yazılmasa bile döneme ait çeşitli arşiv ve tanıkların teyitleriyle doğrulanmış olan bilgilerdir. Herhangi birisinin doğruluğu kanıtlanmış bu tarihi dokümanlara iyi ya da kötü demesi kendi sorunudur. Ama kalkıp da ben bilimsel eleştiri getiriyorum diye ortaya çıkmasındır. Atatürk'ün özel hayatından girip de kendisinden sonra yapılan büstlerine yönelik öznel yargılar bir eleştiri dahi olamaz. Yani humeyni'yi sevip sevmemen de seni ırgalar, Atatürk'ü sevip sevmemen de!

Atatürk hakkındaki bir veriye bilimsel(objektif) ve öznel şekilde getirilen eleştirilere bakalım.

(1)Tarihsel veri: dersim dağlarını sabiha gökçen tarafından bombalanması

Bilimsel eleştiri: isyancı kürt gruplara yönelik 1937'de diğer ordu mensuplarınca da alınan bir karar sonrası birçok kürt insanın ölmesine sebep olmuş bir saldırı.

Öznel eleştiri: Atatürk kürtleri öldürdü çünkü onların kurucu sınıf içerisinde yer almalarını zaten istemiyordu.vs...

Görüldüğü gibi öznel eleştiri kişinin kendisini bağlar, dayanak noktası belirli bir etnisiteye ya da dine ait olmak gibi duygusallıktan kaynaklanır. Tarih biliminin eleştirisi gibi en ufak bilimsel bir geçerliliği bulunmaz.

(2)Tarihsel veri: tekke ve zaviyelerin kapatılması

Bilimsel eleştiri: Eğitimde birliğin sağlanması ve bazı tarikat odaklı, yeni kurulan cumhuriyet rejimine karşı halife yanlısı oluşumların önüne geçilmesi için gerçekleştirilen bir reform.

Öznel eleştiri: Zaten Atatürk de dini inancı sağlam olmayan, ateizme meğilli bir insandı. içki ve sigara içen birisinden bu tarz şeyleri yapması beklenirdi ancak. Yine aynı şekilde kişiyi bağlayan salakça bir eleştiri türüdür bu.

Son olarak normalde yaşayan bir insana küfür etmenin bir cinayet sebebi olduğu yurdumda, kendisi vefat etmiş bir insanın ardından edilecek küfürlere karşı doğal olarak her vicdan sahibi insanın tepki göstermesi ve ısrarcı olunan durumlarda gerekli hukuki yargılamaya uğraması kaçınılmazdır.
bir yanılgı değildir. atatürk'ü eleştirebilmek gerçekten bir özgürlüktür. ama ana fikre katılıyorum. bazı insanlar atatürk'ü eleştiriyor, kemalizm'i eleştiriyor, bunu özgürlük savunuculuğu ile yapıyor ama iş kendi dinlerine, cemaatlerine ya da kurumlarına gelince bir anda bütün özgürlük anlayışlarını unutuyorlar. aynı şekilde dinleri eleştirip atatürk eleştirilince sinirlenip bu özgürlüğü kısıtlamaya çalışan insanlar da var. artık eleştirileri düşmanlık olarak görmeyip bütün eleştirilere adam akıllı cevap verecek olgunluğa ulaşmamız gerekiyor. sürekli kafir, ateist, yobaz, dinci gibi kestirme yollardan eleştirileri cevaplayınca bu özgürlükler de eksik kalıyor elbette.
içinde özgürlük ateşi yanan, bir sosyal ya da politik gruba bağlanmamış herkes için bu sanrı bir tutkudur. geçmişiyle yüzleşme tutkusudur. çoğu zaman da atatürk'ü mustafa kemal olarak sevme tutkusudur. bir insanın başka bir insanı insan gibi sevmesinin yolu onun doğrularını yanlışlarını bilip yanlışlarıyla kabul edebilmesinden geçer. o yüzden bu işe girişmek aslında onu kalbi atan, bazı körü körüne inanmışlıkları olan, bazen haddini aşan ama çoğu zaman iyi yüreklilikle, insanlara doğru olduğuna inandığı yolu gösterme çabasıyla vs. sevebilmeye atılmış bir adımdır. ki zaten bu adam kendisinin haketmediği kadar bir tabu olmuştur. atatürk ilkeleri (chp'nin uydurması, özellikle devletçilikte kendini ele veriyor) de dahil olmak üzere kendisini tabulaştırma yönünde büyük ölçekte somut bir adım atmayan bir adam chp'nin partisel çıkarları yüzünden senelerdir tabulaştırılmaktadır.

