bugün

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mir Dengir Mehmet Fırat'ın NY Times gazetesinde yer alan ve değişik kesimlerden tepki alan ifadesi.

http://www.hurriyet.com.t....asp?gid=229&sz=30551
aslen doğrusunun "atatürk devrimleri yobazlarda travma etkisi yarattı" şeklinde olmasının gerektiği söz. üstelik hâlâ da yaratmaktadır.
asıl travma etkisi yaratan sizin yaptıklarınızdır. ama o travma o kadar etkili oldu ki bazı kesimler özgürlük adına hala sizi destekliyor. ama elbet son bulacaktır bunlar. o yaşattığınız travmaların daha beterini yaşamanız yakındır.
Ifade edilis sekli ve soyleyenin konumu geregi yakisiksiz olsa bile gercegi yansitmaktan cok uzak olmayan ifadelerdir. Travma etkisi yaratmasaydi adina devrim denmezdi zaten.
hala o travmadan çıkamayan insan söylemidir.
tıngır mıngırın son bombasıdır. yumurtlaması mı desek acaba?
Ulkesinin kurtaricisina nankor; dedesine (bkz: Kurt Said) sadik zat-i muhteremin son bombasi.
Feodal carklarina comak sokulanlarin rejime veryansin etmesi olasi olsa da, bunlarin toplumun teveccuhunu kazanabilmeleri sosyolojik acidan incelenmesi gereken bir gerceklik.

Dedelerimin ve ninelerimin babalari cumhuriyet kurulmadan once okuma yazma bilmeyen, mendil kadar topraga ancak sahip olabilmis zavalli fakir koylulerdi, hepsi cihan harbinde ve kurtulus savasinda can verdiler. Arkalarinda biraktiklari cocuklarina cumhuriyetin ilk yillarinda devlet eliyle okuma yazma ogretildi, onlar da kendi cocuklarini okutmaya calistilar, torunlari ise o cumhuriyetin kazanimlarinin belki de en birincisi olan esitlik sayesinde alabildikleri egitimle zamaninda tum toplumun karsisinda "bey" diye ezildigi adamlarin cocuklarinin onune gectiler. Dedesi seyh, sih, aga ya da bey olan; ataturk devrimlerinin yok etmeye calistigi, koylunun cocugunu koylu, fakirin cocugunu fakir olmaya mecbur eden feodal duzenin yikilmasindan elbette rahatsiz olur, dedelerinin "kulsun, marabasin, tebasin; biz efendilerin senin yerine de dusunuruz" diye cahil ve fakir biraktiklari zavalli halkin torunlarindan elbette korkar, olmayan travmalar icad eder. Bize de bu feodal kirintilarina "be hey mubarek (!) oyle bir travma yasatilmis olsaydi, dedesi asilmis senin bugun birak bulundugun mevkilere gelip dusmanlik kusmayi, yasama sansin dahi olmazdi" diyerek dirsek cevirmek duser.
apo nun idamı gündemdeyken asamadınız, asamayacaksınız diyen çakma türk ün devam eden travmatik sözleridir, kedidir kedi.
şimdi önce biyolojiden bahsedelim: bir canlı yaşadığı ortamdan alınıp apayrı bir ortama konulunca travma yaşayabilir, hatta travma yaşamadan direkt olarak ölebilir de. yahut canlıyı taşıyamadın diyelim , o zaman ortamı değiştirirsin canlı yine şoka girer. bu anlaşılması o kadar zor olan bir hakikat değildir. demet akalını'ın kalça ölçüsünü tahayyül edecek kadar beyne sahip herkes bunu anlayabilir.

mustafa kemal'in yaptıkları [ ki adına devrim denilmesine katılmıyorum ] bir cemiyette sosyal yapıdan siyasi yapıya tepeden tırnağa herşeyi değiştirmişken , cemiyetin böylesi köklü bir değişiklikten dolayı sosyal bir şoka girdiğinin dillendirilmesi neden sizi o kadar şaşırttı ? neden öyle hemen reaksiyon verdiniz ki? kimseninn zülfiyare dokunduğu yok oysa.

