bugün

Eğer bu dünyaya yaratılırken bana sorulsaydı bu dünyaya asla gelmek istemezdim.
Tebrikler Allah'ım, gurur duy şimdi eserinle. Mutlu musun şimdi?!..
Keşke hiç doğmasaydım bir hiç olsaydım...
Allahın en azından zaman dilimi seçtirmesi gerektiğini düşündüren sorudur.
Bunu teolojik bir konu olarak ön yargısız işlemişliğim var çünkü sorguladığım şeylerden biriydi
Bir çok meselede bu konu kör talih olarak yorumlanır, Ateizm, Brahmanizm, sihizm, budizm-
Hristiyanlıkta yani argüman olarak bu Yaratıcının takdiridir.
Musevilikte seçkin ırk olmadığın sürece bir balık veya kaplumbağa gibidir durumun.
islam için durum biraz farklı Yasin Suresinde geçen hadise aslında ''Kâlû belâ'' kavramı
Yani bir çeşit sözleşme ahid gibi bilinçle donanmış bir şekilde her şeyin çok basit olduğunu düşünerek sözleşme yaparsın sonrasında imtihan için bedene geçtiğinde nefs ile birlikte ap ayrı bir durumu deneyimlersin durum karmaşıklaşır çünkü...
He bir de o sözleşme kıyamet gününde delil için saklanır ama unutturulur çünkü o anın tamamen hafızada kalması durumu inkarın / imtihanın mümkün olmaması anlamına gelir.
şahsen bana sorulsa yaratma derdim tabi böyle bir hayat süreceğimi bilsem mesela birisi çıksa şuan dese ki bir anda dünyadan silinip gitmek hiç doğmamış olmak istermisin herkes seni unutacak yok olacaksın dese biraz düşünür belki de hiç düşünmeden tereddüt etmeden evet derim.
bir kafir olarak mantığını anlamadığım soru.

yaratmadan nasıl soracak? "allah herşeyi bilir" lafı külli iradeyi anlatıyor; cüz'i irade ise allah'ın kendi ruhundan insana verdiği, doğası ve tanımı gereği "özgür" bir alanı ifade eder. diyelim ki allah külli irade ile oyunun tüm kurallarını, doğumu, ölümü, mutluluğu, acıyı vs. yaratmış, bunlar içine de bu şartlar dahilinde, elinden geldiğince kendi iradesi ile karar verecek insanı yaratmış. şu halde allah cüz'i irade sahibini var etmeden o iradenin neler yapacağını kati olarak bilmez; biliyor olsa o iradenin hiçbir özgür alanı olamaz. ve cüz'i irade olmadan ne imtihan olur, ne de sorumluluk olur.

şöyle düşünün: diyelim ki allah renk kavramını yarattı, kırmızı ve mavi diye iki tane rengi de önüme koydu, ve dedi ki "birini seç". hangi rengi seçeceğimi bilmiyor, ama kesinlikle bu iki renkten birini seçeceğimi ya da en fazla herhangi bir seçim yapmayacağımı biliyor. peki dördüncü bir seçenek var mı? benim gibi kafirlere göre var; önüme sunulmayan bir başka rengi seçmek, mesela yeşil olsun. belki inanan birine göre aslında o seçim şansım da yok; çünkü inanan kişi diyebilir ki "sana sunulan iki renk var, renk kavramını yaratan da allah. üstelik allah renk kavramını yaratmamış ve dahi önüne seçenekler koymamış olsa sen nereden "yeşil" diye renk seçeceksin?"

