bugün

amerika'da bankacılık sektörüne ağır bir darbe vuran bu global kriz avrupa'yı, rusya'yı ve doğal olarak türkiye'yi de etkilemiştir ve daha da etkileyecektir.
bu krize piyasaların ilk tepkisi nerdeyse %50'lik bir değer kaybı idi. bununlar beraber ileriye yönelik olarak bakılacak olursa ilk olarak; fırlayan emlak fiyatları düşecektir. buna bağlı olarak da karlı bir yatırım alanı olan inşaat cazibesini yitirecek ve ekonomide lokomotif görevi yapan inşaat sektörü yavaşlayınca bu durum dalga dalga diğer sektörleri de etkileyecektir. özellikle türkiye için ilk akla gelen otomotiv ve tekstil sektörüdür. yatırım alanları gibi görünen başlıca bu üç söktör amerikan finans krizinin ilk etki alanlarıdır. zaten şu aralar amerika'daki dev otomotiv firmaları devlet desteği deyu yanıp tutuşmaktadır. nasıl bir liberal, kapitalist ekonomi anlayışıdır ki kâra gelince devletten bağımsız özgürlük teraneleri ile malı götürürken iş zarara, kayba gelince devlet desteği isteyebilmektedirler? bu kapitalist sistemin kendi içindeki tutarsazlığına ne de güzel bir örnektir. aynı şey bizim için de geçerli. 2001 krizinde iflas eden bankaların zararını devlet üstlendi. devlet deyince bu biraz müphem bir kavram görünmez bir havuz gibi duruyor. daha da somutlaştıralım: bu zararların tazmini gariban halk tarafından yapılıyor, esasında bu bilinçli bir şey değil. onlar üzerinden yapılılır bu işlemler..

her neyse. bu temeli mahcur emlak alımına dayalı morgage olayının sebep olduğu bankacılık/finans krizi global dünyada kesinlikle sadece amerika değil dalga dalga bütün ülkeleri bütün ülkeleri etkilecektir. özellikle bizim gibi dış borç batağına düşmüş ülkelerin böyle büyük bir krizden yara almadan çıkması mümkün değildir. ilanen duyurulur.

bir de madde madde bu global finans krizinin ülkemizde olması muhtemel sonuçlarını yazalım:

1- dolar yükselecektir
2- borsa düşecektir
3- yabancı yatırımcı için artık bu ülkede kalmak için herhangi bir sebep kalmayacaktır
4- inşaat sektörü durma noktasına gelecektir. emlak fiyatları düşecektir.
5- inşaat sektörün durması az veya çok bütün sektörleri olumsuz etkilecektir. ilk sırada otomotiv ve sonra tekstil gelecektir. hizmet sektörü de bu krizden nasibini alacaktır.
6- rusya ve avrupa gibi müşteri diyarlara yapılan ihracatta azalmalar söz konusu olacaktır.
7- yine de ihracat için birkaç alternatifi bulunan firmalar için kriz en az tehlike ile atlatılabilecektir.
8- yavaşlayan ve hatta duran yatırımlar sonrası işsizlik oranı artacaktır.
9- eğer ciddi radikal ekonomik önlemler alınmazsa bu kriz ülkemiz adına çok kötü sonuçlar doğuracaktır.
10- iktidar, eğer boş işleri ve luzumsuz polemikleri bir kenara bırakıp ekonomiye dair planlar yapmazsa bu krizin ilk faturası hükümete biçilecek ve ilk seçimlerde sandığa gömülecektir.
bir şekilde birilerinin işine yaramış ve nedeni isteğe bağlı oluşmuş olan etkilerdir.
(bkz: karının üstüne ceketimizi assak hamile kalıyor)
"küreselleşmenin gündemi piyasa köktencilerinin gündemine yani serbest piyasa ve finansal liberalizasyon ideolojisine sıkı bir şekilde bağlı oldu. ancak krizde en piyasa yanlısı ekonomilerinin en piyasacı kurumları yardım için hükümete koştular. şimdi dünyada herkes piyasa köktenciliğinin sonu olduğunu söyleyecek.

bu anlamda berlin duvarı'nın çökmesi komünistler için ne anlama geldiyse wall street'in çökmesi de piyasa köktencileri için aynı anlama gelecek: kriz dünyaya bu şekilde bir ekonomik modelin sürdürülebilir olmadığını söylüyor. şu an finansal liberalizmin iddialarının düzmece olduğunun görüldüğü andır."

