bugün
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı9
- kent lokantası niye bedava değil demek16
- anın görüntüsü16
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- ilk buluşmada çorumlu olduğunu ağzından kaçırmak8
- evlilik12
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır15
- icardi190518
- ali erbaş18
- türkiye işçi partisi11
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- arda güler10
- karınıza range rover alır mısınız21
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- xdearm9
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss22
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi16
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
- futbolcu ismiyle nick almak11
- escort fiyatlarının güncellenmesi8
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı9
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
- bülent uygun15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
arapları da yüceltir kardeşim sen iste yeter ki.
(bkz: adetullah)
Allah’ın gerek tabiatta gerekse sosyal yaşamda değişmeyen birtakım kuralları vardır. Bunlara sünnetullah adı verilir. Toplumsal yaşama ilişkin kurallardan birisi de şudur: “Bir toplumun kalkınması, maddi yönden zenginleşmesi, bilim ve teknolojide ilerlemesinin birtakım şartları vardır. Bu şartları hangi toplum yerine getirirse o toplumlar ilerler. Hangi toplum bu şartları yerine getirmezse ilerleyemez.”
Kur’an bu hususu şu şekilde ifade eder:
“insan ancak çabasının sonucunu elde eder ve çabasının karşılığı ileride mutlaka görülecektir.” (en-Necm 53/39-40)
Müslümanlar tarihin belirli dönemlerinde bu şartları yerine getirdikleri için yeryüzünde üstün bir konumda bulunmuşlar, bilim ve teknolojide ileri gitmişlerdir. Tarihte pek çok maddi buluşun Müslüman alimler tarafından gerçekleştirildiği bilinmektedir. (Bu konuda merhum Prof. Dr. Fuat Sezgin’in “islam’da Bilim ve Teknik” adlı beş ciltlik muhteşem eseri son derece önemli bilgi ve belgeler sunmaktadır.) Müslümanların maddi başarı ve ilerlemenin şartlarını ihmal ettiği yüzyıllarda bu ilerleme yerini duraklama ve gerilemeye bırakmıştır. Yüce Allah, ilerlemenin şartlarını yerine getirmedikleri sürece sırf Müslüman oldukları için bir toplumun üstün konuma gelmesini sağlamaz. Bu önemli kuralın islam tarihindeki en önemli ispatı Uhud Savaşı’dır. Bilindiği üzere Uhud Savaşı’nın iki aşaması bulunmaktadır. Savaşın ilk aşamasında Müslümanlar, liderleri ve komutanları olan Hz. Peygamber’in talimatlarını başarılı bir şekilde yerine getirdikleri için galip durumdaydılar. Ancak başta Hz. Peygamber’in stratejik öneme sahip bir mevkiye yerleştirdiği 50 okçudan bir kısmının bu mevkiyi terk etmeleri, bazı Müslümanların erken galibiyet sevincine kapılmaları, ganimetten pay alma düşüncesi gibi sebeplere bağlı olarak savaşın gereklerini yerine getirmeyi bıraktılar. Bu defa o esnada henüz Müslüman olmamış olan Halid bin Velid komutasındaki düşman askerleri galibiyetin gereklerini yerine getirmeye başladı ve Müslümanlar, galip başladıkları savaşta sonuç elde edemediler, pek çok şehit verildi. Kur’an bu olayı şu şekilde anlatmaktadır:
“Andolsun ki Allah size verdiği sözü yerine getirdi. Hatırlayın ki O’nun izniyle kafirleri öldürüyordunuz, ama Allah size istediğiniz zaferi gösterdikten sonra gevşediniz, emre itaat hususunda birbirinizle tartıştınız ve emre aykırı hareket ettiniz; içinizden kimi dünyayı istiyordu, kiminiz de ahireti istiyordunuz; derken Allah denemek için onların karşısında sizi bozguna uğrattı. Sonunda yine de sizi bağışladı. Allah müminlere karşı lütufkârdır.” (Âl-i imran 3/152)
Her dönemdeki Müslümanların Uhud Savaşı tecrübesinden alacakları çok büyük dersler vardır. Bu derslerin başında şu gelmektedir: Komutanı Allah Resûlü (sav) olan, askerleri sahabe olan bir ordu karşılarında putperest müşrikler bulunsa bile bir savaşı kazanmak için yapılması gerekenleri yapmazlar ise o savaşta galip gelemezler.