ancak bu iddiaya sahip inanan bir kişinin anlamadığı da tam olarak da bu: renklerin yaratılması külli irade, allah'ın kırmızı ve mavi diye karşıma koyduğu bu iki renk de bu külli iradenin bir çeşit yansıyış, ortaya çıkış biçimleri ya da örnekleri. allah beni bu teste tabi tutarak benim oyunun içinde olmamı sağlıyor; yani ben "oynamıyorum, renk falan da seçmiyorum" dediğim zaman bile bu oyunun bir gereğini yapmış oluyorum, bu anlamda külli iradenin dışına çıkma şansım yok. ama seçim yapmamak, ya da allah'ın bana verdiği ihtimallerden başka bir renk ortaya çıkarıp onu seçmem gibi cüz'i iradeyi gösterebileceğim alanlar var. daha da sadeleştirelim: ille de bana sunulan kırmızı ya da maviyi seçecek olsam bile; yani seçimim ne olursa olsun mutlaka ve mutlaka ya kırmızı ya da mavi renk olacak olsa bile, yine de bunlardan hangisinin olacağının ben irademi kullanıp seçimimi yapana kadar bilinmiyor olması gerekir. aksi takdirde cüz'i irade diye birşey yoktur.

şimdi ana soruya gelelim: allah yaratırken sana mı sordu? bu noktada artık olayı dinlerin allahı olmaktan çıkar ve bir an için bu irade paylaştırma işini yapanın bilinçsiz ve plansız "doğa" ya da tabiat olduğunu düşün. yani sana sorulmadan, anan ve baban biyolojik doğa kanunlarının yardım ve imkanlarıyla seni dünyaya getirmiş. burada ana ve babana hesap soramazsın, çünkü onlar sadece birer vasıta. inanmıyorsan onlar öldükten sonra hala yaşıyor olduğunu görüp anlarsın. ama biyolojik doğa kanunları ötesinde bir saniye bile yaşayamazsın, yani içine gömülü olduğun "var olma" durumu için biyolojik kanunlara hesap sormak zorundasın. ancak biyoloji seni ortaya çıkarmasa bu soruyu sorma şansın olamazdı. daha da ötesi, biyoloji seni insandan başka bir canlı olarak var etmese yine bu soruyu soramazdın, çünkü böylesi sorgulamaları yapmak sadece insana mahsustur.

ve insan olarak hepi topu iki tane aşaman var: yok olmak ve var olmak. her ikisini bir şekilde yaşamaya mahkumsun, inansan da inanmasan da, istesen de istemesen de, sorsan da sormasan da, seçsen de seçmesen de. üstelik, insan olarak seni bu evrende farklı ve yalnız kılan bir hadise daha var: bu gerçeği "bilme"ye mahkumsun, kabul etsen de etmesen de...

eğlen şimdi.
Sorsaydı bu kadar olurdu.

Teşekkürler allah'ım, çok zevklisin.
''bu yüzden allah'' diye cevaplanası soru.
dünyanın en iyi ligindeki bir takımda oynuyorsun. teknik direktör maça sokmuş seni. beceriksizlik yapınca "hoca maça alırken bana mı sordu" diye nankörlük yapmak..

o kadar alçaksın ki allah bu alçaklığını sana ve başkalarına da göstermek için sana bu cümleyi kurma fırsatı vermiş...
Allah zaten kendi varlığını başka bir varlık ile ayrı bir ispata dökmek istemiştir.
Önce kendisini çok daha iyi bilen ve hisseden bir insan yarattı sonrada ona ruh üfleyerek ebedi yaşamın kapısı açtı. Eğer Allah size sorsaydı bunu büyük ihtimalle ebedi yaşam olmazdı. Lakin bunun aksine Allah, size sormak yerine ki siz buna gerçekten mantıksız cevaplar verecektiniz, lakin o size daha güzel olanı ebedi ruhu verdi.

Sonra Siz dünyada göz açıp kapatıncaya olan süreçte hemen bir sonuca geleceksiniz. Ve yaptıklarınızdan ötürü hesap sonucu bir bedel alacaksınız. Bu şöyle bir şey ki; dosdoğru insan iyi insan olmak demek Allahı sürekli gözeten ve inanan birisi olmasıdır.

