bugün

Bittiğine bir türlü inanılamayan aşktır. inanıldığı zaman eğer karşı taraf bitirmişse hatalar fark edilir ve uzun süre pişmanlık duyulur.
taraflardan herhangi birinin başkasını bulması ile oluşan durumdur.
aniden bastıran yağmur misali, adamı hazırlıksız yakalar ve olaya müdahale bile edemeden sırılsıklam olursunuz. ıslanmamak için herhangi bi'yere sığınmak için çok geç kalmışsınızdır. mecburen sonunda biraz soğuk alırsınız lakin 3-5 güne geçer. üzerinizde hafif bi'kırgınlık olacak elbette ama tüm savunma silahlarınızla tekrar ayağa kalkmalısınız. en azından yeni bir yağmur bastırana dek biraz nefes alırsınız.
yapilan blofun elde patlamasi sonucunda olusan durumdur.
sık yapılan kıskançlıklarla olaşan durumdur.
(bkz: böyle iyiydik)
babanın duymasıdır ve kesin bir ambargo uygulaması olayı.

Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
duvara tostlamaktır. süratli bir aracın takla atması gibi bir şeydir.
aniden bittiğine göre aşk adı altında bulunamayacak olan duygudur.
ya da bitmeye mecbur olmuş, her ne kadar içte bitirilemese de bitmiş gibi gösterilendir.
aniden bitmemiştir yavaş yavaş eksilmiştir her zerrenizden. sadece cebinizde kalan aşk kırıntılarını çok öncelerde tükettiğiniz halde söylemek ancak o ana nasib olmuştur. bir filmde söylendiği gibi aşkın ne zaman başladığını bilemeyiz ama ne zaman bittiğini çok iyi biliriz. *
esasen aşkın değil de ilişkinin aniden bitmesi. bir nevi piç gibi kalınması...

aniden bitiyorsa bir aşk aniden de başlamıştır. zira bende öyle oldu, başkalarınınkini bilemem tabi.
arkadaşımdı o, her şeyimi paylaştığım, hatta ondan önceki sevgilimle alakalı sıkıntılarımı anlattığım, sabaha karşı arayıp ''şu an ağlıyorum içtim'' diye kendisine ağladığım.. çünkü beni ondan daha iyi anlayacak olan yoktu, aynıydık, yaşadıklarımız benzemekteydi birbirine. ben bir erkeğin dost olmak isteyebileceği en kafa kızlardandım onun için. maç muhabbeti de yapardım, küfür de ederdim. ağlardım da aynı zamanda o da ağlardı yanımda. birbirimize bir cinsiyet yüklemeden yan yanaydık.

hani olur ya, yavaş yavaş bizde de arkadaşlık farklı boyutlara dönüştü. belki de birbirimizi görmeye başladık.

''olm bizi bizden başka kimse almaz birbirimiznen evlenek bencem''
''ı ıh sen üstüme gül neyin koklarsın''
''ayıp ettin bee ne gülü senden başka. yirim ben seni''
''balayına nereye gitcez lan?''
''balayını düşündüğüne göre evlenme teklifimi kabul ediyosun demektir''
''dur daha evet demedim. hele nereye gideceğimizi söyle. hem ben paraşütte nikah da isterim''
''paraşütte nikah mı? olsun lan! bulmuşum senin gibi hatunu... balayına havana nasıl?''
''evet evet evet o zaman''

böyle şakaca takılıyoruzlar arttıkça arttı. sevgilim şeklinde hitap ediyorduk birbirimize. yalnız dışarıdan sorarsan hala arkadaşız ve dalga geçiyoruz aşkla meşkle... bir de baktık ki bir ilişki başlamış bile... farkında değiliz, böyle başkalarından kıskanıyoruz birbirimizi falan. artık birbirilerimizin eski sevgililerini bile duymaya tahammül edemiyoruz, neredeydin sen diye azarlıyoruz birbirimizi.

ama hala dışarıdan sorarsan ''yok canııım canımız sıkılıyor takılıyoruz öyle''...

sevdiğini söylüyor bir ara. bunun gerçek olmasını istiyorum aslında içten içe, ama yine anlamamışa vuruyorum.

''eheh beni sevmicen de kimi sevcen olm daş gibin hatunum'' gibi mal bi cümle çıkıyor ağzımdan.
işte o an ne oluyorsa oluyor. öpmeye yelteniyor, afallıyorum. ''ne oldu lan nerelere geldik böyle'' diyorum, kızarıyorum...

yaptıklarımız o andan sonra pek de değişmiyor, sadece soranlara ''yok canııım canımız sıkılıyor takılıyoruz öyle'' değil, ''ehueh biz sevgili olduk'' diyoruz yavşak yavşak. bazen düşünmeden de edemiyorum ''bence biz bu aralar birbirimize iyi geliriz'' aşkı mı bu aşk? aman düşünmeyeyim bunları, seviyorum ulan deyip akıntıya bırakıyorum kendimi.

meğer bilmiyormuşum, o akıntının sonu yüksek bir şelaleymiş... akıntının ivmelendirmesiyle keyiflenen vücudumun sonu şelaleden düşüp paramparça olmakmış...

bitiyor... ansızın... başladığı gibi...

düşünmekten korktuğummuş. bu aralar birbirimize iyi geliriz aşkıymış... meğer eros'a bizi vur diye yalvarmışız da haberimiz yokmuş.

evet o aralar iyi de geldi, terapi gibiydi.
aniden bitti, sebep de yoktu, öylesine bitti.
etkisiyse hala sürmekte...

velhasıl; aniden başlayandır aniden biten aşk.

şu da entarinin metaforu olsun;
belediye havuzunun kenarlarında ayakta durmaya çalışan çocuk olur ya. aniden düşer havuza, ağlayarak aniden çıkar. ben o'ydum işte.