bugün

hayırlı bacılar arkadaşlar...

biz ne dedik zamanında; salonun kapısını asla sökmeyin eşiğe kemer yapacağım diye, sökmeyin ki evden çıkmadan önce bacınızın ayak bileklerini salondaki masanın ayağına zincirledikten sonra, salon kapısını da üzerine kitleyebilin. sonra bir de daire kapısını altlı üstlü kitledikten sonra gönül rahatlığıyla gezmelere gidebilin...

hani yine 'ne bacılar gördüm zaten yoktular' edebiyatı yapmak istemiyorum ama hayatın gerçeklerini hep kanepenizin altına süpürdünüz. ben söyledikçe, ben uyardıkça birikti o tozlar orada, bir gün misafirin teki fark edecek ve kepaze olacaksınız cümle aleme.. anlattıklarım sert bir rüzgar olup dip bucak giremedi odalarınızın duvar diplerine. pişman olacak gene sizsiniz ve şimdi;

yıllar yılı en güzel vitaminli mamalarla sağlıklı beslensin diyerek ellerinizle beslediğiniz, el bebek gül bebek üzerine titreyip en güzel okullarda okusun diye ekstra mesailer yapıp patrondan her allah'ın günü fırça yediğiniz, iş yerindeki tacizci sedat tarafından gece mesailerinde g.tünüzü ekmeğimden olmayayım diye mecburen ellettiğiniz, helal süt emmek dışında ömür boyu başka bir şey emmemesi için yurt dışından kargoyla özel takip dinleme cihazları getirtip elbiselerinin yakalarına çengelli iğneyle tutturduğunuz, duş alırken falan banyonun kapı deliğinden sırf onun iyiliği için dikizleyip sağında solunda yani sağında solunda derken g.tünde falan böyle şaplak izi var mı diye kontrol ettiğiniz, ve bu güven ortamında geçen yıllar boyunca her daim size sadakatle bağlı olduğunu sandığınız bacınızın; tesadüfen gittiğiniz samimi bir arkadaşınızın evinde bilgisayardan stopstream.tv'yi açıp bursa - galatasaray maçını izlerken, mutfağa içecek koymaya gittiğinde "du şu piçin dosyalarına bi bakim" diyerek heyecanlı heyecanlı karıştırırken, allah'ın hikmeti vesilesiyle pat diye threesome amateur my sister videolarını bulmak ve oracıkta inme inip ömür boyu sakat kalmaktır...

takke korusun yaa ne kötü bir şey.. şahsen böyle bir hadiseyi rüyamda tecrübe etsem uyanamazdım o rüyadan. bir 10 dakika daha ekstra zaman isteyip bacıma ve arkadaşıma 10 dakikalık türlü işkenceler yaptıktan ve rüya vesilesiyle o zevki tattıktan sonra uyanmamam için allah'a yalvarırdım...

yıllar evvel benim eski okuldan bir arkadaşım hem de mahalleden komşum olan rasim'in başına gelmişti buna benzer acı bir hadise...

arkadaş işinde gücünde, babaları yıllar evvel vefat etmiş, annesi ve kız kardeşiyle standart bir hayat yaşayan efendi çocuktu. anlattığım gibi kız kardeşine pür dikkat sahip çıkan, yazın akşamları 7'den sonra, kışın ise hava daha erken karardığı için 6'dan sonra dışarıya salmayan, bakkala bile göndermeyen biriydi. birkaç defa evlerine akşam yemeğine gittiğimde kız kardeşine iş atmıştım ama karşılık alamayınca iftira atıp rasim'e "bacına sahip çık hareketleri hiç hoş değil" diyerek evde infial yaratmıştım. esasında bu yaptığım orospuluk beni vicdan azabından öldürdüğü gibi, hem de ona saygı duymamı sağlamıştı. sonuç olarak iftira attım, feci bir dayak yemesini sağladım ama temiz olduğunu bildiğim için içim de rahattı...

