bugün

Uğur koşar adlı terapist bir yazarın kitabı. Kitabı elime alıp satın almaya karar vermem 10 saniye bile sürmedi. Aldığım zaman bu kadar iyi geleceğini düşünmemiştim. Öncelikle yazar bir terapist. Eğer aşamayacağınızı düşündüğünüz sorunlarınız varsa mutlaka okumalısınız. iyi geleceğinden hiç şüphem yok.
kaç gündür çok satanlar listesinde gördüğüm ve şaşırmama neden olan kitap. alıp okumadım, okumayacağım da belki ve bu yüzden yazdığım şey ön yargılı olabilir. bu nedir yahu?

allah de ötesini bırak.

insanlar ne bir araştırma kitabı okuyor ne de bir şeyleri kurcalıyor. hazır kitle. hazır isimler. hazır konular. gelsin paracıklar, şan, şöhret. al; allah dedim, ötesini bıraktım. entry bitti. bu muydu?

(bkz: inançlar ve dogmalar üzerinden pirim yapmak)

Ekleme: bugün itibarıyla okuduğum haberle birlikte müneccimlik katsayımı artırmış bulunmaktayım. Herif pisliğin teki çıktı Rıza baba!! ilgili haber:

http://www.birgun.net/hab...astirip-yazdi-130788.html
bizim toplumumuzun yaptığıdır. dua ederek zengin akıllı kültürlü olacaklarını sanarlar.
içinde bir yerlerde soğan cücüğünden bahseden kitap.

soğan cücüğü? hani ötesini bırakıyorduk?
nasıl olsa sonrasını unutacaklar mesajını verir. günümüz siyasetçilerinin yaptığıdır.
(bkz: allah var keder yok)
Kitap inanan insanların, yaşadıkları sıkıntılara artık göğüs geremeyeceklerini, her şeyin tükendiğini, çıkış yolu kalmadığını düşündüğü anlarda nasıl tevekküle yönelmeleri gerektiğini anlatmak üzere bir konu edinmiş.

Okuyan ve sığınacak bir şeyler bulamamış insanların görüşü önemlidir bu kitabı okuduktan sonra.
Onlara ne katmıştır ya da ne katabilecektir.
Okuduğu bu yöntemleri hayata geçirebilecek midir?

Yoksa zaten zihnine ve yaşadıklarına hükmedebilen, sona geldiğini düşünen, yenik hisseden, artık ilaçlar dışında hiçbir metaryelin kendine yardım edemeyeceğini düşünen biri bu kitabı okuduğunda bana kalırsa sadece çaresizliğe sürüklenir. Daha da dibe batar.

Kitap çıkış yolu arayanların kitabı.

Ve tevekküle sığınan ya da çıkış yolunu hayırlısı be gülüm moduna almış bir insanın okuma güdüsünü sadece kitabın ismine bakarak yorumlayamayız(sınız).

Uğur koşar diye bir yazar duymadım. Kitabını okumadım.
yalnızca Tevekkülün gücüne inanarım.

Ve tevekkül nasıl edilir diye soran ama bunu din alimlerinden dinlerken bir türlü adapte olamamış bir insanın bu kitabı okumasının zararı olduğunu düşünmüyorum.
Diğerleri zaten yorum yapmasın. Kitapçılar da bu kitap ile araştırma kitapları( o da neyse) aynı rafta olmuyor.
--spoiler--
la tahzen, innallahe meana * *
--spoiler--
insanları uyutmak için güzel bir söz.
allah`ı vekil tayin edenler için en güvenli olaydır vekil et bırak evrenin dili ile gelen cevap korunmayı gösterir...
bilenlere selam .
görsel
kullanmayı en cok istedigim söz öbegidir..Ancak inancsızlık başa bela..Hele ki inanmaya calısıp inanamamak daha büyük bir bela.
görsel
Öncelikle kitabı alıp okumadım. Ancak yorumlarını ve arka kapağını ve içinden bir kaç sayfayı rastgele okudum. Ve yetti de arttı bile. Aslına bakarsanız. Kitabın ismi kaderci ve cehalet kokuyor. Şimdi burda beni ateist benimsemiş bazı "kişi" ler isimdeki "allah"a takıldığımı düşünecekler ama yine yanılıyorlar....

