bugün

(img:#546169)
Hesoyam yazarak.
görsel
monroe doktrinini akıllara getiren soru.

şimdi liberallerin milliyetçi düşüncelere ve yaptırımlara karşı çıkmasına falan bakmayın. abd, avrupa bataklığından yeni kurtulmuşken bir daha saplanmamak için sıfırdan ülke kurmuştur. bu arada kızılderili soykırımı falan oldu ama onları sktr et. koskoca ülke kurarken üç tane baldırıçıplak öldü diye lafı mı olur? (!)

her neyse monroe doktrini diyorduk. avrupa'ya "bana karışmayın, siz orada ne halt ederseniz edin." diye posta koymuş ve devletçi/merkantilist politikalarla kıtada bölgesel güç olmuştur önce, her büyük devlet gibi temeli sağlam tutmuştur yani. ta ki 2. dünya savaşı'nda japonya'nın pearl harbor çıkartmasına kadar arka planda kalmıştır avrupa ile ilişkileri. geriden yönetmiştir yani. dengeler yavaş yavaş abd lehine kaymıştır.

sonrasını iyi biliyorsunuz. 2. dünya savaşı. bm, nato, aet'nin marshall ile kurulması, alman-fransız borçları, soğuk savaş, neoliberalizm...vs.

bir de haliyle savaş ekonomisine dayalı bir ülke sürekli savaş çıkarmadan duramaz. kaostan beslenen vahşi kapitalist abd'nin süper güç olma hikayesinin özeti budur dostlar.

ama kondratiev'le wallerstein'ın güzel bir haberi var. brics'in yükselişinden de anlaşılacağı kadarıyla abd'nin sonu ya yaklaştı, ya da 3. dünya savaşı kapıda. kupadan sonra brezilya'da brics ülkelerinin toplantısı var, bretton woods'u çöpe atmak için anlaşacaklar. hayırlısı.
doğru planlar yapan, doğru düşünen ve özgürlüğe, bireyselciliğe önem veren adamların sayesinde.

biz çok seviyoruz en tepedekileri küçümsemeyi, azımsamayı. osmanlının aydını bile balkan savaşlarına kadar avrupalıyı barbar gibi gördü. açın, ziya gökalpe bakın hiç bir şey bilmiyorsanız. ilk zamanlarında avrupalıya tepeden bakar, batılılaşmaya eleştirel gözle bakar. ama sonra anlar ki o azımsadığı avrupa, bizim bir kaç asır ilerimizdedir.

amerikalı halkın aptal olması, saf olması vs. bunları aşın artık. saçma salak sokak röportajlarına bakıp koskoca milleti tanımaya çalışıyorsunuz. http://www.izlesene.com/v...zor-getirilsin-mi/7124213 al sana türkiye o zaman. türkiye mi bu şimdi?

her ülkenin çehresini değiştiren can çatlasın yüzde birlik bir elit kesimi vardır. işte önemli olan da o elit kesimin verimliliğidir. abd daha en baştan itibaren bu elit kesimin en verimli şekilde çalışacağı bir sistem yaratma düşüncesi üzerine kuruldu. bundan da ödün vermedi. demokrasi, özgürlükler, liberal politikalar... bunların hepsi bu elit kesimi besledi. dahası, almanyadan kaçan yahudiler, sonraki dönemde de almanlar, sovyetlerden kaçan ruslar, türkler bilmem neler... ülkeye hizmet edebilecek herkes kullanıldı bir şekilde. işte abdnin başarısının en önemli sebeplerinden birisi budur.

şimdi bir de bizi kıyaslayın. az sayıda sanatçımız var, onlar da yaşam tarzları sebebiyle ağır eleştiri alıyorlar. linç edilecekler neredeyse. bu sırada da acun gibi, hülya avşar gibi adamları ihya ediyoruz anca.

bilim adamlarımız dikkate alınmıyor. onun yerine "uzman" diye bir kaç paragöz oturtuyorlar tvye. sabahtan akşama kadar onları izliyoruz. hakiki bilim adamlarını da "bu ne be, daha ne konuştuğu anlaşılmıyor" diye aşağılıyoruz.

