bugün

kimsenin göründüğü gibi olmayıp derin üzüntüler içerinde yaşadığını belirten, ifade etmeye çalışan söz öbeği.

evet herkes mutsuz. özellikle gençler. öss'ye hazırlanan. üniversiteden mezun olan. evlenen. boşanan.

insanların özelini size açtığında farkediyorsunuz bu durumu. aslında herkesin, mutsuz, hüzünbaz, geleceğinden bi haber olduğunu. on kaplan gücünde sorunlarla boğuştuğunu.

hayatın keşmekeşliğinin bunun üstünü örttüğünü. sakladığını.

gerçeği yani kişinin mutsuzluğunu bir ufak rakı açıp ona içirmeye başladığınızda anlıyorsunuz.

herkes bıkmış. bezmiş hayattan.

parklarda öylece oturuyor insanlar.

sokaklarda nereye gittiğini bilmeden yürüyor.

ne yapması gerektiğini zerre kadar bilmeksizin yürüyor, oturuyor, duruyor.

hayatın onun için ne ifade ettiğini ne biliyor ne bilmek istiyor.

tek bildiği şey bir gün öleceği.

sonrası çok anlamsız onun için. küresel ısınma, amerika ve tüm siyasi hesaplar.

kendisi hiçbir şeye egemen olamamışken insanoğlunun, onu yönetenin kim olduğu ne farkeder ki..

neyi değiştirir ki, her şey bu kadar anlamsızken.
bildiğin paradox.
hayatta mutlu anlar oldugu gibi mutsuz anlar da vardir. ancak insanlar mutlu anlarin degerini bilmez ve mutsuz oldugu her an icin lanet ederler ve mutsuzluklarindan multu olduklari anlara nazaran daha cok bahsederler; dolayisiyla insanlar mutsuz degil,mutlu oldugu anlarin tadini ya cikaramamakta ya da farkina varamamaktadir.
bukowski'nin bir sözü vardır, " sana hiçbir şey vaad edilmedi, ne bekliyordun" diye..

sanırım bu mutsuzluk hali biraz bundan kaynaklanmakta. farkındasızlıktan.
hayatı anlamsızlığıyla kabullenmek.

(bkz: anlamsızlık seniseviyorum)
(bkz: masum değiliz hiçbirimiz)

işte hepimiz işbu sebep yüzünden "iyiyim demek adettenmiş.." diyoruz.
mutluluğu varılmış bir nokta olarak görüyoruz oysa o yolculuğun ta kendisidir.
biz ise yolumuzda hiç rastlamıyoruz ona, sırf bu sebepten dolayı.

(bkz: anestezik farkındalık)
dünyayı sömüren pis kanlıların, büyük şirketler aracılığıyla yaydığı yeni dünya düzeninin yansımalarıdır. oysa eskiden dedelerimiz nenelerimiz mutlu anılarını anlatırdı, biz de "vay be o zamanlar teknoloji yokmuş ama mutluluk varmış" derdik.
çok doğrudur, "herkes" yanlış bir genelleme olsa da çoğu insan hep sahte mutlulukların peşinden koşar. paraymış, mülkmüş, arabaymış. lakin şunu bilmezler ki, öldüklerinde bunlar uçup gidecektir. geriye kalan sadece yaptıkları iyilikler ve kötülükler olacaktır.
mutluluk rolü yapması.
mutluluğun mutsuz olayları unutmaktan ibaret olduğunu düşünürsek doğru olan söylemdir.
(bkz: mutluluk uçar mutsuzluk kalır)
türkiye'de yaşayanlar için konuşursak, türkiye şartlarında insanlar elbette kronikleşen mutsuz ruh haline sahip, elbette herkes hasta.buna rağmen oldukça sabırlı ve güçlü olduğumuzu düşünmekteyim.
madem hepimiz mutsuzsak patlatalım dünyanı gitsin.
Melis bana dönse çürütülecek tez.
Gözlemlendiğinde gözükendir.
(bkz: sonucu okuyucuya bırakmak)
ne yazık ki doğru olan durum. herkes mutsuz, huzursuz, çaresiz, onsuz.

ama bazılarımız mutluluk taklidi yapar.
pollyanna'yı herkes olarak nitelendirdiği kesime dahil etmemiş yazar beyanı.
Yadsınamaz gerçektir.
Bir çık sokağa, göz gezdir etrafına. Herkes kahkahalar atıyor, herkes mutlu görünüyor. Ancak bu işin bir de iç yüzü var. Her şey gördüğümüz gibi mi? Sırf sen, evet tek başına sen dahi koca bir dünyasın. Her insanın kendi içinde yaşadığı, hayalleriyle geçindiği büyükçe bir dünyası var. Bir de kimseye belli etmediği hisleriyle. Herkesin bir derdi var, istisnasız herkesin. Zenginin daha zengin olma kaygısı, fakirin karın doyurma kaygısı, hastanın şifa bulma kaygısı, aşığın sevgiliye kavuşma kaygısı vardır.
Hepimizin mustarip olduğu durumlar, dertler vardır. Ancak hayat bunları merkezine alabilecek kadar geniş vadeli bir süreç değildir. Dert varsa dermanı da olur denilip, hayata olabildiğince devam etmek gerekir.
Katılmadığım düşünce.
Tam aksine en üzgün anlarda bile içerde bir yerlerde mutlu olduğumu hissedebiliyorum.
Aslında paramız yok Hepsi o.
güncel Önemli Başlıklar