yahu bir gece yatıyorsun arapçayla, sabah kalkıyorsun dilin değişmiş. dününe yabancı kalmışsın. bundan daha öte nasıl bir sosyal travma olur ? bak şimdi güzel kemalist ben senin içini okuduğumdan nerelerde ve nasıl ekşın yapacağını da biliyorum. bir önceki cümlemde arapçanın kaldırılması kötü oldu demedim. en azından burda yani şu konuda demedim. mevzu sosyal sistemde yapılan bir değişikliğin müspet yahut menfi mi olup olmadığı değil, bilakis müspet yahut menfi köklü bir değişimin toplumda sosyal bir travma oluşturabileceğidir. [ bak aha tam da burası anlaşılırsa bir yerlere varabiliriz ]

mustafa kemal'in devrimleri bu ülkede bal gibi de travma meydana getirmiştir. yahu bir defa rejimi baştan aşağı değiştiren bir hareketler silsilesinden bahsediyorsun. elbette değiştirmiştir. öyle kızıp , esmene gerek yok. halbu ki toplumda meydana gelen bir travmanın aslında olumlu yönde ilerleyen bir değişimden hasıl olabileceğini ve bunun da öyle reaksiyon gösterilecek bir fikir olmadığını anlamak zor değil. ama cümleyi yorumdan uzak, sadece söyleyen dile , söyleyenin şahsına bakarak yorum yapmak gibi bir hastalığın var. neyse geçmiş olsun.
Muhafazakar sağ siyasetin yürütücüsü olan tüm burjuvazi partilerinin ortak sloganıdır. Ve hatta bunların bir zamanlar kendilerine anti-kapitalist diyerek komünizmi yok etmek amacıyla kapitalizme savaş açanları , cemaat ve tarikatların , din ve ırkın sentezinden oluşan feodal osmanlı elitizmini savunarak kurulan bilgeler yönetimi ile millyetçi sosyalizmi savununan Nurettin Topçu ve yine bu şahıs tarafından milliyetçiliği materyalizme hapsettikleri nedeniyle ittihat ve terakki'nin propagandacı olarak suçladıkları turancı Ziya Gökalp'ın faşizmini kıskanan bir başka türk-islam faşizmini betimleyen düşünceler de öne sürülmüştür . Ancak nedense görülmek istenmeyen şey bir burjuva devrimi olan Kemalist kültür devrimi içerisindeki muhafazakar ögeleri asla kökünden yok etmemiştir . Onların feodal köklerini zayıflatarak ikinci bir unsur olarak mahalle aralarında yaşatılmasına ses çıkarılmamıştır. Anlaşılacağı üzere burada kocabaş Fırat'ın karşı çıktığı şey islam dininin şeriat iktidarında vücut bulamamasından kaynaklanan ve bunun önünde en büyük engel olarak gördüğü kemalist devrimleri suçlamaktır . Temsil ettiği partinin de muhafazakar demokrat olarak kendilerini ifade etmesinden dolayı da üzerine düşen misyonu yerine getirmektedir . Değilse herkes kemalist devrimlerin jakobiyen niteliğini kabul etmektedir ancak bu devrimleri iyi-kötü olarak ayırt etmek için geçerli bir kriter olamaz. Zira temsil edilen devrimler öz niteliklerini fransız devriminin radikalizminden alır ve bunu anadolu topraklarında aşama aşama uygular . Bahsi geçen devrimlerin feodal dönemlerin aristokratik geleneklerini özleyen islamcılar için bir travma etkisi yaratması da gayet normaldir. Zira tarihsel diyalektik içinde kemalist devrim islamcılığın karşısında ilerici ve günümüz neo-liberal ekonomi-politikalar yoluyla zenginleşip halkı sömürürken içinden çıktıkları cemaatleri de ürkütmemek isteyen post-modern dinci güruh için rahatsız edici bir konumdadır.
her devrim başta bir travma yaratır zaten travma yaratmasa devrim devrim olamaz ki! mesela ateşin bulunması da bir devrimdir ve insanlar bunu kullanana kadar yeterince şaşırmışlardır ya da tekerlek, bunlar da birer devrimdir ve dönemlerini etkilemiştir. fransız ihtilali de bir devrimdir ve inanılmaz derecede kanlı olmuştur, ilk başta buna da herkes uyum sağlayamamıştır. devrim bir ülkeyi ileri götürmek için yapılır ve elbet ki birileri buna uyum sağlayamaz, geride kalır. fırat da öyle olmuş sanıyorum yoksa ateşten önceki günlere falan mı dönmeyi düşünüyor!
travmanın dededen toruna geçen genetik bir durum olduğunu gösteren ifadedir. Dedesini de sevmezdim zaten!!!
atatürk devrimlerinin ehemmiyeti hakkında bir fiikir sahibi olmayan, bu devrimler sayesinde çağdaş milletler seviyesine ulaşabileceğimizin farkındalığına varamayan bünyenin sözüdür. reddetmek yerine biraz anlamaya çalışsa ne kadar güzel olacak halbuki.
atatürk ilkelerine laf atanların cumhurbaşkanı olduğunu düşünürsek, bu lafı da söyleyen kişinin 12. cumhurbaşkanı olcağını düşünebilirz.
özgür bir beyandan ziyade, geleceği göremeyen ve hala geçmişi kurcalayan gerici zihnin, ülkede yaşayan özgürlük ve bilgi yoksunu, kendi himayesi altında bulunan cahil halka yönelik bir beyin yıkama faaliyetinin göstergesidir. bu cümle / cümleler, günümüzden 80 yıl öncesinde söylenmiş ve atatürk tarafından zaten bilinen gerçeklerle örtüşmektedir.
atatürk ne demiştir peki; "arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, türkiye cumhuriyeti; şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. en doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır."