devlet teknoloji üreten şirketlere değil, inşaatçılara açar kapılarını. onlara cömert davranır. bakın bakalım son yıllarda en çok zenginleşen insanların kaçı inşaat sektörüne el atmış?

bizde bilgili, kültürlü adam sevilmez. monşer denir, aşağılanır. entel denir dışlanır. üniversitede bile inek denir, ne hocalar sever onları, ne de arkadaşları. bu çocuktan faydalanmamız lazım diye düşünmez kimse.

bunların hiç biri abdde yok demiyorum. ama 2 asırlık bir süreci göz önünde bulundurursanız aradaki farkı anlarsınız. ayrıca abddeki sistem çok adaletli kesinlikle demem. bence tam aksine çok adaletsiz bir sistem. ama soru açık, cevap da açık.
kesinlikle zamanın gerekliliklerini iyi okuyan yöneticileri sayesinde diye cevaplandırılabilecek soru. öncelikle dünyada tütün ve pamuk fiyatları tavan durumdayken tütün ve pamuk yetiştiriciliğiyle kesesini(kölelerin yardımıyla maliyet de oldukça düşürülmüş) doldurmuş ve o dönemin gelişmiş, ileri gelen, zengin ülkeleriyle başa baş gidecek duruma gelmiştir.

tabi sonra bu bahsettiğimiz gereklilikler değişmiş ve amerika yine doğru ata oynayarak 2. dünya savaşında bütün halkını yani bütün iş gücünü silah ve uçak endüstrisine yönlendirmiştir.(kadınından çocuğuna). zaten konum olarak savaşa dahil olan ülkelere kıyasla çok aykırı bir noktada oldukları için çok da dokunanı olmamış, hem yardımsever, hem de galip bir ülke olarak ayrılmıştır savaştan. sonrası da malum zaten savaş sırasında elde edilen gelir ülkenin sanayileşmesinde kullanılmış, çıkabilecek potansiyel savaşlar el altından desteklenmiş ve kendilerini zengin edecek bir döngü kurulmuştur dünya üzerinde.
Aslında olmadı bizi buna inandırdılar .. amerikan halkının %20'si mantıklı düşünüyor ve gerisi çöp . bize göre ahlaklı değiller sadece siyasileri çok iyi iş yapıyor ve para basıyor .
dünyada süper güç olan devlet çindir..
Amerika birleşik devletlerinin bir çok gelişmiş ülke gibi bir ülke politikası vardır ve iktidara gelen yönetimler hangi partiden ve hangi siyasi düşünceden olursa olsun belirlenmiş olan bu ülke politikasını uygulayıp daha da geliştirmeye çalışırlar. Bu amaç için de başkanın iyi yetişmiş danışmanları vardır. içlerinde bilim insanı, asker, stratejist, doktor gibi birbirinden çok farklı meslek gruplarından insanları barındıran bu danışmanlar devletin kadrolu elemanıdır, hükümetin değil, dolayısıyla seçimle gelen lider bu danışmanlara çok müdahale edemez, en fazla olsa birkaçını değiştirir. Bizim gibi gelişme konusunda iki ileri bir geri adım atan ülkelerde ise iktidara gelen parti koskoca ülkenin geleceğine karar verir, dolayısıyla her iktidar değişiminde ülke yön değiştirmek için bazı olumlu kazanımlarından vazgeçtiği için yükseliş grafiğinde kesintisiz bir gelişim mümkün olmaz. Amerika yöneticilerinin ilk amacı kendi vatandaşına daha iyi maddi ve sosyal imkanlar sağlamak, ucuza mal almasını sağlamak, harcamaya dayalı ekonomiyi ayakta tutmaktır. Bu döngü devam ettikçe Amerika büyümektedir. işin içine yüksek maliyetli olan savaş ekonomisi de kattığınızda ortaya devasa büyüklükte zengin bir ülke ekonomisi çıkar. Hatırlanacağı üzere obama nın rakibi olan kerry seçimi kaybetmiş ama obama hükümetinin dışişleri bakanı olmuştur. Bizde seçimi kaybeden parti liderinin Tayyip Erdoğan hükümetinde bakan olma şansı nedir. Önceki başkan Bush seçim propagandasında değerli vatandaşlarım seçilirsem sizin vergilerinizi Türkiye gibi ülkelere hibe edip çarçur etmeyeceğim, halkıma kalkan el olursa o eli kırmak değil gövdesiyle birlikte yok edeceğim demiş ve başkan olunca kendi ülke menfaatleri için kimsenin gözünün yaşına bakmamıştır. Kendi halkına şefkat diğer insanlara acımasızlık ve ekonomiyi ayakta tutmak için her yol mubahtır anlayışı Amerika yı süper güç yapmıştır. Terör gruplarının saldırıları bilinçli yapılan göz yummadır. Önce düşman yarat ki savaşabilesin değil mi. Aksi halde Amerikan malı silahla Amerika ya saldırmak imkansız bir olaydır. Belki de en önemlisi süper güç olmanın faydası dolar her ülkede geçerlidir, Taliban bile dolar kullanır. Uçağın dizayn edilerek uçan darphane yapılarak cıa emrine verilmesi sayesinde gereken para uçak havadayken basılır, indiğinde pis işlerde kullanılmak üzere karşı tarafa teslim edilir. Bir çuval dolusu değersiz kağıt matbaaya girer dolar olarak çıkar, bu çuval dünyanın her yerinde geçer ve neler satın alınabilir hayal edebiliyor musunuz.
(bkz: nichola tesla)
(bkz: Edison)
(bkz: Teknolojiye sahip olanların kuralları koyduğu gerçeği)
yapılan her filmde kendisini yenilmez güç olarak gösterip bunu insanlarin beynine kazıyarak.
sanayi ile, buluşlar ile, madencilik ve metalurji ile...

