bugün

Kimisine göre hayatta başarısızlığa uğradığımız anlar. Kimisine göre çaresiz anlarımızda bir çarenin var olamaması.Kimisine göre kendimizi çok güçlü ve yenilmez hissettiğimiz anlar. Kimisine göre hiç var olmayan anlar çünkü bir ateiste soruyor olabiliriz. Kimisine göre ise sürekli hissettiğimiz anlar.
Yaşadığımız Andır. Karaca.
kendi ürettiği şeytanla başa çıkamamasıdır.
(#29172014)
tanrının bir açıklama olmadığını anladığım andır. tanrı asla bir cevap değil bence, ayrıca insanların bir şeylere tapmak zorunda olan sürüngenler olduğu fikrine karşıyım.

bu sürüngenlik devletle gelen bir şeydir yoksa insanın özü falan değildir.
dünyadaki her bir kötülüğe iğrençliğe tanık olunan her an allah safsatasının nasıl da gerizekalıları uyutup yaşama köle olmaya devam ettirebilmek için tezgahlanmış bir masal olduğu anlaşılır.
o sadece çaresizi izler, yardım etmez...
Bir karınca yarattığını düşün. Ve o na bana iman et de. Eğer etmezse onu sonsuza dek yakar mısın ?

Öyleyse Ben allah tan daha merhametliyim.

Koskoca kozmozda iş güç yok insan oğlu ile sidik yarışına giren bi tanrı olmaz. Bakınız kutsal kitap.

O kutsal kitap bir cengaverin hezeyanı kibri ve nefretinden başka bişey değildir.
camide secdeye yatmadan önce secdeye yatanlara bakıp 'napıyoruz lan' biz demem.
tabi bunla dinin olmadığı oradan tanrı vs.
Yaşama köle olmak diyor.
Ama allah a inananlar yani müslümanlar dünyaya zerre kadar değer vermez dünyadaki güzelliğinde kötülüğünde geçici olduğunu bilir.
Çarpıldığın an yanıldığını anlarsın evladım diyicem de yok vazgeçtim onu anlayacak kapasite de yok sende, yazık..
Dinden çıkmış sayılırız ki bu bi müslüman için söylenebilecek en mantıksız şey. sen müslümansan şüphe duymazsın hakkın yok yani anlatabildim mi?
materyalist kitaplar okuduğunuz andır. bir allah ın olmamasından daha da önemli olanı olmasını gerektiren bir durumun olmamasıdır.

tanrı zaten açıklanmaz bir şeyse, açıklayamadığımız şeyleri tanrıyla açıklayarak neyi açıklamış oluyoruz?

tabi ki hiçbir şey. sadece üstünü örtüp kendi egolarımızı tatmin ediyor ve uyuşuk bedenimize tembelliği normalleştiriyoruz.

tanrı aptal toplumların eğlencesidir. bilim toplumlarında tanrıya yer olmaması lazımdır.
ettiğiniz dualara herhangi bi karşılık gelmediğini fark ettiğiniz an.
Kur’an-ı Kerimin okunduğu andır.
Epifani yaşanılan anlardır. Bir de sürekli biri tarafından izlenmiyor olmanın verdiği rahatlama hissi birini kaybettiğinde onun öylece yok olduğunu kabullenmenin, kafanın içinde dönenleri hiç kimseye olduğu gibi aktaramadan öleceğini bilmenin verdiği iç sıkıntıyla birleşir. Öyle iç güveysinden hallice bir an oluverir işte.
din üzerine neden boş münakaşalara girdiğimizi anlayamıyorum. şayet samimiysek dinin gerçeklikle bağdaşmayan düzmece safsatalardan ibaret olduğunu kabul etmeliyiz.

tanrı kavramı bile insanın hayal gücünün bir eseridir. tabiatın güçlüklerine bizden daha fazla maruz kalmış ilkel insanların, korku ve dehşetle bu güçleri ilahlaştırmaları gayet anlaşılabilir bir durumdur. ancak tabiatın işleyişini birçok yönüyle anladığımız günümüz dünyasında bu tür izahatlara ihtiyacımız yok.

hayatım boyunca, her şeye gücü yeten bir tanrı inancının bize ne gibi bir faydası dokunduğunu anlamamışımdır. anladığım ise bu tür bir kabulün bizi aynı kısır sorulara götüreceğidir: tanrının engel olabileceği halde bu kadar sefalete, adaletsizliğe, zenginlerin fakirleri sömürmesine ve diğer bütün iğrençliklere neden müsaade etmektedir?

bugün hala din öğretiliyorsa, sebep kat'iyen dini inanışların bizi hala ikna ediyor olması değildir. sebep, içimizden bazılarının avam tabakayı sessiz tutma isteğinden ibarettir. sessiz-sakin insanları yönetmek daha kolaydır. ayrıca sömürülmeleri de çok daha kolaydır.

