bugün

"ich bin fünfzehn jahre alt!"
hep 15 yaşında kalmama sebep olmuş almancadır.

ingilizce'nin yanında seçmeli-ikinci yabancı dil olarak öğretildiğinden dolayı öğrenciler tarafından pek umursanmayan, bu duruma içerleyen almanca öğretmenlerinin de özellikle zorlaştırmaya çalıştığı ders. haftada 2 saatte öğrenebileceğimiz ne varsa, almanca öğretmenlerinin aşırı kondisyon yüklemeleri ve ''fizik dersi haftada 2 saat, almanca dersi de haftada 2 saat ona göre! ayağınızı denk alın!'' şeklindeki çemkirmeleri sonucu ne bir şey öğrenebildik ne de çok dil bilen insan olma sevdamızdan eser kaldı. soğuduk gitti.

hayatımın tek almanca konuşma pratiğini muhtemelen emekli olmuş, yaşlı bir alman turistle yaptım. öğrendiğim almanca ile bir adını bir yaşını bir de almanya'nın neresinden olduğunu sordum. sonra o da bana bir soru yöneltti haliyle. ne sorduğunu anlayamadığım için cevap veremeyince ''ben almanca bilmiyorum.'' dedim, kendisine(almanca olarak). daha az evvel kendisine almanca adını, yaşını, almanya'nın neresinden olduğunu soran, sonra yine almanca olarak, ''almanca bilmiyorum.'' diyen bir insanın, bir ayağı çukurda adamın üstünde yarattığı hezeyanlar akıl almaz boyuttaydı. sonra başka alman beyinlerini format ister hale dönüştürmeyeyim diye hem almanca öğrenme hem de almanca konuşma hedefimden vazgeçtim. bugün sadece ''du bist meine lokomotive andreas'' demeyi biliyorum ama onunda okuduğum lise ile alakası yok, tamamen genel kültür(!).

(bkz: ortaklar anadolu öğretmen lisesi)
sadece adını soyadını öğrenebileceğin seviyedeki ders..ich möchte fünf köfte..
(bkz: ich möchte einen schokoladen puding)
(bkz: ich heiße soma) * *
(bkz: ich möchte çig köfte)
fazla gramer öğretilir, artikellere fazla önem verilir, 4 sene boyunca almanca görmüş olmama rağmen hiç bişey hatırlamama sebebim budur.
(bkz: wer bist du)
bu kelime bir tek zihnimde (bkz: swh) .
(bkz: was ist das)
(bkz: herz aus stahl)
mein deutsch ist nicht gut. işte 2 yıl almanca eğitimden bana kalan almanca. Bir almanla mecburi diyalog kurunca almancamın yetersizliğinden mütevellit adam bir şeyler sorunca hemen bu cümleyi patlatıyorum. Alman "ulan hem bilmiyon hem bunu almanca söylüyon bizi mi yiyorsun?" bakışı atıyor. Tabii bir de "ja ja", "wunderbah" ve "ohh mein god" var ki bir nesil alman filmlerdenki sarışın hatunlardan öğrenmiş ve kendini geliştirmiştir.
berlin aksanıyla konuşan bir hocadan öğrenilirse, ich'lerin "işş" diye telaffuz edilmesi, bazen sıkıntı yaratır.
(bkz: ich heiße)
(bkz: ich scheiße)
yatırıp sikecek kadar almanca bilgisine sahip olmak gerekir.*
bunun için almanca bilen bi arkadaşa, söylemek istediğiniz cümlelerin okunuşlarını bir kağıda yazmasını isteyin. korkmayın olumlu yanıt alacaksınız. işte tam böyle olması gerekir anadolu lisesi almancasının. "yatırıp sikecek kadar."

yoksa, sırf hoca rizeli diye sınav kağıdını ich wohne in rize ile doldurmanın bi anlamı yok. ki anlamı bile rizeliyim demek değil, neyse işe yarar ama almancacıyı hemşeri hemşeriyi gurbette sikermiş diyerek sikemezsiniz.
lern mit uns kitabından öğretilen koko ist wegdir.

ayrıca utanmadan cvye baslangıc seviyesinde almanca biliyorum yazmaktır.
hep artikel öğrettiler, fiil çekimleriyle uğraştık, diye şikayet edilmiş de anlayamadığım bir şey var: almanca nasıl öğrenilecekti zaten?