geleceği görebilmek ayrı bir güzelken, hiçbir şey görememek travmanın ta kendisidir.
- yazıyor, yazıyor! gericilerin beyinlerindeki* travmanın nedenini yazıyor!

atatürk cumhuriyetçi bir kimliği hiç yoktan var ederek halife yalakalarının, takkeci ve tekkecilerin beynine vermiştir muhtemelen o etkidir bahsedilen travma etkisi.
atatürk devrimlerinden önce türk insanının arapça konuştuğu, arap dili ile iletişim kurduğu düşüncesine sahip, kültüründen ve tarihinden bihaber ülkem gençliğinin savunduğu mir dengir aforizmasıdır.
zaten türkçe'yi de kelime kelime atatürk kafasından uydurmuştur, böyle bir dil yoktur, ayıp etmiştir. yoksa o travma bugün artıklarını gördüğümüz din tüccarı güruhun türk milletinin makus talihinden silinip atılması sebebiyle olmasın.
tabi tabi, hoşafı iç tası kapa...

(bkz: arabım arapsın arap)
Ah sevgili atam, elinde de fırsat varken, kurtuluş savaşı sonrası kendini padişah ilan edecektin, hazır ordu da güçlenmişken, osmanlı'nın kaybettiği toprakları geri alacaktın, sonra hilafeti daha da yaygınlaştıracaktın, kendine saraylar, köşkler yaptıracaktın.

ne diye uğraştın modern cumhuriyetle, laiklikle. bak şimdi bazıları beğenmiyorlar.

eğer o şekilde davransaydın, şimdi dengir gibi adamlar şöyle demeç verecekti, "padişah mustafa kemal çok büyük hata yaptı, kurtuluş savaşından sonra modern bir cumhuriyet kursaydı, şimdi bunlarla uğraşmıyor olurduk, evet topraklarımız tekrar genişledi, yine 3 kıtada söz sahibiyiz ama dünya ülkelerinin osmanlı'yı beğenmememsi düşündürücüdür. üstelik saraydakilerin halka bakışı ve davranışı da iyi değildir, modern bir ülkede olsaydık daha saygı görürdük."

böyle bir demecin sonunda saraydan "dengir oğlu mir mehmet gibi düşünenlerin tez zamanda kafası vurulaaaa" diye bir emir de çıkabilirdi.

bunlar böyle şimdi böyle konuşuyorlar, eğer tam tersi durum olsaydı bu sefer de tam tersi konuşacaklardı...
dinime söven de müslüman olsa dediğim saptamadır. travma geçirmiş bir kişinin, travmatik sözleridir. ama bunları uyarmak na mümkün. adamlar gi girmişler travmaya, çıkmak bilmiyorlar.
atatürk'e, eline her fırsat geçtiğinde bok atan, vatan haini safsatasıdır. anlayamadığım şey şu. türkiye cumhuriyeti kurulmasaydı, ne sikim dine mensup olacakları belli olmayan günümüz örümcek kafalılarının, ısrarla ve büyük bir güdüyle bu eylemleri tekrarlamalarıdır.
ne koymuş bu devrimler yobazlara ülke kurulalı yüzyıla yaklaştı hala içlerindeki irin bir türlü temizlenmedi. ha içlerinde kalsa bi lafımız yok ama milletin arasına nifak sokmak için kusmasalar birde.
laf öbeğini söyleyen zat ın * sözünü savunmak adına dönüm dönüm dönerek dansöz asena dan daha da dönek olduğunu ispatladığı açıklamadır.
doğru tespittir. baksana adam ne dediğini bilmiyor. bi' travma yaşadığı kesin.
+ ataturk devrimleri turklerde travma etkisi yaratti hanım.
- akşama kabak musakkanın yanına makarna mı yapayım yoksa bulgur mu?
+ makarna.
- fiyonk kalmış sadece.
+ bulgur yap o zaman.
- ne diyordun sen?
+ domates, biber de koy, meyhane pilavı tadı olsun.
- hehe hadi bakalım.

(bkz: çok da fifi)
yarattıysa türklerde yarattı sana ne oluyo dediğim zatın sayıklamalarıdır.