bugün

gördüğüm yerde, "soyadını değiştirmeyi düşünür müsün?" diye sormak istediğim gazeteci hanım.
sabah gazetesi nde işine son verilen ankara temsilcisi.
işadamı ekin alptekin ile evliymiş.
1971 doğumlu olan aydıntaşbaş, robert koleji mezunudur.
hakkında ilginç bir yazı
yazilarina okumadim, neyi savundugu da pek seyimde degil ama gecenlerde tvde gordum bunu. ustunde dar bir deri mont hafif dekolte ve gayet guzel sac kombinasyonuyla bir gazetecinin olabilecegi en seksi hali gosterdi bana. onceleri sirin goruyordum ama gercekten tas, tasbas...
meslekdaşlarına destek amacıyla 1 mayıs alanına * taksiyle ulaşmaya çalışan, ancak yollar kapalı olduğu için metroyu deneyen, o da olmayınca isyan ederek kortejlerin yanından yanından yürüyüşe geçen gazeteci yazar.

http://www.milliyet.com.t....2011/1384901/default.htm
bir gazetede köşe kapmış yazmaktadır kendileri.

eksi üzerine gelen twit: bu yücel tanay denen herif radikal blog yazarıymış falan. ama büyük kolpacı bir iki yazısını okudum da.. sözlerine itibar etmemek lazım. soner yalçın'ın zekice olmayan versiyonu. aslı aydıntaşbaş hakkında yazdıkları da büyük ihtimal de faraziyeler üzerine binalar olsa gerek.

--spoiler--

cia gazetecisi asli aydintaşbaş'in karanlik ilişkileri

1971 doğumlu olan ve robert college'den mezun aydıntaşbaş, üniversiteyi amerika'da bates college’de okudu. lisedeyken cumhuriyet gazetesinde stajyer olarak çalıştı. bu arada bosphorous chronicle adlı okul gazetesinin editörlüğünü de yapıyordu. profesyonel gazeteciliğe yeni yüzyıl gazetesinde muhabirlik yaparak başladı. yeni yüzyıl'dan sonra abd'de, ntv ve radikal'e muhabirlik yaptı. bu arada new york üniversitesi'nde gazetecilik ve ortadoğu üzerine yüksek lisansını tamamladı.
gazeteci aslı aydıntaşbaş hanımefendinin politika alanında masteri varmış abd'den ve gençliğinde amerikalı boyfriendlerle olan ilişkileri bir yana ortadoğuyu iyi biliyormuş, akademisyen bir baba ve ressam bir anneden dünyaya gelmiş ama yukarı yazdığım yazıda eleştirdiğim bu kadının fikirlerine ve yazılarına baktığımda bin tane masteri de olsa politikanın p'sini bilmediği ortadadır. anlaşılan türkiye’de politika yazıları yazmanın yolu da abd'den geçmektedir, masterlerden geçiyor.
gazeteciliğe iki yıl ara veren aydıntaşbaş, son 7 yılını abd'de geçirdi. sabah'ın washington'da temsilciliğini yaptı. bu sırada new york times, wall street gibi gazetelerde haber ve makaleleri yayınlandı. başta cnn olmak üzere birçok televizyon kaynağının irak, türkiye ve ortadoğu konularında görüşlerine başvurdukları bir isim oldu.
asli aydıntaşbaş gerçekten gazeteci mi? degil mi?
diye soruyordu hakli olarak..
simdi gelelim asli'nin aslında ne is yaptığına..

merkezi washington'da bulunan bati politiak merkezinin (western
policy center) 3 eylül 2002 tarihinde yaptığı açıklamada, analiz
timine katılan yeni üyelerine bakin nasıl tanıtıyor aynen
aktarıyorum:

bay andrew apostoluo, tarihçi ve orta asya konularında uzman, bayan
asli aydıntaşbaş, türkiye ve ortadoğu yöre analisti ve yarbay (e,
b. d.k. k.) steve williams, pentagon ve doğu akdeniz konularında
uzman.