velhasılı, her şey birkaç sene önceki üniversite kayıtları zamanlarında koptu. rasim bacısını üniversiteye katiyyen yollamak istemiyor, dizini kırıp evinde otur diyerek onu dünyanın ve istanbul'un pisliğinin hiddetinden korumak istiyordu. kahvede falan özel olarak defalarca konuştuğumuz bu hadisede ben her seferinde rasim'e gaz veriyor, kesinlikle üniversiteye yollamaması hususunda aklına hafiften böyle dipleri tam ısırılmamış karpuz kabukları düşürüyordum.

nasıl olduysa yakın akrabalarından birisi oturup uzun uzadıya konuşmuş bunlarla, rasim'in aklını çelmiş. ben de tam o saatlerde teftişe çıktığım için salon ışıklarının yandığını, içeride bir hareketlilik olduğunu fark edince koşa koşa apartmanlarına girip kapılarını dinledim:

rasim: olmaz diyorum hala olmaz yaa, bu kız üniversiteye falan gi de mez o kadar!!

hala: rasimcim bak evladım yanlış yapıyorsunuz, aysel sen bi şey söyle bari bu çocuğun okuması lazım. bu zamanda okumayana gelecek yok, ekmek yok.. yapmayın etmeyin ya..

aysel teyze: beni konuşturmuyor ki baksana, ben ne diyebilirim ki kendi kararları..

rasim: neyse hala bu konuyu kapatalım, kız git sende çay koy dikilme, boşa hayal kurma!

bacı: üğhühühüh abi senden nefret ediyorum yaaa üühhğhühü!!!

rasim: yürü lan açık olsun benimkisi..

hala: bak rasim, abim öleli çok oldu, siz böyle hayatta bir başınıza kaldınız. sen bu hayatta ne için çalıştın, kız kardeşin iyi, kültürlü, bilgili bir insan olup, herkese kız kardeşinden gururla bahsedebilmen için, belki ileride güzel bir yuva kurup aile sahibi olabilmesi için..

rasim: yaa öyle tabi hala ama bu olay başka. onca masrafımız var zaten, e bütün üniversiteler de karşı tarafta hep. bunun yolu var, masrafı var, e bu da genç kız gezer tozar oralarda daha kötü olur her şey..

hala: bak rasim, size hala sözü; bu kızın okula gitmesine, adam gibi okuyup başarılı olmasına izin ver, bütün okul masrafları benden. söz diyorum bak büyük sözü..

rasim: ...

bacı: hala süpersin yaaaaaa.. abi hadi nolursun kırma bizi izin ver okula gideyim, sana layık bir kız kardeş olayım..

rasim: peki ulan tamam tamam tamam peki... ne diyim size gene kandırdınız beni.. ver şu çayı..

derhal bu işe bi el atmalıydım.. rasim'in aklına girip kız kardeşini üniversiteye kaydetmek hususunda kandırmışlardı. şehirde, ülkede yaşanan onca olay, onca pislik varken, üniversite ortamlarının hali içler acısıyken, bu kız üniversiteye falan gitmemeliydi...

hemen apartmanın ara katındaki pencereden fiyuvvv diye aşağı atladıktan sonra eve doğru gidip ertesi günü bekledim. amacım mahalledeki kahvede rasim'i bekleyip, bu konu hakkında ağzından laf aldıktan sonra hani dün kapıyı dinlerken duyduğum şeylerden haberim yokmuş gibi ama kendisinin söylemesini sağlayarak onun aklına girmekti. kahveye gideli daha yarım saat olmamıştı ki rasim girdi içeri:

rasim: selamün aleyküm beyler..

aleykümselaaaaaam...

etu: rasim'im hoş geldin gel otur şöyle iki laflayalım.

rasim: geldim... napıyon kardeş ne var ne yok?

etu: napiyim ya canım sıkkın, dün bayağı moralim bozuldu..

rasim: yapma ya hayırdır inşallah anlat etu ??

