bugün

Antalyada hava meydan komutanliginda yaptım ben , nizamiye cavusuydum, cumartesi gece nobetteydim, pazar sabah askerler çarsi iznine cikartip nöbeti devredicem, o kadar uykusuzum ki, askerler çarşıya çıkarken üstleri aranır, ben de tam öyle yapiyorum, ama yüzlerine bakmiyorum sıradan geçiyorum, yine ararken elimi bı attım silah geldi. Kafayı bı kaldırdım ki nöbetçi yüzbaşı. Çavus belanı s.kerim dedi. Emredersin komutanim dedim. Ne isin var amk senin o sırada, kenarda dur işte.
Uzun zamandır kimsenin anlatmadığı anılardır.
Askerlik yapan yok mu artık?
Benim askerlik anılarım çok iyi değildi, bu yüzden unutmak istiyorum onları.
Yazarların Askerlik anılarıdır.
Bazen hafta sonları çarşı izninde otele gidip keyif yapardım ben. Askerlere % 50 indirim yapan bir otel vardı. Yarım günlük konaklama.
Sabah kahvaltıdan sonra cips, çikolata, ice tea falan alıp otele giderdim.
5-6 saatliğine de olsa ev ortamını yaşardım. Tatilde hissederdim kendimi.
Bornozla tv izlerdim. Laptop'ta vardı oda da.
Sonra bir dürüm söylerdim öğle yemeğinde. Akşam birliğe dönünce kısa bir uyum problemi yaşardım.
Böyle rutin bir anıdır.
sivas olaylarının seneyi devriyesinde ( 1994, 2 temmuz ) büyük olaylar bekleniyordu. ben amasya'da askerdim. emasya protokolü çerçevesinde hazır kıta bekliyorduk tugay olarak herhangi bir toplumsal olaya müdahale etmek üzere..allah tan beklendiği gibi vahim olaylar yaşanmadı. sağduyu galip geldi.
Bi noktadan sonra çok kafa yapıyor.