laf sözel pratik eksikliğine getiriliyorsa, sözel pratik; yazarak, çalışılarak, sınavlara girilerek öğrenilmiş dilbilgisel kurallardan daha hızlı unutulur zamanla, eğer tekrar edilmezse öğrenilen. sırf sözel pratik çaıştırılsaydı, şimdi yukarıdaki örnekler bile akılda kalmazdı eminim. ayrıca, dilbilgisi anlamında temeli olan birisi, kendi çabasıyla, film izler, en önemlisi kitap okur, sözel yönünü de geliştirir. ama tekrar etmezse, okumazsa insan, hangi kursa giderse gitsin haliyle unutacaktır bir süre sonra bir dili. hele mevzu bahis olan almanca gibi alamet-i farikası istisnalar olan bir dilse.

konuşarak dil öğrenileceğini sanmışlarla her karşılaştığımda üzülürüm. temel olmayınca, kaç yıldır almanya'da olmalarına karşın, kendilerine has, gülünç, bir dil oluştururlar bu insanlar zamanla. evet, dil öğrenmişlerdir zamanla konuşarak da, öğrendikleri almanca değildir maalesef. bir de biraz önce de yazdım, almanca gibi; ingilizce gibi kural değil, her kural kelimeden kelimeye değiştiği için ve artikel olayından dolayı teker teker kelimelerin ezberlenmesi gerektiği bir dilse üstüne konuşulan. ama ben yanlış yunluş konuşurum, önemli olan bir şekilde anlaşmak diyorsa insan tabi sorun yok.

eğitim sistemimiz çok gelişmiş değil, çağdaş metotlar falan kullanılmıyor belki her okulda ama hiç kursa gitmeden, kendi çabalarıyla dil öğrenen alimleri de unutmayalım.
valla isteyen için çok da güzel almancadır. sadece geçmek için bu dili öğrenen insan wer bist du? dan öte gidemez.
4 yıllık lise eğitiminden mezunsanız anadolu veya anadolu öğretmen lisesinde haftada 2şer saatten 3 yıl almanca görmüş olmanız gerekir(okulunuzdaki ikinci yabancı dil hacanızın almanca öğretmeni olması kaidesiyle tabikide.).aslında bakıldığında uzunca bir süre ve bu dil öğreniminde uzun bir yol almanızı gerektirir ama hayır... enden? çünkü türk eğitim sistemi bunada engel olur ve öğrenme isteğinizede şevkinizede ot tıkar.
bende 3 yıl almanca dersi aldım ve beni 3 yıl götüren altın bir cümlem oldu ve sanırsam bunu sütün sınıfça kullandık.
"igh höre çakkıdı."
hangi müzik tarzını dinlerseniz dinleyin kenan doğulunun iliğimize kaar işlediği bu şarkı almanca dersimizide ele geçirmişşti ama en belirgin aklımda kalan cümle bu.
"bitte schreiben Sie an die tafel"
"ich bin saliha dora * ali, veli, bıdı bıdı.."
cümleleri
ingilizce dilindeki daha ilerisi için,
(bkz: davos ingilizcesi)*
hocaların sizi geçirmek için herşeyi yapacakları istemeseniz bile iyi notlar alabileceğiniz ders.
ich habe katze. den öteye geçememiş almancadır.
bide guten tag var tabi.
(bkz: cal) veya (bkz: iel)de iyi hocalardan alırsanız uçabileceğiniz, kötü hocalardan alırsanız anadolu lisesi ingilizcesinden hallice öğreneceğiniz almanca.
dört sene boyunca ders olarak görmeme rağmen öğrendiğim tek şey uzun eşek oynamaktır.

not: evet uzun eşek oynamayı lisede öğrendim. ama şimdi alayını s.kertirim. haftada 4 saat almanca görüyoduk lan biz!
artikellerini ezberlemeye çalışırken asıl öğrenilmeye çalışan kelimelerin unutulduğu, ne kadar iyi bir hocanız olursa olsun kaliteli bir anadolu lisesi ingilizce eğitiminin yanından geçemeyecek, ingilizce öğrenirken uzun bir zaman zarfına yayılarak öğretilenlerin üç- dört yılda öğretilmeye çalışıldığı, şahsımın almancadan nefret etmesini sağlayan ikinci yabancı dil eğitimidir. koko komisch' tir, ich komme aus der Turkei' dır.
(bkz: bruder martin)
-andere lander besuchen.
-helga ist schön.
-aufwiedersehn. (yanlış olabilir hatırlamıyorum)
-ich will dich erika.
-erika willst du mich auch?
anadolu liselerinde seçmeli ders olarak geçer, anadolu öğretmen liselerinden ana ders olarak sokulur.