bugün

bir varmış, bir yokmuş...

sonunda soruşturma tamamlanmış. iddianame de savcılık tarafından mahkemeye sunulmuş. aslında hiç bir şey bizim bildiğimiz gibi değilmiş, mesela örgüt yokmuş, dolandırıcılıkta iftiraymış. 41 milyon yüro diye bir paranın da varlığı mevzu bahis değilmiş.

örgüt var, yolsuzluk var, dolandırıcılık var diyen kötü savcılara 11 yıl hapis istemiyle dava açılmış. sonunda adalet yerini bulmuş deniz feneri davasında şüpheli olan sanıklara da takipsizlik kararı çıkmış.

-uyudu mu?
-uyudu, uyudu... hadi biz de yatalım artık!

http://www.gazetebalikesi...eri-ne-orgutsuz-dava.html

http://gundem.milliyet.co...default.htm?ref=OtherNews

http://www.zaman.com.tr/h...evde-sahtecilik-suclamasi
geldik mi ? uyumuşum da biraz. ama yok ya daha 2023'e çok var o zamana kadar iyi uykular hepimize. haa o ampul fener falan da rahatsız etmez yani merak etmeyin, yakın kafanıza! göre.
(bkz: ben aslında yoğum)
sonra da masallar anlatsınlar. neymiş bağımsız yarıgıymış, neymiş darbeciler yargılanıyormuş, neymiş yargının siyaset tarafından kuşatılmasına önce bunlar karşı dururmuş. çıkradım koydum masanın üstüne külahımı biraz da ona anlat rte. siz demokratsanız ben değilim, siz dürüstseniz ben değilim, siz namusluysanız ben değilim, siz müslümansanız ben değilim, siz insansanız ben değilim...
son on yılda anlatılan masallar içinde bestsellere aday olacak masal kitabı.
ayakta uyutulan halka masallardır.
tayyipsen'den masallar...
Deniz neredeydi de?
Feneri kaldı?
sorusunu akıllara getirmiştir.
Deniz fenerinden gelenler için öbür tarafta bir bayram telaşıyla odun toplanıyormuş.
(bkz: şerefsizim benim aklıma gelmişti) böyle olacağı belliydi a.q kim kime ne yapar 50milyonu var diye, 2002 krizinden zengin çıkanlar beyefendi, iş adamı ve mal mülk sahibi olanlara ne yaptılar?
bu on sene boyunca insanlar tav olup tartıştırıldı, geçmiş meseleler kurcalandı, etnik meseleler tartıştırıldı, din meseleleri tartıştırıldı, ama asıl önemli olan ise unutuldu, unutulan şey başkalarının cebine girdi. asıl meselenin sınıf çatışması olduğunu solcular unuttu, artı değerin işçiden alınıp kapitalistin cebine girmek demek olan birincil sorunun önüne ikincil sorunların geçmesine izin verdiler, ve kendileri de bu sorunlarla oyalandılar. hala da bunları tartışıp duruyorlar. tartışalım bakalım. konuşanın malını yerler.
"bizi yakmayın, yoksa biz hepinizi yakarız !" gibi büzükdaşlar arası dostane konuşmaların etkisi, soğuk bir rüzgar gibi kendisini hissettiriyor. başka türlü olmasına imkan yok. almanya'daki deniz feneri davasındaki mahkumiyetler, onca delil, onca mağdur dururken, savcıların değişmesiyle birlikte, bir iddianame başka nasıl değişir ?

adaletin canına zaten okunmuştu, adalet şimdi bu olayla artık can veriyor.

davayı yürüten savcılara yapılan haksızlık ise, adaletin mezarına konulacak mezar taşı gibi olacak.
-aslında deniz feneri diye bir şey yok lan.
*nasıl abi?
-yok işte, sen de yoksun ben de yokum. aslında biz yokuz cevdet bunların hepsi yanılsama. şu ahir dünyada adımız var yalnız, hatta o da yok.
*nihilist misin abi?
-yok oğlum, çete aklıyorum. **

daha detaylısı için;

--spoiler--
sevgili işçi kardeşlerimiz
grevlere boykotlara yüz vermeyiniz
bin verip bir alıp şükür deyiniz
iktidarınız sizi seviptirsindir
her bir işinizi görüptürsündür
size çok çok dualar ediptirsindir

biz burada dalgamıza bakmaktayızdır
ama yeni yeni piyasalar açmaktayızdır
bakınız gelişip serpilmekte bit pazarımız
emrinize amadedir bankalarımız
yalandır kredi yolsuzlukları
tefeci yoktur türkiyaaamızda
demokraaasi çoktur yurdiyamızda
amerikan copları ardiyamızda

adalet diyerek tutturuyolar
aklımızı fikrimizi fırttırıyolar
işçiyi köylüyü hop ettiriyolar
gençlerimizi polise cop ettiriyolar
hop ettire cop ettire
ne olacak sonu aziz yurttaşlarım ne olacak sonu

biz müreffeeeehh...
biz gelişmiş demokraaatiiikk...
--spoiler--
hangi deniz feneri? *
yeni türkün şarkısının bir bölümünü uykuda ki türk milletine armağan ediyorum.

--spoiler--
bana bir masal anlat devlet baba
içinde denizler fenerler
vekilime kar olsun
gemicikler.-
--spoiler--
adamın birisi pazarın orta yerinde birini alnının ortasından vurmuş. polis bunu tutuklamış işte rutin sorgular falan. ama adam tek kelime etmiyor; sadece dara geldikçe "avukatımı geitirin, avukatımı getirmeden konuşmam" diyormuş. bunun üzerine polis memuru dayanamamış "ulan adamı herkesin gözü önünde vurmuşsun avukatın gelse ne diyecek"
adam: "hah ben de onu merak ediyorum acaba ne diyecek"

acaba şakirtler bu hususta ne diyecek.
bağımsız olamayan yargıdan umudumu kesip, bu olayıda yine allah' a havale ediyorum.

bilir misiniz? bir zamanlar da kayıp olan bir trilyon vardı. bulundu, bulunamadı, suçlu bulundu, aklandı, afedildi derken unutuldu gitti. yine bağımsız olamayan yargımız bu olayın da üstünü örtmüştü.

peki sonra ne oldu? mevzubahis olan adam ölüp gitti de, çocukları miras kavgası ile adamın ne kadar kirli çamaşırı varsa ortaya döktü. ilahi adalet böyle bir şey olsa gerek. ya da ben kendimi kandırıyorum!
kolay kolay unutulabilecek bir olay değildir.
(bkz: içimizde)
bi uyandım yalovaya devam ediyorum şeklinde de açıklanabilecek sikindirik şey.
varmış da örgütlü değilmiş. bir varmış bir yokmuş...
evet aslında o bir deniz hıyarıymış.
herifler mala vurdu ya la.