öncelikle şunu kabul etmeliyiz yürekten ve samimi bir şekilde: biz eleştiriyi kaldıramayan, hakkımız olan özgürlükleri alamayan ve bu özgürlükleri kazanma yolundaki insanlara da darbe vuran bir toplumuz. o yüzden içinde özgürlük ateşi yananlar, geçmişiyle yüzleşmek isteyenler için tabuları aşmak ve bu haklarını başkalarına yedirmemek öncelikli amaçtır. işte tam da bu sebeple türkiye'de din, muhammed, atatürk, üniter devlet, tsk, pkk çokça eleştirilmelidir; umarım kesintiye uğramadan da eleştirilecektir. ancak bu eleştiri ortamı gerekli düzeye ulaştığı zaman insan gibi yaşayabileceğiz ve birbirimizin yüzüne birbirimizi gerçekten kabul ederek bakabileceğiz. o zaman insanların saygısını kaybetmiş paçoz bir topluluktan ziyade avrupa'ya girme çabası meşruiyet kazanmış onurlu bir toplum olacağız.
mevzubahiste cumhuriyetin kuruluşundan süregelen;
tarihi, sosyal, kültürel, dini, siyasi ve iktisadi birimlerin eleştirilmesi ve noksanların tespit edilerek düzeltilme çabası ise ve tüm bu sorun ve konuların odak noktası olan statükocu yapıysa ve bunu bir tabu gibi aşılmaz kılan mustafa kemal atatürk ise o zaman eleştiriler ve yontumlar çok haklı ve meşru olmakla birlikte özgürlük dediğimiz şeyin ana ekssenini oluşturan ifade serbestisinin de ta kendisidir.
demokrasi ve çok sesli yönetimler hiç kimsenin veya kurumun tekelinde olmadığı gibi bir zümreye veya kişiye ayrıcalık yapma lüksünü de beraberinde getirmez.
bu durum sözde cumhuri burjuvaların savunduğu gibi ifade özgürlüğü adı altında birilerini karalamak, çamur atmak veya toplumun bir kesimi tarafından çok büyük değer teşkil eden kişi ve kurumları alaşağı edip gönüllerden izole etme mantığı gütmemektedir.
eminim ki bugün kemalizmin bayraktarlığını yaptığını düşünenler mustafa kemal in kemiklerini en çok sızlatanlardır.
zira çağdaşlık, laiklik, cumhuriyet ve yüksek medeniyetin gerekliliklerinden biri değildir ve elinin tersiyle ittiği bir durumdur birilerini zorla sevdirmek ve eleştiriye yer bırakmamak bir voyvoda mantığıyla.
sapına kadar doğru bir sanıdır. demokratik bir ülkede hiç kimse bir kişiyi, bir lideri, bir düşünceyi kutsal saymak zorunda olmadığı gibi bunlardan herhangi birisini ılımlı veya sert bir şekilde eleştirebilir de. buna marx da dahildir, hz. muhammed de, atatürk de.

bir de beni en çok rahatsız eden şeylerden birisi de atatürk'ün eleştirme hakkını savunurken bile atatürk'ün kendisinin de eleştirilebileceği iması çıkartılan birtakım sözlerine atıf yapılması. bu sözlerin dönemin pratiğiyle ne kadar çeliştiği konusu bir yana, en olağan demokratik haklarımızı savunurken neden atatürk'ün hadis-i kudsileriyle kendimizi meşrulaştırıyoruz? atatürk döneminde tek bir yanlış yok mudur yahu? veyahut "ulu önder", "ben size hiçbir ayet, dogma bırakmıyorum" yerine "bundan sonra benim yolumdan milim sapmayacaksınız, ilkelerim ilelebet sizi aydınlatacak" misali kelam etseydi atatürk'ü eleştirme hakkı olmayacak mıydı? gerçi bu tarz konularda ifade özgürlüğünü savunurken atatürk üzerinden kendini meşrulaştıranları da anlayabiliyorum, çünkü en ufak tartışma kültürü olmayan, her an saldırmaya hazır bir kitle var karşılarında. fakat en doğru olan nedir diye sorulursa, "ama"sı "mama"sı olmadan, eleştirilecek kişiye referans yapmadan herhangi birisinin eleştirilmesinin normalliğinin tartışılmasının anormal bir durum olduğunu söylerim.