Allah’ın gerek tabiatta gerekse sosyal yaşamda değişmeyen birtakım kuralları vardır. Bunlara sünnetullah adı verilir. Toplumsal yaşama ilişkin kurallardan birisi de şudur: “Bir toplumun kalkınması, maddi yönden zenginleşmesi, bilim ve teknolojide ilerlemesinin birtakım şartları vardır. Bu şartları hangi toplum yerine getirirse o toplumlar ilerler. Hangi toplum bu şartları yerine getirmezse ilerleyemez.”
Kur’an bu hususu şu şekilde ifade eder:
“insan ancak çabasının sonucunu elde eder ve çabasının karşılığı ileride mutlaka görülecektir.” (en-Necm 53/39-40)
Müslümanlar tarihin belirli dönemlerinde bu şartları yerine getirdikleri için yeryüzünde üstün bir konumda bulunmuşlar, bilim ve teknolojide ileri gitmişlerdir. Tarihte pek çok maddi buluşun Müslüman alimler tarafından gerçekleştirildiği bilinmektedir. (Bu konuda merhum Prof. Dr. Fuat Sezgin’in “islam’da Bilim ve Teknik” adlı beş ciltlik muhteşem eseri son derece önemli bilgi ve belgeler sunmaktadır.) Müslümanların maddi başarı ve ilerlemenin şartlarını ihmal ettiği yüzyıllarda bu ilerleme yerini duraklama ve gerilemeye bırakmıştır. Yüce Allah, ilerlemenin şartlarını yerine getirmedikleri sürece sırf Müslüman oldukları için bir toplumun üstün konuma gelmesini sağlamaz. Bu önemli kuralın islam tarihindeki en önemli ispatı Uhud Savaşı’dır. Bilindiği üzere Uhud Savaşı’nın iki aşaması bulunmaktadır. Savaşın ilk aşamasında Müslümanlar, liderleri ve komutanları olan Hz. Peygamber’in talimatlarını başarılı bir şekilde yerine getirdikleri için galip durumdaydılar. Ancak başta Hz. Peygamber’in stratejik öneme sahip bir mevkiye yerleştirdiği 50 okçudan bir kısmının bu mevkiyi terk etmeleri, bazı Müslümanların erken galibiyet sevincine kapılmaları, ganimetten pay alma düşüncesi gibi sebeplere bağlı olarak savaşın gereklerini yerine getirmeyi bıraktılar. Bu defa o esnada henüz Müslüman olmamış olan Halid bin Velid komutasındaki düşman askerleri galibiyetin gereklerini yerine getirmeye başladı ve Müslümanlar, galip başladıkları savaşta sonuç elde edemediler, pek çok şehit verildi. Kur’an bu olayı şu şekilde anlatmaktadır:
“Andolsun ki Allah size verdiği sözü yerine getirdi. Hatırlayın ki O’nun izniyle kafirleri öldürüyordunuz, ama Allah size istediğiniz zaferi gösterdikten sonra gevşediniz, emre itaat hususunda birbirinizle tartıştınız ve emre aykırı hareket ettiniz; içinizden kimi dünyayı istiyordu, kiminiz de ahireti istiyordunuz; derken Allah denemek için onların karşısında sizi bozguna uğrattı. Sonunda yine de sizi bağışladı. Allah müminlere karşı lütufkârdır.” (Âl-i imran 3/152)
Her dönemdeki Müslümanların Uhud Savaşı tecrübesinden alacakları çok büyük dersler vardır. Bu derslerin başında şu gelmektedir: Komutanı Allah Resûlü (sav) olan, askerleri sahabe olan bir ordu karşılarında putperest müşrikler bulunsa bile bir savaşı kazanmak için yapılması gerekenleri yapmazlar ise o savaşta galip gelemezler.
