bugün

deniz baykal'ın unuttugu chp'nin ambleminde bulunan okları simgeleyen ilkeler
şu başımızdakilerin başlarına vurula vurula öğretilmesi gereken ilkelerdir.
(bkz: cumhuriyetçilik)
(bkz: milliyetçilik)
(bkz: halkçılık)
(bkz: laiklik)
(bkz: devletçilik)
(bkz: inkılapçılık)
Türkiye Cumhuriyetinin güçlenmesi ve gelişmesi Türkiye Cumhuriyetinin her türlü tehlikeye karşı korunabilmesi için Atatürkçülüğün bilinmesi ve bunun hayata geçirilmesi gerekir. Çünkü Türkiye Cumhuriyetinin temeli Atatürkçü düşünce sistemidir. Atatürkün 6 tane ilkesi bulunmaktadır. Bunlar:

1. Cumhuriyetçilik: Cumhuriyet halkın yönetime katılması ve milli iradenin egemenliğidir. Atatürkün deyimiyle; Cumhuriyet rejimi demek demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir.

2. Milliyetçilik: Milli birlik ve beraberlik anlamına gelmektedir. Atatürk milliyetçiliğinde ırkçılık yoktur. Atatürk milliyetçiliği ülke birliği ve ortak geçmiş ve geleceği öngörmektedir.

3. Halkçılık: Cumhuriyetçiliğin ve milliyetçiliğin doğal bir sonucudur. Halkçılık herkesin kanun önünde eşit olmasını öngörmektedir.

4. Laiklik: Din ve devlet işlerinin ayrıldığını öngören laiklik din ve vicdan özgürlüğüdür. Temel bir ilke olan laiklik akıl ve bilimi esas alır.

5. Devletçilik: Ekonomik , kültürel ve sosyal kalkınmada devlete düşen görevleri belirlemek için Atatürkün koyduğu temel ilkelerden biridir. Bu ilkenin amacı Türk toplumunu çağdaş uygarlık refah düzeyine yükseltmektir.

6. inkılapçılık:Yenilik değişiklik ve çağdaşlık demektir. Atatürkçülüğün inkılap anlayışı eskiyi, kötüyü kaldırıp yerine yeniyi, iyiyi ve güzeli koymaktır. Bu anlayış, sürekli olarak çağdaşlaşmayı kapsar.

Atatürkün ilkelerini incelediğimizde bunların bazı ortak özelliklerinin olduğunu gözlemleriz. Bunları kısaca açıklamak gerekirse şu sonuç ortaya çıkar. Atatürk ilkeleri toplum ihtiyacından doğmuş akla ve mantığa dayanır. Türk toplumunda bu ilkeler hem sözle söylenmiş hem de pratikte uygulanmıştır. Bu ilkeler günümüzde etkinliklerini koruya bilmişse bu, ilkelerin toplum tarafından benimsendiğinin bir göstergesidir. Bu ilkeler bir bütündür. Yani bir vücudu oluşturan azalar gibidir ve bölünemezler. Atatürk ilkelerini bütünleyen ilkelerde bulunmaktadır. Bunlar :

a) Milli egemenlik

b) Milli birlik ve beraberlik

c) Akılcılık ve bilimsellik

d) Çağdaşlılık ve batılılaşma

e) insanlık ve insan sevgisi

f) Özgürlük ve bağımsızlık

g) Yurtta sulh cihanda sulh
ülkemizin sarsılmakta olan dayanakları aynı zamanda.
her türk evladının izinden yürümesi gereken ilke ve inkılaplardır.
kemalizmin temel ilkeleridir. anayasamızın kurucu ilkeleridir. bütün avrupa birliği ülkeleri bu ilkelerden yararlanarak-kullanarak devletlerini yönetmektedirler.
*

doğru anlaşıldığında türkiye Cumhuriyeti'ni ileri götürecek 6 ilkeden oluşan, tam uyguladığımızda içinde Mustafa Kemal'i okuyup ve yaşayabileceğimiz, muasır medeniyete açılan kapıdır. türk bayrağının ilelebet göklerde dalgalanması için gereken düşüncelerin başlıcalarıdır.

günümüzde hemen hemen 6'sı da irdelenmekte toplumun her kesimi tarafından farklı yorumlanmaya çalışılmaktadır oysaki bu ilkelerin amaçları ortak hedefi kesindir.

