bugün

türküm
doğruyum
çalışkanım
ilkem
küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak

diye devam her sabah öğrencilerin okumaktan bıktığı öğrenci andı.
doğu vilayetlerindeki çocuklara türk olduklarını aşılamak için yaptırıldığı zannedilen her sabah okul öncesi sorunsalı.
1933 yılında reşit galip tarafından yazılmış. 1993 te ey büyük atatürk kısmı eklenerek upgrade edilmiştir. özellikle ''varlığım türk varlığına armağan olsun'' sözü ile gaz veren metin.
ilkokulda işkenceye dönüştürülen sabah eylemi biliçaltında etkisi olabilir milliyetçilik bi vatana ait olma hislerini geliştirebilir ancak üst benlikte kesinlikle her öğrencinin anlamsız bulduu bir uygulamadır
sabah cılesının andlasmıs halıdır. sıcak soguk yagmur camur farketmeksızın 5 gun oknur.
sonu, "varlığım, türk varlığına armağan olsun" diye biten hala okullarda ders başlamadan önce okutulan/okutulması gereken anddır. hatta meclisin her açılışında da okunsa fena olmaz. *
ömr- ü hayatımda sevmediğim, fikirlerini paylaşmadığım necmettin erbakan' ın hakkında söylediği söze katıldığım öğrenci yeminidir. Necmettin hoca şöyle demiştir ve ilk defa onla aynı doğrultuda düşünmemi sağlamıştır:

-'' Sen şimdi bunları sabahleyin öyle böyle söylettiriyorsun çocuklara: ' Türküm, doğruyum, çalışkanım' diye. E o zaman da bir gün gelecek ordan Kürt, laz kalkıp diyecek ki ' ben de kürtüm veya lazım daha doğruyum daha çalışkanım' diyecek. o zaman ne yapacaksın? ''
turkum dogruyum calıskanım
ilkem kucuklerimi korumak buyuklerimi saymak
yurdumu milletimi ozumden cok zevmektir
ulkum yukselmek ileri gitmektir
ey buyuk ataturk actıgın yolda gosterdigin hedefe
hic durmadan yuruyecegime and icerim
ne mutlu turkum diyene.

diye hergün and içilen ama bugün türküm'ün yerini "türkiyeliyim"in aldırtılmaya çalışıldığı, ilköğretimde 8 sene boyunca yüzlerce defa and içirilidiği halde bu andı unutup ne büyüklerini sayan ne de küçüklerini seven bir birey olduğu, yurdunu milletini "best seller" olma uğruna, 3-5 fazla kitap satma uğruna özünden çok sevmeyenlerin yetiştiği, ülküsünün yükselmekle uzaktan yakından ilgisinin kalmadığı, büyük atatürk'ün açtığı yolda ilerlemeyip, gösterdiği hedefi sallamayıp hiç durmadan geriye doğru yürüyen bir millet olarak ve "ne mutlu türküm diyene" vecizinin sanki bir faşizm sözü gibi algılandığı bir metindir. aslında daha çocuk yaşta o genç beyinler çiçekler vatan-millet sevgisini, çağdaş türkiye istemini yerleştirme çabasıdır. büyüyünce, 20'li yaşları aşınca artık gereksiz, dalga geçilecek bir unsur olarak görülen bir metin. madem bu andı içiyoruz bari arkasında duralım denilesi, madem ki durmuyoruz bari çocuklara zorla and içirmeyin kardeşim hiç olmazsa günaha girmesinler diye söylenesi bir metin...
öğrencilerin, ilköğretim birinci sınıfta büyük bir coşkuyla, yırtınarak okurken, sekizinci sınıfta cılız, duyulmayan sesle eşlik ettikleri, her okul girişinde okutulması gereken metindir. öğrencide artık refleks olmuştur. öğrenci ne söylediğini, ne için yemin ettiğini sorsan söyleyemez hale gelmiştir. ezberci, tepeden inme yöntemlerden biridir. vatan millet sevgisi kazandırılmaksa amaç, onun yerine açıp nutuktan iki paragraf okutulsa bin kat daha iyidir.
zamanla bana "yokluğun ortasındayım varlığıma rağmen, onu da türk milletine armağan ettim zaten" diye düşündüren, yeni nesle ne gibi etkileri olacağını tam olarak kestiremediğim söylem.
ilkokul siralarindayken, büyük bir coskuyla okunan, sinif listelerinde ki siraya göre her gün 2-3 kisinin cikip tüm okula okuttugu ve bundan da inanilmaz bir keyif duydugu ama zaman ilerledikce, sürec gectikce, her gün, her sabah ayni seyler tekrar edilmeye baslaninca, cok masumane(!) bir yemin de olsa bir angaryaya, bir süre sonra da eziyete dönüsen, 8 yil boyunca okumanin mantiginin sorgulandigi ve hic bir cevap bulunamadigi türk(!) ögrenci yemini.
hayir madem yemin ediyoruz, sonuna da "yemini bozdugum gün buradan giderim" gibi bir seyler eklenseydi en azindan daha otantik ve gercekci olabilirdi diye düsünmekten de alamamaktadir insan kendini. ha o zaman memlekette insan kalir miydi sorusu da baska bir konunun icerigini olusturmaktadir.
varlığım türk varlığına armağan olsun sözünü benimseten and.
sevimli bir metindir.

hani "türkiye cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür" diyerek millete anlayın bunu lan faşist diyorlardı ya? hah , işte o arkadaşlara da sevimli gelmelidir. öyle ya vatandaşlık bağı ile bağlı iseniz "türküm" demekten gocunmayın efendim. vatandaşlık bağınız yoksa zaten karışmayın size giren çıkan yok. önünüzdekinden yiyin. başkasına müdahale etmeyin.

