bugün

askerdeyim bir gün...

sıkıcı anılardır. ben gece onbaşısıydım 6 ay yattım. diğer 6 ay santralciydim yine yattım. şimdi ben böyle anlatınca dinleyen şahıs siktir ordan diyor içinden. ben ne yapim lan buydu askerlik benim için inanmazsan inanma.
Acemilik bittikten sonra jandarma il komutanligina geldim. Yaninda 3310 nokiam var. Giriste 2 astsubay bavulumu aradi bi de tasak gectiler benle. Ama salaklar bavulumdaki telefonu gormediler. Spor ayakkabinin icine koymus ve corapla da kapatmistim. Sarj aletini de ayakkabinin digerine koymustum. O telefonla cok maceralarim oldu askerde. Biri caldi, sonra teditle geri aldim , nobette az kalsin yuzbasiya yakalaniyordum falan.
tuncelideyiz kar tipi göz gözü görmüyor komutan dedi atla ben dedim atlamam atla atlama derken alıştık ee haliyle tabii... Artık helikopterden helikoptere atlarken şarjör değiştiriyordum.
Bir sabah takım komutanı yatak düzeni kontrolü için koğuşa gelir. Herkes yatağının başında beklesin der. Ve sırası ile fırçalamaya başlar. 'sikerim yatacağınız yatağı lan amcıklar birde asker olucaksınız' derken benim yanıma gelir. Benim yatağımı göstererek 'alın size örnek yatak hepiniz böyle yapacaksınız' der. Tabi ben böbürlendim haha.
Bir gün tecil işlemleri için askerlik şubesine gitmiştim. işlemlerin son günü geçmişti. Yakın arkadaşlarımdan çoğunu son gün geçtiği için askere aldılar. Ben de teslim olmaya gider gibi gittim ama komutanın bana söyledikleri beni dumura uğrattı:
senin tecil işlemlerini yeşilliler yaptı evlat.
Sonra tüfeği doğrulttum dur dedim.
bitmek tükenmek bilmeyen yalanlar silsilesi...
Şimdi f 16 dan f 16 ya atlarken şarjör değiştirmişliğim vardır desem inanmazsınız bu yüzden bu muabbete girmiyorum, evet ama bir zamanlar te ce askeriydik.
bir gün askerde komutan buz gibi ayazda indirdi bizi eğitim alanına. sonra kaybolursak yönümüzü nasıl bulabileceğimizi anlatmaya başladı. yön bulmada en ilkel yöntemleri anlatıyordu. sopa-güneş, güneş-saat, kutup yıldızları, karınca yuvaları, ağaç ve taşlardaki yosunlara bakarak, camilere bakarak yön bulmaktan bahsetmişti.

en sonunda anlattıkları bitince bize dönüp, başka bir yöntem aklına gelen var mı diye sordu. elimi kaldırıp, pusula var komutanım.... ve tabii bir de navigasyon var komutanım dedim. birden bütün bölük kahkaha atmaya başladı. komutan yavaş yavaş bana doğru gelmeye başladı. o anda, aha şimdi sıçtık... diye içimden geçirdim. adın ne senin asker? diye sordu bana. ismimi tekmil olarak sundum. sonra gerisini hatırlamıyorum.

şaka şaka... hiç beklemediğim bir tepki verdi komutan. aferin asker! diye bağırdı. ve cebinden android telefonunu cikarip, pusula uygulamasını açtı. (bkz: swh)
Potansiyel anı;
Vakıfbank gişesinde elimde bir miktar nakit ile beklemek.
Çık ulan bedelli.
Nerede o eski askerlikler azizim. Artık ne tsk eski disiplininde ne de insanlar askere gitmek için can atıyor. Artık güzel olmayan anılardır. Evet
Atış denetlemesinde birinci olmuştum, koşu denetlemesinde sonuncu oldum.

Ne güzel anı be.
Herkesin en az birkaç komutan dövdüğü anılardır.