Cumhuriyetçilik : ülkemize adını veren ilkedir fakat biz halen demokrasi sorunlarıyla uğraşmaktayız. olay "ben demokratım" diyebilmek değil bunu eksiksiz olarak tüm vatandaşlarına yansıtmaktır. Herkesin istediği fakat üzerinde tam mutabakate varılamamış ilkedir.

milliyetçilik: asıl olan atatürk milliyetçiliği dir. kaldı ki onun bile içi boşaltılmaya çalışılmakta farklı noktalara çekilmeye çalışılmaktadır. bir arkadaş çıkar Atatürk milliyetçiliğinin yönünü faşizime kaydırır bunu göre benim diğer vatandaşım onu kale alır ve "faşizimdir yanlıştır bu ilke bizi sindirmeye çalışıyor" der. bu senelerce böyle gidecektir.üstünde en fazla anlaşmazlığın olduğu ilke budur belkide.

atatürk milliyetçiliğinde renk, din, ırk ayrımı yoktur. asıl olan insancıllıktır, kültürdür, dildir.vatan sevgisidir.

halkçılık: halkçılık eşitliktir, demokrasidir, sosyal devlet olmanın bir gerekliliğidir.
bugün ne kadar sosyal devlet anlayışında olduğumuz tartışmalıdır. açıkça hiçbir siyasi parti halkçı değildir, "sermaye" bu ilkenin önündeki bir engeldir .

laiklik: devletin tüm dinlere eşit mesafede olması, din ve vicdan özgürlüğüdür. ülkemde birileri üstünden prim yapmaya ,birileri de yeniden yorumlanmasına çalışmaktadır. diğer 6 ilke ile sıkı sıkıya bağlıdır ve asla değiştirilemiyecektir. anlamı ve uygulanış biçimi belkide en açık ilkedir.

devletcilik: özelleştirmeler ile tartışma kapsamına alınmıştır. bizim gibi düşmanının ve bölmek istiyeni bol olan bir ülkede daha dikkatli irdelenmesi ve gerektiğinde ekonomik açıdan devletin zararınada olsa milli menfeatler göz önüne alarak uygulanmalıdır.

devletcilik yalnız ekonomik değildir. sosyal ve kültürsel gelişmeyi de hedefler. fakat ülkemiz ne yazık ki bu konularda hep sınıfta kalmıştır. maddiyatı önemsemiş esas önemli olan maneviyatı göz ardı etmiştir. ustüne basa basa vurgulanması uygulanması gerekir.

inkilapçılık: ülkemin bir kesim insanları komünizm ile eşdeğer tutmakta ve görmezden gelmektedir. bu ilke diğer ilkelerinde yeniden canlandırılması ve günümüze uygun olarak uygulanması için gerekli olandır. belki de gereken önemi vermediğimiz unutmak istediğimiz için eğitim sağlık ve kültür sistemimiz bu halde, bu yüzden birbirimizi yiyiyoruz dış güçlere karşı dik durmak kendimizi ezdirmemek varken.

