bugün

zuladan çıkardığı yeminleri ağzında tükürüklerle yüksek sesle yüzbin kere seslendiren zatlar. nerde köşebaşı olmayan yeni bir çift kalabalık görse "allah, peygamber, allah, peygamber" diye diye dilindeki samimiyetsiz engereği öttürüp, inanç primlerini topladığını sananlar. gülsuyu şelalesinde 41 kere yıkanıp yıkanıp nefesi hala kötü kokanlar... takiyeciler, liboşlar, bir kadın memesini putlaştıranlar, onun adamları bunun çıkarcı kadroları. kısaca hint fakirinin bile özenmediği vicdan fakirleri:

bakıyorum da, bu milletin nadide ordusuna allah allah diye ne güzel de saldırıyorsunuz!
ordu, din ve siyasetin tanımı. bu üçü hiçbir zaman birbirini anlamak için çabalamadı ve bu saatten sonra da, anlayacaklarına inanmıyorum. hepsinin birbirine karşı katı fikirleri var ve uzlaşma yoluna gitmemekte kararlılar. allah allah diye orduya saldıranlar olacaktır ama ordunun da allah allah diyen insanlara kaşrı saldırıları vardır. yani bildiğin, kısır döüngü.
"allahsız" kelimesini kullanarak insanlara saldıranlar hangi konuda tartışılırsa tartışılsın samimiyetine inanılamayacak kişilerdir. hem allah diyen veya demeyen birini inanç primi yaptığını veya inançsız olduğunu iddaa etmek haşa kendini allah yerine koymaktır. bir sarhoşun içini okuyamayacağın gibi elinde tesbihle zikr ederek gezen birinin de içini bilemezsin. ama demokrasi için orduya tepki gösterenlere haşa "allahsız" demek içinde gizlenen kinin dışa vurumudur. keşke insanların içinde ki güzellikler çirkinliklere galip gelebilse....