ha "büyüklerimi saymam, küçüklerimi sevmem" noktasına takıldıysanız, o sizin ahlaksızlığınız.
otobuslerde yaslı ve cocuklulara yer verilmemesinin asıl sebebidir. yıllarca uykusuz, üşümüş, uyanamamıs zavallı kucumenlere her sabah okutulması yuzunden bilinç altına yerleşmiş bir psikoloji olusmustur. buyuklere saygı duyulmaz, kucukler sevilmez. hıhım.
gözümün önünde önlüğünü çekiştire çekiştire, bir ileri bir geri sallanarak edilen bir yemin gelir.
en güzel de " eeyyy büyük atatürk" derler, yuvarlayarak ve inanarak.

tüm ilkokul hayatım boyunca bir kere bile andımızı okutmaya çıkamadım. hep korktum yüzlerce öğrencinin bana bakmasından, o an heyecanlanıp unutmamdan, sesimin duyulmayacak kadar kısık çıkmasından.
işte, bu da böyle bir bilinçaltımdır.
her sabah okundukça değeri biraz daha kaybolan ulus milliyetçiliği safsatasının ispatı.
ilk öğretim yıllarımda okula geç gitme sebebimdir. numara sırasına göre herkes okurdu andımızı. sıra bana geldiğinde okula geç giderdim, hep benden sonra gelenler okurdu. ama 2 kere okumak zorunda kalmıştım. lisede yok allahtan.

edit: andımızı okumamamın sebebi, 1000 kişilik okulun önüne çıkacak özgüvene sahip olmamamdı. yanlış anlaşılmasın...
çocukların varlıklarını armağan paketlerine koyup, küçükken anlamadıkları yeminler savurup, varlıklarını varlığına hediye ettikleri sabah aktivitesi.
küçücük çocukları eğitmek için açılmış okullarda her allahın günü okutulan, ezberletilen zırva.

"deutschland über alles" diye bağırsalar da olur her sabah bu küçük çocuklar. fazla fark yok, hem daha kısa.
ne olduğunu, ne yapacağını, ne yapması gerektiğini, ne için öleceğini, kendi benliğini hiçe saymasının önemini, daha animistik düşünce yapısından çıkmamış, yemin gibi soyut kavramları anlayamayacak yaşlarından başlayıp senelerce her gün zorla söyletiyoruz çocuklara. bu ülkede milyonlarca çocuk faşizmin adını bağırıyor her sabah. ve türkiye'nin değiştiğini iddia edebiliyor ağzı laf yapan herkes.

bir okuyun anlamaya çalışarak, eğer binlerce kez söylenerek anlamsız bir ses yığını haline gelmemişse kafanızda. ismi öğrenci andı, andımız. reşit olmayan, soyut kavramları anlayamayan çocuklara bile yemin ettiriliyor bu ülkede devletin emriyle. millet, yurt, ülkü, varlık; yedi yaşında bir çocuk anlayamaz ki bunları. anlayacak yaşta olduğu iddia edilse bile birine her gün yemin ettirilebilir mi? hele eğitim alarak kişilik kazanması beklenen birine. beklenen bu değil demek ki.

bu yeminde, birey yok, akıl yok, düşünce yok, irade yok, özgürlük yok. ve o yüzden türkiye, bu andın zırvaladıklarının tam tersi yönde sürükleniyor. ve o yüzden bu andın en küçük bir değeri yok gözümde.
türklerin avrupa insan hakları mahkemesinde yargılanma sebebiymiş. türk olmayanlara da okutulması vesilesiyle sağlam tazminat dayıyorlarmış bize. spekülasyon mu gerçek mi bilemedim ama var böyle bir efsane.
doktor- bugün nurullah arkadaş andımızı okuyacak..
nurullah-türküm!
topluluk- türküm!
n- deliyim!
t- deliyim!
n- çelişkenim!
t-çelişkenim!
n-ali!
t-ali!
n- aliiiii!
t- aliiiiii!
n- aliiieee!!
doktor- şş.. tamam bu kadar yeter..

(bkz: yiğit özgür)
şu günlerde ilkokullarda okutulmasının iptali söz konusu olan milli metnimiz. demek ki mecliste ettikleri yeminleri tutmamaya yemin etmiş, her gün içtiği andları hiçe sayacak kadar alçalabilen insanlar mevcutmuş.
dönemin milli eğitim bakanı reşit galip in 23 nisan 1933 yılında kendi kızına doğaçlama söylemesiyle ortaya çıkmıştır.
şöyledir;

Türküm, doğruyum, çalışkanım,

ilkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.

Ey Büyük Atatürk!

Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türküm diyene!
bazılarının karnının ağrımasına hatta motoru bozmalarına sebep olan anddır.

(bkz: soda vereyim mi)
kürt açılımı çerçevesinde kaldırılması düşünülen ant. kaldırılması durumunda çok hayırlı bir işe imza atılmış olunacak, 1930 ların faşist yemin törenleri benzeri bir garabetten çocuklar kurtulmuş olacaktır. ayrıca bu ülke sınırları dahilinde yaşayan pek çok etnik grup bu ülkenin vatandaşı olmak için türk etnik kökeninde gelmenin gerekliliği gibi bir his duymayacaklar ve kendi etnik kimliklerini koruyarak da bu ülkede varolabileceklerini hissedeceklerdir. kaldırılması birlik ve beraberlik için önemlidir.