bugün

gerçekten napıyoruz ya. bişeyler yaptığımızı başardığımızı sanıyoruz. hiçbiri de bir halta yaramıyor. çok istediğimiz şeylerden şanslıysak birkaç yıl içinde bıkıyoruz çünkü genelde daha kısa sürüyor. yıkıp döküyoruz sonra; ama yıkılıp dökülünce aşırı hassas bireyi oynuyoruz.
Sadece kendimi düşünemem diye biraz dünya meselelerine ilgi, biraz sosyal sorumluluk. Tamam.
Ne istiyoruz biz, ne ne!!
(bkz: Bağırsak florası)
insanın hiçbir şey yapası gelmez. Gelecekle ilgili tüm planlar bir köşeye atılır çünkü üşenilir. Sonuçta ölmeyecek miyiz olsa nolur olmasa nolur gibi cümleler geçer zihninden.bu sebeple çabalama eylemi de yok olur.
Genelde rutin bir hayatı olan insanların yaşadığı histir. (bkz: )ben
aldığım nefesin aq açık ve net.
Namaz kılmayan insanlara gelen bir histir.
mor ve ötesinden yaz yaz yaz dinleyince beliren histir.
varoluş sancısı olarakta adlandırılan ölüm travmasındandır.
Akla geldikçe düşünceleri çıkmaza sokan, insana kendini; ortasından büzüştürülmek suretiyle çöpe atılmış kutu kola üzerindeki damla misali hissettiren duygular bütünüdür. Kişiye varlık nedenini sorgulatır. Din, devlet, toplum , siyaset, maddi durum gibi birçok kavram, ayaz gecenin sabahındaki sis gibi karartır... geleceğe dair ön görülerini.
Kararlar aldırır sana; sigarayı bırakıp spora başlayacağım, boş harcamaları kesip hobi edineceğim, gereksiz arkadaşlıkları bitireceğim, namaza başlayacağım, yardımsever olacağım vs vs. Kendini değiştirmek zor gelecek, yaşadığın yeri değiştirmek kaçmak isteyeceksin.
Yurtdışında yaşama hayallerin oluşacak zihninin bir köşesinde ,her olayda bu köşeden bir sinyal alıp öyle yorumlayacaksın zihninde, daha çok hayal kuracak daha çok üzüleceksin sonunda...
hayata gelmeyi seçmesem de yaşadığım hayatı mahvetme hakkına sahibim ve bu hakkımı kullanıyorum.