Maddi Başarılar ve Teknolojik ilerleme de Bir imtihandır
Dünya hayatında fert ve toplumların kendi iradeleriyle veya iradeleri dışında karşılaştığı tüm durumlar imtihan kapsamına dahildir. Yüce Allah imtihan gereği mümin bir toplumu çeşitli sıkıntılarla sınayabileceği gibi yine imtihan gereği inkarcı bir toplumu birtakım nimetler vererek de sınayabilir. Müminlerin çeşitli sıkıntılarla sınanabileceği şu ayette belirtilmiştir:
“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele!” (el-Bakara 2/155)
inkarcı toplumların dünyevi alanda üstünlük, maddi başarılar, teknolojik gelişmeler de dahil olmak üzere çeşitli nimetlere sahip kılınabileceği ise şu ayette ifade edilmiştir:
“Sanıyorlar mı ki, onlara mal ve evlatlar verirken yalnızca iyilikleri için çırpınıyoruz! Hayır, onlar işin farkına varamıyorlar.” (el-Mü’minûn 23/55-56)
“inkar edenler, kendilerine vermiş olduğumuz fırsatın sakın onlar için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Onlara verdiğimiz fırsat ancak günahlarını arttırmaya yarıyor. Onlar için alçaltıcı azap vardır.” (Âl-i imran 3/178)
Eğer mümin toplumlar sürekli maddi yönden üstün, refah içinde ve mutlu olmuş olsaydı bu durumda iman eden herkesin dünyada nimetlere sahip olması iman konusunu bir imtihan konusu olmaktan çıkarırdı. Bu yüzden hak ile batıl mücadelesinde kimi zaman hak batıla galebe çalarken kimi zaman da batıl üstün kılınmıştır ki imtihan sırrı bozulmasın.
Dünya hayatında fert ve toplumların kendi iradeleriyle veya iradeleri dışında karşılaştığı tüm durumlar imtihan kapsamına dahildir. Yüce Allah imtihan gereği mümin bir toplumu çeşitli sıkıntılarla sınayabileceği gibi yine imtihan gereği inkarcı bir toplumu birtakım nimetler vererek de sınayabilir. Müminlerin çeşitli sıkıntılarla sınanabileceği şu ayette belirtilmiştir:
“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele!” (el-Bakara 2/155)
inkarcı toplumların dünyevi alanda üstünlük, maddi başarılar, teknolojik gelişmeler de dahil olmak üzere çeşitli nimetlere sahip kılınabileceği ise şu ayette ifade edilmiştir:
“Sanıyorlar mı ki, onlara mal ve evlatlar verirken yalnızca iyilikleri için çırpınıyoruz! Hayır, onlar işin farkına varamıyorlar.” (el-Mü’minûn 23/55-56)
“inkar edenler, kendilerine vermiş olduğumuz fırsatın sakın onlar için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Onlara verdiğimiz fırsat ancak günahlarını arttırmaya yarıyor. Onlar için alçaltıcı azap vardır.” (Âl-i imran 3/178)
Eğer mümin toplumlar sürekli maddi yönden üstün, refah içinde ve mutlu olmuş olsaydı bu durumda iman eden herkesin dünyada nimetlere sahip olması iman konusunu bir imtihan konusu olmaktan çıkarırdı. Bu yüzden hak ile batıl mücadelesinde kimi zaman hak batıla galebe çalarken kimi zaman da batıl üstün kılınmıştır ki imtihan sırrı bozulmasın.
Zamanında endülüsü de yüceltmişti diyeceğim de o da batıda.
demek ki ahlaklı batı allahın sevgili kullarının yaşadığı yer.
demek ki en müslüman onlar.
ayrıca bu bir sınav olsaydı, sorular öncesinde yediiklim deneme sınavında çıkardı bir kere. demek ki değil.
demek ki en müslüman onlar.
ayrıca bu bir sınav olsaydı, sorular öncesinde yediiklim deneme sınavında çıkardı bir kere. demek ki değil.
45771143 Allah soruları vermiş ama çözemeyen de çözmeye niyeti olmayan da kabahat.
götü yemeyen imtihan der geçer amk.
bütün imtihanlar size değil mi ???
bütün imtihanlar size değil mi ???
Çok ahlaklı ortadoğuluların cevap veremediği şey.
güncel Önemli Başlıklar