etu: ya dün kanalları gezerken bi habere rastladım, off nasıl anlatsam böyle üniversite öğrencisi kıza 46 kişi tecavüz etmiş, hem de kızın ruhu bile duymamış bayıltıp tecavüz etmişler. kız ölümden zor kurtulmuş.. offf nası moralim sıfırlandı var ya anlatamam yaaa..

rasim: hasktir ne diyosun ya, orospu cocukları işte memlekette orospuluk parayla değil ya.. vay anasını yaa 46 kişi hem de heee. yuh be..

etu: yaa hiç sorma akoyim tam 46 kişi lan az buz değil. düşünsene 46 kişi sırayla sana yaslıyo arkadan off ne kötü dimi?

rasim: lan sus akoyim manyak mısın.. off aslında var ya benim de canım sıkkın ha.

etu: (dinkkkkk) yapma yaa allah allah anlat bakalım?

rasim: yaa dün bizim büyük hala geldi, hani rahmetli pederin ablası tanırsın.. neyse işte tam otururken pat diye üniversite muhabbetini açtı. galiba bizim fatoş bahsetmiş buna daha önceden belli yani. masraflarını falan ben ödicem deyince ne bilim, hem sadece o değil, hani fatoş okusun isterim ben de elbette..

etu: eee? sonuç?

rasim: eesi işte kabul ettim napim.. kız okusun ya baya üzüldü biliyor musun etu? baya çöktü son günlerde, dayanamadım. hem masraflarını da halası karşılayacak. arada sırada da gider gelirim okuluna göz kulak olurum yani bu şekilde idare ederiz.

etu: ulan senin ben kafana sıçim safoş.. lan ülkenin halini bilioz. abazlar dört bi yanda elleri sikinde kol geziyo. üniversitelerin hali içler acısı, tecavüzden biri kalkıyo biri oturuyo sen hala izin vermişsin kardeşine. yuh akoyim be yuh sana.

rasim: lan bi dakka ne alakası var. genel konuşma. bi olay olduysa illa bizim de başımıza gelicek diye bi şey çıkmaz ortaya. ayrıca o bahsettiğin kızlar da kuyruk sallamasa elaleme böyle olaylar da yaşanmaz yani kimse kusura bakmasın..

etu: ahh kardeşim ahh sen uyu sen uyu, ne diyim ben sana. allah hayırlısını nasip etsin hepimize.. neyse ben kalkıyorum, sen yine de unutma bu söylediklerimi, hadi görüşürüz aysel teyzeyle fatoş'a selam söyle..

rasim: tamam hacı görüşürüz, ama yanlış düşünüyosun yani onu bil. neyse baş üstüne hadi eyvallah..

aradan aylar geçmişti... fatoş beyazıt'ta istanbul üniversitesi'ne kaydını yaptırmış, abisi işine gücüne devam etmekte, aysel teyze evine dikiş nakış yapmakta, ve günler böyle geçmekteydi.. bir gün mahalleden köşeyi dönüp bizim apartmana doğru ilerlerken, arabanın birinden fatoş'un indiğini gördüm. hemen koştum yanlarına sormak için ama yetişememiştim.

o akşam telefonla rasim'i arayıp, böyle böyle bi durum var diyerek kahveye çağırdım. o da kahveye geleyim de yani endişelenecek bir durum yok, onların okulda okuyan bi çocuk tanıştık biz, fatoş'a göz kulak oluyor, hem de bizim memleketlimiz dedi.. ben de işin detayını merak ettiğim için hadi çabuk gel diyerek kapattım telefonu...

baktım rasim iki tane tombik yaptırmış, geldi kahveye:

etu: oo hele şükür geldin mi? onlar ne la?

rasim: tombik döner yaptırdım ya yeriz, acımdan ölücem.

etu: hee iyi yapmışsın, gel gel ya şu olayı çok merak ettim anlat hemen çatlıcam..