Kitabın felsefesi (felsefe denirse) isminin geri kalanı tarafından rahatça özetleniyor. "ötesini bırak"

Bugun artık kurnaz olmak lazım. Retoriği en iyi şekilde kullanarak savaşın ne kadar gerekli bir şey olduğunu sizi inandırabilir. üstelik bunu yaparken hümanizmden ve insana saygıdan da sık sık bahseder. Ancak bunların metinde geçmesi demek bu konulara değer verdiği anlamına gelmiyor. Zaten bu dediğimi birazcık analitik düşünme yetisi olan birey hemen fark eder.

1 "Allah de" Allah de zaten deme diyen yok. Ateistler bile allah demene karışmıyor düşündüğünün aksine. Sen onlara karışıyorsun hatta. Allah de ve allahın seni ve nefret ettiğin ateisti yarattığını bilerek ve tüm bu güzel doğayı barındırdığı harika yaratıklarla yarattığının farkında olarak sevgiyle minnetle allah de. Korkuyla değil. O senin var olmanı istemiş. Bu yüzden var olmanı isteyen bir şeyden korkman gereksiz bir bencillik hatta samimiyetsiz bir inançsızlık bile...

Bu yüzden eğer inanıyorsan allah de... inanmıyorsan da ona yakın var olmanın verdiği hazzı sonuna kadar yasa ve evren ve doğaya sükret iyi ki varım de.

2 " Ötesini bırak" asla.... asla ötesini bırakma.. Seni yaratanı ve evreni keşfet. zaten onu ne kadar çok keşfedersen ; o nun o kadar hoşuna gidecektir. Geldiğin yeri bilmek neden varolduğunu arastırmak ya da nasıl varoldugunu senin en büyük hakkın çünkü sen var olan bir "şey" sin. Asla ötesini bırakma bilim senin düşmanın değil dostun. Bilim'in getirdiği yenilikleri kötü niyetli olarak kullanan insan senin düşmanın. asıl onlardan kork, ve dikkat et ki bu insanlar hiç beklemediğin kadar inançlı da olabilir. ve sen inanan biri olsan da kendi inancı için sen öteki oldugun icin seni katledeceğini bil. ve bilime değil o insanlara engel ol.

son olarak ötesini bırakan doğuyu son 600 yıldır çok net görmekteyiz. Su anda ellerinde 1940 teknolojisinde temelli almanlar tarafından atılan ve büyük bir ihtimalle 1980 - 1970 rus yapımı bir silahla ortalıkta dolasıp kesecek bir kafa ararken, amerikada koltugunda rahatca oturup portakal suyunu yudumlayan "ötesini bırakmamış" biri, hellfire secenegini onundeki monitörden secip kendisine kilitlemekte...

durumun özeti bu.

gerisini asla bırakma....
insana feyz veren bir kitaptr efendim.
hayatımın büyük kısmına işlemiş durum. bırakacak başka kimsem olmadı, olmasın da. allah bize yeter.
edit : be tıynetsiz be kendini bilmez adamlar/ kadınlar ben inanıyorum ben teslim oluyorum size ne ?!
allah deyip ötesini bırakırsan gavurun iti olursun hatırlatır...
ötesinde çamurdan yaptığımız insan figürü canlanacaktır.
Muhtemelen tevekkul anlayışının abarti halidir. Gayret ve calisma esastir. Sonrasi tevekkuldur.
Uğur koşar'ın bestseller romanı. Kıssaslarla dolu.. bu kitap insanı imana getiriyorumuş... Kulliyen yalan yahu.. 1 haftadır ince ince okuyorum imanım zayıfladı yemin ederim.

Kitabın en ana felsefesi "herşeyin yaptırıcısı allahtır, Allah istemedikçe nefes bile alamayız" da aklıma şöyle bir soru takıldı şimdi; madem herşey allahım kontrolünde, neden Allah savaşlara mani olmuyor? Sırf esad imtihan ediliyor diye 120.000 kişi oldu, neden?
toplumlar ve şahıslar aynı anda imtahana tabidir.

aynı şu an başımıza gelenler gibi...

başbakanın yaptığı yanlış bir işten bütün halk sorumlu olacak bedelini de halk ödeyeceklerdir.

demokrasi benim canım yanmasın şeklinde bir yönetim değildir.
güzel avuntu.
ama içi boş.
Gayet begenerek okuduğum kitaptır diğer kitabını da aldım ama sanki ticarete dökmeye başlamış gibi geldi bilemedim.
Uğur Koşar isimli şahsın, özellikle kadınların başucu kitabı olarak gördüğü kitabıdır.