isterseniz western policy center isimli merkezin amerika'da ne isler
ile uğraştığına bir göz atalım. bu merkezin görev tanımı (mission
statement) bölümünde şöyle deniliyor:

western policy center (bati politika merkezi) birleşik devletleri
jeo stratejik ilgisini ve batili değer ve kurumları, avrupa’nın
güneydoğusundan, doğu akdeniz'de güney balkanlarda ve etraf
bölgelerde araştırmalar yaparak, eğitim, politik, analiz ve toplum
programlaması yaparak ölümcül onem taşıyan politika, ekonomi, ve
güvenlik gibi konuları gündemde tutan washington merkezli bir diş
politika organizasyonudur.

bu merkez misyonunu söyle tanımlar:

*amerika’nın üst düzey yöneticilerinin, ordusunun, ve kongre
liderlerinin bölgedeki yabancı politika konularıyla angajmanını
sağlar.
*mevki kağıtlarını ve politika tavsiyelerini formüle eder.
*genel ve özel forumlar düzenler (politikacılara, hukukçulara,
askeri memurlara, yabancı memurlara...)bireyler, organizasyonlar ve
kuruluşlar arasında kişisel diyologlari düzeltir yoluna koyar.
* orijinal yazılar, sunumlar ve analizler, ülke raporları gibi ulusal
ve uluslararası okuyucusu olan yayınlar çıkarır.
*bölgedeki özel ilgi alanlarına sahip kişiler ve organizasyon ve
kuruluşlara birebir diyalog kurma sansı tanır.

bu merkez ayni zamanda amerikan diş politikasını şekillendirmede
önemli bir rol oynuyor, mesela yunanistan, türkiye, kıbrıs ve bati
balkanlardaki diş ve gizli politikayı analiz ediyor.

bati politika merkezi müdürü john sitilides, aralarında asli
aydintaşbaş'inda bulunduğu üç yeni tim üyesi için yaptığı konuşmada
söyle diyor: "basarili ve ileri derecede bilgili ve diş politika
konularında profesyonel olan bu arkadaşlarımızla ortak caba
gerektiren çalışmalarda bulunmak memnuniyet vericidir."
sitilides konuşmasının devamında ise şunları soyluyor:
"münhasıran ve müşterek olarak bay apostoluo, bayan aydıntaşbaş ve
yarbay williams, merkezimize muazzam bir bilgi, geniş bir yöresel
tecrübenin ve sarih, katıksız yorum ve bilgilendirme katkısında
bulunmak azmindedirler. bilahare, amerika ve avrupa’nın, doğu
akdeniz ve güney balkan politikaları üzerindeki kamu tartışmaları
seviyesininde yükselmesi sağlanacaktır.

bayan asli aydıntaşbaş, yöre uzmanı olup, türkiye’nin iç ve diş
politikası ile ortadoğu’daki rolü üzerinde irak ve irak'taki muhalif
akımlar üzerine çalışmaktadır. azerbaycan, kuzey irak, i̇srail,
mısır, ve doğu akdeniz'in çeşitli yerlerindeki savaş ve önemli
olayları muhabir olarak izlemiştir. türkiye’deki günlük yeni yüzyıl
gazetesinin muhabiri olarak özellikle kürt sorununu, siyasal
islam’ın yükselişini ve ortadoğu konularını izlemiştir. ayrıca,
türkiye’deki günlük radikal ve türk haber kanalı ntv için birleşmiş
milletler ve abd-türkiye ilişkilerini muhabir olarak izlemiştir.
bunun yani sıra eski binyıl gazetesinde köşe yazarı olarak
çalışmıştır.

amerikan bati politika merkezi kendilerine katılan yeni üyelerinin
maharetlerini böyle sıralarken asli'yida yere göğe sığdıramıyor.
maşallah uzman olmadığı konu ve de ülke yok. valla akilli kadın ne
kadar kritik konu varsa hepsinin uzmanı olduğunu yutturmuş
amerikalılara...

sözün özü, asli'nin amerika'da bulunmasının nedeni gazetecilik
değil bu kuruluş adına çalışan türkiye ve ortadoğu adına bilgi
toplayan kişi olmasıdır.