rasim: ya öle anlatılıcak bişe yok. ben bu bizim fatoş'u kayıt ettirmeye götürdüğüm zaman, çocuğun biri oralarda bize çok yardımcı olmuştu. okan adı. bizim hemşehriymiş meğerse. öyleydi böyleydi derken, ben de birkaç defa fatoş'u almaya falan gittiğimde karşılaştık hep, çok saygılı bi çocuk...

etu: ee? sonra?

rasim: işte muhabbeti ilerlettikten sonra ben de dedim fatoş sana emanet. okulda yamuk yumuk adamları yanına sokma, aklını çelmesinler dedim. o da hay hay abi ne demek diye emaneti kabul etti. o günden beri de zaten allah'a şukur -muckkk tak tak- keyfimiz huzurumuz yerinde..

etu: allah allah ilginç yaa.. okan hee... sizin köyden mi bu nerden?

rasim: yok merkezdenmiş bu, ama bizim köyde de amcaları falan oturuyormuş. iyi çocuk yaa valla ailesine helal olsun iyi yetiştirmişler..

etu: ehh iyi bari ya sevindim valla. kısmet işte, bak o kadar şey konuştuk ama boşa konuşmuşuz iyi bari. gerçi sen yine de dikkatli ol rasim. bak sonra pişman olma. memleketi biliyosun. şeytan bile melekti, sonradan şeytan oldu bunu unutma yani..

rasim: tamma olm uzatma işte yaa her şey yolunda dioz gene aynı muhabbete girme..

etu: neyse neyse tamam, bitirek şunları.. turşu mu koydurdun akoyim ya off, al turşuları sen ye.

rasim: koymuş işte amk evladı o kadar söyledim koyma diye. neyse ye işte..

o akşam benim yediğim rasim'in elinden yalnızca ufak bir tombikti; ama rasim, aylardır bacısının elinden ihanet tombiklerini yiyordu ancak haberi yoktu... o elim hadisenin vuku bulduğu geceyi hala unutamam. bir abinin pişmanlığı, öfkesi ve çaresizliği; bir kız kardeşin alnındaki kara leke ve yerleri kirleten kanı.. bir abinin kardeşine kıydığı geceydi o gece. bir güzel hayalin daha kalemle üzerine çizik atıldığı geceydi o gece. ve bir taze hayatın daha son bulduğu geceydi o gece...

yatsı namazını kılmış eve dönüyordum. o dönemlerde salih daha yavru olduğu için buluğ çağına girmemişti o gelmiyordu benimle. daha mahalleye girmeden 2 el silah sesi duydum, koştum...

rasim kafayı yemiş bir vaziyette etrafa küfürler savuruyor, yerde az evvel öldürdüğü bacısı fatoş'un cesedine art arda tekmeler atıyordu. aysel teyze apartmanın önünde bayılmış, komşular onu sakinleştirmeye çalışırken, aynı zamanda da mahallenin büyükleri rasim'i sakinleştirip elinden silahı almak için korkuyla karışık büyük çaba sarf ediyordu.

biraz rasim'e doğru yaklaştıktan sonra bağırdım:

etu: rasim kardeşimmmm, yapma bırak yeter. bak çoluk cocuk var mahallede onlara bi zarar gelicek değer miydi be kardeşim? değer miydi kardeşini öldürmeye noldu da böyle oldu daha geçen hafta beraberdik, şimdi ne oldu da böyle oldu?

rasim: sen söylemiştin kardeşim, söylemiştin seeeen. seni dinlemedim eşşşeeekk kafaaaam. niye yazdırdım o lanet okula, nerden girdiler benim aklımaaa...

etu: sakin ol rasim sakin ol!! olan oldu artık bana ver o silahı, birazdan polis gelir, bi taşkınlık yapma teslim ol kardeşim. kanundan kaçılmaz, kaçamazsın. olan oldu... sabretmekten başka bi çaremiz yok artık..

rasim: üğğğhğhühühühühühühühh allah kahretsiiiiiiin, lanet olsuuuuun!

etu: tamam kardeşim tamam sakin ol tamam tamam, geçti, olan oldu ver o silahı..