bu ilkeleri tam manasıyla anlayan vatandaşım kendisi ve ülkesi için doğru seçimleri zaten yapacaktır. eğer biz bu 6 ilkeyi tam anlamıyla eksiksiz olarak kendimize ödev olarak alırsak ülke maddi manevi kalkınacaktır. ülkenin asıl ihtiyacı olan budur. *
çağdaşlaşma yönünü belirleyen ve Atatürk inkılaplarına temel teşkil eden fikir ve düşüncelerdir.
artık eğitimden çıkarılan ilkelerdir.
*Anayasa'nın "Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi" başlıklı 42'nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "Eğitim ve öğretim, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetiminde yapılır" maddesi, "Eğitim ve öğretim, laik ve demokratik ilkelere uygun olarak, çağdaş bilim esaslarına göre yapılır" şeklinde değiştiriliyor. Böylece, eğitimde sadece ve sadece laiklik ilkesi dikkate alınıyor.*
*bu durumu sadece kınıyorum. atatürk ilkeleri şimdi ve gelecekte de geçerli olması gereken ilkelerdir. sadece laikliği bırakmışlar göz boyamak için. kime göre neye göre laiklik? laiklik tek başına bırakılamaz. biz atatürk'ün bütün ilkelerine sahip çıkmalıyız. bu nasıl bir cehalettir?*
(bkz: laiklik ve atatürk)
1924 anayasına 1937' de girmiş ilkelerdir.kpss sorusudur. *
siyasi rejimleri, sistemleri, ideolojileri, doktrinleri, felsefi esasları birbirinden koparmadan, içlerinde birbirleri ile tezatlıklar barındırdıkları düşünülen ve tek başlarına kullanıldığında anlam ve amacından şaşıp yozlaşan, altı temel esası, tam ve saptırılmamış anlamları ile "müreffeh bir toplum, egemen bir medeniyet " olmak için birbirinden koparmaksızın eşit ölçülerde birbirleri ile paralel ve senkron olarak uygulamanın başarıyı yakalamanın ölçütü olduğunu vurgulayan ileri görüşlü mustafa kemal atatürk'ün ilke gösterdiği altı ok, siyasi sistem.
lakin cumhuriyet tarihi boyunca bu altı ok, hiç bir şekilde, aynı anda, atatürk'ün istediği gibi kullanılmamıştır ve hala kullanılmamaktadır.
mustafa kemal atatürkün büyük bir titizlikle kurup, bizlere emanet ettiği türkiye cumhuriyetinin sonsuza kadar yaşayabilmesi ve de gelişebilmesi için için gerekli olan ilke ve inkılaplardır. bu ilke ve inkılaplar kesinlikle türk insanının amacı olmalıdır.
türkiye cumhuriyeti devletinin insanları tarafindan kılavuz olması gereken , yerinde durdukca , yerinde sayıkladıkca hic bir anlamı olmayan lakin ata'nın ülkeyi emanet ettiği türk gençliğinin bu ilke ve inkilaplarının mantığını çözüp günümüzde buna sımsıkı baglanmasıyla daha da güçlenip , geleceğimize umutla bakmamıza yarayacak inkilaplardir...

engin'cim biraz bozulur bu yazilara ama ne yapalim... üzülme ardıç'ım , sümbülüm , yaban çiçeğim.
Cumhuriyetçilik

Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle ilgili bir devlet şekli demektir. (1933)
Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir... (1925)
Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilatımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki, onun adı Cumhuriyet;tir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)

Milliyetçilik

Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir. (1930)
Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trakyalı, hep bir soyun evlatları ve aynı cevherin damarlarıdır. (1923)
Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (1923)

Halkçılık

iç siyasetimizde ilkemiz olan halkçılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası Anayasamızla tespit edilmiştir. (1921)
Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya ve hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir. (1921)
Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil, fakat kişisel ve sosyal hayat için işbölümü itibarıyle çeşitli mesleklere ayrılmış bir toplum olarak görmek esas prensiplerimizdendir. (1923)

Devletçilik

Devletçiliğin bizce anlamı şudur: kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsi faaliyetlerini esas tutmak, fakat büyük bir milletin ve geniş bir memleketin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak. (1936)
Prensip olarak, devlet ferdin yerine geçmemelidir. Fakat ferdin gelişmesi için genel şartları göz önünde bulundurmalıdır. (1930)
Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz; bununla beraber, hiçbir piyasa da başıboş değildir. (1937)

