bugün

"BiR LAFA BAKARIM LAF MI DiYE,BiRDE SÖYLEYENE BAKARIM "ADAM MI DiYE" sözlerini buraya aldığım için resmen kendimden utanıyorum. söz mevlana'nın. gayet iyi gayet hoş, ama öyle çok tüketti ki, tüketim vampirleri, bu güzelim sözden bile nefret etmişim. neyse yine de alıyorum.

tüketim demişken şu aşk kelimesine değinmek istiyorum. bundan yıllar önce aşk denen mevzuya inanmıyordum. insanı gerçek ve sabit mutluluğa götüren şeyin daha çok sevgide olduğuna inanıyordum. aşk kelimesi daha çok tozpembe yalansı, sahte, böyle vıcık vıcık bok gibi geliyordu. kalpli yastıklar falan. neyse efendim yıllar geçtikçe beden ve ruh yaşlandıkça gençiliğime olan özlem ve yaşamamışlığın getirmiş olduğu eziklikten olsa gerek aşka yavaş yavaş inanmaya başladım.

fakat bu defa jenerasyon değişikliği yaşanmıştı. biz 90'lı yılların aşklarını yaşarken. (neydi lan o kenan doğulu kolyeleri, hay sikeyim) daha çok park ve bahçe işleriyle ilgilenen 45'li yaşlara gelmiş pos bıyıklı abilerle muhabetimizi geliştiriyorduk. zira o yıllarda aşklar daha bir ağır başlayıp daha bir derinden yaşanıyor gibiydi. bir kere sevgili denen kişi kedi gibi sırnaşmıyordu yahu!! mütemadiyen üretkenlik vardı. tüketim ikinci plandaydı. neyse efendim ilerleyen yıllar ve benim bir baltaya sap olamamamdan mütevellit ikibinli yıllarda da aşklar yaşamak zorunda kaldım. e insan eş bulmak zorunda. ulan perspektifim kaydı. yanımdaki kedi mi? yoksa aşık olduğum gadınım mı? anlamıyorum. çay istiyorum tost istiyorum, gasteyi açıp okuyorum, yanımda bir kedi mıyavlıyor. ama aşkımmmmmm. lütfennnnn. amammmmaaaa aşkımmmmmm. istediği ber şeyde yok ha!! bildiğin abudik gubidik muhabetler. belki çayına şeker istiyordur. ulan ulan!!!neyse.

işte o öküz adam benim. ne yapayım arkadaş. olmuyor. ayrılık vakti.
bu cümlenin ardından gelecek olumsuz cümlecikten tırsan adam modeli.
Duruma göre gerçek aşkına yönelen adamdır. Ama aşkım diyen bir kadına karşı nasıl karşı koymayıp sevgilisinden ayrılmayıp varmasın aşkısına..

Dimi dimi..