silahı elinden alıp boynuna sarıldım... hiçbir şeyden haberim yoktu, ne olmuştu da böyle aniden rezalet bir olay vuku bulmuştu anlamıyordum ama işin özü belliydi... sıkıca sarıldım dostuma, rasim'i öyle bir sıktım ki ona kuvvet verdim. sabret dedim, olan oldu boşver... belli ki büyük bir olay olmuş dedim. hiç konuşmuyordu ağlıyordu...

rasim'i kendi ellerimle kardeşinin kadir inanır'ın eline bizzat kelepçeleri taktığı gibi koluna girip teslim ettim. rasim hıçkırmaya devam ediyordu yerdeki üzerinde gazete kağıdı örtülü cesede... mahalleli acır gözlerle olanı biteni izliyor, kimisi de balkonda çayını çekirdeğini çitleyip "noluyo orda yeaa" bakışlarıyla etrafı seyrediyordu...

ben hala olan bitenden habersiz rasim'in duruşmasına gittim. tabii ondan evvel de önce fatoş'u defnettik. aysel teyze bitaptı. bir gecede iki evladını kaybetmişti kadıncağız. birini kara toprağa, birini kara zindanlara... tahrik ve namus unsurları göz önünde bulundurularak, buna ek mahkemedeki iyi halinden 36 sene vermişlerdi garip rasim'e. büyük ihtimalle dışarı çıkmaya ömrü yetmeyecekti, ama hiç fark ettirmedik, helalleşmedik bile. "yakında görüşürüz" dedim tebessüm ederek. o da güldü, hiç konuşmadık başka... gözlerindeki o ifade öyle bir ifadeydi ki "keşke seni dinleseydim" bakışıydı. ben de kafamı hafiften sallayarak "eee naparsın kader işte" ifadesiyle ona karşılık veriyordum. bazen söze gerek yoktu, bazen konuşmak yersizdi, sadece bakışlar da yetiyordu...

garip rasim'i mahpusa uğurladıktan sonra nedir ne değildir diye olayı öğrenmek üzere aysel teyze'ye gittim, hem bir hal hatır sorarım, hem de bir ihtiyacı var mı diye elini öperim düşüncesiyle...

kapıyı çaldım, açtı:

etu: selamün aleyküm aysel anne napıyosun el öpmeye geldim

aysel teyze: aleyküm selam evladım gel buyur geç ne iyi ettin..

etu: yaa çok canım sıkkın be aysel anne.. şu olaydan sonra kendimi toparlayamadım... ne oldu hala bilmiyorum..

aysel teyze: ahhh ahhh evladım ne sen sor ne ben söliyim boşver, ben içime gömdüm, sen de göm..

etu: ya olmaz öyle bi yardımım dokunur belki, ölen ölmüş bu saatten sonra rasim'e ve sana bi faydamız dokunsun..

aysel teyze: şimdi... bu okan'ı anlatmıştır sana rasim... rahmetli fatoş'un okulundan bi çocuktu. güya bizim hemşehrimiz diye kandırmış rasim'i...

etu: hadii canım??? ee sonra?

aysel teyze: meğerse aylarca fatoş'un uygunsuz görüntülerini çekip orada burada gösteriyormuş millete. evimize kadar gelmişti, kaç defa yemeğimizi yedi. işte çiğ süt emmiş demek ki namussuz.

etu: la havle ve la kuvette... yapma yaa aysel anne ciddi misin sen!!

aysel teyze: hiç sorma evladım kalbim sıkışıyor..

etu: anlat allah adı verdim başka noldu?