durum böyle olunca da insanin aklına turlu şeyler takılıyor.
amerika'da western policy center isimli kuruluşta tim elemanı olarak
çalışacaksın, oradan maaş alacaksın ve ortadoğu ülkelerine giderken
bir kimliğin olsun diye gazeteciliği kullanacaksın..
yaptığın işi kamufle etmek için de ergun babahan'in genel yayın
müdürü olarak başında bulunduğu sabah gazetesi'ni basamak yapacaksın.

bu arada asli'nin neden ve hangi kuruluş adına amerika'da
bulunduğunu ergun babahan herkesten çok daha iyi biliyor.
aslı’nın iraktaki kürt guruplarıyla ilginç ilişkileri var bunlarda n biride insan hakları maskesini kullanan davut bagistani

asli haberinde davut bagistani'yi şöyle tanımlıyor:

bagistani, pkk ve-barzani ve saddam arasındaki temasları sağlayan
kişi.

haberin devamında ise su cümleler yer alıyor:

reuters ajansı kendini insan hakları savunucusu olarak tanıtan
bagistani'yi abd arabulucusu diye tanımlarken, associated press'de
bagistani'yi bm insan hakları görevlisi olarak tanıttı. (asli,
bagistani için kullanılan bu iki sifatida kabul etmiyor) yani
asli'nin kendisini sabah gazetesi adına irak'a gitmiş gibi gösterip
aslında bati politika merkezinin tim elemanı olarak çalışması gibi..

bu arada asli, haberi bu iki büyük ajanstan aşirdiginida itiraf
ediyor ama yorumu kendisine ait.

allah için kadıncağızın hakkini yememek lazım.. çünkü gazetecilik
maskesi altında özel kuruluşlar adına karanlık isler çeviren biri
olarak, bu tur isleri anlamakta ve yorumlamakta herkesten herkesten
daha çok yeteneklidir. bu yeteneğini adına çalıştığı kuruluş
yetkilisi çok güzel açıklamış.

haberde bagistani'nin daha önce de pkk kampında esir turk
askerlerinin saliverilmeside ve pkk-abd arasında arabuluculuk
yaptığı, kuzey irak'taki çeşitli girişimleriyle tanındığı, bu
sebepten dolayida bölgede dokunulmazlık statüsü kazanmış karanlık
biri olduğu vurgulanıyor.

açıkçası ben burada bir karanlık durum görmüyorum. her ne sıfat
yakıştırılırsa yakıştırılsın bagistani'nin yaptıklarına bakılırsa
kabul edilir ya da edilmez isi belli. bulunduğu bölgede yetkili kişi
ya da kuruluşlar arasında arabuluculuk yapan biri. mesela gazeteciyim
demiyor.

ben kendisini hiç tanımıyorum ama uzun suredir bölgede buna benzer
girişimlerini gazetelerden okuyorum. gerçi asli, bagistani'yi iyi
tanır. kuzey irak'a gittiği dönemlerde defalarca kendisiyle görüşüp
bilgi almıştır. bu bilgilerin coğunuda adına çalıştığı kuruluşa
rapor olarak vermiştir.

acaba asli mensubu olduğu bati politika merkezi'nin adına irak’ın
eski savunma bakanı sultan haşim ahmet'i bulup amerikalılara
edemediğine mi hayıflanıyor?yoksa bagistani'nin kendisi aracılığı
ile amerikan askeri yetkilileri ile temasa geçmediği için maaş aldığı
kuruluştan fırça yemesinin sonucu olan kızgınlığından mi böyle bir
yorum yapıyor?
evet burada aslı aydıntaşbaşın gerçek kimliği ortaya çıkıyor gazetecilik kisvesi altında bir ci̇a ajanı olup washington hizmetinde bir cia kuruluşu olan
merkezli bati politika merkezinin elemanı olarak gazetecilik maskesi
altında çalışan karanlık bir kadındır türkiye’de medyada yıldızının parlaması karanlık ilişkileri sayesindedir..
yücel tanay
--spoiler--
bazen akp'yi, bazen pkk'yı öven islamokürdi amerikan gazetecisi.
bugünkü yazısında : " Sezgin Tanrıkulu, hem Kürt, hem liberal olduğundan, çifte kavrulmuş bir nefret objesi onlara göre " cümlesiyle s. tanrıkulu'nu " liberal " diye tanımlayarak bir taraflarımla gülmeme sebep olmuştur.
fatih altaylı'nın amerika'dan ithal ettiği sekreteri.
Mlliyet'in yasemin çongar'dan sonraki türk asıllı amerikan(!) yazar.

