bugün

Adami resmen dondurur.
Güneş etkisini kaybettirdikten sonra insanın sıfatına tokat gibi çarpar. Kışa nazaran mevsim geçişlerinde fazlasıyla hissedilir. Daha kalın giyinmekte fayda var.
Dün ekşide "ekimde denize girmek" diye başlık gördüm. Millet Antalya'da nasıl denize girdiğini anlatıyordu. Bizim götümüzde ayı bağırıyor.

Diyeceklerim bu kadar.
Sevgilime sabırlar dilediğim ayaz biçimi.
Muhtemel ki, henüz kara kış döneminde Ankara’da olmadığım için iliklerime işlercesine hissetmedim kendisini. Zira Edirne ayazı, Çanakkale rüzgarı yemiş biri olarak merak etmiyor da değilim.

Pek yakında tanışmak üzere..
Bu sabah itibarıyla sahalara geri dönmüştür. O nasıl sert bir havaydı ya gözyaşlarım pıt, burnumun direği çıt... halen de etkisini sürdürüyor. allah dışarıda kalan insanlara, hayvanlara yardım etsin...
(img:#1999751)

Zobayı yaktırır.
2018 Kasım ayında ilk kez tanıştığım ayazdı. Çok şaşırmıştım. Gündüz çok sıcakken gece nasıl titretebilirdi o kadar.
Adana'dan ankaraya üniversite için gelmiş biri olarak:
Sabah -16 derecede 45 dakika otobüs beklerken pek de mutlu değildim.
1 hafta içinde gidicek ayazlardır vatana millete hayırlı olsun.

(bkz: bokum dondu)
içliği tersten giydirir adama uyuşmuşluktan hiç bir şey hissetmezsiniz.
Sabah 6 da kalkıp istanbula gideceğim, gözüm kesmiyor. Araba ısınana kadar soğuktan felç geçirebilirim diye korkuyorum.
Istanbul boğazında değil
Ankara nın ayazında aşk güzeldir.

kamyon arkası yazılarından biridir.
Kırşehirde daha çok hissediliyor.
çok keyiflidir, keyfini almasını bilene... mekanlara saracaksın, sıcak şarabı içeceksin ve sokakları arşınlayacaksın gecenin bir körü.

böyle keyfi çıkar.

sıcak şarap demiş miydim?..
2014 yılı, kasım ayıydı. Ilk defa Ankara'dan geçip gitmemiş, arkadaşımın nişanı için kalmıştım. Bir kasım ayı için kalın bile giyinmiştim. Nişan Etimesgut'taydı. Navigasyon sayesinde kolayca bulmuştuk. Nişan icin ayrilan salon oldukça küçük ve içerisi kalabalıktı. Arabadan salona gelinceye kadar biraz üşümüştüm. Nasıl olsa salon sıcak olur diye düşündüm. Içeri girdiğimde yanılmadığımı anladım. 3 tane ufo yanıyordu ve kalabalıktı. Kabanımı çıkarmadım, biraz ısınayım öyle çıkarırım diye düşündüm. Ayrılan masada biraz oturduk ve hala üşüdüğümü fark ettim . Geleli neredeyse 1 saat olmuştu. Salon küçük, kalabalık ve 3 tane ufo yanıyor. Biri de benim dibimde üstelik... Yüzüme yansiyan kısım sıcacık, alt taraf donuyor. Dikkat ettim ki herkes nişanda kaban, mont ne varsa o şekilde oturuyor ve herkes ufoyu kendine döndürme telaşında... Nişanda yaklaşık 3 saat kaldık, daha sonra arabamıza binip evimize döndük. Evde hala üşüyordum. Burnum , ellerim buz gibiydi, o gece bir türlü ısınamadım.
Hala hayret ederim. Ankara ayazı nasıl bir ayazdır ki hem küçük hem kalabalık hem de elektrikli ısıtıcıların yandığı bir yer bile insanı donduruyor. Ayaz deyince ilk aklıma gelen yer Ankara'dır. Evimiz Adapazarı'ndadır. Burada don olsa bile böyle soğuk, ayaz olmaz.
Eğer musluğun soğuk tarafı size istemsizce okkalı küfürler savurtur, ellerinize ince belli çay bardağı hasreti çektiriyorsa... o meşhur ayaz dışarıya hakimdir. Evdeyseniz yorganın altı, dışarıdaysanız atkı bere eldiven takımı ellerinizden öper.

Edit: iş bu entry musluğun soğuk tarafından alınan güçle yazılmıştır.
Yoksa alt kattadaki kombiyi açmayan yavşak komşu senmisin.
Ellerim ve bacaklarım acı acı yanmaya başlamıştır. Gecenin su saatinde dışarıda çalışınca sonuna kadar hissediyorum ankaranin ayazını.
özlediğim ayazdır. evet ayazını bile özledim memleketimin.
Hele o ayaz da yapılan beklenen kişileri.
Sene 2004 bahçeliden çıkmışım gece 02.30..

Kafam nasıl kuru dolu..

Gençlik parkında bulmuşum kendimi.

Elimde bir cep kanyağı, umutlar vardı hala o ankara nın ayazında..
Aslında o şarkı şöyle:

Her gören ağladı kalbini bağladı ankara ayyazınaaa.
güzel dizi, film ya da kitap ismi olabilecek ayazdır.
Çekilecek dert değildir. Allah orada yaşayanlara sabırlar ihsan eylesin.
bu daha ne ki ilk defamı geliyorsunuz? bekleyin şubatı.
Geldi özlemle ve aşkla beklenmekte olan.