aysel teyze: bigün işte bu okan, rasim'i eve davet etmiş. öyle işte muhabbet etmeye falan. sonra evin içerisinde okan'ın hareketlerinden şüphelenmiş. sonra işte anlattığı kadarıyla, galiba bu okan iki kadeh bişeyler içelim abi deyip bilgisayarından müzik falan açmış. o arada içki almak üzere bakkala inince, rasim allah'ın işi işte, öylesine bilgisayara bakarken dosyaların birinde enteresan karanlıkta pek gözükmeyen vidyolara rastlamış. merak edip açmış, bir de ne görsün. offffff allah'ım sen sabır ver ühühğhğhhüh.. ah fatoş ahh kızım nası yaparsın üğhğhüğhğhüüüh

etu: haddddi canıımm..... neyse sakin ol aysel teyze.. tamam sakin ol... sakin sakin anlat.. sonra ne olmuş ne vidyosuymuş?

aysel teyze: anla işte be evladım yarama tuz basma, fatoş'la uygunsuz vidyolarını çekmiş hep namussuz sütü bozuk. meğerse o üniversitede hep yaparmış bu böyle şeyleri.

etu: eee bu çocuğu niye vurmadı rasim? niye bacısından evvel bu namussuzu temizlemedi..

aysel teyze: çocuk yokmuş ortalarda bulamamış ki..

etu: ahh rasim ahhh.. bana da hiçbir şey anlatmadı. ah garibim, demek utandı benden... ahh be kahpe dünya...

bir annenin yüzündeki o çaresizliği görmek, bir abinin dört duvar arasındaki o acziyetini gözümün önüne getirmek beni ancak bu kadar kederden öldürebilirdi. toprağın altında aslında suçu yokmuş gibi gözüken ama keyfi eğlenceler uğruna üniversite bahaneleriyle büyüklerinin sözlerini ve yaşanan onca tecrübeyi hiçe sayan bir kurban ve onunla birlikte ortalıklarda gözükmeyen binlerce iblis arasından bir şeytan...

ne yazık ki yine tahmin ettiğim şey olmuştu... yıllarca üzerine titreyip, el bebek gül bebek büyütülen, en güzel şartlarda yetişsin diye hiçbir fedakarlıktan kaçınılmayan bacılardan biri daha dünya sahnesinden yok olmuştu. kefenin cebi yok ki namusunu yanında götüresin zihniyetli kız kardeşlerden biri daha kahpece anılıyordu şimdi...

aslında benim gözümde hepsi haksızdı onların. bu dünyaya milyonlarca senede kaç tane namussuz bacı geldiyse hepsi zaten helak edilesi canlılardı. olmuşlardı da. bütün bacılar ve onların abileri, ve onların babaları, ve onların anneleri, ve onların aile büyükleri... hepsi haksızdı...

ve bundan sonra gelecek olanlar, tüm yaşanacak olanlar, herkes haksızdır. çünkü ben; evden çıkmadan ayak bileklerinden salondaki masanın ayağına zincirleyin, salon kapısını üzerine kitleyip, pencerelere yuhatu her şey 1 milyoncuda satılan pimapen alarmlarından takıp, daire kapısında altlı üstlü kitleyin dediğim zaman kimse itibar etmedi bana. çünkü ben; gerekirse hiç günahı olmamış olsa bile iyice dövün ki, testiyi kırmamaları gerektiğini bilsinler dediğim zaman inanmadınız bana...

şimdi bana inanmayan herkesi bacılarıyla baş başa bırakıyorum. artık kendi günahlarınızı kendiniz temizleyin, ben belki yine gelirim...

http://www.youtube.com/watch?v=0xfMQS62GVU&feature=player_detailpage#t=1
okuma, okutturma kampanyasını başlattıran eylem. amk herif ne kadar içerlendiyse.

not: beklenen swf geldi ahahahahah.