öyle bir boşluk ancak böyle doldurulabilir.

--spoiler--
Baklayı hemen ağzımdan çıkartayım: Ben temelde "Başkanlık" sistemine karşı değilim.
Ancak bir şartla, o da Tayyip Erdoğan için tasarlanmış bir sistem değil, gerçek demokrasinin işleyebileceği güçlü bir "denge ve fren" mekanizması olan bir başkanlık sisteminden söz ediyorsak.

Bunun için de "olmazsa olmazlara" şöyle bir göz atalım:
Seçim sisteminin tümüyle değişmesi; lider sultasının kalkması; yüzde 10 barajının tarih olması; Türkiye'nin tümü için yerel özerklik gelmesi; yerel parlamentoların işlevsel hale gelmesi; kendi valilerimizi seçme imkânı; anayasanın değişmesi; mutlak ifade ve örgütlenme özgürlüğü; sahiden bağımsız bir yargı ve Başkan’ı her anlamda ‘denetleyen, frenleyen, sorgulayan’ bir parlamento... Bir de tercihen bu yeni sisteme geçerken, sayıları yüz binleri bulan siyasi suçlulara yönelik bir "genel af"

Bunlar olacaksa, Başkanlık sistemi pekâlâ tartışılabilir. Ancak mevcut seçim sistemi, mevcut baraj, mevcut idari yapı içinde bir başkanlık sistemi olmaz, olamaz. Dünyada örneği yok. Başkanlık sisteminin bütün esprisi, güçlü lideri frenleyen güçlü bir "denetim ve denge" mekanizması olması (checks and balances). Bu yapı kurulmadan başkanlık, gerçekten çarlık ya da sultanlıktan farklı olmaz.
--spoiler--

başkanlık sistemi ile ilgili çok güzel bir girişten sonra cidden agzındaki bakla(!)yı çıkarıyor aslı hanım.şimdi burda noktalı virgül yapıp kısa bir analiz yapalım.

başkanlık sistemi, adı üstünde düzgün bir denetim ve denge halinde işe yarar. amerika'da salt iki parti (cumhuriyetci ve demokratlar) üzerinden bir denge halinde yayılan bir parlamento sistemi kuruludur. onlarca parti kurulup kapanmaz, kapatılmaz. parti homojen yapıda gibi görünse de iktidar kadar muhalefet unsuru taşır ve baskılanmaz. denge halindedir. dün kaybdersen; bugun, neden kaybettiğin hususunda açıklayıcı olamazsan yarın o koltukta seni oturtmazlar. ömrün sayılıdır.

amerikan sisteminde denetim üst noktadadır. vergi basta olmak üzer adalet sistemi karmaşık ve uzun mahkme surecleri yasatmaz.

tekrar başa donersek butun bunları içerdiği sürece sultanlık/çarlık haline düşmeden kararların çabuk alınmasını sağlayıp ivedilikle çözüme odaklanır.

kendi sistemimizde ise cumhurbaşkanı, devlet başkanı kabul edilir tarafsız ve denetleyici organ amacı taşır. taa ki 12 eylül'e kadar.

aslı hanım'da tüm bunları sokaktaki insanın dahi bildigini unutarak yıkama/yaglama cinsinden bir bilgilendirme ile vurucu hale getirmiş.

ama...

ama...

araya sağolsun tüm avrupanın ve amerikanın iyice süngümüzün düşmesi için devamlı öne sürdüğü; "Seçim sisteminin tümüyle değişmesi; lider sultasının kalkması; yüzde 10 barajının tarih olması; Türkiye'nin tümü için yerel özerklik gelmesi; yerel parlamentoların işlevsel hale gelmesi; kendi valilerimizi seçme imkânı" ekleyerek sahibinin sesini duyurmustur.

