bugün

gayet basit bir ispat.
matematikte ki kavramlar sayılamayacak kadar çoktur. ama bu kavramlar hep kendinden bi öncekinden oluşmuştur. yani örnek olarak iki, bir artı birden oluşur. bunu bir içinde kabul edebiliriz. böyle devam ettiğinizde sona gelemezsiniz ama nereye ulaşacağınızı bilirsiniz. yani bir limitiniz vardır. ulaşacağınız son şey, yani matematikte ki ilk var olan varlık boş kümedir. bunu matematikçiler böyle kabul eder. bu böyle olmasaydı matematikte olmazdı. sonuç olarak bir yerden başlanmalı.
bu ispat allah içinde geçerli. sonuçta dünya yoktu, evren vardı. evren yoktu, olan bir şey mutlaka vardı. sonuç olarak yoktan var olan vardı. allah vardı!
not: ispat kesinlikle " boş küme allah mı ? " sorusunu akla getirmemeli. dikkatli okunduğunda, ezeli olan allah'ın her şeyin başlangıcı olması gerektiğini, aksi takdirde hiç bir sonuca ulaşılamayacağını, bütün matematiksel düşünen insanlar rahatca kavrayabilecektir.
allah'dan öncesi varsa, asıl allah olan bir öncesidir. onunda öncesi varsa asıl olan kendinden sonrakinden bi öncekidir. böyle devam edildiğinde hiç bir zaman allah olmaz. kısaca ezeli bir var olan vardı.
(bkz: paralel evrenler)
(bkz: allahta yer zaman koordinatları arayan cahil zihniyet)
şahsımın orta yere şöyle bir teori atacağı durumdur:

2+2=5

(bkz: iki iki dört)

peşin edit: her şey** öyle kolaylan?
--spoiler--
ilk var olan varlık boş kümedir.
--spoiler--

o boş küme olan varlık ta allah mı oluyor diye sormadan edemiyor insan.
ateist 4 arkaşıma link vermek sureti ile okutup, yurt dışındaki internet bağlantısı olmayan bir diğer ateist arkadaşıma telefonda okuyup anında dine dönmelerini, allaha inanmalarını sağlamış ispat.

allahım ya rabbim her şey ne gadder berrakmış oysa. boşuna okumuşuz onca kitabı.

boş küme olm, bitti işte. boş küme.
allah yoktur diyen insanlara verilecek cevap. matematik kabullere dayanır. boş kümeden öncesi yoktur. yani boş küme her zaman vardı. tıpkı allah gibi. boş küme kullanılarak bir sayısı, sonra toplama, çarpma işlemleri oluşturulur. sonrada doğal sayılar kümesi ve daha sonrada diğer sayılar kümesi. benzetme yapacak olursak, allah (c.c) her zaman vardı çünkü zaman içinde yok olan odur.
sağlama metodunu uygulayalım:
önce farz etki allah var.

allah için ne yer, ne zaman kavramı geçerli olsun, şöyle ki;

yer belirli hacim kaplar. sınırsız hacime sahip olabilme yetisine sahip olan allahın, yeri mantıksal olarak açıklanamaz. "öte taraftan allah yoktan var edendir. o istemezse hacim diye birşey olmaz, yani hacmi allah oluşturmuştur".

zaman değişen birşey için geçerlidir, "allah istese değişime müsade etmez, o zaman zaman diye birşey olmaz, yani zamanı allah oluşturmuştur".

yer ve zamanın oluşması kendisinden tamamen bağımsız faktör(ler)e bağlı olmalıdır. işte burada sınırsız gücün varlığı, ya da tanrının veya tamamen birbirine sadık ve sistematik hareket eden tanrıların varlığı kanıtlanmış olur.
görünenler gerçek olsaydı bilimlere gerek kalmazdı"
(bkz: karl marx)
nafile bir çaba. euler'le diderot'nun hazin düellosunu hatırlamamak ne mümkün, matematik cehaleti epeyi dertlendirmiştir muhtemelen diderot'yu ki zaruren kabul etmiş;

"Fransız filozofu Denis Diderot (1713-1784), Kraliçe Katerina tarafından Rusya'ya çağırılır. Diderot, dine karşı düşüncelerini her fırsatta dile getiren bir filozoftur. Söylemleriyle Rus çariçesi Katerina'yı kızdıran Diderot'a bir ders vermek isteyen Katerina, Euler'den bu konuda yardım ister. Euler, matematiksel bir yoldan Tanrı'nın var olduğunu kanıtlıyabileceğini eğer isterse bunun kanıtını Diderot'a sunabileceğini söylemesi üzerine, Katerina bu haberi Diderot'a iletir. Diderot matematikçilerin Tanrı'nın varlığını cebirsel yolla gösterdiklerini duymuştur ve merak etmektedir, bu yüzden Çariçe Katerina'nın saraya davetini memnuniyetle kabul eder. Euler ve Diderot, büyük bir kalabalık önünde karşırlar.

