bugün

"Özgür irademizle" seçim yapmamız.

allah bize mesajı öyle bir şekilde verir, hayatı öyle yaşatır ki;
bizi seçme aşamasını zorunlu kılan bir ikilem bekler.

--
çünkü allah bizim seçmemizi istiyordur.
kendi özgür irademizle.
--

mesela kimimiz öyle bir hayat yaşarız ki hayat sadece taştan topraktan ibaret olsa kısa sürede ölecek hayatta kalamayacak iken, hep bir yerlerden bir şekildee kapılar açılır, bir sebep bir sebebi kovalar ve 70-80 yıl boyunca devamlı olarak hayatta belirli konfor ile kalmayı başarırız.

ve şöyle geriye dönüp hayatımıza baktığımızda önümüzde iki seçenek vardır:

ya;

dünyanın kuruluş ve işleyiş şekli, aynı zamanda içinde bulunduğum şartlar zaten hep benim ayakta durmama sebep olacaktı o yüzden bu kadar süre böyle yaşadım. ama az da olsa bu şartları sağlayamayanlar da var. yani bu zaten olacaktı.

yada

tüm hayat boyunca -istisnalar da olmakla(bu başka uzunca bir konu) birlikte- dünya kurulduğundan beri türlü türlü insanın hayatlarını üç aşağı beş yukarı belirli konfor güzellik ve iyilik içinde geçirmesi, bir yaratıcının varlığının işareti. bu hayat taştan topraktan maddeden ibaret olsaydı ben mutlaka hergün yemeğimi yiyemezdim ihtiyaçlarım bir şekilde tüm hayatım boyunca sürekli karşılanıyor olamazdı ve tüm bunlar allahın varlığının bir göstergesi.

her iki şık da seçilebilir konumda.

ve allah bizden ona kulluğu seçmemizi istiyor.

diğer yandan kuran da aynı şekilde:

içinde yüzlerce bilimle paralel, teknik aletlerle bilinebilecek yada gelecekten bilgiler var.

söz gelimi rumların en zayıf döneminde; perslerin ise en parlak döneminde birbiriyle savaşması ve perslerin rumları yenmesi, ama kısa süre sonra ikinci bir savaşta hiç beklenmeyen şekilde perslerin yenilmesi hakkında daha ikinci savaş olmadan yıllar önce "rumlar yenildi ama yakın bir zamanda galip gelecekler" tarzında gelecekten haber verip gerçekleşen bir ayet,

yada "göğü kudretimizle biz kurduk ve onu genişleticiyiz" gibi kozmik radyasyonun bilinip teleskoplarla gözlemler ve matematik hesaplamalar ile yakın geçmişte ulaşılabilen evrenin genişlediği bilgisiyle paralel bir ifadenin yer alması...

gene iki şekilde düşünülebilir.

birilerinin dediği gibi. tamam rumlar yenildi ama yakın gelecekte galip gelebilirlerdi. zayıf olsa da galip gelebilirdi denilebilir, göğün genişlemesi için de "hayır öyle değil, orada başka birşeyden bahsediliyor, gök demiş uzay dememiş" gibi şeyler söylenebilir.

yada

"bu kitap bilim yada fal kitabı değil. bu tarz ifadeler ilginç şekilde başka şeylerden bahsedilirken cümle arasına serpiştirilmiş dikkat çekici şeyler. çoğu yeni öğrendiğimiz şey ise o zaman müslümanları için hiçbir anlam ifade etmiyordu. yani 1400 yıldır müslümanlar kendi kendine "göğün genişlemesinden kasıtla allah ne anlattı acaba" diye kendi kendilerine sormuş da olabilirler. ta ki einstein, hubble, matematik, fizik el ele verene kadar...

bir tane de değil yüzlerce ve farkeden kişiler din adamı değil tarih bilen, fizik bilen, kimya bilen, astronomi bilen, matematik bilen kişiler.

bu işaretler, o kadar din içinden islamı seçmemizi gerktiğinin işaretleri.

fakat ön işareti değil; yan yada ikincil işaretler.

