bugün

almanya ya gitmeye gerek yok, istanbul un, ankara nın, izmir in en elit semtlerinde köyünü yaşayan ve yaşatan insanlarımız var.
köyünü yaşaması, yaşatması anlaşılmayacak şey değilde, sizin şehirli yanınıza öfkelenmesi hatta sizden onun gibi olmadığınız için nefret etmesi ve onun gibi olmanızı beklemesi, anlaşılmaz olan budur işte.
sanırım, hepimizin hastalığı aynı hastalık.
dünyanın merkezine kendimizi ve algılarımızı yerleştirdiğimiz müddetçe kabuğumuzu bir türlü çatlatamıyoruz.
hani büyük bir soru vardır ya;
yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan.
bizim bu durumumuzda bu soru sorulamıyor.
çünkü ortada tek bir yumurta ve tek bir tavuk var.
tavuk yumurtadan bihaber, yumurta tavuktan anlayacağınız.
almanya da 30 sene yaşayıp almanca bilmeyen türk, bilmek istemeyendir, anlamsız inatçıdır...

ulan bir ülkede ikamet edip hayatını idame ediyorsun, ekmek yiyorsun. ama olay şu; kendi kıt beyninin direttüği gereksiz kapalılık.
"konuşamiyorum ama söylenenleri anliyorum" tesellisi olan canım türk insanıdir.
Dilini öğrenmeyi geç, adam bir kelime Almanca bilmiyor ama gidip Alman cumhurbaşkanlığı binasının önündeki Cayirlikta mangal yapıyorlar.

Cahil yuceltmeyi marifet bilenler, bEcerebilirlerse empati yapsınlar ve Türkiye'de çalısmaya gelmiş, bIr kelime türkce bilmeyen binlerce afgan'ın Çankaya cumhuRbaşkanligi Köşkü'nde mangal yaptığını.

Ne var bunda diyorsan, sanA lafım yok.
güncel Önemli Başlıklar