Eninde sonunda öleceksiniz. işte bu yüzden Allah şöyle yapmadı böyle yapmadı diye sormak sizin gözardı ettiğiniz şeytana kapı açar. Unutmayın ki Allahtan ayrılan her yol şeytandan geçer ama sonucu yine Allahadır. işte size fırsat burada sunulur, bu yolu Allahı veli (dost)olarak mı şeytanı dost olarak mı tamamlayacaksınız ?
işte size şimdi sormuş olalım.
"
--spoiler--
Allah o şeytana lanet etti. Ve o da: «Elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım, onları mutlaka saptıracağım, onları boş kuruntulara sokacağım, ve onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar, onlara emredeceğim de Allah'ın yaratışını değiştirecekler» dedi. Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o, apaçık bir ziyana uğramış olur.Nisa-118-119
--spoiler--

--spoiler--
Allah sizin düşmanlarınızı çok iyi bilir. Gerçek bir dost olarak Allah yeter. Ve yardımcı olarak da Allah yeter.Nisa-45
--spoiler--

Yüzünü sabah gece kaldırarak, ay, yıldız ve güneşe bakmaktan aciz kimseler yüzünü sanki Allah gökteymiş gibi kaldırarak; Beni neden yarattın diye sorarlar . Oysa bilmezler ki o gök bir aynadır. Cevaplarda yine orada açık seçik bulunur. Keşke onlar rablerini tanısalardı.

Kısacası Allah size sormasına gerek bile yok. Çünkü bu işin sonunda sorsa kötüler gelmeyeyim der, iyiler geleyim der. işin başında sorsa hepsi geleyim der, niye çünkü zaten Allahı görmüş bilmiş. Sürünse bile onun varlığının sonucunu biliyor olacak susacak. Tıpkı sınav sonunda alacağını bilen öğrenci gibi.

Bu yüzden Allah'ı inkar etmek ayrı ona inanmamak çok ayrıdır. Sırf dünyada bir şeyler olmadı diyee inandığı halde nankörlük edenler;

--spoiler--
“Rablerine nankörlük
edenlerin amelleri, fırtınalı bir günde rüzgârın tarumar
ettiği küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey elde
edemezler. işte bu, dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir.(14/18)
--spoiler--

Burada olduğu gibi sırf kendisine oyuncak alınmayan bir çocuk gibi davrandığı için reddedilir.
Oysa Allaha inandığı halde, davaya ssadk kaldığı halde zinadan fuhuştan kaçarak, başı açık gezdiği için cehenneme gitmez. Çünkü Allah bu konuda da merhametli olduğunu söylüyor. Nitekim erkek için helal kazanç kadın için ifffet namusdur.

Varlığımızı bildiren ve benim bu satırlarda varlığımı taçlandıran , yerin ve yıldızların rabbi olan Allah'a hamdolsun.
aynen. allah hiç sormadan yaratıyor. halka bir sor önce dimi? hiç demokratik değil.
Selefin görüşü ise, olayın sembolik değil, hakikat üzere olduğu şeklindedir. Allah, insanların hepsini babalarının sulblerinden çıkarıp onları amellerine göre kümelere ayırdı. Onlara insan suretini, konuşma ve düşünme kabiliyetini verdi. Sonra onlardan söz aldı ve kendilerini buna şahit tutarak -ki bazı görüşlere göre şahit tutulanlar meleklerdir-: "Ben sizin rabbiniz değil miyim?" diye sordu. Onlar da: "Evet (sen bizim rabbimizsin)" dediler. Sonra Allah; "Hesap gününde bizim bilgimiz yoktu" diyerek mazeret ileri sürmeyesiniz diye yerleri, gökleri ve babanız Adem'i bu konuda şahitlik etmeğe çağırıyorum. Benden başka ibadete layık birinin bulunmadığını iyice belleyin. Bana herhangi bir şeyi ortak koşmayın. Verdiğiniz bu sözü size hatırlatacak peygamber ve kitap göndereceğim dedi. Buna bütün insanlar: "Şehadet ederiz ki, rabbimiz ve ilâhımız sadece sensin, senden başka rab ve ilah yoktur" diye cevap verdiler.
Allah, insanlardan bu ahdi aldıktan sonra onları yok etti.
(kaynak:https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/kalu-bela)
Bir şeyi anlamak için soru sormakla inkar etmek için mantıksız kılmak için soru sormak farklıdır. En basit cevabı okula gidicekmisin diye kimse sana sormuyo yada sınava girmek istermisin diye de kimse sormaz imtihan böyle bişey girmek değil yapıp yapmamak senin elinde.
Şunu da soylemeden gecmiyeyim anlamlandirmak istersen birazcik inanç gerekir inanmak insanın yaratilisinda var inanmak istemezsen 2 + 2 = 4 etmez
çok bir işe yaramayacağı düşünülen savunma şeklidir. inanırsın inanmassın herkesin kendi tasarrufudur ancak neden inanmadın diye soracak olanın veya sorma hakkını elinde bulunduranın kim olduğu düşünülünce haklı çıkılma ihtimali yok gibi bir şey. soran ( neden inanmıyorsun/inanmadın ) insan olsa ve sen bu cevabı versen o sana demez mesela "yaratırken sana sorma ihtiyacım mı vardı ki" diye. soran insan olsa bu cevaptan sonra "banane" der döner arkasını gider.