din, toplumun kendini uhrevi hayallere kaptırarak, yapılan haksızlıkları unutmasına yol açan bir tür afyondur. dolayısıyla, iki büyük politik güç olan devlet ve din adamları arasında yakın bir ittifak oluşur. her iki gücün de ihtiyacı olan; haksızlıklara karşı isyan etmeyip görevlerini şikayet etmeden sessizce yerine getirenlerin, merhametli bir yaratıcı tarafından -bu dünyada olmasa da öteki dünyada- ödüllendirileceklerini vaat eden bir hayal dünyasıdır.

tam da bu nedenledir ki, tanrının insanın hayal gücünün bir ürünü olduğunu söylemek, tüm ölümcül günahların en büyüğü sayılır.
bazen tanrı var mı yok mu sorguluyorum. Kesin yok diyemem ama. Ama bu dünya cehennem gibi, tanrı acaba görüyor mu, hatta tanrı bizi dünya diye cehenneme mi attı diye sorguluyorum, ama tanrı merhamet, vicdan sahibi değil miydi, öylese öyle birşey yapmaz masumları cehenneme atmaz, dünyayı cehenneme çeviren kötüler de cehennemde yanacak olan yoldan sapmış olanlardır diyorum sonra da. Sonra da zalim, zorba, şerefsizlerin adilce cehennemde yanacağına, masumların cennete gideceğine, ahiret gününe inanıyorum. Belki de masum insanları çok sevdiğinden cennete erken alıyor tanrı, o yüzden erken ölüyorlar diyorum bazen. Ben tanrının, ilahi adaletin var olduğunu ümit ediyorum, ve dua edip, kuran-ı kerim okuyorum. Ahiret gününde zalimlerin ceza çekeceğini umuyorum. Tanrı yoksa O kadar yıldızlar, galaksiler, koskoca evren, nasıl durup dururken kendiliğinden var olsun diyorum, birileri yaratmış olamaz mı, belki de simülasyonun içindeyiz falan. Ama dinler gerçek mi onu da sorguluyorum, yani insan yazımı kitaplar bize gökten inmiş diye pazarlanmış olabilir mi, ya da birileri değiştirmiş olabilir mi vsvs... Mesela Tanrı acaba o kadar evreni yaratırken kadınların saçının görünüp görünmediğine mi taktı ciddi ciddi, yoksa birileri ayetlerin asıl anlamını saptırdı mı, ya da dini kitaplarda yobaz birileri kafasına göre değişiklikler yapıp orjinal kutsal kitap diye mi pazarladı. bence ikincisi kesinlikle daha doğru. tanrı merhametli, vicdanlı, adaletli olduğu için sırf saç gözüktü diye cehennemde sonsuza dek yakacak kadar acımasız, merhametsiz, gaddar ve vicdansız olamaz, hani tanrı merhamet, vicdan, adalet sahibiydi diyorum. kâfirlerle cihat edin ayeti iddiası, ki bakara süresindeki "dinde zorlama yoktur" ayeti bu iddiayı yalanlıyor zaten, size başkaldıran kadınları dövün ayeti iddiası, orada dövün mü deniliyor tartışması (Arapça ile Türkçe bazen uyumsuz olabilmektedir, Arapçada Türkçedeki gibi aynı eş anlamlı kelimeler olabilmektedir, Arapçada ki darp, darap, drb eki sadece dövmek anlamına gelmiyor diye biliyorum) zina yaptığı için mi, yoksa baskıya başkaldırdığı için mi, tartışılmaya devam edilmesi, vesayre vesayre. Yobazların bazı dini kitaplarda kafasına göre değişiklik yapmış olabileceğini ve asıl anlamının saptırılmış olacağını sorgulatır bu adama. ilginç olan ise, madem öyle, kadınların başını örtmemesi haram, tanrı kadınların saçının görünmesini istemiyor, neden tanrı kadınları saçsız yaratmadı,ve
hatta dünyaya çıplak getirdi. hata mı oldu ve düzeltilemiyor mu, hani tanrının herşeye gücü yeterdi. Sorular sorular. Bu sorular adama kafayı yedirtir. O yüzden ben o ayetin gerçek anlamından saptırıldığını düşünüyorum kesinlikle. Onun dışında başörtüsü, türban, çarşaf zorla giymiyorlarsa eğer, kendi tercihleri ise, devam edebilirler, bazıları ateist olmasına rağmen türbanlı, örtülü, çarşaflı geziyor, belki de tarz olsun diye kendi tercihi öyle oluyor. Afganistan'da bunlar, hatta burka zorunlu zaten, burka giyen erkek bile vardır ajanlık yapmak için kim bilir. Sonuçta insan yüzü, hatlar belli olmuyor, sadece çarşaf görüyorsun.
Yaratıcı, kendisini gün içinde farklı sebeplerle sürekli hatırlatır. Kişi bunu görmek istemez, duymak, hissetmek istemez, heleki vicdanın sesini hiç duymak istemez onu kör kuyulara atarki sesi kesilsin.inanmamak için kendince yalandan sebepler bulur. Bu sebepler ömür boyu kendini tatmin etmez. Azrailin görünce ruh bedenden çekilince, rabbim bana fırsat ver öldürme sana ibadet itat edicem der fakat iş bitmiştir. Kuranın deyimiyle bugün artık görüşün keskindir. Melekleri ölümü görmüştür.