Komutan görüp korkudan yanan sigarayı cebine atanlar başka ülkenin askeri miydi diye düşünüyor insan ister istemez.
bende çok olandır. zirve falan yaparsanız bir gün gelir anlatırım güleriz her birlitke birçoğu baya eğlenceli.
Askerliğini yapan her erkek kışlasının içinde ki anılarını anlatır. Lâkin benim askerlik anım kışlanın dışına aşmış durumda.
Nöbetlerde ben çok korkardım. Durumu komutanlara anlatmazdım. Çünkü biz cephane olmadan sadece silahla nöbet tutuyorduk.
Bir gün kazmayı aldım. Cephaneliğe doğru yürüdüm. Koca kapının yanında durdum. iki kiliti vardı bir vurdum kırdım. iki vurdum kırdım.
iki kilitte aynı yerden kırıldı.
Kapayı açamadım. Çok ağırdı. Anlamıştım zaten benim gücümde kuvvetimde biri açamazdı kapıyı, sonra nöbetçilere yakalandım. Komutanın yanına götürdüler. Yirmi otuz kişiden dayak yedim.
Ajan mısın oğlum sen diye bağırıyorlardı.
Neyse ki dayanıklıydımda birşey olmadı.
Böyle profesyonel kırmak mümkün değil dediler.
Bense geceleri korkuyorum. Saldırıya uğrayacaz diye! istediğim cephane ile nöbet tutmaktı.
garnizon komutanı tuğgenerali gecenin bir vakti gelince tabip binbaşı sanmıştım. gerisi malum zaten.
Akşam içtimada tlf araması yapıldığında ilk aranan kişi olurdum.
Sebebi bende var ise tüm bölükte vardır yok ise öyle geçiştirirlerdi.
Ve ben her aramada numune olarak başı çekerdim her aramada muhakkak yakalanırdım ceza ve dayak maalesef askerlik hayatımda hiç eksik olmadı.
2 arkadaşım tuvalette pembe tezkere alma çalışması yaptılar ve aldılar.
sene 2014. çekmişim takım elbiseyi girmişim kapıdan. ilk gün tabi. bir heyecan var anlatamam. içerisi çok kalabalık. görevli bir genç ordan dedi ki, çok sıra var, evrak kontrolü için sıramatikten sıra alın lütfen dedi. Tabii dedim. teşekkür ettim aldım sırayı. inanın o kalabalıkta 4 saat bekledim.

ardından benim sıram geldi, evrakları teslim ettim görevliye. 18.000 kredi ile mi nakit mi ödeme yapacaksınız dedi. Nakit dedim. Şrankk saydım paraları.

Buda böyle bir anımdır.
Bir gun yazicilar bize arama olacagi haberini verdi.ben de telefon var.tabi o zaman tum telefonlar akilsiz ve telefonlar yasak. Ben nobete telefonumu alir gece telefonla konusarak nobetimi bitirirdim.
Neyse, ben telefonu aldim. Bahcede kurumasi icin asili olan bir kamuflajin cebine koydum. Tabi arama yapan uzman cavuslar bulamadi. He he. Bu da bir animdir.
Akşam içtimada tlf araması yapıldığında ilk aranan kişi olurdum.
Sebebi bende var ise tüm bölükte vardır yok ise öyle geçiştirirlerdi.
Ve ben her aramada numune olarak başı çekerdim her aramada muhakkak yakalanırdım ceza ve dayak maalesef askerlik hayatımda hiç eksik olmadı.
polen alerjim var. bahar ayında başladı tabi. revirciye beni yaz yarın doktora gideyim dedim. o da boş yere gidip uğraşma ben de de alerji var kullandığım ilacı vereyim dedi. tamam dedim aldım ilacı, bir hafta düzenli kullandım ama ilaç hiç bir etki göstermedi. revirciye kızdım yazdırdım adımı o da aman dedi doktora söyleme sana ilaç verdiğimi, doktordan habersiz ilaç vermek yasak ceza vermesinler diye ağız eğdi. kıramadım tamam dedim. doktora gidince durumu anlattım ilacı da gösterdim. komutanım bu işe yaramadı başka bir ilaç yazın dedim. komutan ilacı aldı eline evirdi çevirdi bu ilacı sana kim verdi dedi. eczaneden aldım dedim. bu astım ilacı oğlum pahalı da ilaç eczacı bilmiyormuymuş işi diye kızdı. bizim mal revirci alerjik astımmış. kendi ilacından vermiş bana. bu da böyle bir anımdır.
arkadaşım izine geldiğinde maruz kaldığım anı çeşidi. yalan olmadığını bilsem dinlerdim. aynı şeyi ilk defa anlatıyormuş gibi 40 kere anlatması da cabası.
sevdiğim insanı değiştirdi, başka da bir anısı yok en azından benim için.