ölmek bir bakıma gerçekten uyanış gibi olacak. insanlık tarihinin en büyük sorularının cevabını alıyorsun şak diye. 60-70-80 sene ömrün ne kadar ise işte tüm yaşamın boyunca nasıl olduk o gerçek mi bu dünya gerçekten bir test miydi diye düşünüyorsun. en imanlı insanlar bile zihinlerine engel olamayıp düşünüyor bunları. hepsinin cevabını alıyorsun bir anda..

neyse daha fazla yazıp ölümü cazip hale getirmeyelim allah korusun birileri uyanacağım ben diye şey etmesin sonra. burası türkiye ne olacağı, kimin ne yapacağı belli olmaz vebal almayalım durduk yere.
(bkz: bunu anana sorsana delikanlı)

Galu bela muhabbetinde bunu yakin seylerin gectigi anlatilir.

Sahit, belge ve dokuman yok elbette.
biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. onu insan yüklendi. doğrusu o çok zalim, çok cahildir.

ahzab 72/

kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye rabbin âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: ben sizin rabbiniz değil miyim? (onlar da), evet (buna) şâhit olduk, dediler.

araf 172/

cevabı bu ayetlerde saklı.

edit: ruhların yaratılışı ile bedenlerin yaratılışı aynı değildir sayın yazar. kalu bela denilen bir vakıa var.

(bkz: bezm i elest)
Yaratmak olmayan bir şeyi var etmek demektir. Olmayan bir şeye soru sormak mantık hatasıdır.

Soru yalnış. Böyle bir soru olmaz.
bence sorması çok daha vahim olurdu.
daya kafana silahı "sikerim lan, istifa ediyorum." deyip sık kanka.

t: paradoks ile uzaktan yakından alakası olmayan sorunsalımsı.
@level 99 bu soru her ruha sorulmuş ve sonra insanlara unutturulmuştur.
Allah seni yaratmadan önce sen diye bir şey yoktu. Daha önce var olmayan bir insana nasıl soru sorulabilirdi.

Paradoks değil, soru yanlış!

Edit: kuran bize yeter! Kurana dayanmayan -hadislerle- masallarla ilgilenmiyoruz. Biz o tür müslümanlardan değiliz.

Ruh veya insan sormuş işte, evet rabbimizsin cevabı da yeterli. itaat edilmiş. isyan yok.
Uykusu gelmiş arkadaşin seni yatağa uğurluyoruz.
hımmm şey hatırlamıyorum, sormadı galiba.
sen kimsin ki sana soracak. allah diyoruz bakkal mehmet abi değil tövbe haşa.
inançlıyken bahane üretilip geçiştirilen ama dinden çıktıktan sonra aslında geçiştirilmeyecek kadar önem arz ettiği fark edilen sorulardan biri daha. hayır, sormadı. Sormuş da olabilir. Fark etmez. Sorduğunu hatırlamamak da sormamış kabul etmek için yeterli bir sebep.
güncel Önemli Başlıklar