öyle kimse oturduğu yerde zengin olmaz halo.
DÜNYANIN HER BOLGESINDEN BEYIN GOCU ALIP AMERIKALIYIM FIKRINI BENIMSETEREK, GEREKEN OZGURLUK VE DEMOKRASI SAGLANARAK SUPER GUC OLMUSTUR.
Uzun uzun yazardım da üşeniyorum.

ikinci dünya savaşına tam zamanında girmesiyle tabiki. 1939 yılında ABD ilk 5 te bile değildi.
Dünya savaşlarında silah satıp son anda girerek. Birde fransız ihtilali ile özgürlük bağımsızlık vs. Akımlarını iyi satmıştır. Hatta biz bile amerikan mandası olmak istemişiz bir ara ciddi ciddi.
2. Dünya savasi sonrasi alman bilim adamlari ve yahudi is adamlari sayesinde.
2. dünya savaşına girerek.

nazi bilim adamlarıni bünyesine kattı. yahudi lobisini de yanına çekti. sırtı tabii yere gelmez.
çalışarak. 2. dünya savaşı sadece vesile oldu.
standard oil company gibi şirketler, sanayi, birinci ve ikinci dünya savaşı, kot pantolon, silikon vadisi vs vs her zaman kar elde ettiler herhalde bi tek vietnamdan zararla çıktılar onu da sinemada kullanıp yine para ürettiler, halkı salak yönetenler çok zeki işini iyi yapan yükselir dayısı olan değil ve daha sayamadıklarımla.
çok kısa yazacağım:
sömürerek.
Marshall planı der susarım. Araştırın.
Uzun uzun yazsan hedef kitle anlamaz. Toz bulutuydu herşey yavrum.
özgürlükçü anlayışı o dönemde rastlanmayan bişeydi ve bütün iti uğursuzu suçluyu aynı zamanda işe yarar adamları topladı. kısacası avrupa da istenmeyen bütün adamları. daha sonra asıl amerikalılar olan yerlileri katlettiler uzun bir süreç zarfında. o yüzden bugün hala " amerikalı" "amerikan milliyetçisi" gibi terimleri gördükçe götümle gülüyorum. amerikalı diye bişey yok ki, onların ataları avrupadan gelen şurdan burdan toplama at hırsızları. asıl amerikalıların nesli yüzyıllar önce canice yok edildi.
Ticaret...
Vakti zamanında karşılıksız para basmışlar. O zamanların da etkisi vardır.
Rasyonel ekonomik politikalar , uzun vadeli programlar ve de ikinci dünya savaşına kadar uygulanan kaynakları inanılmaz tutumlu kullanmakla.