evet, "ama"sı olmadan, çünkü türkiye'nin demokratikleşmesi konusu ne zaman gündeme gelse "ama"lar ağızdan düşmüyor. "ama" kelimesi de kendisinden önceki cümleyi açıklayan masum bir bağlaçtan ziyade kendisinden önceki yargıyı yalanlayan bir kelime hâline geliyor:

"atatürk eleştirilebilir ama..."

(üç noktadan sonraya "türkiye'nin özel şartları var", "bu bağlamda neyzen tevfik'in behey dürzü şiirini de unutmamak gerekiyor" gibi hazır kalıplardan birisini koyabilirsiniz. bir yüzyıl daha geçse de bu kalıplar kullanılmaya hazır yerinde bekleyecek, türkiye'nin hiçbir ülkede bulunmayan o meşhur "özel şartları" devam edecek, köktengri kuva-yı milliye ruhuyla aziz türk milletini kutsamaya devam edecektir)
satırlarca yazmaya gerek yok,

tabulaştırıldıkça eleştirme arzusu uyanıyor.

(bkz: başıma bir iş gelmeyecekse sevmiyorum)
(bkz: yediği kaba sıçmak)
başka bir versiyonu için; atatürk ü eleştirememeyi çağdaşlık sanmak
atatürkü eleştirmek için bir ulusu kurtarmak gerekir. eğriye doğru, buna en yakın apo var. apo kürtleri kurtarırsa mustafa kemali eleştirebilir. ama bi başkası eleştiremez. anca iftira atar.

özgürlük der buna. halbuki o özgürlük atam tarafından bahşedilmiştir. o olmasaydı nice olurdu halimiz. hepimiz aynı ilköğretim liseyi okuduk. bu durum benim kafama yerleşmişken birileri çıkıp atamı nasıl eleştirebiliyor, hangi birikimle yapıyor bunu? dersten mi kaçtınız olm!
biz aşağıdaki mahlukatların yapmaya çalıştığı eylemdir. imkansızdır. sen ki bir tane daha atatürk'ü bekleyen okur! ahmeti mehmeti hasanı osmanı ayşesi fatması bu ülkenin bu toprağın çocuğu. sen hiç atatürk olmayı denedin mi? eleştiri denen kelam, lastikleşmiş dilimizde manasını yitirmişken, bu kadar ileri görüşlü ve tasvirine gerek duyulmayan yüce bir insana nasıl olur da böyle kelamlar yöneltmeye cüret edebilirsin! hey hat! sana sesleniyorum! nefes almaktan başka birşey yapmazken şu uçkursuz hayatında, nasıl olur da cümle kurmaya kalkarsın.

biraz kafatasçılık oynayan ibnelerle karıştırmak, atatürk ile bu itleri içiçe koymak nasıl bir cahil cesaretidir!
(bkz: taraf gazetesi)
atatürk'ü eleştirmek, "atatürk'ün icraatlarını eleştirmek" ile karıştırılmamalıdır. ben bugün kalkıp atatürk'ün hayatına mal olan alkol alışkanlığını eleştirebilmeliyim. çünkü alkol kullanmasaydı, ne kadar uzun yaşar bilinmez ama biraz daha fazla yaşayıp daha faydalı işler yapabilirdi. türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük liderinin alkol ve sigara alışkanlığı yüzünden ölmesi hiç hoş değil.

ayrıca sinirden dişler sıkılırken entry girilmemesi taraftarıyım.*
fikirleri ve insanları tabulaştırıp adeta doğma gibi herşeyini kabul etmek çağdaşlık ve medenilik değil aksine cehalet ve gericiliktir... bid'a dır.. sonu da adavet ve firaktır...

yaşasa kendisinin eleştirilmesini isteyecektir.. çünkü o da bir insandı..