tesekkür ediyoruz kendisine. yüzde 10 indirilsin de görelim e... a.. her önüne gelen girsin parlalentoya. sonra da uzlasmaya calısalım. koalisyon uzerıne koalisyon kuralım. nedense hic amerika için yahut avrupa için bu dile getirilmez.ne de olsa sistem basarılı, dısarıdan mudahale istemiyor değil mi?
kendisine savaş çığırtkanı diyen insanlara kızan yazardır. ablacım madem alınacaksın sende savaş çığıtkanlığı yapma o zaman. bu ülkenin doğusunda bir sorun var ve 40.000 e yakın insan öldü 30 yılda. sen de biraz aklını başına topla da yok suriye katliam yapıyor, esad ile el sıkışmam falan diyeceğine içerideki sorunlara yönel. bize amerikan ağzı yapma...
ülkelerin prestijini savaşabilme kapasitesi ile ölçebilen bir beyin yapısına sahip.
kadının soyadındaki fazlalıkları ( hem aydın, hem taş hem de baş ) dışında herşeyi eksik.
ya bu kadının yazdıklarını okudukça yemin ediyorum ağlayasım geliyor. bugün yine yazmış arakan ne alaka? bütün enerjimizi suriye ye vermeliyiz diye. ulan ayıp ya. bütün enerjimizi doğuya verelim bak orada 3 haftadır resmen bir savaş var demiyor da suriye ye aktaralım diyor.

(bkz: edep yahu)
doğru makyaj yapıldığı zaman çok güzel görünen bir kadın. ha gazeteciymiş bir de ama ben pek o kısmıyla ilgilenmedim.
kurtleri seven bir yazar.
baransu gibi toroğlu kılıklı bir gazetecinin hışmına uğramıştır ki bu bile hayırlara vesiledir aslında.
gerçekleri yazmaktan korkan yazar. bir yazısında en olağan bir şeyi yazmak için bile sanki biri onu öldürecek gibi savunma yapmıştı yazısının başında ordan biliyorum.
resmen şunu yazmak için geldim ve gördüm ki yalnız değilmişim.

makyözü kim bilmiyorum ama uygun makyaj ile enfes çekici görünen, gülümsemesi güzel insandır.

he bir de gazeteciymiş, oralara dikkat veremedim. gerçekten makyajı süper. harbi süper.

zaten ufak yüz belirgin elmacıklar ,ufak çene kocaman göz filan bunlar güzel şeyler, mimikler de oldu mu tamamdır.

gazeteci diyorlar ancak bilmiyorum duymadım fazla.
görsel
helal olsun dediğim kişilerden biridir. Akif Beki gibi bir yalakayı her gün g.t etmekten zevk alır.
Cnn'de fikirleriyle ve gulusuyle beni cezbeden ve adını hemen öğrenmek istediğim hatundu. Öğrendik allaha şükür.
felaket itici bir kadın. şayet evliyse allah eşine sabır versin ki, zannımca bu bacımızın kocası cennetle müjdelenmiş bir ermiştir.
suratında yağ imalathanesi olduğuna kanaat getirdiğim yaratık. hiç mi yüzünü yıkamıyorsun be mübarek. sabahın köründe uykulu uykulu yatağından kalkıp direk kamera karşısına geçmiş gibi duruyor. patlıcan burnunu ve iğrenç gıdığını saymıyorum bile. tabi sözlük abazaları bunu dinler mi?
yeter ki nefes alsın modunda hayvan herif. vay efenim makyajı söyleymişte böyleymiş. bildiğin tipsiz karıyı afrodit eylediniz amk.

görsel
konuklarla yapmacık bir samimiyet içerisine giren itici bir gazeteci.
akşam gazetesinin genel yayın yönetmenini cnn'de an itibari ile köşe sıkıştırmış ağzına ağzına vurmaktadır.

tmsf'ye devredilen akşam gazetesinin neden bu kadar çizgisini değiştirdiğini, neden yazarlarının değiştirildiğini, neden bu kadar yandaş olduğunu, neden bugün mustafa sarıgül, aydın doğan, mustafa koç'un buluşması manşetli bugünkü akşam gazetesi manşetinin nasıl götten uydurma haberler olduğunu ispatla kalmamıştır adamcağızı şaplaklamadığı kalmıştır. helal olsun.