Aylar sonrası editi: 1. Entry uçmuş.
sayfada aşağı inene kadar uğraştırmıştır.
(bkz: güzelmiş kardeşim)
okumadım.
kısacası büyük sabırla okudum.
sonuç olarak ilk satırlardan itibaren insanları manüpile etmek olduğunu anladım ve sonuna kadar okudum.
uzun zamandır üniversiteye giden kızların bu şekilde olacağını defaatlerce yazan yazarların söylemidir.
gerçekte böyle bir şey yoktur.
sadece kızların, bayanların cahil kalarak onları daha rahat ezmek peşinde olan insanların olayı hikayelendirmesidir.

sen kız çocuğunu okula gönderme arkandan sana küfür etsin iyi mi?
hacklenilen mailde kız kardeşinin çıplak resimi olması
kadar saçma bir durum.
kendisi için helal süt emmek dışında ömür
boyu başka bir şey emmemesi için yurt dışından
kargoyla özel takip dinleme cihazları getirilen kız.
--spoiler--
arkadaşım, bacım ve ben

yobaz küçük emrah'ın son filmi.
pek yakında sinemalarda
--spoiler--
işi gücü bırakıp okudum. sıkıntılı durum be. en güzeli belli bir yaştan sonra kendi kararlarını vermesi, kendi kararlarını yaşaması, dünya'yı tanıması için bir nebze de olsa serbest bırakılması gerekir. öyle piç çok. "* * * *" * öyle şerefsiz insan çok. ulan hadi biz porno bilmemne izliyoz tamam. en azından kendi çukurumuza başkasını sokmuyoz be. nasıl rahatça yaşarlar anlamıyorum be.
kız kardeşini okula yazdırmış, orada hemşehrisi sandığı bir çocuğa emanet etmiş kız kardeşini buda kızla yatmış videolarını çekmiş, bir gün bu hemşerisine gitmiş eleman orada tesadüf işte kardeşinin videoları görmüş sonra kızı öldürmüş, hemşeri sanılan çocuk kayıp. biri mezara biri mapusa şeklinde özetlenecek olay. klasik türk filmi senaryosudur.

(bkz: küçük emrah)
bildiğin flash tv senaryosudur. komik ama türkiyede hala böyle salaklar var işte. ayrıca okumayan yazmasın şuraya.
olay üzücü ama adama sorarlar erkekler de uyuşturucu kullanıyor üniversitede göndermeyin aga bağımlı olup dönüyorlar.
e kimse gitmesin o zaman bun amına kodugumun üniversitesine böyle zihniyet mi olur ?
gerçek kesit tadında tam stv ye yakışır bir senaryo olabilir. kullan bunu kesin yayınlarlar.
arkadaşın mezara abinin ömür boyu hapis yatacağına delalettir.
bacıya sahip çıkmanın sadece en iyi şartlarda yetişmesini sağlamak olmadığını göstermiştir bu yazı. önce kişilik vereceksin. allah kimsenin başına vermesin.
konuyu değiştirip yazmaya başlasan şöyle denemeler falan mükemmel olur. Hep bacı, hep kardeş.
Demek ilm olarak kişilik haklarına saygısızlık yapıp arkadaşın pc neden karıştırıyorsun. Yaptın bi eşeklik karıştırdırdın. Ozaman akla diz ve bacı geÇen atasözü getirip ona göre davranmak. Sonrasındada arkadaşına enişte nikah tarihi nezaman diye sormak.
(bkz: okumadım kardeş durumumuz yoktu)
şirdan yeme isteğiyle ölümüne kapışır.
(bkz: vidyo)

bacının seks videosunu görmekten iyidir.
(bkz: etuuu bitmiş)
hayal gücü uranyumla çalışan insan düşüncesidir.
(bkz: cool story bro)
http://inciswf.com/komikti.swf
hiç çaktırmadan sapık arkadaş en az 60 gün aç bırakılmış bir pitbull cinsi hayvanla aynı kümese sıkıca kilitlenmelidir. olmaz olsun böylesi kuyruğu titrettirmesi sağlanmalıdır. hemmen hemde.
Ne var ki bunda?kız kardeşim gayet seksi bi kız.arkadaşımın gönlü kayamaz mı?benim odamda bile yatabilirler.yarın öbür gün ben onun bacısına kayarım.ama hala bacımdır.
(bkz: Hayırlı bacılar arkadaşlar)
arkadşın bacına kaymış demektir, hade geçmiş olsundu.