bugün

Hz. Hamza, bir gün Peygamber Efendimize gelerek Cebraîl (a.s)'ı asli yapısıyla görmek istediğini bildirdi. Peygamberimiz, Hz. Hamza'ya "O'nu görmeye dayanabilir misin?" diye sordu. Hz. Hamza, "Evet, dayanabilirim" diye cevap verdi.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz "Otur, öyleyse" buyurdular. Cebrail (a.s.) müşriklerin Kâbe'yi tavaf edecekleri zaman elbiselerini üzerine koymakta oldukları kütüğe indi. Peygamberimiz Hz. Hamza'ya "Kaldır gözünü, bak" dedi. ibn Sa'd Tabakat'ında anlatıldığına göre Hz. Hamza bakınca Cebrail'in zebercede yeşil cevhere benzeyen ayaklarını gördü ve bayılarak arkası üzerine düştü.

Dünya gözüyle melek görmek böyle birşey ise...
insan gözü dünyada bunu kaldırabilecek nitelikte yaratılmamıştır. Yani böyle bir şey insanoğlunun kapasitesini zorlar. Nitekim Allah'ı ille de gözüyle görmek isteyen bir peygamber için yine Allah'ın izniyle binlerce kat perde çekilmiş fakat o kişi daha nazar başlangıcında yere düşüp bayılmıştır. Dünyada bu böyledir. Oysa ki cennete girmeyi başaran kullar için ise en büyük ödüldür Allah'ın nazar etmesi. Bu öyle kelimelerle anlatılabilecek bir şey değildir.
Allah'ın suretten münezzeh olduğunu unutmamalıyız. Ama sadece Kur'an-ı Kerim okuyup oradaki hikmetleri idrak edebilen veya sadece yüzünü gökyüzüne çevirip, ibretler çıkarabilen bir insan zaten her an her yerde O'nun varlığını hisseder ve tasdik eder. Asıl görebilen gözler onlardır. Ne mutlu kalp gözü kapanmamış ve hakikatı görebilen gözlere.
güncel Önemli Başlıklar