Euler, Diderot'ya doğru ilerledi, ciddi ve ikna edici bir uslupla Bayım, (a+bn)/n=x şeklindedir, o halde Tanrı vardır. Yanıt veriniz.

Bu söz üzerine Diderot bir an sessizleşir. Sessizliğini, etraftakilerin kahkahayla karşılaması üzerine, Katerina'dan Fransa'ya dönmek üzere izin isteyerek toplantıdan ayrılır."

(kısa matematik tarihi, dirk struik, alınteri değil copy/paste;http://www.hassas.org/madde22/matematik/index1.html)
ey inananlar en haklı inanmak inanmamaktır inanmaya inanmasanız da.
allah ın varlığını ispat eden binlerce şeyden sadece biri. bilmekte zarar yoktur herhalde.. neden rahatsız ettiği anlaşılamayan ve hatta, bazı yazarların ilk entryi okumadan entry girdiklerini anladığımız başlık...
en temel fizik kurallarından birisi ile ispat edebiliriz, "her hareket edenin bir hareket ettiricisi vardır".
tümden gelim tüme varım başka açıklaması olamaz.
molekül direk var sayılmış.
önemli olan o molekülün nasıl meydana çıktığı.
olasılık hesabına bi diyeceğim yokta oraya da işaret etmek istedim.

yalnız şimdi şöyle.
bilimi tu kaka yapmamak lazım.
bilimle uğraşan insanlar yaratıcı yoktur demiyor.
diyorlar ki biz bilim insanıyız. bilimsel ispatı olmayan bi şeyi yok kabul ederiz diyor ve bunun bilimsel çalışmaların itici gücü olduğunu savunuyorlar.
yani bilimsel olarak ispat edilirse inanacaklar.

o yüzden bilimle inancı ayırmak gerekiyor.
bilim ispat ister, inanç duygu ister.
bu derece saçma önerme doğru bile olsa sadece dünya'nın yaş hesabının şimdiye dek yanlış yapıldığını gösterir. allah'ın var olduğunu göstermez.
Cenabı hakkın bir ismi şerifi de el-batın dır. Yani gizleyen. Tıpkı el-zahir ismi şerifinde kainatı görünür kıldığı gibi gizliliğin ve görünmemenin de sahibi. Matematik el-zahir el-hasip isimlerinin tecelliyatı iken akıl da görünmediğinden el-batın isminin tecelliyatıyla örtülüdür. Kendisi gizli olduğu halde aklın işleri zahirdir açıktır. Teşbihte hata olmaz. Cenabı hakk da zatını alemden gizledi ama işleri zahir. Eğer salt matematik hakkı ispat etmiş olsaydı bile bu inkar edenlerin kainatın kendi kendine olamayacağını çok iyi bilmelerine rağmen kabul edecekleri bir hakikat olmazdı. Çünkü matematikte cebriyet vardır. El-cebbar: zorla istediğini yaptıran. Ama hidayet iradidir. ister külli ister cüz-i. Cüz de külün içindedir ama kader kulun ameline bağlı ve muhayyerdir (serbest). Geneli itibariyle Kul hidayeti üzerine çekecek amellerin müsebbibi kılındı. ilahi olan istisna.

Yani dileyen inanacak, dileyen akli nakli ilmi fizik kimya matematik tüm delilleri görse de inkara devam edecek. Eğer herkes iman etseydi iradi seçimin bir anlamı kalmazdı. Allah öyle murad etmedi. Seçme hakkını kula bıraktı. Kulların bazısı da bunu kötüye kullandı. Yapacak bir şey yok. Sonuçta bu kulun kendi kararı. Özgür ve hür seçimi. Tabi neticesinden de bizzatihi kendisi sorumlu. Ehli küfür istediği kadar inkar etsin aleme konulan bu nizamı etkilemez. Varlık alemi bidayet bulduğu gibi elbet nihayet de bulacak. Kainat ölümlü. Tıpkı insan gibi. Ölüm ise asla bir son değil. Eğer ölüm mutlak son olsaydı mahlukat hiçlik ve yokluk aleminden varlık alemine zuhur etmezdi. Bu zuhuratı imal ve ikame eden sonsuz kudret, bir nihayet ile sona erdirmeye ve yine onu yeniden halketme kudretine de sahip ve maliktir hiç şüphesiz.