bugün

işçinin en temel hakkı olan grev hakkının olmamasından anladığımız kadarıyla, pek de çok olmayan haklar bütünü.

şimdi gerçi o dönem modaydı faşist italya'da, nasyonal sosyalist almanya'da işçinin grev hakkını elinden almak. o yüzden yadırgamıyoruz da, atatürk'ü sosyalist lider sanan dümbelekler ne der bu işe acaba?

gerçi sosyalist demişken sscb'de de işçinin grev hakkı olmadığını hatırlatalım. işçinin çalışa çalışa anası sikilirdi. çalışma şartları iyileştirilsin diye bir girişimde bulunmaya kalkarsa da "olum proleterya iktidarda ya. iktidar sizsiniz. daha ne istiyorsunuz aq?" derlerdi. işçi sikilmeye devam ederdi.

herneyse, atatürk'e dönersek, ulu önderin ilk amacı milli burjuva yaratmaktı. bu amaçla her türlü özel girişim desteklendi. işçi de bu milli burjuvanın insafına terkedildi.

bugün ise; işçinin dayak yemesi, soğuk havada üzerine su sıkılması karşılığında grev yapma hakkı var en azından.
ataturk doneminde isci haklari cok da gundemde degildi. ataturk de sosyalist bir sistem kurmaya calismadigindan bununla oncelikli olarak ingilenmemis; milli burjuvazinin yaratilmasini on plana cikarmistir.

yalniz ataturk'un guvendigi o milli burjuvazi kendisinin yasamini yitirmesinin 9 yil ardindan ulkeyi satmaya baslamistir. 60 ile 80 yillari arasinda bir cok mucadele ile onlarca hak alinmasina karsin 80'den sonra bunlar yavas yavas geri alinmaya baslanmistir.

o donem isci haklarindan bahsedilemedigi su goturmez bir gercektir ancak 2002'den beri tarihinin en buyuk ivmesiyle satilan ulkemizde pratik olarak grev hakki yoktur. amerikan direktifleriyle sistematik iskence, korkutma ve demagoji metodlariyla pratik olarak kimse grev yapamamaktadir.
osmanlı döneminde, istanbul'da, sanayi devrimini çok önceden gerçekleştirmiş avrupa ülkelerine nazaran pek az da olsa üretim atölyeleri,ticarethaneler ve burada çalışan işçiler mevcuttu ancak anadolu'da durum epeyce vahimdi zira tarım ve hayvancılıktan başka insanların geçimini sağlayabileceği herhangi bir iş kolu yoktu,üstüne üstlük yıllardır süregelen savaşlar halkın belini iyice bükmüştü.
atatürk,öncelikle istihdam yaratabilmek amacıyla devlet desteğiyle merinos,sümerbank gibi işletmelerin faaliyete geçmesini sağladı ancak bir sonraki safha olan işçi haklarına vakit ayırmaya ömrü vefa etmedi.bu sebepten eleştiri yapmadan önce o devrin şartlarını göz önünde bulundurmak gerektiğine inanıyorum.
Atatürk döneminde bir karar verildi. O karar yeni ekonominin hangi temelde yürüyeceğine dairdi. iki tane seçenek vardı, Sovyetler Birliğindeki gibi bir sosyalizm ya da Batı'da olduğu gibi bir kapitalizm. 1920'lerde, hiç bir tarafa aşırı bir sempati ya da antipati beslemeden elen bazı devlet adamları; ülkenin geleceği açısından en pragmatik çözümün kapitalist sistem olduğuna inandı. Bu sebeple izmir iktisat kongresi sonucunda Türkiye Cumhuriyeti ekonomik sistemini belirledi.

edit: bu dönemde işçi haklarında belirleyici husus Atatürk dönemimdeki hükümetlerin yaklaşımı değildir. Hükümetler bu işe ideolojik ya da sosyal hak ve özgürlükler perspektifinden bakmadığı için; belirleyici unsur, tercih edilen makro ekonomik yaklaşımın genel trendi olmuştur. Dolayısyla, Atatürk dönemindeki işçi haklarının ele alınmasında, 1920'lerin ve 30'ların liberal sistem yaklaşımı etkili olmuştur.