bugün

* doğumda ona işkence yaşatsanız da sizi sadece siz olduğunuz için ölene kadar sevecek olması.

* gecenin bi yarısı sırf kıçınızın rahatı için zırlamanıza uyanıp sizle ilgilenmesi.

* sizi emzirirken dünyanın en mutlu insanı olması.

* ''anneee bitttii'' diye bağırdığınızda her daim imdadınıza yetişmesi.

* yeri geldiğinde sabırla ödevlerinize yardım etmesi.

* kimi zamanlar tartışsanız da hep onun alttan alması.

* her koşulda mükemmel yemekler yapabilmesi.

* hem çalışmak hem de ev işlerini yapmakla yükümlü olması ve insan üstü bir şekilde hiç yorulmaması.

* 40 yaşına bile gelseniz onun gözünde hala bir çocuk olacağınız gerçeği.

* ve bazen de züppe arkadaşlarınıza daha çok değer verseniz, ''anne seni çok seviyorum!'' diyemeseniz de onun her zaman yanınızda olacak olması.
(bkz: ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar)
beni doğurup, büyütüp ,azarlayan ,bir anne nasıl sevilmezzz
eşek kadar olsanız bile üzüldüğünüzü gördüğünde gözleri dolar. * * * *
ana gibi yar bağdat gibi diyar olmaz demiş atalarımız. bir bildiklerinin olduğunu düşündüğümüz yegane varlığımız, canımız.
nedeni yoktur. olsa da sıralamakla bitmez. bir annenin evladı sevme nedenlerini sıralaması ne kadar saçmasa anneyi sevme nedenlerini de sıralamak o kadar saçmadır. seversin işte. annendir o senin. ne diye neden arıyorsun ki?
şematik ve epistemolojik açıklamalar yapmaya gerek yok. annemizi hiçbir şey için olmasa bile sadece bizi doğurmuş olduğu ve bu kadar muhteşem yetiştirdiği için severiz. tabii, kimse alınmasın bunu üstüne, kendim için söyledim bunu. sizin oraya ulaşmanıza daha çok var. gayret ve takdir etmeyi öğrenseniz kafidir nazarımda. ha annenizi de sevin lan, siz haketmeseniz de o hakkeder bunu her haliyle. ama çıta gibi yavrusunu başkalarına yem etmemek için yiyecek kadar sevmesin anneniz sizi. yaşamaya değer bu dünya.
sevmek için ona anne diyor olmak bile yeterlidir.
gerekli ve yeterli neden; onun tarafından karşılıksız sevildiğinizi bilmeniz..
anneyi sevmenin nedeni olamaz.
yorgunluktan geberse de yine de geceleri kalkıp '' üstü açık kalmış mı , susamış mı '' diye kendini paralaması.
mis gibi kokması
onun bir parçası oluşumuz
ne yaparsak yapalım hep yanımızda olması
affedici özelliği
çok güzel yemek yapması
(bkz: böyle gider bu)
nedene gerek yoktur,bu içgüdüsel bir şeydir.fedakarlık yapmasa bile,hatta yüzünü dahi görmemiş olsanızda "anne"nin telafuzu bile başkadır.sizi anlamadığını,yok saydığını,hayatınıza dair bir şeyler yapmanızı engellediğini de düşünseniz ona olan kızgınlık bir şekilde geçer.en kolay affedilesi varlıktır hayatınızda.onun açtığı yaralar en çok sızlayanlardır ve bu sızıya yalnızca o son verebilir,başkası değil.
ana yüreğiyle karşılaşmamış insanı pek fazla duygulandırmayan sebeplerdir. hele ki kaybetme korkusuyla tanışırsanız... işte o an bütün nedenler kayboluverir. nasıl ki "niçin yaşıyoruz?" sorusunun cevabı yoksa, "anneni niçin seviyorsun?" sorusunun da cevabı artık yoktur o dakikadan sonra.

ayrıca (bkz: ağlarsa anam ağlar gerisi ninja kaplumbağalar)**
sevmek için neden aranmaz sevmemek için bahane aranır çoğu zaman hayırsız evlatlar tarafından.
bir gün onun sizi yalnız bırakacağınızın aklınıza gelmesi.
anne olması.
anne diyebilme duygusunu yaşatması.
ona bağırdıktan sonra vicdanınıza düşen ateşin, bir özürle son bulmasını sağlaması...
karşılıksız sevgisi
kokusu
gülüşü
anlayışı
sürekli içine atlet giydin mi sorusu. (bazen bunaltıcı olabiliyor evet ama başka kim hiç bıkmadan bu soruyu sorar, cevabı bilmesine rağmen)
en içten sevilen kişi olması
sizden hiç bir zaman hiç bişey beklemeden hep sizi desteklemesi,
her ne durumda olursanız olun onun gibi sizi sevecek kimsenin olmaması
tabii böylecede üzerinizde hakkının çok ama çok büyük olması ki ödenmesi muhtemel değildir."cennet annelerin ayakları altındadır." hadisi
"sebebe değil, hatırlamaya ihtiyacımız var, sevginin sebebi yoktur" denilebilecek başlık.
- msn de 3 saat tartışılıp, mancınıklarla ithamlar fırlatıldıktan sonra, iflah olmaz mustang inden çıkan "artık hiç-bir-şey konuşmak istemiyorum" sözünün üstüne "tamam aşkım, ben seni hayatım pahasına seviyom" cevabının alındığı anlar.
- büyüme döneminizde çok zor olsanız da, bazen bazı şeyleri bilerek, sırf incitmek için yapsanız da size katlandığı zamanlar (ve yıllar sonra bunların hatırlandığı, şakasının döndüğü zamanlar)
- dibe vurduğunuz, başarısızlık üzerine başarısızlık yaşadığınız, kendinizden vazgeçtiğinizde bile sizden vazgeçmediği, bunu gayet iyi bildiğiniz anlar, bunu bildiğiniz için daha çabuk toparlandığınız, onun maddi-manevi desteğini hissettiğiniz zamanlar.
- size dönüp rastgele bişey için size gülümsediği zamanlar.
- "sen benim en iyi arkadaşımsın" sözünü duyduğunuz zamanlar.
- yeri geldiğinde elini beline dayayıp, "senin arkadaşın değil, annenim" dediği zamanlar. *
- sabaha karşı gelip tısır tısır yanınıza yattığı zamanlar.
- tanrının onu yanlışlıkla buraya (cennet yerine dünyaya) yolladığını düşündüğünüz, şükretiğiniz zamanlar.
(bkz: daha neler yazılırdı buraya)
tüm yanlışlarınızla birlikte şartsız koşulsuz sevmesi. 9 ay içinde taşıması ve bu dönemdeki her zorluğunuza katlanıp sizi hayatla buluşturması.
''hangi birini sayayım'' dediğim nedenlerdir.
yemez yedirir, giymez giydirir, içmez içirir.