Biz de yaptık askerliği , tamam eskiden daha sıkıntılıydı falan ama yani bi insanın hayatında askerlik anılarından başka anlatacak anılarının olmamasına da üzülüyorum bi yandan o yüzden üstüne gitmeyin adamlar bi şey görmemiş normal.
izmir Yenifoça'da askerliğimin ilk haftası idi. Bir akşam lavaboda sakal traşı olmak için sıra beklerken iki tane doğulu arkadaş ortama düştü, tepkileri aynen şöyle idi; " baksana lan yerlere ayna koymuşlar." Evet anlaşılan yerdeki kalebodur ile ilk tanışmaları idi.
Askerliğimin bir kısmını Adıyaman Merkezde gazinoda garson olarak yaptım. Doğal olarak gömlek papyon falan takılıyorum o sıralar. Bir gün malum partinin Adıyaman bilmem ne başkanı olan bir kadın çıkageldi gazinoya. Yakışıklı bakar mısın diye yanına çağırdı sonra masadaki arkadaşlarına gösterdi beni. Bende efendi adam ayakları yapıyorum kimseye yan gözle bakmam işimi yaparım ciddiyetimi korurum. Kime benziyor bu asker diye sordu arkadaşlarına. Meğerse kızının ölen eşine benzetmiş beni hanımefendi. Mesleğimi yaşımı sordu. Her gelişinde iltifat ediyordu bana, kızı için düşünüyordu beni sanırım. Ama benim ne işim olur Sünni Siyasal islamcılarla! Kızını yakından tanımıştım ama o ayrıntılara girmek olmaz.
genelde abartılarak anlatılır.
Şüphesiz (bkz: atavratbravehearth) ın ilgi duyduğu bir başlıktır.
bu anı değil yalnız, rüya.
bir dostum vardı., "nedir bu askerlik yapanlardan çektiğimiz, susmak bilmiyorlar. hiç konuşmayacağım askerlikten... ve gerçekten askere gitti geldi ve hiç konuşmadı.
yakın zamanda benim de yaşayacağım anılardır. celpler ertelenmeseydi çoktan yaşayacaktım ama, neyse.
Acemi birliğinde bölüğümde tam 7 tane ramazan vardı.
Üst devremle gece 03:00 sıralarında Nöbet tutuyorduk bana, iki dakika müsaade et hanımla görüşeyim dedi
Bende tamam reis görüş dedim. Yalnız buraya gelecek baya Bi uzaklaşman lazım dedi. O kişi için bölükte cinlerle takılıyor falan demişlerdi. Koşarak bölüğe gittim kaçtım amk.
içinde hep üç harfli hikayeleri de vardır. Daha doğuda görev yapan, özel harekatta olanların falan.
Bakınız %90'nı palavradır. Arkadaşıma ben ''askerde tanktan tanka atlarken şarjör değiştiriyordum'' demiş adamım. Yani bu palavları 2 saat ballandıra ballandıra anlatmaya gerek yok.
Bitmek bilmeyen anılardır. Anlatanlara sesleniyorum lütfen karşıdaki kişiyi bunaltmayın. iki saat askerlik anısı mı anlatılır? Anlatan gördüm.
Askerliği yarılamışım izne gidip geldim, baktım ertesi güne nöbetçi çavuşluk(kolluk) yazmışlar. Neyse günü sağ sağlim atlatıyoruz, akşam yat içtimasını da sıkıntısız verdik, silahları saymak için silahlığa geçtim komutanı bekliyorum. Şunları komutan gelmeden bi sayım dedim belki birisi girip silahları falan çalmıştır ehehehehhe diye içimden makara yapıyorum. Saydım 31 çıkıyor, hahhaha gülüyorum falan ulan eksik sayılırda 3 tane mi eksik sayılır benimnickimyirmibesharfli diyorum içimden. Tekrar sayıyorum yine 31 çıkıyor, hadi oğullarım beni mahçup etmeyin dercesine her birine dokunarak, hissederek sayıyorum belki silah görünmez falan olmuştur elim çarpar diye ama hâla 31 çıkıyor. yüzümdeki aptal gülümseme yerini yavaş yavaş korkuya ve göt seğirmesine bıraktı. içimden hemen kendimi aklama çabalarına başladım, Silahların başında da ben bekleyemem ya, hem buranın nöbetçisi var, e kapılar da kilitliydi kim çalabilir lan bu aq silahlarını diye içimde hararetli bi tartışma yaşıyorum. Nizamiyeden girerken bir kaç tavsiye üzerine beynimi kavanoza koyduğumdan dolayı silahların hâla çalındığını düşünüyordum. ta ki o sihirli cümle beynimde yankılanana kadar. Kim çalabilir, kim çalabilir, çalabilir, çalmak. Evet bulmuştum askerde çalınma diye bir şey yoktu. Olsa olsa yer değiştirmiştir. Elimdeki içtima kağıdına bi baktım mevcut 31 silah, gayri(bakım) 3 silah. Evet işte bulmuştum, silahlarında insanlar gibi bakıma ihtiyacı vardır, onlarda arada bir kaçamak yapabilirdi, o güne kadar sadece 1 kere baktığım silah mevcudu kısmına 2. Kere bakmıştım ve her şey açıklığa kavuşmuştu. o aptal gülümseme, yüzümdeki yerini tekrardan yavaş yavaş almaya başlamıştı.
Tuvaletten gelen imdat çağrıları üzerine tuvalette birinin sıkıştığını anlayıp koşarak kurtarmaya giderken küfredip mk. böyle kapının bu kaçıncı lan s.kerim böyle ikmal astsubayı dememin üzerine içerde mahsur kalan kişinin, sen kapıyı aç bak bakayım kim kimi s.kiyor demesi üzerine içerdekinin ikmal astsubayımız olduğunu anlayıp kapıyı açmadan tabana kuvvet kaçmıştım.
CeZa nöbeti sutan bir askeri yüzbaşı görür. Önce üstünü başını düzeltir askerin, duruşunu sabitler. Akabinde kamuflajında bir yırtık görür ve başlar askeri tekme tokat dövmeye.

“Ulan biz bunları daha yeni vermedik mi, hemen yırtmışsınız, devletin malına neden düzgün bakmıyorsun şerefsiz” der. Dövmeye devam ederek.

Gariban asker kafasını bile kaldıramadan “komutanım ben daha buraya yeni geldim, bunlar acemi birliği elbiselerim, henüz bu birlikte bana yeni kamuflaj verilmedi” der.

işte burada beyin yakan cevap gelir.

“Ulan şerefsiz yenisini versek sanki yırtmayacak mısın” diyen yüzbaşı dayağa devam eder.
genellikle uydurma olan anılardır.

lakin benim anlatacaklarım %100 yaşandı.

1. ben karikatüristim, profesyonel olarak bu işi yapıyorum, askerde de malum, herkesin mesleğine göre bir iş verme olayı var. komutan bir gün çağırdı beni. bölük garajlarının duvarları askeri kamuflaj renklerine boyanacak. komutanım ben karikatürcüyüm anlamam bu işten dediysem de "bana ne lan, git o zaman adam topla bölükten onlara yaptır" dedi. kısa dönem çavuş olduğum için, uzun dönemlere laf geçirebilecek miyiz diye düşüne düşüne bölüğe gittim. beyler garaj boyama işi var, adam lazım dedim.

hacı görücen nasıl yalvarıyor ibineler, "abi ben ben abi ben" diye. sonuçta zor bir şey değil, yeşil, haki renk, kahverengi ve siyah parça parça boyama yapılacak. yapabilecek zekaya sahip 5 kişiyi seçtim. bir yandan da ulan bu kadar sikik bir işe niye can atıyor bunlar diye düşünüyorum...

sonra anladım... meğer yağlı boya inceltmek için tiner de gelmiş, bu ibineler de tiner çekmek için bana yalvarıyorlarmış. tiner çeke çeke kafalar güzel bir şekilde boyamayı yapıp bitirdi ama adamlar. komutan kontrol etti, aferin lan dedi gitti. elemanları koğuşa zor taşıdık.