kuranı in gerçek olduğunun ön işareti ise o kitabın iyiliği emretmesi.
insana iyi birisi ol, tüm insanlığa faydalı ol, kimseyi üzme, hakkını alma, baskı zulüm eziyet yapma, insan öldürme, emanete sahip çık, anne babaya, yolda kalmışlara, fakirlere, özgürlükleri elinden alınmışlara iyilik yap demesi, allahın sana verdiğini paylaşman için verdiğini bil demesi, allahın yardıma ihtiyacı olan kişilere yardımı senin götürmeni emrettiğini ve aslında böylece yardımı bizzat kendisinin ettiğini söylemesi, güçlüye zengine, güçsüzden, fakirden daha fazla yük ve sorumluluk yüklemesi ve tüm bu davranış şekillerini allah istediği için, onun emri olduğu için yapın demesidir.

fakat bunun yanında allahtan geldiğine dair vicdanlı ve istekli gönüllerin gördüğü işaretlerdir bu gelecekle ilgili yada bilimsel işaretler. "

diye de cevap verilebilir.

her iki cevap da kendi içinde tutarlıdır. ve bunun böyle olmasını bizzat allah istemiştir.

tüm durumlarda kendi içinde mantıklı şekillerde iki seçenek bizi karşılar.

çünkü o bizim kendi özgür irademizle onun kulu olduğumuzu kendimizin seçmesini bize emrediyor.

bonus:

--

gelin, olasılıktan söz edelim.

ilk önce, olasılık dediğimizde en sık akla gelen şey olan
çekilişlerden, piyangolardan söz edelim.

amerika’daki en büyük piyango olan
powerball’ı kazanabilme olasılığı 120 milyonda 1’dir. powerball’ın ilk oynanmaya başlandığı 1997’den beri elliden fazla insan bu olasılığı alt
üst ederek büyük ikramiyeyi kazanmıştır.

onlar bu gezegendeki en şanslı, en zengin insanlar arasındadır. onlardan nefret ederim. ama konumuz bu değil.

şimdi de düşük-olasılıklı bir olaydan söz edelim:

dünyaya dev bir gök taşı çarpacak ve
uygarlık yok olacak.

jeofizikçilere göre, her yıl
bunun olma olasılığı milyonda bir.

insanoğlunun atalarını da hesaba katarsak, yedi milyon yılı aşkın bir süredir bu gezegende varlığımızı sürdürdüğümüze göre, bir gök
taşının bugüne kadar bizi yok etmiş olma olasılığı yüzde yedi yüz.

yani anlayacağınız,
bir kere değil, yedi kere ölmüş olmalıydık şimdiye kadar.
ama çoğunuzun bildiği gibi, insanoğlunun yazılı tarihinden bu yana yok olmadık.
ne demeye çalışıyorum sizce?

bir gök taşı bizi yok edecek demeye çalışmıyorum. düşük olasılıklı olaylar hakkında bir yorumda
bulunmaya çalışıyorum,

kıssadan hisse şudur: her an her şey olabilir!

--adam fawer, olasılıksız--
egosunu tatmin etmemiz dışında başka bir şey istemediğine göre, egosunu tatmin etmemizi.
Üç farklı başlık açılmasının bir sebebi olan başlık.

Zaten bazıları okuduklarının özünü anlayabiliyor olsalardı hayata yaptıkları tek etkinin birilerine çemkirmek olduğunu da farkederlerdi. He yavrum he adam fawer...
diz çökünüz itaat ediniz.
çünkü o allah en büyüktür.
Kısaca "Bana biat etmezseniz hepinizi yakarım".

Peki Ona biat ne?

Onun temsilcisi olan din adımlarına iyi maaş vermek. Onun peşinden giden siyasilere oy vermek.
Müslümanlar Allahtan iyilikte yarışın mesajı alırken inançsızlar nasıl siyasi mesaj alıyor anlamadım gitti.

Ulan din ve siyaset başka şeyler anlayın artık. Dini çıkarlarına alet eden varsa bu suçu bireylere yükle dine değil.

Dipnot:Allahın mesajı vermiş olması bizim bunu uygulayabildiğimiz anlamına gelmiyor ama gerçek hala gün gibi orada duruyor. Allah istediği için iyikte yarışmalıyız.