(bkz: joseph stiglitz)
"finansal kurumların görevi, kendilerine maliyetini hesaba katarak risk almaktır. ancak bu kurumlar kendi zararlarının toplam ekonomi için sonuçlarını dikkate almazlar. bu nedenle finansal piyasalar riske olması gerektiğinden daha düşük bir fiyat biçer ve sistematik olarak verimsizdirler.

fed'in piyasalara yaptığı daha önce hiç görülmemiş büyüklükteki müdahale devletin kapitalist kurumlarının demokratik olmayan karakterini bir kez daha ortaya koydu.

bu karakteristik özelliğe göre devlet riski ve maliyeti dağıtır, kamulaştırır, kârı ise özelleştirir, birkaç elde toplar. bu tabii ki sadece finans piyasalarıyla ilgili bir durum değil. gelişmiş ekonomi, tamamen bu alanlarda aktif kamu sektörüne dayanır."

(bkz: noam chomsky)
"kriz, sınırlandırılmayan bir piyasanın zararlı olduğuna dair eski düşüncenin yeniden fark edilmesini sağladı. john mccain krizden wall street'in açgözlülüğünü sorumlu tutu.

ancak açgözlülük yeni keşfedilmiş bir insan özelliği değil. asıl mesele ekonomik sistemin iş dünyasına kurnaz bir açgözlülükle kâr etme fırsatı sağlıyor olması. şirketlerin kötü kararlarının sonuçlarını başkaları sırtlanırsa, aşırılığın ve beceriksizliğin cezası da başkalarına yüklenmiş olur.

piyasaların yaratıcı katkısıyla yapıcı sosyal müdahaleyi birleştirmeye yarayacak, anlamlı bir düzenlemeyi de içeren bir kurumsal reforma ihtiyacımız var. bu krizin olumlu bir sonucu olacaktır."

(bkz: amartya sen)
"burada bir adaletsizlik var. finans sektörü geçtiğimiz dönemde olağanüstü kârlar elde etti. istatistikler 2006'da finans şirketlerinin kârının abd'deki tüm şirketlerin kârının üçte birine ulaştığını gösteriyor. wall street'te ve londra'da milyonlarca dolarlık ikramiyeler artık bir rutin oldu. ayrıca 2008 başkanlık seçimlerinde politikacıların bağış listesinde finans şirketlerinin hâkimiyetini görüyoruz.

o halde neden sıradan vatandaş vergileriyle finans sektörünü kurtarmanın faturasını ödesin? neden geçen yıl tepetakla aşağı giden otomobil, çelik sektörü ya da başka herhangi bir sektör kurtarılmasın?

finans şirketlerinin hisselerini ve tahvillerini elinde tutanlar büyük maliyeti sırtlanmalı yoksa ilerde onların daha sorumlu davranacağına dair çok az umudumuz olacak."

(bkz: kenneth rogoff)
"esas dalgayı hemen hissetmeyebiliriz, ama abd krizin dalgalarını küçük ekonomilere atmaya çalışacak. sermaye içinde büyük miktarda paralar el değiştirirken, büyüklerden küçüklere aktarım azalacak. ama kriz yine emekçilerin iş güvencesi, ücretleri ve çalışma koşullarını baskılamak için bahane olarak kullanılacak.

türkiye'de ücretler zaten hiçbir zaman iyi olmadı. ama yine kriz bahane edilerek emekçiler düşük ücretlerle, karşılığını almadan uzun ve fazla sürelerde çalışmaya zorlanabilir. çalışma koşulları kötüleşebilir.

1994 ve 2001 krizlerinde yaşananlar tekrarlanmamalı. kriz, toplu iş sözleşmesi imzalamamanın, kötü koşulların meşrulaştırmanın aracı olarak kullanılacak. buna izin verilmemeli.

emekçilerin bu krizlerde hiçbir sorumluluğu yok. kapitalizm 40 yıldır içsel çelişkilerini krizlerle atlatmaya çalışıyor, ama hâlâ yapamadı. bedelini her seferinde halklar, emekçiler ödedi. sendikaların krizin yükünün emekçilerin üstüne yıkılmasına izin vermemesi gerekiyor. bunun için de toplum kesimlerine bu krizde sorumlulukları olmadığını anlatmalılar."

(bkz: özgür müftüoğlu)
güncel Önemli Başlıklar