2. bu ilk mesleklere göre iş verme esnasında, makine mühendisi bir arkadaş vardı, "abi beni kesin tankçı filan yapacaklar" diye gereksiz bir artistik havaya girmişti. komutan bunu fotokopi makinesi sorumlusu yaptı. "o da makine amuna goyyim!" diye üzerine bir de taşşak geçti komutan çocukla.

3. kenan imirzalıoğlu asker arkadaşımdır. edirne'de beraber yaptık askerlik. bir gün gazinoda tv izliyoruz. kenan imirzalıoğlu da girişte diğer erlerle muhabbet ediyor. tv'de magazin programı, son ses şu anons: "Kenan imirzalıoğlu askerde iken sevgilisi onu aldattı mı? Az sonra!"

lan dedim değiştirin adam duyar muyar ayıp olur. normal biri olsa "ooo yenge çakmış boynuzu heheh" diye taşak geçerler, söz konusu kenan imirzalıoğlu olunca hemen kanal değişti. iki asker hemen kenan imirzalıoğlu'nu "abi gelsene şöyle foto çekinek" diye uzaklaştırdı gazinonun önünden. vay aq hassasiyete bak.

4. edirne'de bizim bölükte "ilhan" diye akli dengesi bozuk bir eleman vardı. bir gün nöbette, nöbet yerine sıçmış. ilhan'a Rdm yazdılar, yani askeri psikolog gibi bir şey. ilhan teste girecek, gerçekten akli dengesinin bozuk olduğu tespit edilirse direkt terhis edilecek. ama elemanın ciddi ciddi akli dengesi bozuk, bildiğin deli. bunu götürdüler rdm'ye. doktorlar buna cumhurbaşkanı kim, başbakan kim, ülkeyi kim kurdu gibi sorular sormuşlar. hepsini bilmiş, "akli dengesi bozuk değil" diye rapor verdiler. adam askerliği 15 ay kah nöbet yerlerine sıçarak, kah garajdaki kamyonların kasasında uyuyakalarak filan bitirdi askerliği.

valla he rgün ayrı vukuat olurdu ama aklımda kala kala bunlar kalmış. 5 ay sonuçta göz açıp kapayana kadar geçiyor.
Havaların çok soğuk olması, su borularının, kamyonların mazot depolarının, nizamiye kapılarının, araç kapılarının, şanzımanların, kahvaltıdaki reçel, yağ gibi şeylerin hep soğuktan donması. Hatta artık en uç noktada gece nöbetlerinde silahların da donması, sınır hattında kurma kolunun çekilememesi, askerlerin mecburen süngü takarak nöbet tutması.

Soğukla mücadelede tüm stratejilerin iflas etmesi, su borularına sarılan keçeler, mekanik aksamlara Arap yağı bol bulmuş hesabı katman katman sürülen gresslerin, dökülen antifirizlerin Vız gelmesi tırıs gitmesi.

Favori hitap şekli alayınızı sikerim lan olan Albayın artık kafayı kıracak hale gelmesi, tv’den, internetten, teletextten her daim hava durumunu kontrol etmesi, bilimsel bir çözüm bulamayınca kodumun yerinde imam mimam yok mu lan diye alternatif çözüm arayışına bile girmesi.

Böyle kaotik bir ortamda deposu donan araçlar için ısıtmayı teklif etmem. Albayın varsa öyle cayır cayır yanan bir gavur amı getir bizde skek la demesi. Yok komutanım o şekil değil tenekenin içinde kömür yakıp ısıtalım, bizim köyde kışın marş basmayan transitleri hep öyle çalıştırırlar diyince albayın da aklına yatması. Tüm boş tenekeleri yarım boy kestirip Cemil cümle tekerli paletli takımından araçların altında ateş yakmak ve işe yaraması.
bakıyorumda hiç aksiyon yaşayan yok, 2 elinde tabanca ateş ederek koşanlar filan. er standartlarımız bayağı bir düşük anlaşılan.
arkadaş eğitimde konuşmuştu, komutan bunu tepe gibi biyer vardı oraya çıkarttı. çocuk bir saat; ben bir malım gelin beni alın diye bağırdı.
güncel Önemli Başlıklar