bugün

var ama anlatılan kesinlikle değil. olmamalı. allah oturupta insan gibi kavimler arası dedikodu yapıp bir diğerine kötüleme yapmaz heralde. eğer yapıyorsa da komik olur.
o kavim var ya hani helak olan
eeee
ben onların belasını verdim çok azmışlardı biliyor musun?
dememiştir yapmayın etmeyin.
sorunun cevabı 'bilmiyorum' değildir, nevet.

şimdi anlatacağım.

bir futbol müsabakası düşünüyoruz. diyelim barçayla real kapışacaklar. maç oynanmadan önce kimin kazanıp kaybedeceği belli değildir. bu durumda o esnada biri size 'maç kaç kaç bitti?' diye sorsa sizde karşıdaki kişiye 'henüz oynanmadı saat 19.00'da oynanacak' diye cevap verirsiniz. bu durumda oynanmamış bir maç vardır. bildiğiniz tek bilgi maçın o saatte oynanacağı bilgisidir. kimin kazanıp kimin kaybedeceği sahada belli olur.

hayatımıza uygularsak burada bizi bekleyen zaman belirsizdir. fakat maçın oynanacağı da kesindir. bu maç bizle ölüm arasında olacaktır. fakat ölüm bizden çok çok daha güçlü bir rakip olduğu için sahada kaybedeceğimiz bellidir. bu durumda ölüme karşı kendimize transferler yaparız. tanrılar ve inançlar gibi. bu oyuncular ölümü yenemez. ölümü yenemeyecekleri bilinir ama ölümle kapışılmaya çalışılınır. fakat yenilen taraf hep insan olur.

insan maçı kaybettikten sonra bir daha ortada gözükmez. ölüm her insanla o satranç oyununu oynar ve kazanır. insan ise kaybeder. buna mahkumuz. peki insan nereye gider? bu bilinmezlik değildir. çünkü ruh denilen bir kavram vardır. bu kavrama göre ruh göçü ve reenkarnasyon inancı çok absürt değildir. hatta olasıdır. en olası olandır. bu yüzden kimse ne ölüme ne hayata ne insana saygısızlık yapmaya kalkışmasın. ruhlarımızı terbiye edeceğimiz bir satranç oynuyorsak ve belki de ölüm bizim tarafımızda olan bir takım arkadaşıysa... işte bunlar bizi öldükten sonra ne olacağına değil bizim kiminle kapıştığımıza örnekler gösterir. bu hayat, sınav vs. olabilir. makuldür. daha farklı sonuçlar da ortaya çıkabilir. bu durumda kim ölümü insanı evreni başka kefeye koyup karşımıza bir tanrı koymaya çalışabilir. şüphesiz tanrı da bu satranç oyununun bir parçasıdır. piyonla vezirin aynı güçlerde olduğunu tahmin edebiliriz. çünkü tanrı dediğimiz faktör denklemin hiç bir yerine uymaz. tepeden izleyen güç olarak kalması gerekir. fakat deizm bir çıkış kapısı değildir. yinede halen işlev görmektedir. bütün bunların hepsi sonsuzluğa açılan bir kapıdır. en azından hayat bizlere bu zamana kadar bunu açıkladı. öldükten sonra da bunu açıklayacak.
Evet var nolduki?
Şu ülkede şunlar deniliyor etraf ateist deist dolmuş ya daha da bir şey diyemiyorum. Çocuklarınızı çok kötü yetiştiriyorsunuz aileden dini eğitim almayan çocuklar böyle oluyor. Yazık. Şüphesiz Balıkesirli elhamdülillah Müslümandır.
Allah varsa bu başlık açılmazdı. Tövbe dedirtir.
varsa bu entryi silsin.

fkdogkaof nasıl eksilemişler.
Herkesin kendi kafasında kurduğu bir olgudur. Şahsi fikrim bilemiyorum inanana da inanmayana da saygım var.
(bkz: çarpılmak nedir nasıl çarpılınır) diye verdiğim tepki.
ve bir ergen daha allah'ın yokluğunu bilimsel olarak kanıtladı.
Videoda belirtilenler tamamiyle tatmin edici. Sonuna kadar izlemekte fayda var.

https://youtu.be/-tpBiS3SqBA
varsa da; görsel
ya varsa...
inananın da, inanmayanın da net bir cevap veremeyeceği, vermemeye çalışması gereken sorudur. ben inanıyorum, evet. ama ne elimle tutarım ne gözümle görürüm . sadece inanırım, benim için varlığı da içime dolan huzurla alakalıdır. inanmayan için de benzer şeyler söz konusudur. soyut şeyleri tartışmanın, bu sırada da işin bokunu çıkarmanın anlamı yok.
önyargısız sorulduğunda "evet" cevabı verilecek sorudur.
(bkz: varım diyooor)
(bkz: sen kör müsün)
Allah var mıdır diyen vicdan yoksunu kişiye dostoyevski'nin şu sözünü hatırlatmak isterim;
'Allah yoksa her şey mübahtır'. Yaptığınız buydu. Ama hesap vereceksiniz.