bugün

çok kötü sonuçlar doğurabilecek, psikolojik hasarlara neden olabilecek durumdur. fakat ne yazık ki gerçektir. anne baba da olsa bir evlat her zaman başka türlü sevilir. diğeri ise biraz daha az. az sevilen belli etmese de bunu içinde işler de işler. hiç umulmadık bir anda bu şeyi bir eylemle ortaya çıkarır. bunun ileriki yaşamda cidden çok kötü sonuçlar doğurduğuna inanıyorum ben. bir çok suçun veya kötü şeyin nedeni olduğunu düşünüyorum. ahh bilinçaltı.
erkek çocuk: ben bu gece eve gelmiyorum, arkadaşımda kalcam.
ebeveyn: tamam çocuğum.

kız çocuk: ben bu gece eve gelmiyorum, arkadaşımda kalcam.
ebeveyn: kimmiş o arkadaş? anne babası evde mi? hem sen neden gidiyorsun, o gelsin bizde kalsın. gerek yok şimdi, böyle emrivaki yapma ıvır zıvır..

erkek çocuk: bu gece arkadaşın doğum gününe gidiyorum, gece geç gelebilirim, hatta hiç gelmem, kim bilir.
ebeveyn: tamam evladım, aman fazla içme.

kız çocuk: bu gece arkadaşın doğum gününe gidiyorum. (gerisini katiyyen söyleyemez)
ebeveyn: nerdeymiş bu doğum günü? hem kiminmiş ki? gitmesen? neyse bari git de geç kalma. 12'yi geçirme. çok içme. dur hatta kardeşin/abin de gelsin, birlikte gidin ıvız zıvır..

şeklinde özetlenebilecek durumdur.
az sevmek, çok sevmek denmeyebilir; belki birine daha fazla taviz vermek, diğerine daha tahammülsüz davranmak olarak açıklanabilir şeydir. belki evin en büyük çocuğudur bu en çok taviz verilen, belki de en küçük. ama genelde en huysuzuna gösterilen anlayış, daha sakinine/uyumlusuna gösterilmez. çünkü huysuzun huysuz/şımarık davranışlarını anne-baba o kadar benimsemiştir ki, artık normal gelmektedir. fakat diğerinin en ufak bir huysuzluğu/şımarıklığı hemen göze batar, çünkü uslu çocuk görevi onun üzerine yapışmıştır.
kimi zaman pozitif ayrımcılık olarak de kendini gösterir. haklarını yememek lazım.

misal, akşam vakti bir kısım erzak ihtiyacı doğmuştur, çocuklardan birinin bakkal/markete gidip bu eksikliği gidermesi gerekmektedir. bu durumda, devreye pozitif ayrımcılık girer.

anne: amaaan domates de bitmiş, salata yapcaktım halbuse, gidip de alsan ya oğlum.
erkek çocuk: ben neden gidiyorum yeaa, talya gitsin alla alla!
anne: ay çocuğum, incilerin mi dökülür, gidip alıp gelsen ya.
erkek çocuk: yea evin uşağı ben miyim, bana ne, o gitsin!
baba: akşam akşam tepemi attırma benim ulan! evde erkek varken kız çocuğunun ne işi varmış bu saatte sokakta! git al gel, kırmayım bacaklarını!
kız çocuk: hehehe naniiiik!
(bkz: abim evin tek cocugu)
aynı şeyden şikayet edip de bir de kendileri aynı hataya düşmezler mi. işte en çekilmezi bu oluyor.
insanı bazen üzen durum.
Ailelerin dikkat etmesi gereken durumdur. O çocuğun tüm hayatını alt üst edip aşağılık kompleksi ile yaşamasına neden olur.
Evin Küçüğüne sınırsız anlayış büyüklerine de en küçük şeyde bagırıp çağırma hor görme seklinde gösterir.
Hakkıdır.

Her üretimde defolu ürün çıkar. Üretici bu ürünü ya imha eder, ya da zararına satar. Anne-baba da ürettiği çocuğu sevmek zorunda değildir. Bir yaşa kadar aç bırakmadıkça gösterdikleri her birim şefkat, onların artısıdır. Benim bir arkadaşın da durumu böyle. Eleman pek sevilesi bir yaratık değil. Ailesi de haliyle çok sevememiş; buna rağmen yediğini giydiğini tahsilini esirgememişler. Daha ne yapsın adamlar? Korunmamanın bedelini fazlasıyla ödemişler işte, ölsünler mi?