bugün

universitede gecirdigim seneler sonucu deneyimledigim degisik bir olusumdur, zira kiymetli arastirma gorevlilerimiz adete birer madam curry, albert einstein karizmasinda , kendilerini dunyanin bikim yapan ilk on insani seviyesinde gormektedir bundan dolayi mail atarsaniz cevaplanmaz, gorusmek isterseniz egoistik cevaplar alinir, kagidinizi gormek isterseniz fazla verdiyse dusurecegini soyler, memur mantiginda 9 5 olarak calisir.Sozum ona bilim yapmaktadir kendisi lakin bakarsaniz cogunun atif sayilari iddia orani kadardir ve yazdiklari tez makaleler calintidan baska bisey degildir.Neyse. Yaklasik bir iki sene icerisinde bende bir arastirma gorevlisi olacagim lakin sirf bunun icin yurtdisinda egitim almayi sectim, ego degil bilim kasilan bir ortami istiyorum zira.
Profesörler ile birlikte oturup bir kafede yemek yiyebilirken, bu tip insanların odasına izin alarak bile olsa girdiğiniz için en az 5 kere Özür dilersiniz.

Dedikleri gibi;

Ego=1/bilgi
Hacettepe Üniversite'inde okuyorum.
Makine Müh.'den ders aldığımız bir dönemde anlatacağım şekilde alışmış ve görmüş birisi olarak "ofis saatleri" kafasını halen idrak edemedim mesela. Gidiyorsunuz hocasından araştırma görevlisine kadar herkes sanki dünyanın en önemli işini yapıyormuş havasında, ofis saatleri de dahil. Havanız batsın.

Bizim bölümümde ofis saatleri diye bir şey yok mesela, bölümdeki herhangi bir öğretim üyesi boşsa gidip istediğiniz gibi sohbet edebiliyorsunuz, işleri varsa da durumu açıklayıp kusura bakma vs. diyorlar. Asistanlar ve araştırma görevlileri de öyle, arasında oyun oynayan, beraber halısaha yaptığımız, karşılıklı laf atıştığımız hocalar var. Derste öğretmen, dışarda arkadaş oluyor bu insanlar, sanırım böyle kişilerle aynı bölümde okuduğum için baya baya şanslıyım.
çanta taşıma egosudur o! hocanın çantasını taşıya taşıya doktora yapar araştırma görevlileri bizde.
master yaptıgım anadolu universitesinde egodan orası burası şişmiş ne kadar çok var bunlardan
sanki oraya nasıl geldiklerni bilmiyoruz çoğu akraba zaten çoğu derken % 90 lık bir kesimden bahsediyorum.sahsen birebir sahsima yapilab tekliften biliyorum.
bu tiplerde havalar bir milyon olmakla beraber aldiklari maasi haketmeleri bir yana bos gezenin bos kalfasi modunda takilmalarida asikar.yoksa bu kadar zengin bir universite nasil olurda bu kadar geri planda kalir
Zamanında araştırma Görevlisi olup hocasının peşinde koşan, şu an ise hoca olup araştırma görevlisinin peşinde koşan biri olarak,

Vardır efendim böyle bir Ego, muhakkak ki tüm asistanlar öğrencileri ezmeye programlanmamışlar, ama pek çoğu bunu kendine düstur edinmiş durumda.

Ders veriyorum, sınıfın vize ortalamaları iyi, iyi dediysem sınıf derse ilgi göstermiş, derse katılım sağlamış, pek çoğu konuları anlamış ve bence bir üniversite öğrencisinin temel özelliği olması gereken konu hakkında bağımsız düşünebilme yetisini kazanmış ve basit konularda benimle tartışabilecek seviyeye gelmiş haldeler, ancak laboratuvar notları yerlerde sürünüyor. Çağırdım asistanı dedim hayırdır derste iyiler, laboratuvar notları neden böyle? El cevap hocam laboratuvar öncesi sınavları ve raporları çok kötü dedi. Tamam dedim, birde bunu öğrencilere sorayım, çocuklar hayırdır laboratuvar notlarınız neden kötü, çocuklardaki feryat figan beni resmen şok etti. Hocam laboratuvar ile alakasız sorular soruluyor, raporlarımız imla hataları nedeni ile çok düşük notlandırılıyor, asistanımız kendi doğrusu dışında en ufak bir şeyi kabul etmiyor (ki bu önemli). Allah allah dedim, dersten sonra asistanı çağırdım yanıma. Hazırladın mı bir sonraki laboratuvar önü sınavı dedim, evet dedi. Gel bir beraber bakalım dedim, beraber baktık. Sorular gerçekten inanılmaz zordu. Sana zahmet bana şu soruyu çözer misin dedim, asistanım bana tabi hocam, bir dakika müsadenizle çözüm kağıdını bulayım dedi. Dedim yok, çözüm kağıtsız ezberden çözmeyi dene bakalım. Çocuk çözümü hatırlayıp soruyu doğru cevaplayana kadar sınav süresinin 5 dakika fazlası zaman harcadı. Sordum, öğrencilerden bu soruyu nasıl zamanında çözmelerini bekliyorsun, ki aynı kalibrede 2 soru daha cevaplamaları lazım. Cevabı ama hocam onlar öğrenci, onlar yapmak zorunda oldu. Sinirlenmeden kelime kelime anlatmaya çalıştım, öğrenci demek senin ezeceğin, senin üzerinde zorlama çalışmaları yapacağın bir topluluk demek değildir. Onlara ne kadar öğretirsen onlar o kadar cevaplayabilir ve onların aldığı not esasen senin aldığın notlardır.

Sonra ne mi oldu?

Asistanım öğrencilere o kadar kolay sorular sormaya başladı, o kadar bol keseden raporları puanladı ki, neredeyse tüm sınıfın notu hakkettiğinin bir kademe üstü geldi :/.
Zamanında ezildiklerinden kaynaklanır. Kimsiniz ki siz? Nesiniz?
Türkiye'de müsveddeden farkınız yok, bana bir tane lab asistanı artist artist cevap vermişti, kim olduğum hakkında gram fikri yok. Ne diyorsun sen? Düzgün konuş benle, böyle artistlikler hoş değil dedim. Ulan para bile kazanmıyorsun o işten, kazanıyorsan da ben senin o kazandığını 3 saatte gece kulübünde yediğim günleri biliyorum.
Ezik, minik insanlar hocasından asistanına kadar.
güncel Önemli Başlıklar