Laiklik

Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir. (1930)
Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir. (1930)
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. (1926)

inkılapçılık

Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle medeni bir toplum haline ulaştırmaktır. (1925)
Biz büyük bir inkılap yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. (1925)
cumhuriyetçilik; demokrasi ile ilgili bir devlet şekli değildir. dünyada bir çok cumhuriyet rejimi vardır ve bunların çoğunluğunda demokrasi yoktur. daha çok burjuva veya diktatörlük rejimidir. kendini halk gören küçük bir azınlık, kendini bilmez, kültürsüz gördüğü toplumun tek temsilcisi olarak kendini görür. aslında cumhuriyet nötr bir kavramdır. ama uygulayıcısının nasıl kullandığına bakılır.

milliyetçilik; yeni bir millet tanımı yapıp farklılıkların tümünü asimile ederek aynı kültür ve etnisiteye bağlı tek millet yaratma çabasıdır. bu nedenle tüm ırklar bir ırka bağlanmaya çalışılır,diğerlerinin kültürlerine karşı savaş açılır. dünyanın başka yerinde yaşayan ırkına kültürüne bakılmaksızın vatandaş kabul edilir ve her vatandaş milletin bir ferdidir. aslında milliyetçilik nötr bir kavramdır. ama uygulayıcısının nasıl kullandığına bakılır.

halkçılık; kendi halkı gördüğü asil unsurlara daha çok hak verirken çeşitli farklılıkları olanı dışarıda bırakma eğilimidir. başka bir yorumu da; aynı coğrafyada yaşayan her bireyin halkın bir üyesi olduğunu kabul etmek ve ona saygı göstermektir. aslında halkçılık nötr bir kavramdır. ama uygulayıcısının nasıl kullandığına bakılır.

devletçilik; herşey devletindir. insanlar bile... devlet isterse kendini korumak için bireylerini hapse atmaktan, mallarını zorla elinden almaktan geri durmaz. başka bir yorumu da her halkın kendine hizmet edecek, yaşamını düzenleyecek, koruyacak kamu kuruluşlarına ihtiyacı vardır. bu ihtiyaca devletçilik denir. aslında devletçilik nötr bir kavramdır. ama uygulayıcısının nasıl kullandığına bakılır. yani biz mi devlete hizmet edeceğiz, devlet mi bize hizmet edecek? bu arada devlet kim sorusuna cevap aranmalıdır...

laiklik; cumhuriyetçilik, milliyetçilik ve halkçılık prensiplerine uygun olarak yeni millet yaratma çabasında kullanılan silahtır. milleti birleştiren din ögesini toplumdan ayırıp yok etmeyi ve başkaldıranları bu ilkeye aykırı davranmakla suçlayıp öldürmeyi hak saymayı sağlar. bir başka yorumu da her insanın dinine bağlı yaşamasının garantisidir ve kimse inancından dolayı devlet karşısında haksızlığa uğrayamaz, korunur. aslında nötr bir kavramdır ve demokrasinin temel ilkesidir. ama uygulayıcısının nasıl kullandığına bakılır.

inkılapçılık; eski alışkanlıkları silip yok etmekte kullanılan bir diğer silahtır. eskiden iyi olan şeyler bile yeni millet yaratma projesi içinde yok edilmeye çalışılır. zamanında şapka giymedi diye bombalanan köyler vardır. bir diğer yorumu da medeniyet gelişimine uygun değişimlerdir. fakat bunlar hazmettire hazmettire yapılır. silah zoruyla ani değişmeler yaratmak travma yaratır. hele bu değişimler devamlı süregelen değişimleri engellemek için kullanılıyorsa sadece adı inkilapçılık olur. yıllar önce yapılan inkılaplara sahip çıkmak ve yenilerini reddetmek inkılapçılığın düşmanı olan gericiliktir. yine hep dediğimiz gibi uygulayıcısının nasıl yorumladığına bakacaksın.