Hani pek çoğumuzun okunacak kitaplar listesi vardır, zihninde oluşturduğu. Benim bir de "okunmayacak kitaplar" listem vardır. D&R'da uzunca bir süre çok satanlar bölümünde ilk sıralarda yer alan bu kitabı gördükçe; "insanların dini duygularından yararlanarak prim elde etmeye çalışan bir yazarın kitabı" diye düşündüm. Ve incelemek bir yana, elime dahi almadım kitabı. Bu aylar önceydi. Ta ki, geçen gün okulumuzdan bir öğretmen elinde bu kitap ile yanıma geldi ve; "Hocam elindeki kitabı bırakıp bugünlük bunu okusan..." dedi. Severim Sevim hocayı. Onun da beni sevdiğini bilirim. Bu samimi duygular içerisinde her ne kadar kitaba karşı ön yargım olmasına rağmen başladım okumaya. Aman Allah'ım o da ne? Adam resmen bazı şeyleri, bir tokat gibi yüzüme çarptı. Okudum, okudum ve okudum... Okudukça "Evet ya adam doğru söylüyor" gibisinden şeyler düşündüm.

Sonra adamın tipini merak ettim ve görsellerde arattım. Tövbeler olsun çok gıcık bi tipi var. Keşke bakmasaydım da onu yalnızca fikirleri ile hatırlasaydım dedim ancak iş işten geçmişti. Sonra tutamadım kendimi röportajlarını filan okudum. Ne yalan söyliyim adam bana hiç samimi gelmedi. Yok ünlü olduktan sonra seans ücretini 900 tl.den 450 tl.ye düşürmüş falan da filan. Bir de diyor ki; "Benim amacım para kazanmak olsa bir günde çok fazla seans düzenlerim ama ben sadece birkaç tane yapıyorum..." E bende de o kadar para olsa ne yorucam kendimi?

Evet adam biraz değişik. Ama yazdıkları insanı düşündürüyor kesinlikle. Birkaç örnek vererek yazımı burada sonlandırmak istiyorum. Örnekler ışığında kitabı okuyup okumama kararı siz sayın okurlara bırakıyorum:

-Her ne istiyorsan -eş, ev, araba...- şeytanın işi onu san elde ettirinceye kadar arzulattırmak; sen onu elde edince ise gerçekleri göstererek aradan çekilmek, seni vicdanın, Rabb'inle baş başa bırakmaktır. (Kendimi ve geçmişimi düşündüm, hak verdim. Birini elde ettikten sonra, ondan soğumanın temelinde böyle bir durum olabilir, dedim.)

-Sen henüz flört döneminde yoğun istekle, bu adamla evleneceğim, dersin. O benim ruh ikizim dersin ve kimseye aldırış etmeden evlenirsin. Ama şeytan seni, evlendikten sonra gerçeklerle baş başa bırakacaktır.

-Arzu şeytanidir. O, senin elde etmen için gözüne perde indirir ve elde ettikten sonra perde kalkar. Gerçekleri gördüğünde ise canın yanmaya başlayacaktır.

- En iyi bilene (Allah'a) tam tevekkülle sığınarak niyetimizi sunmalıyız. Şayet sevdiğim bu insanla evlenmem hayırlı olacaksa bana bu evliliği nasip et, eğer bu evlilik beni yorup yıpratacaksa, sen henüz başlamadan, evliliğime Mani isminle engel ol. Bu yolda seni vekil kıldım.

-Sen gönlünü kırana isyan etmekten, kırık gönüllere merhem olan Allah'ı unutuyorsun. (Bir de yazar, kırılanın kalp değil ego, gurur olduğunu belirten ve net olarak hatırlamadığım açıklamalarda bulunuyor. Ciddi manada hak verdim.)

-insanlar sürekli sorar: "Hocam hiç mi mutsuz olmuyorsunuz?" "Nasıl mutsuz olabilirim? Bana mutluluk insandan gelmiyor ki insan beni mutsuz edebilsin?" (işte bu noktada tüm mutluluk ve mutsuzluk diye ifade edebileceğim zamanlarımın bir kısmını düşündüm ve, hepsinin temelinde başka bir şahıs yer almış.)
"Ne zaman kendini suçladığını fark edersen, hemen bunun zihninin bir oyunu olduğunu ve sana kendini kötü hissettirerek enerjini almak için geldiğini anımsa. O bir anda eylemini bitirecektir. Zihni durdurmanın en güzel yolu budur. Onu şaşırtmak... Ve Allah'tan ümidini kesmeden bu tövbe kapısını açıver. O bileti kullan ve öteye geç. Bidğin senden daha öteye..."
paragrafını içinde barındıran ve terapist yazar Uğur Koşar tarafından kaleme alınmış kitaptır efendim.
güncel Önemli Başlıklar