atatürk belki ülkemizin ilerlemesi ve demokrasi için gerekli bu nötr kavramları bizim hafızamıza sokmaya çalışmış ancak uygulayıcılar bu ilkeleri tüm inançları, kültürleri, alışkanlıkları, ırkları vb. silmek için bir araç olarak kullanmışlar kendi kafalarında tek düze bir millet yaratmak istemişlerdir. bu millet "dini olmayan, geleneği olmayan ve kendine türk diyen tek millettir". buna "çağdaş insan" modeli de diyorlar. fakat koskoca bir çok kültürü barındıran ve bir çok medeniyete beşiklik etmiş bir ülkenin yapısını yeni doğmuş bebek gibi sıfırdan yazmaya kimsenin gücü yetmez. bu yolu deneyen kuzey kore cumhuriyeti küba cumhuriyeti, sscb gibi bir çok sosyalist ülkeler başarılı olabildi mi bakmak lazım.
şeriatçıların ve kürtçülerin duyduğu zaman bile tansiyonunu düşüren ilkelerdir.

milliyetçilik (ümmetçilik)
inkılapçılık (muhafazakar adam yeniliğe açık olmaz.)
cumhuriyetçilik (muhafazakar adam hilafetçidir padişahçıdır cumhuriyete gelemez)
halkçılık (şeriatçılar her ne kadar yok mok deseler de, bunların sistemde din adamların yani mollaların yeri ayrıdır.
laiklik (din ve vicdan özgürlüğüne inanmayan şeriatçıların tansiyonunu düşüren ilke.
devletçilik (bu da işlerine gelmez. anadolu kaplanları cukkayı bırakmak istemez)
iktidar sahiplerince çiğnenir.
madde madde bir araya toplayan atatürk değil recep peker'dir.
"korunup kollanması" için chp'ye teslim edilmiş olup, chp eliyle de ordu içindeki demokrasi düşmanı cuntalara ihale edilmiştir bu ilkeler. çağımızda hiçbirinin önemi kalmamıştır. teey bizim ilkokulda kaldı bunlar. yok devletçilik, yok laiklik, yok efendim milliyetçilik. 2009 yılına hitap etmiyorlar. milletler ay'ı bombalıyor bunlar hala çağdışı fikirlere sarılıyorlar.
atatürk ün türk halkına layık gördüğü, uygulanmasını istediği fakat teorikte anlamış görünsek de pratikte uygulayamadığımız * uygulamadığımız ilkelerdir. başta tüm ilkeleri kapsayan cumhuriyetçilik olmak üzere tüm ilkeler ülkemizde duruma göre yorumlanmaktadır. *
(bkz: atatürk ilkeleri)
(bkz: atma hamidiye din kardeşiyiz/#9126497)
bir an önce günün şartlarına uydurularak güncellenmesi gereken ilke ve inkilaplardır.

ortaya çıktıkları zamandan beri dünya bir yığın değişim geçirmiştir. örneğin; devletçilik günümüzün kapitalist dünyasının şartlarında uygulanması çağdışı olan bir yöntemdir. aynı şekilde günümüzde milliyetçilik de 20. yüzyılın başlarındaki gibi milliyetçilik olmaktan çıkmıştır. yine atatürk ün bizlere gösterdiği değişmez hedef olan 'çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma' ideasını gerçekleştirmekte de bu ilke ve inkilapların güncellenmesi bir araç olacaktır.

bu ilke ve inkilapların ilan edilme amacı olan 'çağın gerçeklerine uymayan ve değişmez kabul edilen' gerçeklerle mücadele etmektir. günümüzde atatürk ilke ve inkilaplarının güncellenmemesi ve 'değişmez gerçekler' gibi kabul edilmesi en başta ilan edilme amacına aykırıdır.
güncel Önemli Başlıklar